ÇOCUKLUK ANILARIM - X
- TİRE ve TİRELİ OLMAK - Nerede olurlarsa olsun TİRE insanının aklı kulağı hep TİRE’dedir.
İçlerinde bir özlem ve eski huzurlu, sevecen günlerin arayışı
vardır.
Emekli olup başka, başka şehirlere yerleşmiş olan binlerce TİRELİ bir gün
TİRE’ye gitmeyi, gezmeyi, anılarını tazeleyip, eski dostları görmeyi hep
aklında tutar.
Gün geçtikçe büyük kentler çok sorunlu yaşam alanları olmuştur.
Yozlaşma, yabancılaşma, pahalılık, ahlaki düşkünlük, kimsesizlik,
trafik sorunu, dert anlatamamak, eş dost arayışı... insanların mutlu ve huzurlu olmasını
engellemektedir.
Bence, göreceksiniz bundan sonra birçok TİRELİ tekrar geriye
dönüp, kendi kentine yerleşecektir. Bugün artık okulları ve hastaneleri,
çarşıları, alt yapısı, yaşam alanları olan bir kenttir TİRE.
KAPLAN ise pek tanınmıştır, manzarası ile, yemek lokantaları ile...
Birçok insan emekli olduğunda çok ciddi olarak düşünüp, dönüp
TİRE’ye yerleşilecektir, diyorum.
Ben de gelemez miyim, gelmeli miyim?
Bundan öte ise artık TİRELİLER kendilerine çok daha fazla sahip çıkmalıdırlar, daha güler
yüzlü, DOST
CANLISI
olmalıdırlar.
Tüketim toplumuna karşı direnebilmenin, yok olmadan,
depresyonların esiri olmadan yaşamanın yolu kimlik ve aidiyet gerçeğine uygun
bir yaşam alanına kavuşmaktır.
Öyle koca, koca yollar, AVM'ler, üniversiteler, büyük bankalar, pahalı arabalar, ünlü markalar
değildir, bizleri sağlıklı ve huzurlu, mutlu yaşatacak olan.
TİRE toplumsal özelliği ve geleneksel insan karakter ve dokusu ile
büyük bir şansdır, diye düşünüyorum.
VAR olmanın, kabul görüp, değer bulmanın bizleri daha sağlıklı
yapacağına inanıyorum.
Bunun için benim önerim basit ve kalıcı olacaktır ileriye dönük
olarak: İnsanlar BİRBİRLERİNE sahip çıkmalıdırlar, selamlaşıp, hal hatır sormalıdırlar, zengini, fakiri, esnafı,
memuru, kadını, erkeği bir TİRELİ davranışı edinip, mutluluğu aramalıdır.
Ne kadar ALÇAK GÖNÜLLÜ ve dostça davranırsak karşımızdakine, yolda karşılaştıklarımıza,
ne kadar sakin ve tatlı dilli olabilirsek, KAZANÇLI olan kendimiz oluruz.
Zaten bu küçük kent içinde birbirini tanıyan insanlar o kadar
çoktur ki, kurulacak olan TİRELİLİK duygusu, hemşehrine, insanına sahip çıkmak, kentin ana sorunlarının da çözümünü
kolaylaştıracaktır.
Birlikte çözüm yolları aramak ve dayanışma getirecektir.
Çocuklar, gençler daha öz güvenli, kişilikli yetişeceklerdir.
Daha az özentili bir toplum; kendi kendine yetip, üretebilen, dayanışma
içerisinde, hısım-akrabası bol olan insanlar, aileler içinde bir yaşam
olacaktır.
Başka kentlerde yabancılaşmanın getirdiği ruhsal ve psikosomatik sorunlar
ortadan kalkacaktır.
Bir çarşıya çıkıp, esnafla sohbet, bir kahvede oturup arkadaşlarla
bir çay içmek, gazete alıp yürüye, yürüye eve gelmek...
Yolda tanıdıklarla selamlaşmak ve birkaç kısa ayak üstü sohbet.
Salı ve cuma pazarları, haftalık alış verişler, sebzeler,
peynirler, tereyağlar, el işleri....
Her biri yerli ve kendine özgü, SENİN olan, senin insanının
olan...
Birçok insan gurbette yaşadıkça anlar, yıllar içinde gurbetin ne
kadar ağır geldiğini, koca bir bulut gibi sarar her bir yanını aidiyetsizlik ve
yabancılık, yaşlandıkça da çaresizlik…
Bu nedenlerden dolayıdır ki benim düşüncem, hem halkıyla hem de
belediyesi ile TİRE gelecek için bu düşünce biçimini geliştirmelidir ve kurumsal
olarak da ÖZENDİRİCİ bir yola girmelidir.
Bu düşüncelerimi sizlere açarken, biliyorum ve yürekten inanıyorum
ki sizler de ayni şeyleri duyacak ve göreceksiniz.
Bir yeni TİRE gelişti koskocaman mahalleleriyle, eski TİRE ise
tamamen farklı dokusuyla orada beklemekte, daracık sokaklar içinde, hüzünlü,
terk edilmiş..
Bir VİZYON oluşturulmalıdır, eski TİRE, kısmen de olsa CAZİP hale
getirilmeli ve insanlara kucak açmalıdır.
Biliyorsunuz, hep duyarsınız yıkık dökük evleri alıp, onarıp yerleşirlermiş
gelip büyük şehirlerden.... Bozcaada, Gökçeada, Muğla köyleri, Kayaköy... birçok
örnekleri var.
Dünyanın birçok yerinde insanlar büyük kentlerden kaçmakta ve
küçük daha doğal alanlara yerleşmektedir.
TİRE çok geniş alt yapısıyla ve yeni TİRE’nin modern görünümüyle, pazarı ve çarşısıyla, az trafiği ve
sanayileşmeden uzaklığı ile yeni bir YERLEŞİM ÇEKİM ALANI olacaktır.
Bu sözlerimi sizlere ve kent yönetimine ulaştırmak istiyorum.
Belki de belediye başkanı duyar, çalışma ve planlamalarında bu
bakış açısını dikkate alır.
Ben inanıyorum, inanmak istiyorum.
Bugünlerde çok tanınmış olan TİRELİLERden de söz etmek isterim bu arada:
İlk aklıma gelenler:
. Otantik halk müziğinin,
Ege türkülerinin, Balkan müziğinin en büyük yorumcusu ve tüm dünyanın
tanıdığı Muammer Ketençoğlu, dünyaya geldiğinde kendisine bir ayrıcalık olarak verilmiş
özelliğini hep yanında taşıyarak, okulları bitirmiş, yüksek eğitimini tamamlamış
ve duygularını enstrümanına aktarmış bir müzisyen.
Hep hafif bir gülümseme görürsünüz dudaklarının yan
çizgisinde.
Müzik albümleri, radyo programları, TV programları, geziler, konserler...
Elinde akordiyonu, dilinde türküleri ile çok üretken ve çok yoğun
bir yaşam içerisinde.
Müziği benim en bayıldığım türden, hemen kalkıp oynayasım geliyor
duyunca…
Zaten bir 4 eylül kutlamasında onu ilk canlı duyduğumda çıkıp
oynamıştım kendimce..
Türküleri coşku, sevgi ve bazen hüzün doludur, bazıları ise bir
sevinç yansıtır, halkla iç içedir. ''Aman da Fatma'm,
Canım gülüm Fatma'm, Ben rakıya su katmam''.
Fotoğraflarda yanında hep eşi sevgili Elif, devamlı bir gülümseme
ve tatlı dille Muammer’in meleği sanki...
Muammer bir kültür ve tanıtım elçisidir TİRE’nin, TÜRK müziğinin.
Kendisini çok seven TİRE insanı onu çok seviyor ve onunla büyük
gurur duyuyor.
Ona çok daha çok sahip çıkılmalıdır.
Adı TİRE’de bir yerlere verilmelidir.
Aklıma yine TİRELİ bir müzisyen geliyor.
Almanya’da koca, koca koroları yetiştiren bir kanun ustası Orhan Mercan, Frankfurt’da
yaşamaktadır.
Çok yakın olmasına rağmen bir türlü görüşemediğim Orhan Mercan hem
kanun çalmaktadır, hem de Türk sanat müziği korolarına şeflik yapmaktadır.
Geçen hafta 10. yıl kutlaması yaptılar.
Tanır mısınız bilmem ama, hep TİRELİ olduğunu anlatır, gurur
duyar.
İnternette hem Muammer Ketençoğlu’nu hem de Orhan Mercan’ı her ikisini de bulun izleyin. Sevineceksiniz.
Bir de saatçı Filiz'lerden olan ney ustamız var: Neyzen Aziz Şenol
Filiz.
Kendisini babasının küçük saatçı dükkanından, uzun çarşıdan anımsıyorum.
Babası rahmetli Lütfi Filiz de tasavvuf ve müzik ile ilgilenirmiş.
Babasının bestelerini oğlu müziğinde kullanmış.
Aziz Şenol Filiz, ülkemizin önde gelen neyzenlerinden olmuş.
Mevleviliği ve ayinleri anlatan bir kitapçıkta bir albüm
hazırlamış.
Bu bilgileri internette okuyunca insan seviniyor.
Bilim dalında Kamil ağabeyden haberler çıkıyor.
TİRELİ Kamil Uğurbil ile ilgili çıkan haber çok gurur verici:
’’VEHBİ Koç Vakfı tarafından, insanların yaşam kalitesinin
artırılmasına katkıda bulunan kişi ve kurumlara her yıl sırasıyla kültür,
eğitim ve sağlık alanlarında verilen Vehbi Koç Ödülü’ne, Prof. Dr. Uğurbil, incelemesi çok
zor olan beyni MR teknolojisiyle, görüntülenebilir ve fonksiyonları incelenebilir
hale getirmesi nedeniyle layık görüldü. (Hürriyet, 20.04.2016)’’
Başarılarına ve sağlığına dua edelim.
. Çocuklarımıza bu
örnekleri anlatalım.
TİRELİ olan insanların hep iyilik ve güzelliklerle anılıyor
olmasını istiyorum.
Onların çocuklarının doğru örneklerle büyümesini ve güzel ahlaklı
insanlar olmasını diliyorum.
TİRE’nin ÖĞÜNÇ KAYNAĞI insanları için düzenlenecek bir park kurulmalıdır,
heykelleri ile, bilgilendirme levhaları ile...
Anneler, babalar çocuklarını da alıp oraya gitmeli onlarla iç içe
olup, zaman geçirmeli.
Yeşillikler içinde, ağaçların altında, anneler çocuklarına güzel
insanları, güzel örnekleri anlatmalı, onlara daha çok küçük iken ''doğru yolu'' göstermeli.
Yaşayan bu insanlar TİRE'ye gelmeliler ve TİRELİLER ile iç içe
olup kendilerinden bir şeyler sunmalılar.
Bir konser, bir sohbet, bir sergi...
Aklıma yeni anılarım geldiğinde yazımı zaman zaman genişletmek
istiyorum.
Bazı kişileri hemen anımsayamamış olursam, kızmayın hemen, yardımcı olun, birlikte
çıkaralım, açalım anılarımızı...
Daha anlatılacak çok şey olmalı:
Hanlar, elektrik motoru, keçeciler, Bahçekahve, Kaplan, alay
parkı, günümüz Tire sorunları, çarpık kentleşme, değerli binaların onarımı
ve yeniden kazanılması…
Yazılarıma yapacağınız katkılar, yorumlar onu daha da
zenginleştirecektir.
Yazılarımda hiç kimseyi ne inciltmek isterim, ne de üzmek; ben
bunu yapmam zaten…
TİRE ile ilgili çok güzel yazılar yazacak, anılarını dile getirecek çok değerli insanlarımızın olacağına inanıyorum.
Anılarımda yer tutan ve bazılarını yazıma
aktardığım her bir kişiyi, hepsini saygıyla ve ölenleri de rahmetle anıyorum.
Beni hatırlayanlara ve yeni tanıyanlara selamlarımı, sevgi ve saygılarımı iletiyorum.
Yazılarımı okuyan arkadaşlara çok teşekkür ederim.
Sağ olun.
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
. Öğretmen Gönen Çıbıkcı,
07.06.2017,
Çarşamba
(XIl.
Düzenleme)
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------