Kilise ve Dini Nikah
Kilise ve dini nikah
konusunun düşündürdükleri:
·
Bazı
yanlışlar: Avrupa'da, Almanya'da papaz nikah kıymaz.
Nikah belediyede ayni bizdeki gibi evlendirme memuru tarafından yapılır.
·
Yasal
(resmi) nikah budur.
·
Bunun dışında kilisede yapılan ise bir ayindir.
(ibadet-rituel)
·
Çünkü Almanya çağdaş bir hukuk devletidir. Seküler yönetim
anlayışına sahiptir.
·
Kilise ise inanç ve vicdan özgürlüğü kapsamında vardır.
·
Her bir yerde var olan kilise binaları, kabul edilmiş kiliseler,
anacak kendi üyelerinin seçtiği bir yönetim kurullarınca yönetilirler.
·
Her bir kilisenin (bina anlamında) kendi iç yönetimi kendi kayıtlı
üyelerince seçilen kurullarca yapılır. Bir de en önemli olan şudur:
·
Her bir yurttaş bir kilise (kabul edilmiş resmi kiliseler için)
bir kilise vergisi öder.
·
Bundan kaçış için tek seçenek vardır:
·
Kiliseden ayrılmak için dilekçe vermek zorundasınız.
·
Ancak kiliseden ayrıldığınızda bu vergiden kurtulabilirsiniz.
·
Kiliselerin (bina anlamında) seçimi de ikamet ettiğiniz
mahalle-kent ile ilgilidir.
·
Nerede ikamet ediyor iseniz oranın kabul edildiği kilisenin üyesi
sayılırsınız.
·
Bir de bunların dışındaki konuda mezhep konusudur ki bu da ailenin
geldiği kökenden anlaşılır, katolik ya da protestan ya da ortadoksdur.
·
Bunun ilk belirleyici olan kabul ayini de bebeğin doğumundan
sonraki kısa dönemde kilisede yaptırdığı VAFTİS (kabul-geçiş) ayinidir.
·
Bununla o doğan çocuk o kilisenin, o mezhebin bir üyesi olarak
kabul ve işlem görür.
·
Farklı mezheplerden oluşan evliliklerde eşler doğan çocuğun hangi
mezhebe (kiliseye) kabulünü kararlaştırır ve ona göre başvurularını yaptırır.
·
Tüm
bu anlattıklarımın dışındaki bir önemli konuda şudur:
·
Dini cemaatler, inanç örgütlenmeleri KİLİSE olarak kabul
edilmezler.
·
KİLİSE olarak kabul edilen sadece devlet ile yazılı ve onay
görmüş, anlaşmalı olan tarihsel KİLİSELERdir.
·
Bu kiliseler de bu yetki ve güç ile (eyalet farkları vardır)
okullardaki din derslerinde yer alırlar.
·
Özellikle hangi kilise (mezhep) o okulda var ise temsil ettiği
mezhep üyelerinin çocuklarına din dersi verir.
·
Öğretmen seçimleri genelde hemen hemen sadece kilisenin
görevlendirdiği kişilerdir.
·
Devlet bu anlaşmada okulları ve hizmeti vermiştir diye düşünmek
gerekir.
·
Din dersleri isteğe bağlıdır ama sadece o mezhebe ait olan derse
katılınabilir.
·
"Yok istemem" derseniz çocuğunuz o mezhep dersine girmez
ama AHLAK dersine (mezhepler üstü) katılmak zorundadır.
·
Not verme ve diğer pedagojik değerler ve kurallar okuldaki resmi,
yasal uygulamalarla aynidir.
·
Özellikle son anlattığım durum BAVYERA eyaleti için böyledir.
·
BU
KONU tüm Almanya'da uzun yıllardır incelenen ve tartışılan bir alandır.
·
Ve
somut ve kesin bilgileri araştırmaları olmayan kişileri pek de girmemesi
gereken bir konudur.
·
DİN
dersi konusu birkaç model ile farklı eyaletlerde farklı uygulanmaktadır.
·
İSLAM
için de ayni şekilde farklı modeller vardır.
·
Kabul edilmiş ve devletle anlaşması olan tarihsel geçmişe dayalı
kiliseler, devletin yasalarınca sağlanmış olan din ve vicdan özgürlüğü
çerçevesinde ancak ayakta kalabilirler, hizmet sunabilirler, gelir
sağlayabilirler ve de hak talep edebilirler.
·
Özellikle
Almanya'daki kiliselerin mali gücü ve mal varlıkları çok büyüktür.
·
Her
bir adı geçen kilise (ana kilise) kendine bağlı olan üyeleri kadar devletten
kişi başına kesilen kilise vergilerince gelir elde eder.
·
Mal
ve taşınmazlarından gelirleri vardır.
·
Kendi okullarında, manastırlarında, kendi dini ve sivil eğitim
merkezlerinde kendilerine gereken her türlü alanda hizmet verirler, insan, meslek
elemanı yetiştirirler, onların eğitimlerini üstlenirler.
·
Bunun
sonucu olarak da kendi alanlarındaki yönetimi dağıtım ve denetlemeleri de YASAL
hukukun el verdiği yönde gerçekleştirirler.
·
Her bir kilise kendi yaşam alanı içerisinde birçok sosyal ve dini
hizmet verir.
·
Bebeğin vaftizi, çocukların "din eğitimi" ve mezhepsel
evlenme ritüeli gibi birçok konuda hizmet verir.
·
Ve de kilise ayinlerinde her zaman için sizden bir bağışda
bulunmanız bekler.
·
Her
bir kilise (bina) nerede ise o bölgedeki kendine kayıtlı üyelerine hizmet
vermek ister.
·
Ayinlere
girip bakabilirsiniz.
·
Ama
örneğin çocukları (10-12 yaş) aldıkları dini EĞİTİM o mezhebe ve o kilisenin
kendine bağlı üyeleri içindir.
·
Kilisenin
yönetimi ayni zamanda bir baş papazca da sağlanır.
·
O
da o kilisenin hemen içinde-yanında bulunan hizmet binasındaki dairesinde
yaşar. Yardımcıları vardır.
·
Katolik
ve Protestan kiliseleri birçok konuda inanç ve uygulamada çok farklılıklar
gösterir.
·
Mezhep savaşları bitirilmiştir ve tarihin içinde yerlerini
almaktadır.
·
Kiliseler aslında şöyle görülmelidir:
·
Sosyal hukuk devletinin sağladığı DİN VE VİCDAN özgürlüğü
yasalarca garanti altına alınmıştır.
·
Bu özgürlüğün sağlanması bu hakkın yurttaşlarca kabul
görebilmesi için kiliseler bir GÖREV üstlenmiştir ve bunun için de hizmet
vermektedir.
·
Bu anlamda da hem devlet, hem de ana kiliseler dışarıdan gelecek
her türlü tehlikeye karşı kendilerini korumak ve savunmak durumundadır. Her bir
cemaat, inanç grubu kabul görmez.
·
Onlar daha ziyade bir çağdaş toplumdaki fikir özgürlüğü ve boş
zamanı değerlendirme, gelişme ve dernekler .. gibi görülür.
·
Özellikle bazı güçlü cemaatlerin devlete, okullara sızması,
kiliseleri ele geçirmek istemesi ile oluşan çatışmalar hep olmaktadır.
·
Bu tür gruplara daha çok SEKTE adı ile tanınma yapılır.
·
Ana kiliseler bu cemaatlere karşı her zaman duyarlı ve savunma
halindedirler.
·
Bir yurttaş bu model içerisinde kendi dini ve vicdani yönüne göre
bir yerlerde olmak istiyor ise onu seçer.
·
Ya resmi kabul görmüş kilise örgütlenmesi içerisindedir.
·
Ya da kiliselerden kaydını sildirmiştir.
·
Ya da kendine uyan resmi, kilisenin dışındaki cemaatlerin içine
girer, kendi inançları doğrultusunda ayinler düzenlerler.
·
Tüm bunların ana çerçevesi de her zaman yasal hukuki
çerçevelerdir.
·
Şiddet ve zorlama, baskı ve taciz kabul edilemez, suçtur.
·
Avrupa'da açılmış olan binlerce cami de bu anlamda birer dernektir
ve yasal olarak da sorumludurlar.
·
Söz konusu edilen "nikahı bir din görevlisinin
kıyabilmesi" konusuna bakacak olursak, Almanya karşılaştırmalı şunu
görürüz:
·
Resmi
nikah sadece belediyede görevli olan nikah memurunca yapılır.
·
Kilisedeki nikah kavramı ise ancak isteğe bağlı olan bir
uygulamadır ve ancak o kişinin kayıtlı olduğu kilisede yapılabilir, resmi bir
geçerliliği yoktur.
·
Türkiye'de
benzer bir uygulama olamaz.
·
Çünkü
kiliselerin örgütleme biçimi ve taşıdıkları yasal hak ve sorumluluklar
·
Türkiye'deki
camilerin durumuna benzemez.
·
Kabul görmüş ve devletle resmi "akt"la anlaşmaya
varılmış mezhepler ve camileri yoktur.
·
Camiler genel bir kavram olarak işlem görürler ve genelde de
Diyanet İşleri Başkanlığına (devlete) bağlıdır.
·
Yurttaşın din ve vicdan özgürlüğü kapsamında kendince seçtiği ve
kayıtlı olarak bağlı olduğu ve vergi verdiği bir cami uygulaması yoktur.
·
Bu
anlamda da dini nikahı kıyacak olan din görevlisini de ancak kendi mezhebinden
olan birisince yapılmasını ister.
·
Böyle
bir yapılanma ve uygulama ise Türkiye'de yoktur.
·
Halkın, yurttaşların yasalar önünde eşit haklara ve sorumluluklara
bağlı olması gereken çağdaş demokratik hukuk devletinde nikah işlemi de eşitçe
ve dinsel yönden tarafsız olan belediye görevlisi tarafından belediye başkanı
adına yapılması doğrudur.
·
Benim dini nikahımı benim vicdanen ve dinen kabul etmediğim bir
mezhebin ya da cemaatin üyesi olan bir kişi tarafından yapılması anayasal hak
olan din ve vicdan özgürlüğüme aykırıdır.
·
Düşünülmesi
gereken ana başlıklar şunlardır:
-İslam mezhepleri
arasında Avrupa'da olduğu gibi tarih içinde savaşlar olmamıştır.
-Ana kiliselerin mal varlıkları
kendiler, adına kayıt altına alınmıştır.
-İslam dininde bir ruhban sınıfı
yoktur.
-Hristiyanlıkta olduğu gibi bir
papalık kurumu yoktur.
-Mezhepler devlet tarafından açık
seçik ve yasal olarak kayıtlı bulunmamaktadır.
-Devlet ile mezhepler
arasında tek tek, ayrı ayrı kabul edilmiş iş birliği anlaşmaları (Akt) yoktur.
-Devletin kendi yurttaşları din ve
vicdan özgürlüğünün güvencesi altındadır. İsteyen istediği camiye yaka kilise
ve benzeri yerlere gider, ibadet eder ya da etmez.
-İbadet edilen yerlere, mezheplerine
göre kayıtlı olmak ve de devlete vergi vermek gibi bir uygulama yoktur.
-İbadet yerlerinin yönetimi çok açık
ve belirleyici olarak yoktur.
-Camiler resmi devlet kararlarına
tabiidirler.
-Devlete bağlı olmayan camiler ise
farklı bir model oluşturmaktadırlar.
-Almanya benzeri bir
model oluşturulmak istenirse çok büyük ve altından kalkılamayacak zorluklarla
karşılaşılacaktır.
-Tüm mezhepler ve
cemaatler kendilerini ispatlamak ve haklarını mallarını, üyelerini kayıt altına
aldırmak için uğraşacaklardır.
-Devlet mezhepler
arasında seçim yapıp, incelemelerde bulunup onlarla yazılı ve hukuksal
geçerliliği olması gereken antlaşmalar yapmak zorunda kalacaktır.
-Din eğitimi mezheplerce
belirlenecektir.
-Okullardaki din dersleri
mezheplerce üstlenilecektir.
-Kilise (cami) vergileri
finanz ve yönetimi konusunda büyük kargaşalar çıkaracaktır.
-Kabul edilmiş mezhepler kendi
elemanlarını kendileri yetiştirecektir. Bunun için de eğitim kurumları
açacaktır.
-Sosyal ve kültürel alanda, eğitim
alanında, din ve ibadet alanında "kabul edilmiş mezhepler" hizmet
vermek için çok boyutlu örgütlenmelere girecektir.
-Ve bu hizmetlerinden hangileri
devletin vermesi gereken asli hizmetlerden ise bunlar için devletten yardım
(mali) talep edecektir.
-Mezhepler arasında ve
de dini cemaatler arsında çok büyük ve düzenlenmesi imkansız derecede zor olan
çatışmalar, sürtüşmeler ve çıkar savaşları başlayacaktır.
-Her biri en güçlü en
egemen olmak isteyecektir.
-Tüm bu tartışma ve kargaşalar tarih
içinde yaşanarak günümüze aktarılmadığı için de çağdaş bir toplumda ve devlet
yapısında kabul edilemez.
-Türkiye toplumu ve de
Türkiye Cumhuriyeti bu türlü girişimlerden ve tartışmalardan uzak tutulmalıdır.
-Din ve mezhep tartışmaları
ve güç savaşları toplumumuzu ve devletimizi yok eder.
·
Nikahları ister bir müftüye, isterseniz bir nikah memuruna
kıydırabilirsiniz!
·
Sözünden ise uzak durulmalıdır.
·
Nikah memuru dinsel bir kimlik taşımayan "tarafsız" bir
devlet görevlisidir.
·
Müftü ise dinsel anlamda bir dinin, bir mezhebin
"taraftarlığını" taşır.
·
Nikah gibi resmi bir işlemde yurttaşların her hangi bir dinin ya
da mezhebin, inancın taraftarlığının bulunduğu bir durumda hizmet alması o
kişinin özgürlüğü ile bağdaşmaz.
·
Din ve vicdan özgürlüğünün devletin yasalarıyla garanti altına
alındığı devletlerde durum böyledir.
·
Biraz uzun yazdım sanırım.
·
Özür
dilerim "İnsanlarımıza bir ışık sunabilir miyiz" diye düşündüm.
Öğretmen Gönen Çıbıkcı,
02.08.2017 - KUŞADASI
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yapanın adı ve soyadı: