8 Ocak 2025 Çarşamba

TÜRK MİLLETİ SAHİP ÇIKAR

 .   TÜRK MİLLETİ DEVLETİNE VE YURDUNA SAHİP ÇIKAR

§  İstenildiği denli birileri Türkiye üzerinde oynamak istenilen oyunlara kılıf aramaya çalışsın, "barış için" denilsin, asla olamaz ve gerçekçi değildir, tehlikelidir.

§  Barış isteyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün gösterdiği yolda ve hedeflerinde ilerler.

§  "Dinsel" ya da "etnik" bölücü terör örgütleri tüm dünya "kınar" iken, onlarla "mücadele" verirken, sen kendi içinde bunlara yer açamazsınız, parlamentoda kabul edemezsiniz.

§  Kanlı eylemlerde bulunup, askerleri, sivil halkı öldüren, devletimize karşı çıkan terör örgütlerini bağışlayıp, dost ve barış yanlısı yapamazsın; onlarla görüşemezsin, anlaşmalar yapamazsın.

§  DEM heyetini kapıda karşılayan ve onlarla görüşen siyasetçiler, DEM partisi temsilcileri ile değil de Terör Örgütü PKK başının dostlarıyla, elçileriyle görüştüklerinin farkındalar mı?

§  Onların yanlarında duran, peşlerine takılan kim olursa olsun özgürlükçü değildir, demokrasiden yana da değildir.

§  Bu tür her girişim egemen güçlerin (ABD ve içindeki büyük ailelerin) TÜRKİYE karşıtı olduğu ve yıllardır fırsat arayıp, tuzaklar kurmak istedikleri açıktır.

§  TÜRK milleti, toplum ise uzun yıllardır uyutulmakta ve bambaşka meraklar, şirinlikler, sürü etkilerinin peşinde koşmaktadır.

§  Şimdi gerçekten çağdaş olan, üzerimize düşen ise akıllı olup, ülkemizin birlik ve beraberliğine, ulus devlete, onun üniter yapısına sahip çıkmaktır.

§  Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş ilkeleri bellidir ve geçerlidir.

§  Anayasamız açıktır ve doğrudur güçlüdür; tüm yasaların anayasaya uyması zorunluluğu gerekir.

§  Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.

§  Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.

§  Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır.

§  Millî marşı “İstiklal Marşı”dır.

§  Başkenti Ankara’dır.

§  Anayasanın 1 inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2 nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3 üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.

§  Devletin temel amaç ve görevleri, Türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.

§  Egemenlik, kayıtsız şartsız Milletindir.

§  Türk Milleti, egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organları eliyle kullanır.

§  Egemenliğin kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz.

§  Yürütme yetkisi ve görevi, Cumhurbaşkanı tarafından, "Anayasaya ve kanunlara uygun" olarak kullanılır ve yerine getirilir

§  Türkiye Cumhuriyeti'nde hiçbir kişi ya da zümre yasalar önünde ayrı haklara üstünlüğe  sahip değildir.

§  Bu ilkelerden sapmadan ve partilerin adlarına, onların girişimlerine takılmadan Türkiye'ye sahip çıkmanın zamanıdır.

§  Anayasanın ve ona bağlı yasaların amir kararlarına aykırı hareket etmek suçtur.

.         Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 2025.01.08, MŞ.

TÜRKİYE NEDEN YOKSULLAŞIYOR?

.    TÜRKİYE NEDEN YOKSULLAŞIYOR?

Türkiye'nin neden yoksullaşıyor "sorusu", çok yönlü ve karmaşık bir konuyu kapsamaktadır.

Bu durumun tek bir nedeni yerine birçok etkenin bir araya gelmesiyle ortaya çıktığını söyleyebiliriz.

Bu etkenler arasında "hukuk devletinin ilke ve kurallarıyla uygulanamaması",  yanlış ekonomik politikalar, küresel gelişmeler, siyasi istikrarsızlık, gelir dağılımındaki adaletsizlik, kara para, vergi adaletsizliği, işsizlik, demokratik yapının korunamaması, kamuda partizanlık ve tutarsız harcamalar… gibi birçok başlık yer almaktadır.

Türkiye'nin yoksullaşmasını oluşturan etkenler çok yönlü ve boyutludur; çözüm arayışları çok gecikmekte ve güven vermemektedir.

Ekonomik politikalardaki tutarsızlık ve milli ekonomiye geçememek, yüksek ve istikrarsız enflasyon, insanların alım gücünü düşürerek yoksulluğu artırmıştır

Dolarizasyon ve kur oynaklığı, üretim maliyetlerini yükselterek işletmelerin karlılığını azaltır ve istihdamı olumsuz etkilemektedir.

Yüksek faiz oranları yatırımları azaltırken, düşük faiz oranları ise enflasyon riskini artırıyor.

Adaletsiz ve karmaşık vergi sistemi, gelir dağılımındaki eşitsizlikleri derinleştiriyor.

Küresel ekonomik krizler, Türkiye gibi dışa açık ekonomileri olumsuz etkileyerek büyümeyi yavaşlatır ve istihdamı azaltır.

Enerji fiyatlarındaki artış, üretim maliyetlerini yükselterek enflasyonu tetikler ve zamlar yoksulluğu artırmaktadır.

COVID-19 gibi "küresel salgınlar", ekonomik çalışmaları, üretimi durdurarak işsizliği artırmış ve yoksulluğu derinleştirmiştir.

Siyasi istikrarsızlık, yatırımcı güvenini zedeler ve ekonomik büyümeyi yavaşlatır.

Yönetişim sorunları, şeffaflık eksikliği, yolsuzluk ve bürokrasideki olumsuzluklar, ekonomik verimliliği etkilemekte ve düşürmektedir.

"Kayıt dışı ekonomi" denilen çok yönlü bir duruma engel olunmalıdır.

Gelir dağılımındaki eşitsizlik, yoksulluğun temel nedenlerinden biridir.

Zenginlerle fakirler arasındaki uçurumun artması, sosyal gerilimleri yükseltiyor.

Yoksulluk, suç oranlarını artırmaktadır.

Eğitim düzeyi genel olarak düşük kalmakta ve öğretimdeki kargaşalık ve yetersizlik ile birlikte iş bulamamak gibi bir büyük sorunu tetiklemektedir.

İşsizlik, ödeme zorlukları, gelir düzeyinin düşüklüğü, geçim sıkıntısı "toplumsal huzursuzluğu" tetikler durumdadır.

Yetersiz beslenme ve sağlık hizmetlerine erişimdeki zorluklar, genel sağlık sorunlarını artırmaktadır; halkın büyük bölümünde beslenme sorunu ortaya çıkmıştır

Ekonomik büyümedeki gittikçe artan yavaşlama, yoksulluk, endüstrideki sorunlar, iç talebi zayıflatarak ekonomik büyümeyi yavaşlatır.

Enflasyonla mücadele, kur uygulamasında tutarlılık, sürdürülebilir büyüme ve yatırım ortamının iyileştirilmesi gibi politikalar izlenmelidir.

Sürekli artan "dış borçlara" çözüm modelleri bulunmalıdır.

Gelir dağılımındaki eşitsizlikleri azaltmak için vergi sisteminin yeniden yapılandırılması gerekmektedir.

Yoksullukla mücadelede sosyal güvenlik sisteminin önemlidir ve çağa uygun olarak geliştirilmesi gerekir.

Dar gelirlilerin, emeklilerin ve çiftçinin, küçük esnafın bugün çektiği sıkıntılardan kurtarılması acilen gereklidir.

Eğitimin genel düzeyinin çağa uygun bir  düzeye yükseltilmesi, insanların daha iyi iş bulmalarını ve gelirlerini artırmalarını sağlayacaktır.

Türkiye'nin küresel ekonomik entegrasyona daha etkin ve iyi yönde katılması, büyüme ve yatırım fırsatlarını artıracaktır.

Türkiye'nin yoksulluk sorununu çözmek için uzun vadeli ve kapsamlı bir yaklaşım benimsenmesi gerekmektedir.

Bu süreçte tüm paydaşların (devlet, özel sektör, sivil toplum kuruluşları ve vatandaşlar) iş birliği yapması ve ortak bir hedef doğrultusunda çalışması önemlidir.

Burada ortaya konulanlar, çok az ve yetersiz "genel" bir bilgi sunmaktadır.

Türkiye'nin yoksullaşmasının nedenleri ve çözüm önerileri konusunda daha ayrıntılı bilgi almak için ekonomi uzmanlarının görüşlerine bakmak iyi gelecektir.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileri, yoksullukla ilgili güncel bilgilere ulaşmak için önemli bir kaynak oluşturmaktadır; fikir edinmek için bakılabilir.

Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu (IMF) gibi kuruluşların Türkiye raporları, ülkenin ekonomik durumu ve karşılaştığı sorunlar hakkında önemli bilgiler sunulsa da bunları ancak uzmanlar anlamakta ve değerlendirebilmektedir.

Görüldüğü gibi Türkiye çok yönlü ve farklı sorunlar içindedir ve tarihinin belki de bugüne değin görülmüş en kötü bir dönemini yaşamaktadır

Türkiye çok uzun zamandır "kötü" yönetiliyor.

Ülkedeki yönetim modeli, rejim, çağcıl demokratik bir sistem değildir.

Ülkenin yönetim gücü, ne yazık ki çok şüphe çeker durumdadır?

Hangi global güçler, nereden ve kimleri kullanarak ülkenin her türlü yer altı ve yer üstü kaynaklarını ele geçirmektedir, kara paranı ülkeye girişi, vergisiz yapılan işler, iltimas geçilen kişiler ve kitleler… artık çok göz önündedir.

Siyasi partilerin ne yazık ki işlevleri ve gücü yok denilecek düzeye düşmüştür.

Halk yoksulluk ve yoksunluklar ile boğuşmaktadır. Çalışanlara, emeklilere verilen maaş artışları son derece yetersizdir ve bunu bilerek yapmaktadırlar.

Çevremizdeki siyasi karışıklıklar, çatışmalar, savaşlar ve ülkeler arası sürtüşmeler Türkiye için her zaman olduğu gibi bugün de çok büyük bir sorundur ve bu nedenle çok dikkatli ve ciddi bir ulusçu (milli) politikalar uygulanmalıdır.

Aradığımız genel ilkeler, tutum ve davranışlar, ilkeler, hedefler… önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün düşünce ve fikirlerinde, yaptıklarında vardır.

Bugün acilen ve yeniden Atatürk'ün gösterdiği hedeflere, uygarlık yoluna ve kuruluş ilkelerine dönmemiz gereklidir.

Ne yazık ki iç siyaset ve siyasi partilerin genel tutum ve işlerlilikleri, güttükleri çizgiler umut veremez durumdadır.

Yurtsever, akıllı, uyanık, bilinçli, azimli, çalışkan, sorgulayıcı, araştırmacı bireyler olarak ülkenin ve toplumun son derece ciddi sorunlarını göz ardı etmeden, sağlığımızı koruyarak ayakta kalabilmeliyiz.

Yeni bir yıla girdiğimize göre "geçiş döneminin sevinçleri, coşkusu ve sersemliği" geçti ise artık çok "ciddi, akıllıca düşünüp kendimize, ülkemize nasıl sahip çıkabiliriz, neler yapabilir", diye düşünmeye başlayabiliriz.

.    Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 2025.01.03, MŞ.

.         (Kişisel araştırma ve değerlendirme yazım)