5 Eylül 2018 Çarşamba

Öğretmenlik bir Meslektir

Öğretmenlik bir Meslektir.
Öğretmenlik Mesleği ülkenin geleceğidir.
Öğretmenlik için "öğretmen okulları" olmalıdır.
·       Öğretmenlik kendi başına, birçok ana özellikleri olan bir meslektir.
·       Öğretmenlik ulvi (yüce) bir meslektir.
·       Ülkenin geleceğine yön verecek ve geleceğin kuşaklarını, insan gücünü eğitecek, yaşama hazırlayacak olan "öğretmen"dir.
·       Bazı mesleklerde olduğu gibi öğretmenlik bir uzmanlık ve ruh isteyen özel bir meslektir.
·       Nasıl ki bir hekim, bir mühendis, bir subay olabilmek için bu meslekler için belirlenmiş okullar gerekiyor ise ve de ancak bu okulları bitirenler o alanda çalışabiliyor ise öğretmenlik de böyle olmalıdır.
·       ÖĞRETMEN olabilmek için önceden belirlenmiş hedefleri olan, belirlenmiş bir öğretim programı ve eğitim anlayışı ve de yöntemleri olan bir OKULDA okumuş olmak gerekir.
·       Okulun süresi çok da önemli olmayabilir.
      Koşullara göre uzatılabilir.
·       Asıl önemli olan okulda bulunduğu sürece kendisinin bir öğretmen olacağını hedefleyerek ve bu istek ve ruh durumu ile yetişmiş olan kişiler (öğrenciler) eğitim ve öğretimlerini bitirdiklerinde kendi alanları içerisinde gideceği okulları önceden bilirler.
·       Öğretmen okulundaki öğrenci hangi koşullarda çalışacaklarını ve de kendisinden neler beklenildiğini en baştan bilir.
·       Yurduna ve insanlarına bir "öğretmen" olarak hizmet edeceğine ve ülkenin kalkınmasında kendisinin bir payı olacağını bilir.
·       ÖĞRETMEN olmak için girdiği okulda tam bir yetkin öğretmen olarak eğitim ve öğretim görür ve de okulunun bittiğinde "öğretmen" olarak yaşamına devam edeceğini bilir.
     Başka işler, meslekler aramayı hiç düşünmez.
·       Her hangi bir yüksek okul, fakülte bitirmiş olan birisinin çok değişik iş olanakları içerisinde öğretmenliği de düşünerek seçmesi durumunda bu kişi temel bir eğitim ve öğretim görmediği için hem kendisi sıkıntı çekecektir hem de gerçek bir (olması gereken kadar) yararlı olamayacaktır.
·       Günlük konuşmalarda, tartışmalarda, basında TV lerde çıkan haberlerde eğitim dünyasında yenilikler, değişimler, öğretmenlere verilecek hizmetler vb. dile getiriliyor.
     Kurumsal olarak beklentiler, bir çalışan olarak da umutlar, özlemler yeşertilmeğe çalışılıyor.
·       Bence tamamen farklı bir "öğretmenlik" modeline gidilmesi kesinlikle şarttır.
     Bu MODEL nasıl olmalıdır derseniz ilk akla gelmesi gereken blok okullar sistemi olmalıdır.
·       İlk düşünülmesi gereken bir LİSE dönemi olmalıdır.
     Kendi başına "öğretmenlik" üzerine programlanmış bir temel BLOK olarak öğretmen lisesinin programı ve eğitim, öğretim yöntemleri ayrıca ele alınmalıdır.
·       Temel öğretmen lisesinin üzerinde bir yüksek okul - fakülte olarak "öğretmenlik yüksek okulu" olmalıdır.
·       Bu okul bir ikinci BLOK olarak yine içeriği, hedef ve yöntemleriyle öğretmenliğe yönelik olmalıdır.
·       İlk iki sene tümüyle her bir öğrenciyi kapsamalıdır.
·       İkinci BLOK bittiğinde artık okul ve ders dallarına göre bir yeni yönelme üçüncü BLOK olarak hazırlanmalıdır.
·       Bu son aşamada öğrenciler ilk, orta, lise düzeyinde öğretmenlik için hazırlanmalıdır.
·       Paralel olarak da ders konularına, alanlarına göre ek eğitim, öğretim almalıdır.
·       Farklı okul tiplerine göre farklı donanımda öğretmenler yetiştirilmelidir.
·       Bazı dallarda öğretim süresi artırılabilir.
·       Bu son blok olan üçüncü aşama sürecinde öğrenciler birer (alan) uzman öğretmen olarak yetiştirilecektir.
·       Son blok öğretim 2 ya da üç yıl olarak tasarlanmalıdır.
·       Akademik yönde ilerlemek isteyen öğrenciler yine üniversitelerin eğitim-öğretmenli-pedagoji dallarında yer alırlar ve böylelikle de "öğretmen meslek okulları" blokları için gerekli olan uzman öğretmen kadroları oluşturulur.
·       Öğretmen liselerinden başlamak üzere her bir aşamada öğretmen meslek okulları pratikde de uygulamalar yapmalıdır.
·       "Çağdaş" bir öğretmende olması gereken formasyonlarla donatılan öğretmenler ilk başvurularında kabul edildikleri okullarda 2 yıl "stajyer öğretmen" olarak, sözleşmeli memur statüsünde çalıştırılmalıdır.
·       Stajyerlik kurumunun oluşması için de yerel olarak stajyerlik grupları kendi başlarındaki stajyerlik görevlisi olan yönetici öğretmenlerle hem teorik hem de pratik çalışmalar yapmalıdırlar.
·       Stajyerlik döneminde kendilerinden sorumlu yönetici öğretmenler tarafından değerlendirilecektir. (not alacaklardır)
·       Aylığını devletten stajer öğretmen kadrosnuna göre alacaktır.
·       Dağıtıldığı okulda okulun planlaması ile belli sınıflarda belli derslere belli saat kadar girer ve ders veriri.
·       O kişinin ders verdiği an da kendi staj grubu arkadaşları onun verdiği dersi izler (hospitasyon) değerlendirir.
·       Haftanın çalışma programına göre her bir staj grubu kendi arasında toplanarak okul, eğitim, öğretim, dersler, yöntem, didaktik... konularında hem teorik hem de pratik olarak yetişirler.
·       Stajerlik dönemi öğretmenlik mesleğinin en öneli bir dönemidir. Yanında bir kılavuz (staj grubu müdürü) ile kendi düzeyinde arkadaşları ile, gerçek okullarda ve sınıflarda yapılan uygulamalarla hem yaşamın içerisinde hem de mesleğin içerisinde adım, adım yetiştirilirler.
·       Deneyim, öz güven ve bilgi kazanırlar.
    Kendilerine başarıları yönünde not verilir ve staj dönemi sınavlarını başardığında artık "stajyerlik dönemini" bitirmiş olur.
·       Stajyerliği başarı ile tamamlamış olan kişi artık bir ADAY öğretmen olarak devlete yeniden başvurur.
·       Nerede hangi kentte ve okulda bir öğretmen kadrosu varsa ve elde ettiği öğretim buna uygun ise oraya baş vurur.
·       Kabul edildiğinde artık öğretmenlik mesleğine geçebilir.
·       Bu adımda devlet zaten kaç yıldır paralel olarak her türlü değerlendirmeyi yaptığı ve öğretmen adayını da iyi tanıdığı için tayinini yapar.
·       Genelde öğretmenin görev alacağı okullar aldığı eğitim ve öğretime göre olsa da özel olarak bakıldığında üç grup ele alınmalıdır: İlk, ort, lise dönemi.
·       Bu dönemlere paralel olarak da bazı okulların "özel" olabileceği ve derecelendirilmiş bir eğitim ve öğretim verebileceğini de düşünmek gerekir.
·       Genel okullar olduğu gibi belli dallarda ağırlıklı hedeflere yönelmiş okullar da olacaktır.
·       Çok başarılı ve zeki öğrenciler için de ayrıca yoğunlaştırılmış okullar kurulmalıdır.
·       Çalışma yaşamına, endüstri ve ticarete, sanata, spora, el zanaatlerine yönelik okullar da en küçük sınıflardan başlayarak düşünülmeli ve yaşama geçirilmelidir.
·       Tüm bu okullarda çalışabilecek öğretmenler de önerdiğim modelle yetiştirilip bu okullarda görevlendirilecektir.
·       Yönetici olması gerekenler için de temel öğretmenlik mesleğini kazanmış ve okullarda başarılı olmuş öğretmenlerin kendi istekleriyle yapacakları başvurularla sağlanmalıdır.
·       Müdürlük kadrosu açık olan okullara deneyimli ve başarılı öğretmenler başvurusunu yaptıklarında atamaları yapılacaktır.
     Ayni kadro için yapılan başvurularda formasyonu, raporu yüksek olan seçilecektir.
·       Yönetici müdür, müdür yardımcısı kadrolarına atananlar yine kendileri için düzenlenen kurs ve seminerlere katılacaklardır.
·       Okul yönetiminde görevli olanlar da yine az da olsa sınıflarda ders vereceklerdir.
·       Tüm öğretmenler için kendi dallarında, alanlarında, günün koşullarına göre devamlı "meslek içi eğitim" programları düzenlenerek seminer ve kurslara katılımları sağlanacaktır.
·       Bu modelin ana özelliği görüldüğü gibi en baştan "öğretmenlik mesleğine yönelik" bir okullaştırmadır.
·       Her hangi bir yüksek öğrenimden geçmiş kişilerin öğretmenlik için kabulü ve çalıştırılması bu nedenlerden dolayı çok zor ve sakıncalı olacaktır.
·       Nasıl ki bir tıp eğitimi kendi alanında eğitim ve öğretim sağlıyor ise, hekimlik için temel eğitimi ve uzmanlığı sunabiliyorsa tam da bunun gibi "öğretmenlik" de kendi mesleğine göre kurgulanmalı ve toplumda yerini almalıdır.
·       Türkiye cumhuriyetinin çağdaş, demokratik ve de bilimden yana olması gerekmektedir.
·       Her alanda yetişmiş insan gücü ve kalitesi temel olarak iyi bir "öğretmenlik mesleğinin düzeyine ve kalitesine" bağlıdır.
·       Öğretmenlik hem yüce bir meslektir, hem de kutsal bir meslektir.
·       Öğretmenlik tüm meslekler için gerekli olan öğrencileri yetiştiren meslektir.
·       Türkiye devleti "öğretmenlik mesleğine" çok daha büyük önem vermelidir.
·       Yarının Türkiye'si bugün var olan öğretmenlerin yetiştireceği öğrencilere bağlıdır.
·       En önemli ve en iyi yatırım eğitime yapılmalıdır.
·       Öğretmenlik mesleğine yatırım yapılmalıdır.
·       Saygın, donanımlı, öz güvenli, çalışkan ve çağdaş, yurdunu ve halkını seven, onurlu öğretmenler için bunları istemeliyiz.
·       Yarınların Türkiye'si, yarınların kuşakları için hem ümit taşımalıyız, hem de çok iyi şeyler beklemeliyiz.
·       Düşünen, üretebilen, iyi ahlaklı, sağlam meslekleri olan yurttaşlar kalkınan bir Türkiye'nin temel taşları olacaktır.
     
      En güzel dileklerimle, sevgi ve saygılarımla....

      Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 06.09.2018, K.



Diline "pelesenk" etmek

Diline "pelesenk" etmek

·        Sosyal medya yoluyla yaşamımızda daha da yer eden aşırı kullandıkça fenalık geçirten bazı sözcükler var.
·        Bir sözü her zaman, yerli yersiz tekrarlamak.
·        "Şey sözünü diline pelesenk etmişsin, her cümlenin başında kullanıyorsun." 
·        Bir sözü her zaman tekrarlamak. 
·        Bir sözü her zaman, yerli yersiz tekrarlamak.
·        Ağzımızdan düşüremediğimiz sözleri “dilimize pelesenk etmiş” oluruz.
·        Başka bir deyişle, “dilimize dolarız“.
·        Özellikle sona doğru, “n” harfine gelindiğinde dile sakız gibi yapışıyor ve finaldeki “k” ile yerini “zamk” misali sabitliyor.
·        Tevekkeli değil, Farsça “balasan” kelimesinin bizdeki karşılığı olan “pelesenk“, Kızıldeniz çevresinde yetişen bir ağacın ve onun çıkardığı reçinenin adı. Nam-ı diğer “balsam” dersek, taşlar yerine oturacaktır.
·        Sizce de “pelesenk” kelimesinin kendisinde dahi bir yapışkanlık yok mu?
·        Kullananların ağzına biber sürmek istesek de şimdilik derin bir nefes alıp, tek bir tavsiye veriyoruz.
·        Akıl sağlığı için ne olur kullanmayınız.
·        Özgür irade ile düşünmek ve konuşabilmek çok önemlidir.
·        Ezberletilen kalıplardan kaçınmak gerekir.
·        Hangi sözcükler ŞU AN dilimizde pelesenk edilmiştir?
·        Neden bu sözcükler her kesin ağzında, bunda bir İŞ yok mu?
* Neden bazı sözcükler birden her yere yayılıp, herkesin ağzına düşüyor?
-- Çok sık , üst üste kullanmamanız gereken bazı sözcükler: ---


  • Aynen
  • Kuzum
  • Aşkım
  • Canım
  • Tatlım
  • Bir tanem
  • Hadi bay (by)
  • Keyifli bir ...
  • AŞKİTOM
  • KOCİŞ
  • HARİKASINIZ
  • Kanka
  • CANDIR
  • DERMİŞİM
  • vallaa
  • yaa aa
  • İyi ki doğurmuşum
  • Anasının bir tanesi
  • Koçum
  • lokum
  • yemede yanında yat
  • Bebişim
  • Oluşum
  • Yavruumm
  • Aklımı seveyim aklımı!
  • Seni yerim 
  • Yani
  •  
* Ne kadar anlatırsan anlat, ancak karşındakinin anladığı kadar anlaşılırsın.
* Bir insanın anlamadığını anlamasını sağlamak birçok şeyin başlangıcı olabilir.

Saygılarımla...
Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 20.08.2018