25 Aralık 2024 Çarşamba

Modern Ne Demektir

 Modern Ne Demektir?   .

.   Kim Modern Sayılır?

Modern kelimesi, genel olarak "yeni, çağdaş, çağcıl, güncel" anlamlarına gelir.

Günümüz çağının getirdiği olanakları ayak uydurmak modern olmak anlamına gelmektedir.

Örneğin moda, bilim, teknoloji, siyaset, akılcılık ya da günün getirdiği birçok farklı unsur bu konuda ön plana çıkmaktadır.

Yani günün gereklerine ayak uydurmak suretiyle bunlara uyum sağlamış olmak "modern olmak" şeklinde anlatılır.

Modern olmak, sadece teknolojik aletleri kullanmak veya belirli bir yaşta olmak anlamına gelmez.

Modern olmak, sürekli değişen dünyaya ayak uydurmak, yeni fikirlere açık olmak ve bireysel olarak gelişmek demektir.

Modernleşme ise "çağdaşlaşma" anlamına gelir.

"Modern" kavramı oldukça geniş ve zaman içinde değişen bir kavramdır.

Bu nedenle, kesin bir tanım yapmak zordur.

Ancak bu kavram, tarihsel süreç içinde ve farklı alanlarda farklı anlamlar kazanmıştır.

Tarihsel anlamı ile" Modernite" 18. yüzyılda ortaya çıkan ve akılcılık, bilimsellik, bireysellik gibi değerlere dayanan bir dünya görüşüdür.

Modernizm denilince "moderniteye paralel" gelişen ve geleneksel değerlere ve sanat anlayışlarına karşı çıkan bir sanat ve kültür akımı akla gelir.

Postmodernizm ise "modernizmin eleştirisi üzerine" kurulan ve çoğulculuk, görecelilik gibi kavramları ön plana çıkaran bir düşünce sistemidir

Günlük yaşamda "modern" kelimesi, genellikle aşağıdaki gibi kullanılır:

: En son çıkan akıllı telefonlar, bilgisayarlar gibi cihazlar, teknolojik aletler

Yaşam tarzı olarak kent yaşamı, hızlı yaşam temposu, yeni trendleri takip etmek.

Düşünce biçimi olarak geleneksel değerlere değil, bilimsel verilere ve bireysel özgürlüklere önem veren bir yaklaşım.

Hangi özelliklerin bir insanı "modern" yaptığını düşünebiliriz?

"Modern" olmak, mutlaka belirli bir yaş grubuyla veya sosyal sınıfla sınırlı değildir.

Yeni teknolojilere açık olan, sosyal medyayı aktif olarak kullanan, yeni uygulamaları deneyen kişiler.

Farklı kültürlere ve düşüncelere açık olan, geleneksel kalıplardan sıyrılıp yeni fikirlere değer veren insanlar.

Bireysel özgürlüklerine önem veren, kendi kararlarını alabilen ve sorumluluklarını bilen kişiler.

Sürekli öğrenmeye açık olan kendini geliştirmek için çaba gösteren ve yeni bilgiler edinmeye meraklı insanlar.

Modern, modernite, modernizm ve postmodern, modernizasyon, modernize etmek… gibi sözcükler de türevleridir ve bunların Türkçe kullanımları vardır.

Latince “henüz, şimdi, güncel” anlamlarındaki “modo” kelimesinden gelen bu terim Rönesans dolaylarında Avrupa’da yaygın olarak “Antikiteye ait olan”ın zıt anlamlısı şeklinde “yeni olan, güncel olan” anlamlarında kullanılır ve bu kullanım hemen hemen Romantik döneme kadar aynen devam eder.

Sözgelimi XVII. yüzyıl Fransız Klasizminde iki farklı görüşün karşı karşıya geldiği ve edebiyatın seyrinde önemli bir yer teşkil eden bir düşünce çatışması vardır.

Antikite yazarlarının olabilecek en üstün eserleri zaten üretmiş olduklarını, dolayısıyla edebiyatın bu eserleri taklit etmesi gerektiğini savunan “eskiler” ve Fransız Klasizminin Antikiteyi aşmış olduğunu savunan “yeniler” bu tartışmanın iki tarafını oluştururlar.

Eskiler ve yeniler çatışması” adı verilmiş olan bu edebiyat olayının Fransızcasında “eski” anlamında “ancien” kullanılırken, “yeni” anlamında ancien’in zıt anlamlısı olan “nouveau” değil, “moderne” terimi kullanılır: querelle des anciens et des modernes.

Buradan yola çıkarak “modern” teriminin bir "sıfat" olarak kullanıldığı durumlarda herhangi bir ideolojik bağıntıdan yoksun bir biçimde basitçe “yeni olan” anlamında kullanıldığı düşünülebilir, nitekim "meşru" bir şekilde kabul gören böyle bir bakış açısı da vardır. 

Şunu da unutmamak lazım; dil, "sabit anlamlar" üzerine kapanarak donmuş bir yapı "değil", sürekli başkalaşım içinde "devingen bir yapıdır" ve modern, modernite ve modernizm gibi tarihsel arka planı geniş terimler bile bu başkalaşımdan "ayrıcalıklı değildir".

Benim kişisel duruşum ve önerim ise şu yöndedir:

Çok iyi bilip, düzenli olarak kullandığımız bazı sözcükleri ele alıp, onları incelemek, kökenlerini araştırmak ve güncellemek her zaman çok yararlı olacaktır.

Böylelikle hem daha "bilgili" olunabilirse de, daha "kültürlü" ve "entelektüel" bir düzeyde olabilirlilik de çok daha değerlidir; bence…

Şunu sa söylemeliyim: yalnızca bir şeyler okumak pek bir değer ve anlam sağlamaz. Asıl olan yararlılık hedeflerine sahip olarak incelemeler ve araştırmalar yapmak, eleştirebilmek ve değerlendirmektir; bir de bunların sonucunu fikirsel düzeyde "toplayıp, yazmaktır".

.    Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 2024.12.25, MŞ.

.      (Kişisel araştırma ve değerlendirme yazım)

Başbakanlık ve Bakanlar Kurulu

 .  Başbakanlık ve Bakanlar Kurulu Hangi Rejimlerde Bulunur?

"Başbakanlık ve Bakanlar Kurulu", genellikle parlamenter sistem olarak adlandırılan yönetim biçiminde bulunur ve etkin rol oynayan kurumlardır.

Başbakanlık ve bakanlar kurulu, genellikle parlamenter sistemlerde görülen ve hükümetin yürütme organını oluşturan kurumlardır.

Bu sistemde, yasama ve yürütme organları arasında yakın bir ilişki bulunur ve hükümet, parlamentoda çoğunluğu olan partinin veya koalisyonun temsilcilerinden oluşur.

Ancak her ülkenin kendi özgün siyasi sistemi olduğu için bu kurumların yetki ve sorumlulukları ülkeden ülkeye farklılık gösterebilir.

Hükümetin başı başbakan olup, genellikle parlamentodaki çoğunluk partisinin lideridir.

Hükümetin politikalarını belirler ve uygular.

Başbakan ve bakanlardan oluşan Bakanlar Kurulu bir kabinedir.

Her bakan belirli bir devlet işinden sorumludur ve başbakana karşı sorumludur.

Hükümetin parlamentoya karşı sorumluluğu vardır.

Hükümet, parlamentoda çoğunluğun güvenini kaybettiğinde istifa etmek zorundadır.

Hükümetin politikalarını destekleyip desteklemediği konusunda parlamento üyelerinden güven oyu istenir.

Parlamento tarafından hükümete gensoru önerisi verilebilir.

Parlamentodan güvenoyu istenir. Başarılı olursa hükümet düşer.

Bazı ülkelerde, parlamenter sistemin özelliklerini taşıyan ancak farklı adlara sahip olan yönetim biçimleri de vardır.

Örneğin, bazı ülkelerde hükümet başkanına "başbakan" yerine farklı bir unvan verilebilir.

Başkanlık sisteminde yürütme ve yasama organları birbirinden bağımsızdır.

Devlet başkanı hem hükümetin hem de devletin başıdır ve doğrudan halk tarafından seçilir.

Başkanlık sisteminde başbakanlık ve bakanlar kurulu gibi bir yapı bulunmaz.

Türkiye, uzun yıllar parlamenter sistemle yönetilmiş ancak 2018 yılında yapılan anayasa değişikliği ile başkanlık sistemine geçiş yapmıştır.

Bu değişiklikle birlikte başbakanlık ve bakanlar kurulu kaldırılmıştır.

Bu açıklama genel bir bilgi olsun diye sunulmaktadır.

Daha detaylı bilgi için ilgili alanda geniş araştırmalar yapabilirsiniz.

.    Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 2024.12.25, MŞ.

.          (Kişisel araştırma ve değerlendirme yazım)

**********************************************************************