Asıl Olan Nedir?
- Tabii ki sadece bazı kişiler kendilerinde sağlıklı görme
(-anlama-kavrama-bilgelik...) gibi yetenekleri görebilirler.
- Asıl olan ise
emperyalizmin evrensel oyunlarının hiç durmadan çalışmakta olduğunu ve bunu
gerçekleştirebilmede de (özellikle) kendi çağdaş demokratikleşmelerini elde
edememiş - dışa bağımlı - ülkelerin öne çıkmak isteyen kişi ve zümrelerini çok
rahatlıkla kullanabildiklerini hiç göz ardı etmemek gerekir.
· Son
dönemde kullanılan (kotladıkları) kavramlar-değer yargıları- içinde de genişce
bakıldığında ÖZGÜRLÜK, HAKLAR, DEMOKRASİ ve benzeri öne çıkarmalar aslında bu kavramların
esas içeriklerinden çok etnik-dinsel bilinçlenmelere doğru kullanıldığı
görülür.
· BOP
denilene ve benzerlerine gözünü kapamak isteyenler ise en azından geçen
yüzyılın içinden bugüne bölgemizdeki bilinçli ve tutarlı ardcıl politikaları (güçleri),
evrensel tuzakları ve çıkar hedeflerini kendi dar görüşlerinde hesaba
katamamaktadırlar.
· İşte
biz de böyle, yan yana, sözde yurt sever ve ulusal bağımsızlıktan yana
olabilecek bireyler de sırt sırta vereceğimize, karşılarındakinlere sadece bir
şeyleri ispatlamak isteyeceğiz.
- Yazık!
· Örnekleri
çok olan dünya yakın tarihindekinlere neden bir bakmak zor gelir. Yugoslavya,
SSCB, Güney Kore, Vietnam, bazı Afrika ülkeleri.... nereden nereye
getirilmediler mi?
· Dün ne idiler, bugün ne durumdalar?
· Onların
parçalanmasına ve kapitalist bir yola girmelerine, sadece bir tüketim toplumu
(sömürülen) olmalarına, ulusal kaynaklarının dünyanın büyük şirketlerinin eline
geçmesine... hangi güçler özenli planlar ve uygulamalar yapmışlarsa, bugün de
ayni güçler çok eskiden elde etmek isteyip de elde edemedikleri Türkiye üzerine
olan baskılarını yoğunlaştırmışlardır.
· ''Sen
- ben!'' diye akıl dışı söz ve laf oyunları yerine tek istenilenin ne olduğunu
kavramak gerekir.
- Ortak olacak tek bir
hedef olabilmeli.
- O da ''Türkiye
Cumhuriyeti''nin ulusal sınırları içerisinde, bağımsızlığını koruyabilen, doğal
kaynaklarının, doğasının... halkın çıkarları doğrultusunda ulusal güçlerin
elinde olabileceği, adil bir çağdaş hukuk devletini gerçekleştirmektir.
- Bunun da içinde tabii
ki birçok haklar, bireysel özgürlükler olacaktır.
- Devlet yurttaşlarına
her türlü güvenliği ve huzuru sağlayacaktır.
- Eğitimde, algılamada,
toplumsal ve kültürel yaşamda hiç bir kimse bir diğerinden üstün olamayacaktır.
- Ama evrensel hukuk
önünde her birey eşit olacaktır.
· Bu
ana ve asıl hedefin dışındaki tartışmalar ve saflaşmalar ise sadece bir iş
çatışmaya ve bunun sonucu olarak da birçok ulusal değerlerin yitirilmesine yol
açar. ( Toprak, doğal kaynaklar, iş gücü, sanayileşme, iç ve dış ticaret, dünya
ülkeleri içindeki saygınlık ve güvenilirlik...)
· Yurttaş
olarak daha akılcıl, soğuk kanlı, hırs ve nefslerden arınmış, geneli kaplayıcı
(fraksiyon-tekke-tarikat- vb etkilerden arınarak) bir duruşu benimsemenin tam da
zamanıdır şimdi.
· Esas
olarak da gerçekten karşı çıkmamız değil tam tersine tam da derinlemesine kavramamız
gereken bir ULUSAL KURTULUŞ SAVAŞI vermiş bir ülkenin çocukları nasıl
davranmalıdır, diye sormalıyız, kendimize.
· İngiliz,
Fransız, İtalyan, Yunan güçlerine (o dönemin endüstri devletlerine,
emperyalistlerine) karşı verilmiş bir bağımsızlık ve var oluş savaşı ve sonraki
kazanımları ne yazık ki uzun bir süredir hafife alınmakta ve yurttaşların
bilinçlerinden yok edilmeğe çalışılmaktadır.
· Yani
bir yurttaş kendine göre gerçekten bir müslümansa, ya da devrimci ise, ya da
antiemperyalist ise, feminist ise, özgürlükçü, işçi, köylü, esnaf,
zenaatkar... ise bunların ortak paydası ve asıl istemi ulusal ve bağımsız
sınırlar içinde bir ülkede yaşayabilmektir.
· Ulusal
sözcüğü bile asıl kavramından saptırtılarak (ırkçı) anlamına yönlendirilmiştir.
- Ben ise ulusal kavramına ''bir yurttaşın
kendi ülkesinde her bir değerine sahip çıkabilmesi, ortak payda'' anlamını
yüklemekteyim.
· Fazla da bir şeyler söylemek de istemem.
· Sadece
bu kadarcık şey bana yetiyor.
· Saygılarımla.
·
Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 2014.06.12
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yapanın adı ve soyadı: