26 Haziran 2019 Çarşamba

İyiler Kazanmalıdır

İyiler Kazanmalıdır.
·       “İyilik” kazanmalıdır. “Kötülük” yenilmelidir.
·       “İyi ahlaklı” olanlar “takdir” görmelidir.
·       “Korkaklık” olarak onları suçlamak yanlıştır.
·       Toplumun düzeni ve huzuru için, “kargaşa çıkmasın” diyerek suskun, susarak sabır gösteren çok geniş bir kitle vardır.
·       Kin, öfke, şiddet ve her türlü olumsuz yola kimler sapabiliyorlarsa, bu onların kendi bileceği iştir. 
   Bir gün cezalarını çekeceklerdir.
·       Bu tür kişilere ve gruplara “bulaşmadan” duran sessiz kitleler, inanın, günü geldiğinde yine kendilerini göstereceklerdir.
·       İnsanlık "adalete" ve "yarınlara" olan inancını hiç bir zaman yitirmemelidir. UMUT yok olmamalıdır.
·       Umutlarını yitirmiş, “bitkin ve ezik” bir insanlık oluşturmak için sistematik olarak kimler ve nereden uğraşıyorlarsa da, onların zaferleri tarih içerisinde her zaman çok kısa ve de cılız kalmıştır.
·       Her zaman olduğu gibi bugün de bilim adamları, tarihciler ellerinde bulunan bilgileri aktarmalıdırlar, yayınlamalıdırlar.
·       Çok ama çok “güçlü” gözüken, her türlü olanakları var gözüken, her yerde ve herkese kendilerini kabul ettirmiş ve koca koca kitleleri susturmuş olan birçok topluluklar, devletler vb. olmuştur tarih boyunca.
·       Onlar ki güç ellerinde olduğu zamanlarda ne kadar da “karşı durulamaz” gözüküyorlardı. 
  Ve de bu güce yandaş olan, taraftar olan yine ne kadar çok ve de zaptedilemez kitleler de vardı.
·       Tüm bunlara rağmen yine de “insanlık kazanmıştır sonunda.
·       Her ne olursa olsun, bir zaman gelecektir ki yine “iyiler” kazanacaktır.
·       Dünyanın var oluşundan bu yana insanlık ne çekmişse hep kendi arasındaki hırs, öfke ve de doymazlık bilmez, şiddet yanlısı olanlardan çekmiştir. 
  Dünyada savaşlar, şiddet, kurbanlar... hiç bitmemiştir.
·       Yine de “gerçek insanlık” umudunu yitirmemiştir ve de hep iyi olanı “istemiştir.”
·       Büyük insanlık hep iyiden yana olmuştur. 
·       Temiz kalabilmiş, iyi ahlak sahibi, öz güvenli insanlar bugün, yine, her şeye rağmen “barışdan” ve “iyilik”ten yana olacaktır.
·       Bizim görevimiz, bizim sorumluluğumuz, bizim yaradılışımız budur.
·       Çünkü “insan” olan bizleriz.
 
    Saygılarımla...
    Öğretmen Gönen Çıbıkcı, 20.03.2019, M.

AĞIZ TADI

AĞIZ TADI
·        Bugün de sağlık, huzur ve mutluluk içinde kendime çok yakınım.
·        Şükürler olsun.
·        İşte bu da bir bayram...
·        AĞIZ TADI ne kadar güzel bir deyim.
·        Yeter ki ağız tadımız bozulmasın.
·        Ne yediğimizin hiç bir önemi yok!
·        Çok, çok kalabalıklar da pek gerekli değil!
·        Sağlığın ve huzurlu olsun, bir de bir lokma ekmeğin, içecek suyun...
·        Yanına bir de domates, peynir bulduysan, belki de bir yumurta sahanda...
·        "Ohh be dünya" demek gelir içinden, kendi kendine bağırarak mutlulukla..
·        Evinde isen sen, "sessiz ve sakince" oturabiliyor isen masana, gerisi boş ve de gereksiz gelir sana.
·        Aklına da hiç gelmesin durduk yerde lokantalar falan filan...
·        Zaten nefsine söz geçirdi isen ve gözün yoksa orda burda, daha ne istersin ki...
·        Bir sen, bir de sevdiceğin olsun yeter bu dünyada...
·        Bayram da bu değil mi zaten!
·        Bazıları vardı eskiden hep de "soğanın cücüğünü" çok sever ve beğenirlerdi. Yumruklayarak çıkarırlardı kuru soğanın göbeğini ve de ne yerlerdi, ne yerlerdi büyük bir mutlulukla ve de iştahla...
·        Nerde şimdi eski domatesler, çekirdeği bol salatalıklar...
·        Yumruk gibi domatesi az biraz da "tuzla" ne bıçak, ne çatal gerek diyerek, şapur şupur yiyenler de vardı, sularını akıta akıta... 
   Hem de ne iştahla...
·        Çocukluğumun mahallelerinde evlerde yaparlardı kendi ekmeklerini, kalın kalın kabukları olurdu... 
   Bir de ne kadar güzel kokarlardı...
·        Evlerin bahçelerinde olurdu yer fırınları. 
   Haftalık yaparlardı ev ekmeklerini; biraz da susamlı mı olurdu..
·        Pazar ekmeği pek de beğenilmezdi eskiden. 
   Buğdayın kabuğu alınmış undan yapılan beyaz ekmeğin tadını pek beğenmezlerdi.
·        Yoğurdu da kendileri yaparlardı, komşunun ineğinden aldıkları sütden...
·        domatesler tarihe karıştı değil mi?
·        Hele bir de o güzelim domateslerden yaptığımız ev salçalarının tadı...   Biraz da çok tuzlu mu olurdu? 
    Aklımda öyle kalmış...
·        Kışlık salçanızı, makarnanızı, tarhananızı hazırladı iseniz, bir de patlıcan ve biber de kuruttu iseniz, artık bir ohh çekip, kışı bekleyebilirdiniz.
·        Bazı aileler birleşerek bir de "yufka" açarlardı ve de odun ateşinde bir dolu yufkayı saçda pişirirlerdi...
·        Bir koca kış azıcık, azıcık ucunda alıp, börek yapılırdı. 
   Yufka böreği...
·        Unutanlar olmuş mudur bilemiyorum ama, çocuklarınız bu tadlarla hiç karşılaşmadıkları için hiç bilemezler.
·        Şimdilerde ise ne o tohumları bıraktılar, ne de o toprakları...
·        Ne de o güzelim ev ekonomisi kaldı geriye annelerimizden...
·        Çarşıdan, rafdan alıp bir şeyleri çocuğuna yedirmek için uğraşan ve de "ben görmedim, çocuğum görsün" diyen anneleri, genç anneleri gördüğümde ne denli üzüldüğümü sizlere anlatamam.
·        Özellikle dar gelirli aileler, doğu kökenli genç anneler bugünlerin süper market raflarına ulaşılabilir olmayı bir kentleşme, bir modernite, bir sınıf atlamak olarak görmüyorlar mı...
·        Daha üç yaşındaki çocuğunun erişebildiği raflardan kendi seçip aldığını sepetlerine attığında o annelerin nasıl bir "gurur" duyar gibi olduklarını gördüğümde içimin ne denli acıdığını sizlere bir türlü anlatamam!
·        Ne  kadar zor, hem de çok zor o "çirkin kapitalizm"i anlatabilmek!
·        Yozlaşma nedir, kültürel değerlerin yitirilmesi nedir...
·        Bunları koca, koca okullara gitmiş olanlara bile anlatabilmek ne kadar zordur kim bilir?
·        Ama ne olursa olsun, ille de "ağız tadımız" yerinde olsun.
     
    Saygılarımla...     
    Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 
     05.06.2019, K.


Yaşam Bir Seçimdir

Yaşam Bir Seçimdir.
·       Bazı durumları, bazı şeyleri kendimiz seçmiyoruz.
·       Ne ailemizi, ne doğumumuzu, ne de çocukluğumuzu kendi irademizle seçmiyoruz.
·       Genetik tablomuz, DNA çizelgemiz bizim doğumumuzdan önceki yıllardan ailemizden bize kalan "miras"dır. 
  Bu kalıtımsal özelliklerle de biz kendi ana yörüngemizi bulmuş oluruz.
·       Kişiliğimizin gelişmeğe başlaması ile birlikte, hem genetik özelliklerimizin, hem de çevremizin etkisi ile, öğrenmeğe ve tanımağa başladıklarımızla yeni yeni dünyaya bakışlarımızı oluşturuyoruz.
·       Bazı “şey”leri, bazı durumları çok sevdiğimiz gibi, bazılarını da iç sevmiyor olabiliyor.
·       İnsan çok daha küçük yaşlarında bile seçmeğe, taraf olmağa başlıyor.
·       Bu seçme ve taraf olma durumu bazı nesnel varlıklarla olduğu gibi, bazı insanlar için de olabiliyor. 
  Ya da bazı durumlara, olgulara karşı insan taraf oluyor, birini seçiyor, diğerini istemiyor.
·       Tüm gözlemlerle, öğrenilenlerle, eğitim ile ve çevrenden alınan algılar ile insan kendisini öyle ya da böyle geliştiriyor.
·       Kendi yapısını, karakter özelliklerini, düşünce ve davranış biçimlerini biçimlendiriyor. 
  İçinde bulunduğu çevre, kültür çemberi aldığı kurumsal eğitim ve öğretimler ve de en önemlisi kendi kendine yaptığı incelemeler, araştırmalar ve kişiliğini geliştirici diğer çalışmalar, harcadığı emek ve zaman...
·       Bir insan ne kolay yetişiyor, ne de bir biçim alması kolay oluyor.
·       İçinde bulunduğu ülkenin ve çevrenin etkisi ise temelde onun için çok önemli bir etken oluyor.
·       Günlük olaylarda ise bir bakıyorsunuz bazı temel ayrışımlar gösteriyorlar.
·       Kimi “O” durumu ya da o “nesne”yi, kişiyi beğeniyor. 
   Başkaları ise tam tersine bir tavır alabiliyor.
·       Çok farklı algılarda ve düşüncelerde olabilmek, çoğulcu bir toplum yapısının var olması hem çok önemli hem de çok değerlidir.
   Saygılarımla...
   Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 
   01.05.2019, K. 06.06.2019

Çağdaş Politikacılar

Çağdaş Politikacılar
Çağdaş ülkelerde siyasi partilerin önde gelenleri şu davranışlardan kaçınmaktadır:
- İftira atmak
- Yalan söylemek
- Komplo kurmak
- Tuzaklar kurmak
- Görevleri ve yetkileri suiistimal etmek
- Adam kayırmak
- Yağcılık, yalakalık yapmak
- Hile yapmak
- Yasaların suç olarak tanımladığı davranışlar
- Küfürlü ya da argo sözcüklerle konuşmak
- Astlarına kötü davranmak
- Vergi kaçırmak
- İhale yolsuzluğuna bulaşmak
- Çete kurmak ya da çetelerin hizmetinde çalışmak
- Ülkenin güvenliğini tehlikeye sokacak davranışlar
- Yetkilerini aşan sınır tanımazlıklarda bulunmak
- Ahlaken kötü örnek olmak
- Şahsi çıkar sağlamak
- Yasaların kabul etmediği hediye ve benzeri değerli malları ve parayı kabul etmek
- Doğal yaşama ve çevre sağlığına zarar verici davranış ve kararlarda bulunmak
- Kavga çıkarmaya yönelik davranışlarda bulunmak
- Şiddet eğilimli olmak
- İnsan haklarına aykırı olan davranışlarda bulunmak
- Teröre bulaşmak
- Cinayet
-
-
  Saygılarımla...
  Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 07.06.2019, K.
 
 

İSTANBUL SEÇİMİ NEYİ GÖSTERDİ?

              İSTANBUL SEÇİMİ NEYİ GÖSTERDİ?
     23 haziran seçimlerinde ilk bakışda görülenler şudur:
     İlk defa iyi bir seçim örneği veren Türkiye'de İstanbul büyük şehir belediye başkanlığı seçimlerinde ağırlığını koyanlar şu seçmenlerdir:
·        Gerçek dindarlar
·        Dar gelirli aileler
·        Hak ve adalet arayanlar
·        Partizanlığa karşı olanlar
·        Paralı eğitime karşı olanlar
·        Çocuklarına aş, iş isteyenler
·        Temiz bir toplum isteyenler
·        Devlete güvenmek isteyenler
·        Ulusal devletden yana olanlar
·        Dış alımlardan rahatsız olanlar
·        Etnik bölücülüğü istemeyenler
·        Hukuğun üstünlüğüne inananlar
·        Çağdaş bir Türkiye özlemi olanlar
·        Yalana ve tuzaklara karşı duranlar
·        Saygın devlet adamlığını isteyenler
·        Bağımsız bir Türkiye olsun diyenler
·        Bölgecilik yapılmasını istemeyenler
·        İşsizlik oranı gittikce artan genç kesim
·        Rüşvete ve yolsuzluklara karşı olanlar
·        Yurtda barış, dünyada barış isteyenler
·        Çocuklarını şehit olarak yitirmiş aileler
·        Mustafa Kemal Atatürk'den yana olanlar
·        Savaşa taraf olmayanlar, barış isteyenler
·        Yaşama koşulları gittikce zorlaşan emekliler
·        Çocuklarına eğitimde şans eşitliği isteyenler
·        Devletine ve ordusuna sahip çıkmak isteyenler
·        Doğaya zarar verenlere karşı çıkmak isteyenler
·        Çoğulcul parlamenter bir devlet yönetimi isteyenler
·        Demokrasinin tüm koşullarıyla işlemesini isteyenler
·        Dinin siyasete ve ticarete karıştırılmasını istemeyenler
·        Şeffaf politika, denetlenebilir kamu yönetimi isteyenler
·        Toplumda ve de özellikle politikada şiddete karşı olanlar
·        Kalkınan, üretimden yana bir refah toplumunu isteyenler
·        Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş ilkelerinden yana olanlar
·        İnsanlara hakaret, kötü söz ve saygısızlık olmasın diyenler
·        Memurların görevlerini kötüye kullanmalarına karşı olanlar
·        Dürüst ve güvenilir politikacıları, kamu görevlilerini isteyenler
·        Politikacılardan saygılı ve huzurlu, edepli bir hitabeti isteyenler
·        Ücretleri ve aylıkları ile geçinme zorluğu  çeken işci ve memurlar
·        Barış, huzur ve kardeşlik içinde bir huzur toplumunda yaşamak isteyenler
·        Karışıklık ve huzursuzluk nedeni olan mültecilere ve bu tür politikalar karşı lanlar
           Saygılarımla...
          Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 23.06.2019, K.

 

24 Haziranda TÜRKİYE

24 Haziranda TÜRKİYE
·        24 hazirandan sonra İstanbul değil TÜRKİYE konuşulacak.
·        Türkiye'nin ekonomisi, siyasi devlet modeli, özgürlükler ve demokratik temel koşullar...vb. konuşulmağa hızla başlanılacaktır.
·        Dış politika ve savunma politikası gündemi çok meşgul edecektir.
·        Yeni oluşumlar, yeni parti kurma girişimleri, partilerin kaybedeceği oylar ... vb. konuşulacaktır. ..
·        Türk milleti son verilere de bakarak ülkenin genel gidişini, sisteme olan endişelerini vb. yeni baştan gözden geçirecek.
·        Türk milleti son verilere de bakarak ülkenin genel gidişini, sisteme olan endişelerini vb. yeni baştan gözden geçirecek.
·        Bu tür yapılanmalardan rahatsızlık duyan dindar kesim Türkiye'nin ana sorununun demokratikleşme olduğunu çok daha iyi anlayacak
·        Özellikle de islamî, ve kuranî kültürü ve bilgisi olan ve Kur'an- Kerim'i kendilerine kitap olarak kabul eden, tarikatlara karışmamış "dindar" kesim bundan sonra daha bir dik duracak ve adalet devletinden yana olacak.
·        Din adını kullanarak yapılan her türlü siyasi ve ticari suiistimaller, İslam referansı ile tezgahlanan işler ve örgütlenmeler eskisi gibi kabul görmeyecek.
·        Demokrasinin önemine ve kurumlarına inan kesim ise daha da bir derinlemesine düşünmeye ve yurt sever özelliklerini ve uygarlık düzeyini yükseltme girişimlerini geliştirecektir.
·        Marjinal kesimler ise içlerinde bulunduğu klik yaşamından çıkmaktansa o durumun kendilerine verdiği hazda yaşamaya devam edeceklerdir.
·        Genç kesim ise kendi çıkmazlarının analizlerini daha da yoğun bir şekilde yapmağa yönelecekleridr. Okumuş, yüksek tahsil yapmış ama işsizlikle boğuşan gençler ise içinde bulundukları sarmaldan kurtulabilme yollarını ararken daha da bir ülke sorunlarıyla ilgilenmeğe başlayacaktır.
·        Tahsil görememiş genç kesim ise içinde bulunduğu durumun suçunu kaderden ve çevresinden aramaktan vaz geçip, daha çözüme yönelik düşünceler üretmeğe yöneleceklerdir.
·        Türk entellektüelleri ise yine kendi içlerinde düşünüp, yorumlar yapmağa devam edeceklerdir. Çok az sayıda da olsa yazabildiklerinde her zaman olduğu gibi gizli bir korkunun izleri görülecektir.
·        Anneler ise artık daha da sorunlu bir yaşamın kendilerini ne denli etkilediğini göreceklerdir.
·        Yaklaştığı, sığındığı sosyal grupların ise bir çözüm getirmediğini yavaş da olsa kavrayacaklardır.
·        Bireysel sıkıntıların bir sistemsel hatalardan kaynaklandığını anlayacaklardır.
·        Özellikle aile içi dayanışma ve çocuklarına destek verme konusunda en büyük yükü üstlenmiş olan anneler artık bir anlamda seslerini daha da çok çıkaracaklardır.
·        Onlar örgütlü çalışmalarda görülmese de sokakda daha çok kendilerini hissettireceklerdir.
 
     Saygılarımla ...
     Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 18.06.2016
 
 

Doğa Bilinci ve Çevre Sağlığı

       Doğa Bilinci ve Çevre Sağlığı
____ Bugün 5 Haziran Dünya Çevre Günü ____
Birçok Tür - Bir Tek Gezegen - Bir Tek Gelecek
·        Dünya Çevre Günü 1972 yılında itibaren tüm dünyada kutlanıyor.
·        1972 yılında İsveç'in Stokholm kentinde yapılan Birleşmiş Milletler Çevre Konferansı'nda alınan bir kararla, 5 Haziran günü Dünya Çevre Günü olarak kabul edildi.
·        Birleşmiş Milletler, 2010 yılını Uluslararası Biyolojik Çeşitlilik Yılı ilan etti.
·        “Birçok Tür, Bir Tek Gezegen, Bir Tek Gelecek” olarak belirlendi.
·        Dünya Çevre Günü, şüphesiz mavi gezenimizi tehdit eden en büyük çevresel ve iklimsel sorunlara dikkat çekmek için önemli bir gün.
·        5 Haziran'da kutlanan Dünya Çevre Günü'nde çeşitli etkinlikler düzenleniyor ve insan eliyle dünyaya verilen zararlar gözler önüne seriliyor.
·        Doğal kaynakların giderek azaldığı ve dünyanın pek çok bölgesinde çevre kirliliğinin büyük sorun teşkil ettiği günümüzde, doğayı ve çevreyi koruma ihtiyacı arttı.
·        İnsanların sürekli yaşadıkları yere çevre denir.
·        Dağlar, ovalar, çayırlar, ormanlar, göller, denizler, ırmaklar doğal çevreyi oluşturur.
·        Çevre kirliliğinin önüne geçebilmek ve farkındalık yaratmak için dünyanın dört bir yanında etkinlikler düzenleniyor. Bu özel gününün önemini merak edenler araştırma yapmaya başladı.
·        Her geçen gün küresel ısınmanın etkisiyle doğanın yok olmasına neden oluyor.
·        Çevre sorunları, sağlımızla yakından ilgili bir konudur.
·        Doğal çevrenin kirlenmesi bütün ülkelerin ortak sorunudur.
·        Çevre kirlenmesi hepimizin günlük yaşayışını etkileyen bir olaydır.
Uygarlığın gelişmesi, endüstrileşme sonucu fabrikalarda insan gücüne gereksinim arttı.
·        Kırlarda, köylerde, doğal çevrede yaşayan insanlar kentlere göçtü.
·        Kent nüfusu önemli ölçüde çoğaldı.
·        Kentlerde nüfusun artışı ve endüstrileşme ile birlikte çevre sorunları ortaya çıktı.
·        Bu sorunun en önemlisi çevre kirlenmesidir.
Başlıca çevre sorunları su, hava ve toprak kirlenmesidir.
·        Su kirlenmesi ile deniz hayvanlarının yaşam ortamları bozulur.
·        Hava kirliliği daha çok yakıtların gereği gibi yakılmaması sonucu ortaya çıkar.
·        Kirli hava solunuma elverişsiz havadır.
·        Kirli hava solunum yolları hastalıklarını artırır. Solunum organlarımızı yorar.
Hava kirliliği ölümlere bile sebep olur.
Toprak kirlenmesi; çeşitli ilaç ve gübrelerle toprağın tarıma elverişsiz duruma gelmesidir.
·        Çiftçilerimiz tarlada kullanacakları ilaç ve gübre çeşidini ziraat mühendislerine, teknisyenlerine sormalıdır. Hangi gübrenin hangi cins topraklarda yararlı olacağı bilinmektedir.
·        Bu nedenle ilgili uzmana danışmaksızın ilaç ve gübre kullanılmamalı.
·        Toprak kirlenmesi toprağın verimini azaltır.
·        Bitki hastalıklarını çoğaltır.
·        Bugün pek çok ilimiz çevre sorunları ile karşı karşıyadır.
·        Dünya üzerinde 5 ile 100 milyon arasında tür olduğu varsayılmaktadır.
·        Günümüze kadar sadece 2 milyon türün keşfedildiği düşünülürse üzerinde yaşadığımız gezegen ve diğer türler hakkındaki bilgilerimizin yetersiz olduğu ortaya çıkmaktadır.
·        Bilinen 17.291 bitki ve hayvan türü azalarak nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya iken, sayıları artan birkaç türden biri de insanoğludur.
·        Bu tükenişin sorumlusu insandır.
·        Çeşitli gerekçelerle ormanlar, tarım alanları, meralar, sulak alanlar, tahrip edilmekte, balık stokları azalmakta, Dünyanın ısınmasına neden olan gazlar atmosfere karışmaktadır.
·        Bunların sonucunda da, türler doğal hızlarından 1.000 kat daha hızlı bir şekilde yok olmaktadır.
·        Dünya üzerindeki tür çeşitliliği bize gıda, ilaç, giysi, yakıt gibi çok sayıda fayda sağlamaktadır.
·        Bahçemizdeki böcekten, yol kenarındaki çimene kadar her türlü canlının birbiriyle bağlantısı vardır.
·        Bilim adamları, her 24 saatte 150 ile 200 arası türün yok olduğunu tahmin ediyorlar.
·        Geçmişten günümüze türlerin yok olduğu devirler olmuştur, ancak geçmiş 65 milyon yıldaki en hızlı tür yok oluşu günümüzde yaşanmaktadır.
·        İklim değişikliği biyolojik çeşitliliğe karşı en ciddi tehdittir.
·        Sıcaklıklardaki 1,5 ile 2,5 derece arasındaki artış bitki ve hayvan türlerinin yaklaşık %20-30’unun yok olmasına neden olacaktır.
·        Dünya nüfusunun yaklaşık %60’ı için gerekli olan ilaçlar bitkilerden elde edilmektedir.
·        Biriken çöpler hemen kaldırılmalı,
·        Doğal çevreyi nasıl koruyabiliriz?
·        Akar ve durgun sular, atıklar ile kirletilmemeli,
·        Zararlı hayvanların, böceklerin özellikle, karasinek ve sivrisineklerin üreyip çoğalmaları engellenmeli,
·        Kanalizasyon borularındaki patlamalar hemen ilgililere bildirilmeli.
·        Doğal çevrenin kirletilmesi yasalarımıza göre suçtur. Bu suçu işleyenlere para ve hapis cezaları verilir.
·        Doğal çevre bizim çevremizdir.
·        Biz doğayı korudukça doğa da bizleri korur.
·        Havaya, suya, toprağa karışan kimyasal atıklar doğayı etkiliyor.
·        Atıkların çoğalması insan sağlığını bozuyor.
·        Çevrenizde olup bitenlerden haberiniz var mı?
=====================================================
Genel bilgilerden sonra şimdi de ÖZEL olarak biz neler yapabiliriz, diye düşünelim:
    Bir insan olarak tek, tek alacağımız bazı önlemler ve uygulamalar vardır:
·        Herkes kendisinin alabileceği önlemleri düşünmeli ve uygulamalıdır.
·        Her türlü kimyasal koruyucudan uzak durunuz:
·        Sigara ve benzeri tüketimden vaz geçin.
·        Yangın çıkmasın diye çok özen gösterin. Açıkda ateş yakmayın.
·        Yok olması çok uzun süren izmaritiniz varsa, onu çevreye atmayınız..
·        Plastik artık kullanmaktan mümkün olduğu kadar vaz geçin.
·        Pazara giderken kendi filenizi, alış veriş çantanızı alın yanınıza.
·        Pazarcıların size plastik torba vermesini önleyin.
·        Cam atıklarınızı özel toplama merkezlerine ulaştırın.
·        Plastik atıklarınızı özel toplama merkezlerine ulaştırın.
·        Madeni atıklarınızı özel toplama merkezlerine ulaştırın.
·        Kağıt atıklarınızı özel toplama merkezlerine ulaştırın.
·        Evde temizlik için kullanacağınız suların içine "sirke" bazlı olanlardan kullanınız.
·        Giysilerinizde petrol türevlilerden değil "pamuk" elyafından yapılmışları seçiniz.
·        Yakıtların tam yakılması sağlanmalıdır. Böylece hem enerji kaybı, hem de hava kirliliği önlenmiş olur.
·        Yakıt artıklarının doğaya, suya ve havaya karışmaması için çok özen gösterin.
·        Kirli sulardan avlanılan balık ve öteki deniz ürünlerini yemeyeyin.
·        Kirli sularda yüzmeyin.
·        Alış veriş yaparken "raf"lardan aldığınız, fabrika ürünü yiyecekleri ve içecekleri inceleyiniz. İçindekileri okuyunuz. Kimyasal koruyucular içerenleri almayınız, tüketmeyiniz.
·        Doğal (ekolojik) tarıma katkı sağlamak için ekolojik belgelendirilmiş yiyecekleri tercih ediniz.
·        Tarımda ve hayvancılıkda kullanılan ilaçlar ve kodlarıyla oynanmış tohumlar çevre ve insan sağlığı için zararlıdır. Bu nedenle de geleneksel ve doğal (ekolojik) tarımdan yana olun.
·        Her zaman yeni, yeni giysiler alıp, tüketmek ve atmak yerine ayni giysinin uzun süre kullanılmasını sağlayın. Kullanmadıklarınızı ihtiyaç sahiplerine veririn.
·        Sokak hayvanlarına ya da evde baktığınız hayvanlara da "fabrika" maması yerine kendi doğal mamalarınızda verin.
·        Enerji çok büyük bir sorundur ve çok dikkatli kullanmalıyız. Gereksiz enerji tüketiminden sakınınız.
·        Yenilenme olanağı olan enerjilerden yana olun.
·        Evinize alacağınız mobilyalar "doğal" malzemelerden midir? Cilasında ve yapılışında kimyasal katkılar kullanılmış mıdır?
·        İçme suyu çok değerlidir. Çevrenizdeki kamu yöneticileri bu zenginliği doğru kullanmakta mıdır?
·        Kullanma ve bahçe sulama için ayrıca bir yeniden su elde edebilme yöntemleri (filtreleme) olduğunda siz de kullanabilir misiniz? (sitenizde..)
·        Bahçe bitkileri için kimyasal olmayan gübre kullanabiliyor musunuz?
·        Belediye bahçe işleri uygulamalarında "doğayı koruyucu" önlemler alabiliyor mu?
·        Ağaç dikme olanağınız, yeriniz olduğunda ağaç diker misiniz?
·        Çevrenizde yetişmiş ağaçları kestiklerinde vicdanınız sızlar mı? Tanıdığınız politikacılara fikrinizi söyler misiniz?
·        Çocuklarınız vereceğiniz ara öğünlerde "doğal" olanı tercih edin: incir, kuru üzüm, ceviz, fındık, fıstık vb... Onlara hazır, fabrika ürünü "abur cubur" almayın.
·        Sucuk, pastırma, salam... her zaman koruyucu (kimyasal) içerir. Bunları kendiniz de yapmayı düşündünüz mü?
·        Ev ekonomisi vardır geleneklerimizde... Onu siz de uygulayabiliyor musunuz? Salça, makarna, reçel (şekersiz) kuru sebze, kuru meyve, yoğurt, peynir, sucuk... yapmayı hiç denediniz mi?
·        Okula giden çocuğunuzun kahvaltısı, yemeği için evden kendi yaptığınız yiyeceklerden veriniz. Dışarıda denetimsiz bir şeyler yemesini engelleyiniz.
·        Çamaşır yıkamak için kullanılan hazır çamaşır suları ve çamaşır tozları da hep kimyasal içeriklidir ne yazık ki... Bunların yerine ne kullanılabilir, diye araştırmak gerekir. Ya da en azından onları çok daha az ve dikkatli bir ölçüde kullanın.
     Saygılarımla.....
     Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 05.06.2019, K.