21 Şubat 2025 Cuma

ÜNİTER ULUS DEVLET

 .  Özgür ve bağımsız "ünİter ulus devleT"

Özgür ve bağımsız bir "üniter ulus devleti" için aşağıdaki özellikler gereklidir:

A) Temel Unsurlar:

1-Ulus: Ortak bir dil, kültür, tarih ve değerler etrafında birleşen bir insan topluluğu olmalıdır.

2-Toprak: Belirli bir coğrafi sınır içinde "egemenlik" yetkisinin kullanıldığı ülke ile sınırları belirli olmalıdır.

3-Egemenlik: Devletin, kendi toprakları üzerinde "en yüksek otorite olması" ve dış müdahalelerden "bağımsız" olması, "anayasal hak" olarak tanınması gerekir.

B) Siyasi ve Hukuki Yapı:

1-Anayasa: Devletin "temel yasası" ve yönetim şeklini ve özelliklerini belirleyen temel yasa çağdaş demokratik bir yapıda olmalıdır.

2-Hukuk Devleti: Hukukun üstünlüğüne dayalı bir yönetim sistemi, yurttaşların hak ve özgürlüklerinin güvence altında olması gerekir.

Anayasal, parlamenter, sosyal ve laik bir hukuk devleti her alanda korunmalıdır.

3-Demokrasi: Halkın egemenliğine dayalı bir yönetim sistemi, seçimlerle yöneticilerin belirlenmesi, parlamenter yapıda, güçler ayrımına dayalı bir laik, sosyal hukuk devleti olması gerekir.

4-İnsan Hakları: Temel insan hak ve özgürlüklerinin (yaşama hakkı, ifade özgürlüğü, din ve vicdan özgürlüğü vb.) güvence altında olmalıdır.

5-Güçler Ayrılığı: "Yasama, yürütme ve yargı" güçlerinin birbirinden ayrı ve bağımsız olması, birbirini dengeleyerek keyfi yönetimi engellemesi kesinlikle önemlidir.

Bakanlar kurulu, başbakan meclis tarafından seçilmelidir.

Devlet başkanlığının "temsil görevi" olmalı ve yetkileri de sınırlı tutulmalıdır.

C) Ekonomik ve Sosyal Yapı:

1- Ekonomi: Özel mülkiyetin ve serbest girişimin esas olduğu bir ekonomik sistem öneriliyor olsa bile ülkenin geleceği için bir "ulusal ekonomik sistem" daha yararlı olacaktır.

Devlet büyük yatırımlarda öncü olacak ve kalkınma adımlarını atacaktır.

Dış borçlardan kaçınılacaktır.

İhracatın artırılması ve üretimde güçlü bir devlet olabilmek hedeflenmelidir.

2-Sosyal Adalet: Gelir dağılımında adaletin sağlanması, yoksullukla mücadele ve sosyal refahın artırılması.

3-Eğitim ve Kültür: Herkesin eğitim alma hakkının olması, milli kültürün korunması ve geliştirilmesi için ülke çapında bir "ulusal temel eğitim" modeli olmalıdır.

Meslek öğretimi güçlendirilmelidir.

4-Sağlık Hizmetleri: Herkesin sağlık hizmetlerine "devlet yolu" ile erişiminin sağlanması, sağlık sigortasına sahip olması sağlanmalıdır.

Sağlık bir ulusal konu olmalı ve özelleşmelere yanaşılmamalıdır.

5-Endüstri: Ülkenin "kendi gereksinimi" olan dallarda kendi fabrikalarını" kurması ilk hedef olmalıdır.

Devlet endüstriye "yatırım" yapmalı ve var olanları da "asla satmamalıdır.

Ç) Dış İlişkiler:

1-Bağımsız Dış Politika: Devletin, diğer devletlerle ilişkilerinde kendi çıkarlarını koruması ve bağımsız kararlar alabilmesi.

2-Uluslararası Hukuk: Uluslararası evrensel hukuka uygun davranması ve uluslararası kuruluşlarla işbirliği yapması.

3-Dış kaynaklardan "borç para" tekliflerine boyun eğilmemelidir.

D) Önemli Özellikler:

1-Bürokrasi: Etkili ve verimli bir devlet yönetimi için iyi işleyen, bağımsız ve tarafsız bir bürokratik yapıya sahip olması için partizanlık, taraftarlık olmamalıdır.

2-Ordu: Ülkenin güvenliğini sağlamak için güçlü bir ulusal orduya sahip olması gerekir. 

Ulusal savunma için Türk silahlı kuvvetlerinin çağdaş teknikle donatılmış ve her türlü gereksinimini kendisi karşılar bir yapıda ve sistemde olması gerekir.

Kendi okulları, hastaneleri olmalıdır.

3-Sivil Toplum: Çeşitli sivil toplum kuruluşlarının (STK'ler) ve sendikaların faaliyet göstermesi, vatandaşların katılımını ve denetimini sağlaması için demokratik haklar korunmalıdır.

4-Ulusal ekonomi ve iktisat sistemi kurulmalıdır.

5-Ulusal bir "temel eğitim" ülke çapında sağlanmalıdır.

Devlet her yerde eşit haklara dayalı, çağdaş ve donanımlı okullar açmalı ve devamlılığını sağlamalıdır.

6- Ulusal sağlık sistemi ile ülkenin her yerinde "devlet hastaneleri" tüm çağdaş verilerle ve donanımla kurulmuş olmalıdır.

Sağlık alanında "özel" bir yapılaşmaya gerek kalmamalıdır.

7-Devlet dili olarak Türkçe her yerde önemli sayılmalı ve korunmalıdır.

Yabancı dillerin dilimize yapabileceği         "sözcük ekleme" ve "dili karıştırma" tuzaklarına karşı uyanık olmalıdır.

8-Yüksek okullar ve üniversiteler çağın getirdiği bilgi ve teknik ile donatılıp bir ulusal bilim girişimi ve politikası güdülmelidir.

Çağcıl bilimden geri kalmayacak bilim insanları yetiştirmek bir "ulusal bilim politikası" olmalıdır.

………………..

.    Çok kısaca verdiğim bu özellikler, özgür ve bağımsız bir "üniter ulus devlet"in temel unsurlarıdır ve bu temel üzerinden kalkınmak, ilerlemek hedef alınmalıdır.

.    Her devletin tarihi, kültürel ve sosyal yapısı farklı olduğu için bu özelliklerin kendi geçmişimize ve yapımıza çok uygun bir biçimde geliştirilmesi yarar sağlayacaktır.

.    Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 2025.02.20, MŞ.

 .     (Kişisel araştırma ve değerlendirme yazım)

 

KURALLARA UYMAMAK

 . Kurallara uymamak ve hukuk tanımamazlık

.  hangi toplumlar böyledir?

. Hukuk tanımazlık, bir toplumda bireylerin veya grupların yasalara, kurallara ve düzenlemelere uymama veya bunları görmezden gelme davranışıdır.

. Hukuk tanımazlığın birçok nedeni olabilir, bunlar arasında bireysel ahlaki değerlerin zayıflığı, sosyal adaletsizlik algısı, ekonomik zorluklar, siyasi istikrarsızlık veya devlet otoritesine güvensizlik sayılabilir.

A) Hukuk tanımazlığın yaygın olduğu toplumlarda, genellikle aşağıdaki özellikler görülür:

1-Yüksek suç oranları: Hukuk tanımazlığın yaygın olduğu toplumlarda, suç oranları genellikle yüksektir.

Bu suçlar arasında hırsızlık, dolandırıcılık, cinayet ve diğer şiddet suçları yer alabilir.

2-Yolsuzluk: Hukuk tanımazlık, yolsuzluğun yaygınlaşmasına da zemin hazırlayabilir.

Yolsuzluk, kamu görevlilerinin veya diğer yetkililerin "kendi çıkarları" için "kamu kaynaklarını" veya "yetkilerini kötüye" kullanmasıdır.

3-Sosyal kaos: Hukuk tanımazlığın yaygın olduğu toplumlarda, sosyal kaos, kargaşa ve anarşi de görülebilir.

Bu durum, toplumun düzenini ve istikrarını olumsuz etkiler.

Toplumsal ve bireysel ahlakı çökertir.

4-Ekonomik zorluklar: Hukuk tanımazlık, ekonomik zorluklara da yol açabilir.

Yatırımcılar, hukuk sistemine güvenmedikleri için bu tür toplumlara yatırım yapmaktan çekinebilirler.

Bu da ekonomik büyümeyi olumsuz etkiler.

B)  Kurallara uymak istemeyenlerin ruh yapıları nasıldır? Neden böyle davranırlar?

Kurallara uymak istemeyenlerin ruh yapıları oldukça karmaşık ve çeşitli faktörlerin etkisi altında şekillenir.

Bu davranışların altında yatan nedenleri anlamak için psikolojik, sosyolojik ve hatta nörolojik açılardan konuya bakmak gerekir.

Kurallara uymakta zorlanan veya uymak istemeyen bireylerin olası ruh yapıları ve davranış nedenleri:

I)-Olası Ruh Yapıları

a-Otoriteye Karşı Direnç: Bazı bireyler, otorite figürlerine (ebeveynler, öğretmenler, yöneticiler vb.) karşı doğal bir direnç gösterirler. Bu durum, ergenlik döneminde daha belirgin olabilir. Temelde, bireyin kendi bağımsızlığını kazanma ve kendi kararlarını verme isteği yatar.

b-Sınırları Test Etme İhtiyacı: Özellikle çocukluk ve ergenlik döneminde, bireyler sınırları test etme ihtiyacı duyabilirler. Bu, kuralların ne kadar esnek olduğunu, sonuçlarının neler olacağını görme arzusundan kaynaklanır.

c-Adaletsizlik Algısı: Kuralların adil olmadığını veya bazı kişilere ayrıcalık tanıdığını düşünen bireyler, bu duruma tepki olarak kurallara uymakta zorlanabilirler.

ç-Dürtüsellik ve Kontrol Sorunları: Bazı bireyler, dürtülerini kontrol etmekte zorlanabilirler. Bu durum, kurallara uymayı gerektiren durumlarda sorunlara yol açabilir.

d-Risk Alma İsteği: Bazı bireyler, risk almaktan hoşlanırlar. Kuralları çiğnemek, onlar için bir tür heyecan veya meydan okuma olabilir.

e-Kendini Kanıtlama İsteği: Özellikle toplumda yeterince takdir görmeyen veya kendini ifade etmekte zorlanan bireyler, kuralları çiğneyerek dikkat çekmeye çalışabilirler.

f-Kaygı bozukluğu veya Depresyon: Anksiyete veya depresyon gibi ruhsal sorunlar yaşayan bireyler, kurallara uymakta zorlanabilirler.

Bu durum, motivasyon eksikliği, dikkat dağınıklığı veya umutsuzluk gibi belirtilerden kaynaklanabilir.

II)-Davranış Nedenleri

a-Bireysel Faktörler: Kişilik özellikleri, yaşam deneyimleri, travmalar veya genetik yatkınlık gibi bireysel faktörler, kurallara uymama davranışını etkileyebilir.

b-Ailesel Faktörler: Aile içi iletişim sorunları, tutarsız disiplin uygulamaları veya otoriter ebeveyn tutumları, bireyin kurallara karşı olumsuz bir tutum geliştirmesine neden olabilir.

c-Sosyal Faktörler: Akran baskısı, toplumun değer yargıları veya sosyoekonomik koşullar, kurallara uymama davranışını etkileyebilir.

ç-Kültürel Faktörler: Bazı kültürlerde, kurallara uymak daha önemli görülürken, bazı kültürlerde bireysel özgürlük daha ön planda olabilir.

C)   Hukuk tanımazlığın yaygın olduğu toplumlar:

Genellikle geri kalmış ya da gelişmekte olan geçiş döneminde olan ülkelerdir.

Bu ülkelerde, "devlet" kurumları genellikle zayıftır ve "hukuk sistemi" etkin bir şekilde uygulanamaz.

Ancak, "hukuk tanımazlık" sadece gelişmekte olan ülkelere özgü bir sorun değildir.

Gelişmiş ülkelerde de zaman, zaman hukuk tanımazlık sorunları yaşanabilir.

Ç)   Hukuk tanımazlıkla mücadele, çok boyutlu bir yaklaşım gerektirir.

Bu yaklaşım, aşağıdaki unsurları içermelidir:

a-Hukuk sisteminin güçlendirilmesi: Hukuk sisteminin etkin bir şekilde uygulanması ve adaletin sağlanması, hukuk tanımazlıkla mücadelede önemli bir adımdır.

b-Eğitim ve farkındalık: Bireylerin hukuk kuralları ve toplumsal değerler konusunda bilinçlendirilmesi, hukuk tanımazlığın önlenmesinde önemli bir rol oynar.

c-Sosyal adaletin sağlanması: Sosyal adaletsizliklerin giderilmesi ve toplumda eşitlik ve fırsat eşitliğinin sağlanması, hukuk tanımazlığın nedenlerinden bazılarını ortadan kaldırabilir.

ç-Ekonomik kalkınma: Ekonomik kalkınma, işsizliği ve yoksulluğu azaltarak hukuk tanımazlığın nedenlerinden bazılarını ortadan kaldırabilir.

D) İNSAN BEYNİ "KURALLARA UYMA" KONUSUNDA NASIL ÇALIŞIR?

İnsan beyni, kurallara uyma konusunda karmaşık bir etkileşim içinde çalışan çeşitli bölgeleri ve mekanizmaları içerir.

Bu süreçte, hem bilinçli düşünce hem de otomatik tepkiler rol oynar.

İnsan beyninin kurallara uyma konusunda nasıl çalıştığına dair bazı önemli noktalar:

1. Prefrontal Korteks ve Bilinçli Karar Verme

a-Planlama ve Muhakeme: Beynin ön bölgesinde yer alan "prefrontal korteks", planlama, karar verme ve muhakeme gibi üst düzey "bilişsel işlevlerden" sorumludur.

Kurallara uyma durumunda, prefrontal korteks olası sonuçları değerlendirir, seçenekleri tartar ve en uygun eylemi seçmeye çalışır.

b-Çalışma Belleği: "Prefrontal korteks" ayrıca çalışma belleğiyle de ilişkilidir.

Çalışma belleği, bilgileri geçici olarak saklama ve işleme yeteneğidir.

"Kurallara uyma" sürecinde, "çalışma belleği" ilgili kuralları "hatırlar" ve bu bilgileri karar verme sürecinde kullanır.

2. Limbik Sistem ve Duygusal Etkiler

a-Duygusal Değerlendirme: Limbik sistem, duygusal tepkiler ve motivasyon gibi süreçlerden sorumludur.

Kurallara uyma veya uymama durumunda, limbik sistem duygusal bir değerlendirme yapar.

Örneğin, bir kuralı çiğnemenin olumsuz sonuçları (ceza, sosyal dışlanma vb.) duygusal bir rahatsızlık yaratabilir ve bu da kurala uyma davranışını güçlendirebilir.

b-Ödül ve Ceza Sistemleri: Limbik sistemdeki ödül ve ceza merkezleri, davranışları şekillendirmede önemli bir rol oynar.

Kurallara uyma davranışı, ödül (takdir, onay vb.) ile ilişkilendirildiğinde, bu davranışın tekrarlanma olasılığı artar.

Benzer şekilde, kuralı çiğneme davranışı ceza ile ilişkilendirildiğinde, bu davranışın tekrarlanma olasılığı azalır.

3. Alışkanlıklar ve Otomatik Davranışlar

a-Alışkanlık Oluşturma: Tekrarlanan davranışlar zamanla alışkanlık haline gelir. Kurallara uyma davranışı da zamanla bir alışkanlık haline gelebilir.

Bu durumda, kurala uyma kararı bilinçli bir düşünce süreci gerektirmez, otomatik olarak gerçekleşir.

b-Bazal Gangliya: Beynin derinliklerinde yer alan "bazal gangliya", alışkanlıkların oluşmasında önemli bir rol oynar.

Kurallara uyma alışkanlığı, "bazal gangliyadaki nöronlar" arasındaki bağlantıların güçlenmesiyle oluşur.

4. Sosyal ve Kültürel Faktörler

a-Sosyal Normlar: Bireyler, içinde yaşadıkları toplumun kurallarına ve normlarına uyma eğilimindedirler. Bu normlar, bireyin davranışlarını yönlendirir ve kurallara uyma konusunda bir motivasyon kaynağı oluşturur.

b-Kültürel Değerler: Kültürel değerler, kurallara verilen önemi ve kurallara uyma davranışını etkileyebilir.

Bazı kültürlerde kurallara uyma daha önemli görülürken, bazı kültürlerde bireysel özgürlük daha ön planda olabilir.

E ) Özetle baktığımızda:                   .

Hukuk tanımazlık, "toplumun her kesimini" etkileyen çok ciddi bir sorundur.

Kurallara uymak istemeyenlerin "ruh yapıları" ve "davranış nedenleri" oldukça karmaşıktır.

Bu davranışların altında yatan nedenleri anlamak için "bireysel, ailevi, toplumsal ve kültürel" etkenleri dikkate almak gerekir.

Bu sorunla mücadele, toplumun tüm bireylerinin ve kurumlarının işbirliği ile mümkün olabilir.

Kurallara uymama davranışı, her zaman olumsuz bir durum olarak değerlendirilmemelidir.

Bazı durumlarda, bireylerin çeşitli platformlarda "kuralların değişmesi" için imza kampanyaları başlatması, daha iyi ve adil kuralların oluşmasına katkıda bulunabilir.

Yine de genel olarak, kuralların toplum düzenini sağlamak ve bireylerin haklarını korumak için önemli olduğunu unutmamak gerekir.

Özellikle de "bile bile" ve "boş vererek" kurallara, yasalara uymayan kişiler toplumun "genel yapısına" zarar vermektedirler.

Halkın genel algılaması zarar görmekte ve en küçüğünden, en önemlisine değin yasalara, kurallara uymamak, "bir şey olmaz yaa" düşüncesini yaymak tehlikedir.

Çağcıl parlamenter sistemlerde devlet bir "hukuk devletidir" ve "yasalar" çok dikkatlice ve özenilerek hazırlanmıştır ve bunlara "uymak" gerekir.

İnsan zihni de öylesine kendisini programlar ki en küçük kural uymazlık, zihinde "tolerans" tanımaya başladığında çok önemli durumlarda yine kurala uymamazlık ortaya çıkar ve kötü sonuçlar doğurur.

İnsan beyni, kurallara uyma konusunda karmaşık bir etkileşim içinde çalışan çeşitli bölgeleri ve mekanizmaları içerir.

Bu süreçte, bilinçli düşünce, duygusal etkiler, alışkanlıklar ve sosyal-kültürel faktörler rol oynar.

Kurallara uyma davranışı, hem bireysel özelliklerden hem de çevresel faktörlerden etkilenir.

Bunun için ailede ve okulda temel eğitim verilirken "kurallara" uymak özenle dikkate alınmalıdır.

Düzensizliğin, yasa tanımazlığın arttığı toplumlarda "suç oranları" devamlı artış gösterir.

. Üzerinde pek düşünülmeyen, akla gelmeyen bu konu bence önemli bir temel sorun olarak karşımızdadır.

. "Genel ve temel bilgi" olarak hazırladığım bu çalışmada oldukça "kısa veriler" yer aldı.

. Bu nedenle ilgi duyanların "geniş araştırmalar", okumalar yapması gerekir.

. Ben "temel bir yurttaşlık kültürü" oluşabilsin diye yaptığım araştırmalarda, yazılarımda böylesine "önemli" içeriklere önem vermek istiyorum.

. Dileğim yurttaşlarımızın "bilgili ve bilinçli yurtseverler" olarak kendilerini yetiştirebilmeleri ve doğru kararlar verebilmeleridir.

.    Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 2025.02.21, MŞ.

 .     (Kişisel araştırma ve değerlendirme yazım)

PARLAMENTER SİSTEM

 .   PARLAMENTER SİSTEM    .

.  PARLAMENTER SİSTEM NEDEN İYİDİR VE BELİRLİ ÖZELLİKLERİ NELERDİR?

Türkiye’de “hükümet sistemi” tartışmaları esas olarak 1982 Anayasası’nın hazırlık dönemlerinde başlamış, ardı sıra gelen yıllarda da farklı nedenlerle zaman, zaman gündeme getirilmiştir.

Demokratik yönetim biçimlerini tanıma ve tanımlama ihtiyacı, bu yönetimlerin sınıflandırılması çabasını doğurmuştur.

Bu çabaların ürünü olarak günümüzde üç demokratik hükümet sistemi olduğu kabul edilmektedir:

"Parlamenter sistem", "başkanlık sistemi" ve bu iki saf sistemin özelliklerinin birleşiminden oluşan "yarı-başkanlık sistemi".

Parlamenter sistem, esas olarak, hükümetin parlamentodan çıktığı ve var olabilmek için parlamentonun güvenine ihtiyaç duyduğu sistemdir.

Bu demektir ki, parlamenter sistemin olmazsa olmaz özelliği devletin hükümet eden organının yasama organından türemesi ve bu organın parlamento çoğunluğunun desteğiyle ayakta kalabilmesidir.

Demokratik hükümet sistemlerinin üç klasik biçiminin analizinde devletin üç kuvvetinden "yasama" ile "yürütme"nin oluşumu, pozisyonu ve ilişkileri incelenir.

"Yargı" ise bağımsız bir kuvvet olarak bu analizde yer almaz.

Parlamenter rejimde yürütme organının iki başı vardır ve bu başlardan biri "sorumsuz" diğeri ise sorumludur.

Sorumsuz olan baş "devlet başkanı"dır ve bu bir kral/kraliçe veya parlamento ya da halk tarafından seçilmiş "cumhurbaşkanı" olmaktadır.

Sorumlu baş ise "başbakan ve bakanlardan" oluşan "bakanlar kuruludur".

Bakanlar kurulu kolektif bir organ olup “kabine” olarak ya da dar anlamda “hükümet” olarak da adlandırılmaktadır

Parlamenter sistem, esas olarak, "hükümetin parlamentodan çıktığı" ve var olabilmek için parlamentonun "güvenine" ihtiyaç duyduğu sistemdir.

Parlamenter sistem, demokratik değerleri önemseyen, güçler ayrılığını sağlamayı ve hükümetin hesap verebilirliğini artırmayı amaçlayan bir yönetim şeklidir.

Parlamenter sistem, "güçler ayrılığı" ilkesine dayanan, yürütme yetkisinin Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu arasında paylaşıldığı bir yönetim şeklidir.

Bir yanda “devlet başkanı”, diğer yanda ise “hükûmet (bakanlar kurulu)” bulunur.

Devlet başkanı sorumsuzdur.

Parlâmenter sistemlerde devlet başkanının "ılımlılaştırıcı ve uzlaştırıcı" bir etkisi Vardır.

Devlet başkanları tarafsız ve genellikle partiler üstü bir konumdadır.

Devlet başkanları, devlet ve milletin bütünlüğünü temsil ederler.

Böyle tarafsız bir devlet başkanının siyasal mücadeleyi ılımlılaştırıcı bir rolü vardır.

Devlet başkanı, çatışan taraflar (parlâmento-hükûmet) arasında arabulucu veya hakem rolü üstlenebilir.

Hükûmet ise parlâmento karşısında sorumludur.

Hükûmet parlâmentonun içinden çıkar ve onun güvenine dayanır.

Yani hükûmet parlâmento tarafından güvensizlik oyuyla düşürülebilir.

Buna karşılık, hükûmet de, parlâmentoyu feshedebilir.

Yani parlâmenter sistemde, "yasama" ve "yürütme" organları birbirlerinin hukuksal varlığına son verebilmektedirler. 

Parlâmenter sistemde, yürütme organı yasama organının içinden çıktığına ve onun güvenine dayandığına göre, bu sistemde yasama organı ile yürütme organı arasında bir kriz çıkması düşük bir ihtimaldir.

Böyle bir kriz çıkarsa da, bu krizin “güvensizlik oyu” ve “fesih” gibi araçlarla çözülmesi mümkündür.

Parlamenter sistemin önemli özellikleri ve avantajları vardır:

A) Özellikleri:

1-Çift Başlılık: Devlet başkanı (Cumhurbaşkanı) ile hükümet başkanı (Başbakan) arasında yetki paylaşımı bulunur.

Devlet başkanının yetkileri sınırlıdır, devleti temsil etme görevi vardır.

2-Yürütmenin Parlamentoya Karşı Sorumluluğu: Bakanlar Kurulu, parlamento tarafından denetlenir ve güvensizlik oyu ile düşürülebilir.

3-Yasama ve Yürütme Organları Arasında İşbirliği: Parlamenter sistemde yasama ve yürütme organları arasında daha yakın bir ilişki vardır.

Hükümet, "parlamento içinden" çıkar ve "güvenoyu" ile görevde kalır.

4-Esneklik: Parlamenter sistem, siyasi istikrarsızlık durumunda hükümeti değiştirme olanağı sunar.

Güvensizlik oyu veya erken seçimlerle yeni bir hükümet kurulabilir.

B) Avantajları:

1-Daha Demokratik: Yürütme yetkisinin paylaşılması ve hükümetin parlamento tarafından denetlenmesi, "güçler ayrılığını" güçlendirir ve "keyfi yönetimi engeller".

2-İstikrar ve Uzlaşma: Parlamenter sistem, farklı siyasi görüşlerin temsil edildiği koalisyon hükümetlerinin kurulmasına olanak tanır.

Bu durum, siyasi istikrarı artırır ve uzlaşma kültürünü teşvik eder.

3-Hükümetin Hesap Verebilirliği: Hükümetin parlamento tarafından sürekli olarak denetlenmesi, hesap verebilirliği artırır ve kamuoyunun taleplerine daha duyarlı bir yönetim sağlar.

4-Değişim ve Uyum Yeteneği: Parlamenter sistem, değişen siyasi koşullara daha kolay uyum sağlayabilir.

Hükümetin düşürülmesi veya erken seçimlerle yeni bir hükümetin kurulması, toplumun değişen taleplerine cevap verme olanağı sunar.

Bakış:

. Konu bildiğiniz gibi oldukça geniş ve ayrıntılıdır.

. "Genel ve temel bilgi" olarak hazırladığım bu çalışmada oldukça "kısa veriler" yer aldı.

. Bu nedenle ilgi duyanların geniş araştırmalar, okumalar yapması gerekir.

. Ben "temel bir yurttaşlık kültürü" oluşabilsin diye yaptığım araştırmalarda, yazılarımda böylesine önemli içeriklere önem vermek istiyorum.

. Dileğim yurttaşlarımızın "bilgili ve bilinçli yurtseverler" olarak kendilerini yetiştirebilmeleri ve doğru kararlar verebilmeleridir.

.    Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 2025.02.21, MŞ.

.     (Kişisel araştırma ve değerlendirme yazım)