. KAVGA .
. Son dönemde oluşan kıpırdanmalar, gösteri
ve protestolar ile bir tarafta, modern, ilerici ve insan odaklı bir toplum
ideali vurgulanırken, diğer tarafta ise gelenekçi, baskıcı ve eşitsiz,
sömürüye, hukuksuzluğa açık bir yönetim biçimi eleştirilmektedir.
.
Kavga çağdaş uygarlık
düzeyinin üstüne çıkabilmek, insan haklarına, özgürlük,
eşitlik ve bağımsızlığa dayalı laik, demokratik
bir hukuk devletini gerçekleştirmek, kalkınmış bir refah toplumu, güçlü bir ulus devlet kurmak için çalışmak ve böylelikle
sevgi dolu, mutlu bir toplum olmak ile gerici, çağ dışı, sömürülere açık, bilimsel
bakış açılarına ters, güçlü kişilerin ve elitlerin egemenliğinde bir azınlık
yönetimi arasındadır.
Bu
anlatım ile, farklı ideolojiler ve toplumsal vizyonlar arasındaki temel bir
çatışmayı özetlemiş olduk.
Sözü
edilen çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkma hedefi, mevcut modern
standartların ötesine geçerek daha gelişmiş, adil ve refah içinde bir toplum
yaratma arzusunu yansıtmaktadır.
Bu hedefle bağlantılı olarak sıralanan insan haklarına,
özgürlük, eşitlik ve bağımsızlığa dayalı laik, demokrat bir hukuk devleti
ideali, modern demokratik değerleri ve hukukun üstünlüğünü temel alan bir
yönetim anlayışını temsil etmektedir.
Kalkınmış
bir refah toplumu ve güçlü bir ulus devlet hedefleri ise ekonomik gelişmeyi,
sosyal adaleti ve ulusal egemenliği bir arada vurgulamaktadır.
Tüm
bu unsurların birleşimiyle arzu edilen sonuç ise sevgi dolu, mutlu bir
toplumdur.
Bu
anlatımlar ve istemler, hedefler Mustafa Kemal Atatürk'ün fikirleri, çabaları,
çalışmaları ve verdiği mücadelelerle açıkça ortaya konmuştur ve Türkiye
Cumhuriyeti Devleti'in temel kuruluşu ve ilkeleridir.
Diğer tarafta tanımlanan gerici, çağ dışı, sömürülere ve
bilimsel bakış açılarına ters, güçlü kişilerin ve elitlerin egemenliğinde bir
azınlık yönetimi ise, modern değerlere ve bilimsel düşünceye karşı olan,
eşitsizliği ve baskıyı temel alan bir yönetim biçimini ifade etmektedir.
Bu
tanım, eleştirilen ideolojinin toplumun ilerlemesine engel teşkil ettiği,
sömürü mekanizmalarını desteklediği ve halkın çoğunluğunun iradesini yok
saydığı yönünde bir bakış açısını yansıtmaktadır.
Dolayısıyla,
bu ifadeler arasındaki "kavga", temelde farklı dünya görüşleri,
toplumsal düzen anlayışları ve yönetim felsefeleri arasındaki derin ayrılıkları
ve bu ayrılıkların yarattığı mücadeleyi ifade etmektedir.
Evet
bu tür bir çatışma, tarihin farklı dönemlerinde ve farklı toplumlarda farklı
biçimlerde ortaya çıkmış ve günümüzde de devam etmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti kuruluşundan bu yana kendisine karşı çıkan
gizli,açık güçlerle, onların yönlendirdiği kişi ve kuruluşlarla yılmadan
mücadele etmiştir.
İfade
edilen bu "kavga", genellikle siyasi, ideolojik ve sosyal alanlarda
kendini göstermekte ve toplumun geleceği üzerindeki farklı vizyonların
mücadelesini temsil etmektedir.
Son dönemde açıkça görülen geriye dönük girişimler, enflasyon,
hukukta, toplumsallaşmada, çağdaşlaşmada gerilemeler, ekonomik çöküş, eğitim ve
öğretimde gerileme bu çatışmaların açık göstergesidir.
Ülkede,
toplumda, devlet yapısında görülen bu çatışma bir kavga oluşturma yoluna
girmiştir.
Hukuksuzluk,
ve baskıcı, otoriter bir parti devleti yoluna girildikçe de ülkenin iç huzuru,
refah düzeyi gittikçe büyük sorunlar göstermeye başlamıştır.
Bu
durum, modern, laik ve demokratik bir hukuk devleti idealinden uzaklaşma
kaygısını ve bunun toplumsal refah üzerindeki olumsuz etkilerini dile
getirmektedir.
Geriye dönük girişimler, enflasyon, hukukta, toplumsallaşmada,
çağdaşlaşmada gerilemeler, ekonomik çöküş, eğitim ve öğretimde gerileme gibi
"unsurlar", ülkenin ilerleme ve gelişme yolundan "sapma",
ekonomik "istikrarsızlık", hukuk devleti ilkelerinden
"uzaklaşma", toplumsal değerlerde "erozyon" ve eğitim
kalitesinde "düşüş" gibi sorunlara açıkça işaret etmektedir.
Ülkede,
toplumda, devlet yapısında görülen bu çatışma bir kavga oluşturma yoluna
girmiştir.
Bu
olumsuz gelişmelerin farklı toplumsal kesimler ve ideolojiler arasında derin
bir ayrışmaya ve gerilime yol açtığını göstermektedir.
Bu "kavga", farklı değerlere, yaşam tarzlarına ve
yönetim anlayışlarına sahip olan gruplar arasındaki anlaşmazlıkları ve
kutuplaşmayı ifade etmektedir.
Uzun
yıllardır dinsel adlandırmalarla yapılan gizli-açık örgütlenmeler, tarikat
yapılanmaları oldukça geniş kesimleri gittikçe çağ dışı zihniyetlere ve
sömürüye tutsak etmiştir.
Hukuksuzluk
ve baskıcı, otoriter bir parti devleti yoluna girildikçe de ülkenin iç huzuru,
refah düzeyi gittikçe büyük sorunlar göstermeye başlamıştır.
Hukuk devleti ilkelerinden uzaklaşmanın ve "tek parti"
egemenliğinin güçlenmesinin, toplumsal barışı zedelediğini ve ekonomik refahı
olumsuz etkilediğini çok açık görmekteyiz.
Hukukun
üstünlüğünün zayıflaması, keyfi uygulamaların artması ve farklı görüşlerin
baskı altına alınması, toplumda güvensizlik ve huzursuzluk ortamı yaratmıştır.
Bu
durum, ekonomik istikrarı da olumsuz etkileyerek refah düzeyinin düşmesine yol
açmıştır.
Dar
gelirliler, emekliler başta olmak üzere halk "geçim sıkıntısı"
içindedir ve son derece huzursuzdur.
Türkiye'de gözlemlenen bazı olumsuz gelişmelerin, daha önce
tanımlanan modern ve ilerici toplum ideali ile eleştirilen "gerici ve
baskıcı" yönetim anlayışı arasındaki "kavga"nın bir sonucu ve
göstergesi olduğunu ileri sürmek hiç de yanlış değildir..
Hukukun
üstünlüğünün zedelenmesi ve otoriterleşme eğilimlerinin artması, ülkenin iç
huzurunu ve refahını olumsuz etkileyen temel sorunlar olarak
değerlendirilmelidir.
19
Mart'tan bu yana gerçekleşen gösteriler ve protestolar olumsuz gelişmelere
duruma karşı halkın tepkisi ve itirazı olarak yorumlanmalıdır.
Bu
tür eylemler, yurttaşların "var olan siyasi, ekonomik veya sosyal duruma"
duyduğu memnuniyetsizliği ve değişim talebini dile getirme biçimidir.
Bu
gösterilerin ve protestoların nedenleri, kapsamı ve katılımcı kitlesi, halkın
hangi konularda rahatsızlık duyduğunu ve ne tür bir değişim arzuladığını
anlamak açısından önemlidir.
Gösterilerin
"barışçıl " olması, katılımcıların talepleri ve yetkililerin bu
gösterilere karşı tutumu da bu sürecin nasıl gelişeceğini etkileyecektir.
Özetle, 19 Mart'tan bu yana yapılan gösteriler ve protestolar,
halkın var olan duruma sessiz kalmadığını ve değişim yönünde bir "irade
ortaya" koyduğunu gösteren önemli bir gelişme olarak değerlendirilmelidir.
Bu
eylemler, toplumdaki farklı görüşlerin ve taleplerin daha görünür hale
gelmesine ve kamuoyunda tartışılmasına katkıda bulunacaktır.
.
Öğretmen Gönen
ÇIBIKCI, 2025.04.13, MŞ.
.
(Araştırma ve değerlendirme yazım)