30 Haziran 2021 Çarşamba

Kutlama Dilekleri

         Kutlama Dilekleri

Özellikle yıl başında ve dinsel bayramlarda ve ulusal bayramlarda birbirlerini tanıyan kişilerin, dost, arkadaş ve akrabaların karşılıklı olarak “kutlama”larda bulunmaları bir gelenek, toplumsal ilişkidir.

Yazılmamış yasalar gibi bunun da kendine göre bir ahlaksal, etiksel çerçevesi ve içeriği vardır.

Geleneksel olarak bakıldığında teknolojinin gelişmesi ile birlikte bu tür kutlamaların zamanla araç bakımından değiştiğini görürüz.

İlk olarak yazılı olan kutlamalar görülmektedir.

Özellikle toplumsal düzeyi yüksek olan kişiler birbirlerin özenle mektuplar yazarlardı.

Kısa ya da uzun yüzeysel ya da derinlikli mektuplarda duygularını ve düşüncelerini de içine katarak kutlama mektupları yazarlardı.

Çok daha sonraları ise yazışmalar yoluyla karşılıklı kutlamalar mektup yerine kısa “kart”lara bıraktı.

Çok sayıda insan artık birbirlerine yazılı kutlamalarda bulunmak istediklerinde mektup yazmak hem çok uzun zaman alacaktı, hem de her tanıdığa mektup yazmanın bir hukuku oluşmamış olabilir.

Mektubu zarf içerisine koyarak posta yolu ile göndermek yerine çok daha basit olan DIN-A 6 ölçülerinde fotoğraf baskısı türünde “tebrik kartları” yayılmağa başladı dünyanın her yerinde.

Bir kart üzerinde adres bölümleri ve açıkça yazılan “tebrik” cümleleri..

Kısa, öz ve basit, çok zaman almayan…

Bir pul yapıştırılarak postaya verilen kartlar, kartpostallar..

Özellikle kentlerin birer fotoğrafı olurdu ilk çıktıklarında, daha sonra ise başka konuları da kapsayan görseller ortaya çıktı…

Uzun bir zaman böyle devam eden kutlamalar “dijital veri” çağının ilk ürünlerinin görülmesiyle yerini çok daha kolaylarına bıraktı.

Artık elektronik posta vardı…

e-Mail, e-posta her yerde kullanılmağa başlandı.

Merak eden ve ilgilenen herkesin en az bir tane e-posta adresi oldu.

Çok kolaydı artık kutlama yazıları göndermek ve almak:

Herkese uygun olabilecek türde bir yazı hazırlanırdı,

Bir de gönderilmek istenilen kişilerin e-posta adresleri seçilirdi bir yere…

Bir tek MAİL ile bir kutlama ve toplu adresleri kaydederek, yapıştırarak….

Gönderilirdi…

Bu yöntem bugün de yapılabilmektedir.

Bu arada yenikler ortaya çıktı:

FACEBOOK, twitter, instagramm, Youtube ….

Özellikle FACEBOOK da ortaya yazılan “kutlama”lar artık herkese sunulmuş oldu.

Genel ve özel tüm kutlamalar çok kısa bir zamanda ve az emekle yerine getirilmeğe başlanıldı.

Çok, çok kutlamalar, çeşit çeşit, renk renk, boy boy….

İsteyenler üzerine alıntı yaptı ve yanıtladı, karşılık verdi.

İstemeyenler ise “hiiiç görmemiş” gibi ilgilenmeden, kıyıdan bir yerlerden bakıp geçti.

Evet tüm tür yeni ilişkiler şimdi de çok daha farklı sosyal ve psikolojik boyutları da beraberinde getirdi..

Dijitalleşmeyle birlikte elektronik çağ yerini “dijital çağa” bırakmaktadır.

Dijital kavramı bu çağı tam olarak kapsayamamaktadır.

Elektronik ve dijital ortamlar bütünleşme özelliğiyle birlikte bütünleşik bir yapı kazanmaktadır.

İçinde bulunduğumuz dönem “bilişim çağı” olarak adlandırılabilir.

Yeni tür medya ile dengeler yerinden oynamaktadır.

Okuma, yazma kuralları etkilenmekte, değişmekte ve yeni tür iletişim dilleri ortaya çıkmaktadır.

Bu medyayı kullanan insanların psikolojisi, davranışları çok etkilenmektedir.

“Yeni medya” dediğimizde aslında teknolojik yeniliklerden çok “sosyal ortam”ın yeni olduğunu anlamamız gerekir.

Bu yeni ortam çok fazla farkına varılmasa bile kişilik yapıları, düşünce biçimleri çok etkilenmektedir.

Son 10 yılda medya sektöründe yaşanan değişim toplumu ve bireyleri de değiştirmektedir.

Birçok olanağı aynı anda sunması, coğrafi ve fiziki mekanları, zamanı ortadan kaldırması nedeniyle her kesimde büyük ilgi odağı olan sosyal medya kullanıcısını olan insanları hem üretici, hem tüketici olarak konumlamaktadır.

Duyuları biçimlendiren ve zihinsel algılarında köklü değişiklikleri sağlayan yeni medya, bireylerin yaşam biçimlerini, iletişimdeki süreçlerini ve daha birçok etkenleri değiştirmeye devam etmektedir.

Bu konumlanma ise beraberinde “etik” sorunları getirmiştir.

İnsanların yaşamlarında alışkanlıklar çok önemlidir.

Yaşamın merkezi durumuna gelen bu tür yeni medya “insan davranışlarını”, “kişiliği” de çok etkilemektedir.

İnsanların tanıdıkları, tanımadıkları pek çok kişiyle iletişime geçebilmesi, eş zamanda binlerce insanla, binlerce mesaj paylaşımında bulunabilmesini sağlamış olmaktadır.

Bu kadar geniş boyutlu ve özellikleri barındıran bu ortamda birey nasıl davranacağını tam olarak kestirememektedir.

Sanki bir gizli köşede durup, saklanır gibi olup, ortaya hiç çıkmayanlar da var, her yere girip, çıkan ve her yerde görülmek istenilen de var…

Birbirlerini iyi tanıyan, yüz yüze tanıyan, gerçek yaşamdan tanıyanlar da var.

İnsan ilişkileri nasıl olmalıdır?

Hangi tür davranışlar “doğru”dur?

Bir tanıdığınız kişi bir şeyler yazdığında, mesaj gönderdiğinde onu “hiç görmemiş” gibi davranıp geçiştirmek nedenli ahlaksaldır?

Yolda karşılaştığınız bir tanıdığınıza selam verdiğinizde o size hiçbir karşılık vermeden geçip gitse, ne düşünürsünüz, neler his edersiniz?

Sanmıyorum hiç kimse bu tür birçok yanlışı hoş karşılamaz.

Örneğin FACEBOOK sayfasında kendine arkadaş olmuş olanların kendi yazdıklarını, paylaşımlarını izlemesini, okumasını ve bir “reaksiyonda” bulunmasını bekler.

Özellikle de çok iyi tanıdığı, yaşamın bir bölümünü birlikte paylaştığı sayfa arkadaşlarının bir karşılık vermesini bekler.

Bu tür beklentiler çok doğaldır ve de sağlıklıdır.

Bunun tersi ise yanlıştır ve hiç de hoş değildir.

Bu tür davranışta bulunan sayfa arkadaşını “liste”sinden çıkarsa nasıl olur?

Öte yandan bu tür sosyal medya herkes tarafından izlenip, incelenip, okunabildiği için kullanılan dilin türü ve içeriği de çok temiz ve uygun olmalıdır.

Çok “özel” paylaşımlar yarardan çok zarar verir ve doğru da değildir.

İDEOLOJİK sunumlar ve baskılamalar da hoş olmaz.

Birisinin sayfasında arkadaş olmak istedi iseniz, özgür iradeniz ile kabul ettiğinize göre o arkadaşın paylaşımlarına, yazdıklarına görmemezlikten gelmeniz, o kişiyi takip etmemeniz pek de etiksel değildir.

İstemiyor iseniz orada yer “almamak” daha iyi değil midir?

Hem o listede olup, hem de yok gibi bir tutum içerisinde bulunmak doğru bir tutum mudur?

Çok basit bir kural olan şu söze uymak gerekir:

-“Sana” yapılmasını istemediğini sen de başkalarına “yapma”!

 

Öğretmen Gönen ÇIBIKCI,

2021.01.01- MŞ.

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum yapanın adı ve soyadı: