Cemil Öner Röportajı
"Ein Teil von uns Sizden bir parça"
"Ein Leben in Waldaschaff Waldaschaffer aus der
Türkei"
Cemil Öner ile yapılan röportaj
· Cemil
Öner'in geldiği yıl 1964.
· O dönem yalnızca iki kişi idiler. Bir
kendisi bir de Çavuş Dayı...
· Kendilerinden
önce gelen ilk Türkler iki güreşçi imiş.
Köyün güreş takımı onları Türkiye'den
getirtmiş
· Cemil Öner
Türkiye'den taa Kars'tan, köyünden gelmişti Waldaschaff'a.
· Başkaca
yaşadığı bir yer yoktu daha önceleri.
Yalnızca işlemlerinin tamamlanması için
İstanbul'da kalmıştı bir süre.
Daha sonraları YMOS kendisi için 14 erkek
işçi daha getirtmiş.
· 6-7 ay bir
deneme yapılmış.
Dört de aile getirmişler, makinelerde
çalışmak üzere.
Gelenlerin hepsi de "normal
işçiler" imiş.
· 1967 yılında
iş krizi olunca fabrikada 3 tane Türk kalmış yalnızca.
Diğerleri ise başka kentlere göç etmişler.
Şimdi oturduğu evin yerinde o zamanlar
işçi" Heim"ı varmış.
· 25.
yılı bitirdiğinde fabrikada bir tören düzenlemişler.
Kendisine bir kol saati vermişler.
Ayrıca da bir aylık maaş ikramiye
vermişler.
Fotoğraflar falan çekmişler.
· Landratsamt'dan
da ayrıca bir kutlama yazısı göndermişler. (Kaymakamlık)
İş arkadaşları da kendilerince bir armağan
düşünmüşler.
Bir kasetçalar ile bir de duvara asmak
için saatli takvim almışlar.
· Ve böylece bu
fabrikada 29 yıl çalışmış.
Her yıl izine Türkiye'ye gitmiş.
Orada 5 hafta falan kalırmış her
gittiğinde.
Hele bir kezinde iznini iki hafta uzatmış.
· Doktordan da
rapor almış.
· Ama bu rapora
pek bir önem vermemiş fabrika.
·
Çıkışını
vermek istemişler.
· Cemil Öner
kendi Abteilungsleiter'ine gidip durumu anlatmış. (Bölüm şefi)
O adamcağız en güvendiği ve sevdiği
işçisine bunun yapılamayacağını bildirmiş yukarıya ve Cemil Öner'in işten
çıkarılmasını önlemiş.
İşinde çok iyi çalıştığını, ne iş
verdilerse yaptığını ve herkes tarafından sevildiğini belirtiyor.
· Daha
sonraları ise elinde bir kaşıntıdır başlıyor.
Hastaneye yatırıyorlar, tedavi ediyorlar
ama alerji bir türlü geçmiyor.
Sonra da fabrika ile anlaşma yapıyorlar.
Paralı çıkış alıyor.
İki yıl da Arbeitsamt'dan Arbeitslos
parası alıyor. (İşsizlik parası)
· Şimdi de erken
emekli olarak 63 yaşında evinde ailesiyle birlikte yaşıyor.
Çok dinç ve sağlıklı bir görünüşü var.
"Elimden rahatsız olmasa idim, daha
da çalışmak isterdim" diyor kendine güvenle...
· İlk geldiği
yıllarda Alman arkadaşları da varmış.
1979'a değin Heim'da yaşamış diğer
bekarlarla...
· Daha
sonra köyünden kardeşini, iki de kardeşinin çocuklarını getirtmiş yanına.
İlk olarak da hanımını ve bir oğlunu
getirtiyor.
Daha sonra Türkiye'de liseyi bitiren büyük
oğlan geliyor.
Küçük da ortayı bitirince Almanya'ya
geliyor.
· Büyük ile
ortanca MBSE kurslarına devam ediyorlar.
Küçük Rothenbuch'da inşaat ve sıvacılık
dalında çıraklık eğitimini tamamlıyor.
· Cemil Öner
birinci oğlunu yanına aldırıyor.
Öbürü ise Düker'e giriyor çalışmaya. (Bir
metal iş yeri)
· Büyük oğlan
geldiğinde Türkiye'den evli imiş.
Ama eşini getirebilmesi pek o kadar kolay
olmamış.
Epey
zorlukla karşılaşmışlar.
Ortanca
oğlana Almanya'da çalışan bir köylüsünün kızını alıyor.
Üçüncü oğlan da yine buradaki bir
hemşehrisinin kızıyla evleniyor.
İkinci ve üçüncü oğlan Alman yurttaşlığına
geçmişler.
Cemil Öner'in bir de kızı dünyaya gelmiş
Waldaschaff'da.
O da tezgahtarlık dalında çıraklık
öğrenimi görüyor.
· Öner'ler
şimdi tam 9 aile olmuşlar.
İkisi Laufach'da oturuyormuş.
Oğlanların iki büyüğü bir temizlik şirketi
kurmuş, fabrikaların falan temizlik işlerini yapıyorlarmış.
En küçük oğlan ise Düker'den aldığı götürü
işleri yapan bir iş kurmuş.
Torunların sayısı 9 olmuş.
Bunların bir tanesi çalışıyormuş.
Diğerleri ise okula gidiyormuş.
Ailenin tüm kadınları ise ev hanımı.
Yalnızca, ortanca gelin bir büroda
kısa çalışma yapıyormuş.
Her iki gelin de burada yetiştikleri için
onların Almanca'ları çok iyi imiş.
Cemil Öner'in Almancası da "işte,
kendisini kurtarmaya" yetiyormuş.
"Zamanında daha çok öğrenebilse
idim..." diye düşünüyor.
· İşte, şu
geçen 35 yıldır bu köydeki hiç bir Türk'ün utanılacak, yüz kızartıcı bir iş
yapmamış olması Cemil Öner'i tüm Türkler adına çok onurlandırıyor.
· İlk
geldikleri yıllarda köyün Almanları Türklere karşı çok mesafeli duruyorlarmış. Hani, o zamanlar "bir odaya 1000.-DM
vereyim" desen bile sana o odayı vermezlermiş, diyebilecek denli bir
düşüncesi var.
Almanlara pek kızmıyor, böyle davrandılar
diye.
· Onların
durumlarına hak veriyor.
" Ne Türkiye'yi ne de Türkleri
tanırlardı. Bizlerle ilgili hiç bir bilgileri yoktu." diye açıklama
getiriyor.
· Ama şimdi
öyle mi ya...
Waldaschaff'lılar kendileri kendi
deneyimleri ile tanımışlar Türkleri.
· Bu arada
Türkiye'ye tatile gidip-gelen de çok olmuş.
· Cemil Öner
Türklerin burada sayılıp, sevildiğine inanıyor.
Yolda bir çok kişi selam veriyormuş
kendilerine.
Bu arada Türklerden köyde ev alanlar,
kendilerine ev yaptıranlar varmış.
Bir Türk bakkalı, bir dönerci, bir diş
doktoru...
· Waldaschaflı
Türkiyelilerden kendi işlerini kuranlar olarak anlatıyor Cemil Öner.
Bundan da ayrıca bir gurur duyuyor.
Bir ara da spor çalışması falan yapmış
Türkler, futbol oynamışlar.
· Emekli olan
Türklerin sayısı da artmaya başlamış.
"On kişi kadar vardır" diye
düşünüyor Cemil Öner.
Bu arkadaşlar genelde yazlarını Türkiye'de
geçirirler, kış olunca da yine köylerine Waldaschaff'a dönerlermiş.
· Buradaki
Türkler kendilerini, kendi ülkelerinde gibi hissediyorlar.
. Burayı
seviyorlar ve güvenli buluyorlar.
. Cemil
Öner şöyle diyor
" Kapıyı açık bırak, yat ! Hiç
korkma!" diyor.
Perşembe
18.02.1999 /
Waldaschaff / Aschaffenburgerstr.
122
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yapanın adı ve soyadı: