. İSRAİL NEDEN SALDIRIYOR?
. İsrail sabaha karşı
başlattığı saldırılarda İran'ın nükleer ve askeri tesislerini hedef aldı. Üç
üst düzey komutan ile bilim insanları öldürüldü.
. Dünya Cuma
sabahına İsrail'in İran'ın nükleer ve askeri
tesislerine düzenlediği saldırılarla uyandı. İsrail'in "Yükselen Aslan"
adını verdiği operasyon kapsamında 100'ü aşkın hedefe saldırı düzenlendi.
Operasyona 200 savaş uçağı katıldı. İran devlet medyası aralarında kadın ve
çocukların da bulunduğu en az 50 kişinin öldüğünü duyurdu. Ayrıca en az 95
kişinin de yaralandığı açıklandı.
. İsrail'in saldırılarında birçok üst
düzey İranlı komutan hedef alındı ve öldürüldü.
. Bunlar arasında Genelkurmay Başkanı Muhammed
Hüseyin Bakıri, Devrim Muhafızları komutanı Hüseyin Selami ve Acil Durum
Komutanlığı'nın başındaki Hatam Gılam Ali Reşid de bulunuyor.
. İran yönetimi İsrail'i, kendilerine
"korkakça bir saldırı" düzenlemekle suçladı. Hükümetin açıklamasında
söz konusu saldırının, İran'ın uranyum zenginleştirme, nükleer teknoloji ve
füze programında ısrar etmesinin nedenini kanıtlar nitelikte olduğu vurgulandı.
. Saldırılar Tahran tarafından "savaş
ilanı" olarak nitelendirdi.
İran devlet medyasının
aktardığına göre saldırıda nükleer bilim alanında çalışan altı bilim insanı da
öldürüldü. İran Atom Enerjisi Kurumu'nun eski başkanı Fereydun Abbasi ve İslam
Azad Üniversitesi rektörü olarak da görev yapmış fizikçi Muhammed Mehdi
Tehranci öldürülen isimler arasında yer alıyor.
İsrail
neden İran’a silahlı saldırıda bulunuyor? Ne istiyor, hedefi nedir?
İsrail ve İran arasındaki gerilim uzun bir geçmişe
dayanmaktadır ve son günlerde İsrail'in İran'a yönelik silahlı saldırıları bu
gerilimi daha da tırmandırmıştır.
İsrail'in bu saldırıları düzenlemesinin temelinde yatan
nedenler ve hedefleri genellikle şu şekilde özetlenebilir:
- İsrail'in Temel Gerekçesi:
İran'ın Nükleer Programı
Nükleer
Silah Tehdidi Algısı: İsrail, İran'ın nükleer programının sivil amaçların ötesine geçerek
nükleer silah geliştirme hedefi taşıdığına inanmaktadır. İsrail için, nükleer
silaha sahip bir İran, varoluşsal bir tehdit olarak görülmektedir.
İsrail,
İran'ın uranyum zenginleştirme faaliyetlerini ve nükleer tesislerini bu
tehdidin ana kaynakları olarak görüyor ve bu tesislerin "kalbini"
hedef aldığını belirtiyor.
İran'ın
İlerlemesi:
İsrail yetkilileri, İran'ın son aylarda uranyum zenginleştirmede daha önce
atmadığı adımlar attığını ve nükleer silah üretmeye çok yaklaştığını iddia
ediyor.
Bu
iddialar, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (UAEA) tarafından İran'ın nükleer
yükümlülüklerini ihlal ettiği yönündeki raporlarla da desteklenmektedir.
- Diğer Hedefler ve Gerekçeler:
Vekalet
Güçleri ve Bölgesel Etki: İran, bölgedeki çeşitli vekalet güçleri (Hizbullah, Hamas,
Yemen'deki Husiler gibi) aracılığıyla İsrail'e ve müttefiklerine karşı etki
alanını genişletmeye çalışmaktadır.
İsrail, bu
vekalet güçlerinin İran tarafından desteklendiğini ve silahlandırıldığını
savunarak, bu güçlere yönelik saldırıları da İran'a karşı bir adım olarak
görmektedir.
İsrail, bu
vekalet güçlerinin saldırı kapasitesini zayıflatmayı ve İran'ın bölgesel nüfuzunu
kırmayı hedeflemektedir.
Caydırıcılık: İsrail, İran'a yönelik doğrudan
saldırılarla, İran'ı kendi topraklarına veya vekalet güçleri aracılığıyla
İsrail'e yönelik saldırılardan caydırmayı amaçlamaktadır.
Bu
saldırılar, İsrail'in askeri kapasitesini ve gerektiğinde harekete geçme
kararlılığını gösterme çabası olarak da yorumlanabilir.
İran
Rejimine Baskı:
Bazı yorumculara göre, İsrail'in saldırıları, İran'daki teokratik rejimin iç
meşruiyetini sarsmayı ve rejimi zayıflatmayı hedeflemektedir.
Askeri ve
nükleer altyapıya yönelik saldırılar, aynı zamanda İran rejiminin güvenlik
reflekslerini ve stratejik konumlanmasını test etmek amacı taşıyabilir.
ABD-İran
Müzakerelerini Etkileme: İsrail'in saldırılarının, ABD ile İran arasında devam eden
veya potansiyel müzakereleri “sabote etme” amacı taşıdığı da dile
getirilmektedir.
İsrail,
İran'ın nükleer programı konusunda daha “tavizkar” bir yaklaşım sergilemesini
veya daha sıkı bir “anlaşmaya zorlanmasını” istemektedir.
ABD Başkanı
Donald Trump'ın daha “acımasız” saldırılar olabileceği yönündeki açıklamaları
da bu bağlamda değerlendirilmektedir.
Üst
Düzey Komutanların Hedef Alınması: Saldırılarda İran'ın üst düzey askeri komutanlarının ve
nükleer bilim insanlarının hedef alınması, İran'ın askeri ve nükleer kapasitesine
“doğrudan darbe vurma” ve karar alma mekanizmalarını “bozma” amacı taşıdığına
işaret etmektedir.
Sonuç Olarak:
İsrail'in İran'a yönelik silahlı saldırılarının temel
motivasyonu, İran'ın nükleer silaha
sahip olmasını engellemek ve bunu kendi varlığına yönelik en büyük tehdit olarak görmesidir.
Bununla birlikte, İran'ın bölgesel nüfuzunu kırma, vekalet
güçlerini zayıflatma ve İran rejimine baskı uygulama gibi ek hedefler de bu
saldırılarda rol oynamaktadır.
Bu durum, bölgedeki gerilimi daha da artırmakta ve daha
geniş çaplı bir çatışma riskini beraberinde getirmektedir.
-
İSRAİL'İN İRAN'A SALDIRISI TÜRKİYE'Yİ NASIL ETKİLER?
İsrail'in İran'a yönelik saldırıları, Türkiye için hem
jeopolitik hem de ekonomik açıdan önemli ve çok katmanlı etkiler yaratma
potansiyeline sahiptir. İşte başlıca etkiler:
1. Ekonomik Etkiler:
Enerji
Fiyatları ve Enflasyon: En belirgin ve hızlı etki enerji fiyatlarında görülmüştür.
Brent
petrol fiyatları saldırının ardından yükselişe geçmiş, doğal gaz fiyatları da
artmıştır.
Türkiye,
enerjide büyük ölçüde dışa bağımlı bir ülke olduğundan, bu artışlar ithalat
faturasını doğrudan kabartacak ve enflasyon hedeflerini tehdit edecektir.
Hürmüz
Boğazı'nın kapanması veya mayınlanması gibi daha ekstrem senaryolar, petrol
fiyatlarını çok daha yüksek seviyelere çıkarabilir ve Türkiye ekonomisini ciddi
şekilde olumsuz etkileyebilir.
Dış
Ticaret ve Tedarik Zinciri Riskleri: Hürmüz Boğazı ve Basra Körfezi, Türkiye'nin
özellikle Asya ile yaptığı enerji ve sanayi hammaddesi ticaretinde kritik öneme
sahip deniz ticaret koridorlarıdır.
Bölgedeki
güvenlik riskinin artması, lojistik ve deniz taşımacılığı şirketleri için risk
sigortaları ve navlun maliyetlerini artırabilir.
Bu durum,
tedarik zincirlerinde gecikmelere ve sanayi üretiminde olumsuz etkilere yol
açabilir.
Finansal
Piyasalar:
Bölgedeki gerilim, küresel piyasalarda risk iştahını azaltmış, Borsa İstanbul
da bu durumdan olumsuz etkilenmiştir.
Savunma
sanayi hisseleri yükselirken, genel olarak borsada düşüşler gözlenmiştir. Altın
gibi "güvenli liman" varlıklarına olan talep artmıştır.
Turizm: Bölgedeki istikrarsızlık,
Türkiye'nin turizm sektörünü olumsuz etkileyebilir.
Özellikle
Orta Doğu'dan gelen turist sayısında düşüşler yaşanabilir veya genel olarak
bölgeye seyahat etme çekinceleri artabilir.
2. Jeopolitik ve Güvenlik Etkileri:
Bölgesel
İstikrarsızlık ve Çatışma Riski: İsrail-İran gerilimi, Orta Doğu'da daha geniş çaplı bir
çatışmaya dönüşme potansiyeli taşımaktadır.
Türkiye,
bölgeye coğrafi yakınlığı nedeniyle bu tür bir çatışmadan doğrudan
etkilenecektir.
Sınır
güvenliği, “mülteci akınları” ve “terör tehditleri” gibi konularda yeni
sınamalar ortaya çıkabilir.
Siber
Güvenlik Tehditleri: İsrail-İran çatışması siber alana da taşınmış durumdadır.
Türkiye'nin
stratejik konumu nedeniyle, bu “siber saldırıların” hedefi olabileceği ve
altyapı sistemlerinin risk altında olabileceği belirtilmektedir.
Diplomatik
Denge ve Dış Politika: Türkiye, hem İsrail hem de İran ile “belirli düzeyde” iletişim
kanallarına sahip “nadir” bölge ülkelerinden biridir.
Bu durum,
Türkiye'ye potansiyel bir arabuluculuk rolü sunsa da, aynı zamanda çok dikkatli
bir denge politikası yürütmesini gerektirmektedir.
Türkiye,
bir yandan İsrail'in saldırılarını kınarken, diğer yandan bölgesel barış ve
istikrara vurgu yapmaktadır.
a) İran
ile İlişkiler:
Türkiye, İran ile komşu ve önemli ticaret ilişkileri olan bir ülkedir.
İran'a
yönelik olası yeni yaptırımlarda Türkiye'nin Batı ile tam uyumlu davranmaması,
Washington-Ankara hattında gerilim yaratabilir.
b) İsrail
ile İlişkiler:
Son dönemde İsrail ile normalleşme adımları atan Türkiye'nin, Tel Aviv'in
askeri hamlelerine açık destek vermesi beklenmemektedir.
Bu dengeyi
korumak zorlu olacaktır.
NATO
ve Batı İlişkileri: Bu kriz, NATO içindeki İsrail ve İran politikaları üzerinden yeni
gerilimlere yol açabilir. Türkiye'nin bağımsız dış politika duruşu, bazı
müttefikleriyle farklılaşmasına neden olabilir.
3. Fırsatlar ve Diplomatik Rol:
Arabuluculuk
İmkanı:
Türkiye'nin hem İsrail hem de İran ile doğrudan iletişim kanallarına sahip
olması, Rusya-Ukrayna savaşında üstlendiği gibi bir arabuluculuk rolü
üstlenmesi için bir fırsat sunabilir. Ancak bu kez coğrafi yakınlık, mezhep
dengeleri ve iç politik hassasiyetler, çok daha dikkatli ve sessiz bir
diplomasi gerektirecektir. Başarılı bir arabuluculuk, Türkiye'nin bölgesel
prestijini ve uluslararası ağırlığını artırabilir.
Enerji
Koridorları ve Altyapı Projeleri: Bölgedeki enerji güvenliği endişeleri, Türkiye'nin enerji
koridorları ve altyapı projelerindeki rolünü daha da önemli hale getirebilir.
Orta Asya ve Kafkasya'ya açılacak yeni ticaret ve enerji koridorları oluşturma
fırsatları gündeme gelebilir.
. ÖZETLE:
İsrail'in İran'a yönelik saldırısı, Türkiye için büyük bir “jeopolitik
risk” taşımakta ve ekonomik olarak da “olumsuz” yansımaları olmaktadır.
Türkiye, bu süreçte hem “bölgesel” istikrarı korumaya
çalışacak hem de “kendi çıkarlarını” gözetecek dengeleyici bir dış politika
izlemek zorunda kalacaktır.
. Öğretmen Gönen
ÇIBIKCI, 2025.06.13, Mff.
. (Araştırma, inceleme ve değerlendirme
yazım)