. DEVLETİ YÖNETENLER .
. Bir
ülkeyi, devleti "yönetenlerin" görevlerini en iyi biçimde yapması, "adil"
olması ve ülkeyi "çağdaş uygarlık yolunda" bir refah toplumu
yapabilmesi beklenir.
. Yöneticilerin,
devlet adamlarının "hukuk devleti kuralları" içinde kalması ve "yasa
dışı" işlere göz "yummaması" gerekir.
.
Yasa dışı ile "mücadele" etmesi ve yasalara "uyması
gereken yöneticilerin, devlet görevlilerinin yolsuzluklara karışmasına tahammül
edilemez.
. Ülkeyi
yönetenlerin yolsuzluk ve rüşvet çarkının içinde olması, mafyalaşma, kara para
aklama, kumar, bahis, çeteleşme, uyuşturucu… gibi yasa dışı işlerden pay alması
son derece vahim ve tehlikeli bir durumdur.
. Bu işler anında görülemez ve
belgelenemez ise de bir "an gelir" hepsi ortaya dökülür.
. Halk
sıkıntı ve bunalım içine düşer, öfke duyar, devlete olan "güvenini"
yitirir.
.
Böyle bir ülkenin durumu ne yazık ki çok kötüdür.
. Ülkenin
tüm gelirlerinden bu tür yasa dışı örgütlenmeler "pay" alamaya başlar
ve ekonomik, toplumsal, ahlaksal "çöküntü"
başlar.
.
Yapılan yolsuzluklar basında, haberlerde açık, açık anlatılıyor ise "yargının"
hızla gerçek bir "hukuk devletine yakışır" biçimde üstüne gitmesi
gerekir.
. "Çağdaş
demokratik hukuk devleti" olmanın koşulları bunu gerektirir.
. Yöneticilerin yasa dışı işlere
karışması, "hukukun herkes için eşit" uygulanması ilkesini temelden
sarsar. "Hukukun üstünlüğü" her zaman ve herkes için gereklidir.
. Devlet
görevlilerinin suç işlemesi, yurttaşların "adalet sistemine" olan
güvenini yok eder.
.
Yolsuzluk ve "suç örgütleriyle" bağlantılı bir yönetim, halkın
gözünde "devletin meşruiyetini" yitirmesine yol açar.
. Yöneticilerin
kötü örnek olması, toplumdaki dürüstlük, adalet ve etik değerlerin
zayıflamasına, ahlaki değerlerin çöküşüne yol açar.
. Devletin temel değerlerinin
yozlaşması tüm toplumu olumsuz etkiler.
. Güvensizlik
ve yozlaşma kültürünün yaygınlaşması, devletin tepesindeki yolsuzluk, toplumun
diğer kesimlerinde de benzer davranışların normalleşmesine neden olabilir.
.
Yasa dışı yollardan elde edilen gelirlerin haksız bir şekilde dağılması,
"sosyal adaletsizliği" derinleştirir.
. Kamu
kaynaklarının kötüye kullanılması, yolsuzluk, devletin vergi gelirlerinin ve
diğer kamu kaynaklarının "yasa dışı" amaçlarla harcanmasına yol açar.
.
Hukukun üstünlüğünün olmadığı ve yolsuzluğun yaygın olduğu bir ülkede
yerli ve yabancı yatırımcılar çekinir.
. Devlet içinde birilerinin suç
örgütleriyle iş birliği yapması, kara para aklama ve ekonomik suçların artmasının
ve diğer ekonomik suçların yaygınlaşmasına zemin hazırlar.
. Devletin
koruması altına giren, korunan organize suç örgütleri daha da güçlenir ve faaliyet
alanlarını genişletir.
.
Devlet içindeki yolsuzluk, mafya ve çetelerin devlet kurumlarına
sızmasını ve yaygınlaşmasını kolaylaştırır.
.
Devletin bu tür uyuşturucu ticareti ve diğer yasa dışı faaliyetlerden
pay alması, yasa dışı ticaretin önlenmesini zorlaştırır, artmasına neden olur.
. Ülkeyi
yönetenlerin bu tür "yasa dışı" faaliyetlere karışması, devletin "temelini
sarsan", toplumsal dokuyu bozan, ekonomik kalkınmayı "engelleyen"
ve "güvenlik ile istikrarı" tehdit eden çok ciddi bir durumdur ve tüm
bunlarla mücadele edilmelidir.
. Bu durumla "mücadele"
etmek, "hukukun üstünlüğünü" yeniden oluşturmak, şeffaflığı sağlamak
ve hesap verebilirliği artırmak yaşamsal önem taşır.
. Ülkedeki
herkesin yararına olmak üzere demokratikleşmeye
ve parlamenter çağdaş bir hukuk devletini gerçekleştirmeye
yönelmek gerekir.
. Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 2025.04.25, MŞ.
. (Araştırma ve
değerlendirme yazım)