. YURT DIŞINDA YAŞAYANLAR ÜZERİNE
Almanya'da
emekli olmuş bir Türk'ün nasıl yaşadığını, ne gibi sıkıntılar ya da olanaklar
içinde olduğunu hiç bilmeden ve de onları anlamak, onları tanımak bile
istemeyen ne kadar çok insanımız var.
Onların
çoğunun eline ayda 1000 EURO’dan daha az para geçtiğini bilen kaç kişi var?
Aylık temel harcamaları ne kadardır?
Ev kiraları, elektrik, su, sigortalar, yakacak, yiyecek, giyecek...
Son yıllarda
Almanya’nın fiyat artışlarından haberi olan ne de çok insanımız var?
Bu
emeklilerin cebine ayda kaç EURO kalır bilen var mı?
Ama durup
durup da "Almanya'daki emekli Türkiye'de çok rahat para harcar"
laflarını bir kenara bırakmak gerekir.
Almanya'da
yaşayan insanlarımızın birçoğu TÜRK vatandaşı olabilir ve bu insanlar bilinçli
ya da bilinçsiz şimdiki Türkiye’deki iktidar partilerine oy vermiş olabilirler.
Sadece bu
olguyu dile getirmek yeter mi?
Onları "suçlamak"
çok mu doğru?
Onların
üzerinden kendilerince bir siyaset malzemesi çıkarmak çok mu doğru?
1960
yıllarından bu yana oralarda yaşayan insanlara ne gibi bir olumlu katkıda
bulunabildik ki...
Hangi "olumlu
ve çağdaş" bir destek modeli geliştirebildik ki...
O insanların
Türkiye sevgisi ve bağı hiç kesilmedi ki, hiç bitmedi ki....
Şimdi
dördüncü kuşaklar var artık ve de genelde sorunları hiç de azalmış değil.
Toplumdaki
yerleri nerede ise hep ayni düzeyde kaldı.
En çok ve yaygın
örgütlenme modelimiz ise her kentte açtıkları camileri oldu.
Bir de spor
derneklerimiz...
Tek tük de
olsa başka alanlardaki diğer dernekler...
Konsolosluklarımız
da malüm, yoğun işleri olan, vatandaşlık bürokrasilerinden kafalarını
kaldıramayan kurumlar olarak hep görev yaptılar.
Kendilerini
kurtarmış olan, iyi -eğitim alabilmiş olanlar, Alman toplumunda yüksek yerlere
gelmiş olan Türk’lerimiz ise daha çok "kendi dünyalarını" ellerinde
tutabilmenin peşindeler.
"Almanya
edebiyatı" çok, çok az yazılmış, konuşulmuş, bilinebilmiş bir dünya...
Hiç olmazsa o
insanlara “fesatca” yaklaşmamış olsak ve de onları daha iyi ve de gerçekci bir
gözle tanıyabilsek...
Almanya’nın
Türk insanları zaten kendi sorunlarıyla zor baş edebilmekte iken onları Türk
halkının gözünde küçük düşürmeden, fesatlık yaratmadan yazabilsek bir şeyler,
eğer ille de yazmanız gerekiyorsa...
Türkiye kendi
sıkıntıları ile yaşıyor uzun yıllardır.
Politik ve
ekonomik sıkıntılar, toplumun alt üst edilmesi, insanların huzursuz bir günlük
yaşam içinde olması, çaresizlikler...
Bu durum herkes
tarafından bilinmekte zaten.
Doğru ve
yararlı çözüm yolları, çabalar, uğraşılar geliştirmek gerekir.
Ucuz lafları bir
kıyıya bırakmak çok daha yararlı olur.
Bir insanın "iki
dünyası", "iki ülkesi" olur mu diye sorarlar hep.
Ve de
verdikleri kendi yanıtları şöyledir:
"Böyle
bir şey olmaz! İnsanın tek bir memleketi olur," derler.
Bu anlayış
biçimi kendilerince doğrudur sadece.
Bir de
Türkiye dışında doğmuş, büyümüş, aile kurmuş, çocukları olmuş, orada yaşamış ve
çalışmış insanlarımızı düşünün, onların ruh dünyasını, kimlik arayışlarını bir
düşününün.
Yurt dışında
yaşayan, orda kendilerine yeni dünya kurmuş olanlar artık çok uzun zamandır
oradadırlar ve o topluma uyum sağlamış durumdadırlar.
Öte yandan
kendi "anayurtlarına" da sahip çıkmakta ve bununla da gurur
duymaktadırlar.
Yurt dışında
yaşayanların durumlarını, duygularını, düşüncelerini anlamağa, öğrenmeğe çalışmak gerekir.
Yurt dışında yaşayan insanların en az oranın yerli halkı kadar bilinçli,
çalışkan ve öz verili olması, toplumda geri kalmamak istemesi gerekir.
Bunun en birinci yolu da çocukların okulda çok başarılı olmalarıdır.
Diğer yönden yurt dışında yaşayanların o ülkenin toplumsal yaşamına, sanatsal,
kültürel etkenliklerinde katılması, oralarda yer alması gerekir.
Tabii ki bu
da mümkünse...
Yine de hem
Türkiye’ye hem de Almanya’ya selam olsun.
Sizlere de
sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
. Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 13.09.2024