Kutlama Dilekleri
Özellikle yıl başında ve dinsel
bayramlarda ve ulusal bayramlarda birbirlerini tanıyan kişilerin, dost, arkadaş
ve akrabaların karşılıklı olarak “kutlama”larda bulunmaları bir gelenek,
toplumsal ilişkidir.
Yazılmamış yasalar gibi bunun da
kendine göre bir ahlaksal, etiksel çerçevesi ve içeriği vardır.
Geleneksel olarak bakıldığında
teknolojinin gelişmesi ile birlikte bu tür kutlamaların zamanla araç bakımından
değiştiğini görürüz.
İlk olarak yazılı olan kutlamalar
görülmektedir.
Özellikle toplumsal düzeyi yüksek
olan kişiler birbirlerin özenle mektuplar yazarlardı.
Kısa ya da uzun yüzeysel ya da
derinlikli mektuplarda duygularını ve düşüncelerini de içine katarak kutlama
mektupları yazarlardı.
Çok daha sonraları ise yazışmalar
yoluyla karşılıklı kutlamalar mektup yerine kısa “kart”lara bıraktı.
Çok sayıda insan artık birbirlerine
yazılı kutlamalarda bulunmak istediklerinde mektup yazmak hem çok uzun zaman
alacaktı, hem de her tanıdığa mektup yazmanın bir hukuku oluşmamış olabilir.
Mektubu zarf içerisine koyarak posta
yolu ile göndermek yerine çok daha basit olan DIN-A 6 ölçülerinde fotoğraf
baskısı türünde “tebrik kartları” yayılmağa başladı dünyanın her yerinde.
Bir kart üzerinde adres bölümleri ve
açıkça yazılan “tebrik” cümleleri..
Kısa, öz ve basit, çok zaman almayan…
Bir pul yapıştırılarak postaya
verilen kartlar, kartpostallar..
Özellikle kentlerin birer fotoğrafı
olurdu ilk çıktıklarında, daha sonra ise başka konuları da kapsayan görseller
ortaya çıktı…
Uzun bir zaman böyle devam eden
kutlamalar “dijital veri” çağının ilk ürünlerinin görülmesiyle yerini çok daha
kolaylarına bıraktı.
Artık elektronik posta vardı…
e-Mail, e-posta her yerde
kullanılmağa başlandı.
Merak eden ve ilgilenen herkesin en
az bir tane e-posta adresi oldu.
Çok kolaydı artık kutlama yazıları
göndermek ve almak:
Herkese uygun olabilecek türde bir
yazı hazırlanırdı,
Bir de gönderilmek istenilen
kişilerin e-posta adresleri seçilirdi bir yere…
Bir tek MAİL ile bir kutlama ve toplu
adresleri kaydederek, yapıştırarak….
Gönderilirdi…
Bu yöntem bugün de yapılabilmektedir.
Bu arada yenikler ortaya çıktı:
FACEBOOK, twitter, instagramm,
Youtube ….
Özellikle FACEBOOK da ortaya yazılan
“kutlama”lar artık herkese sunulmuş oldu.
Genel ve özel tüm kutlamalar çok kısa
bir zamanda ve az emekle yerine getirilmeğe başlanıldı.
Çok, çok kutlamalar, çeşit çeşit,
renk renk, boy boy….
İsteyenler üzerine alıntı yaptı ve
yanıtladı, karşılık verdi.
İstemeyenler ise “hiiiç görmemiş”
gibi ilgilenmeden, kıyıdan bir yerlerden bakıp geçti.
Evet tüm tür yeni ilişkiler şimdi de
çok daha farklı sosyal ve psikolojik boyutları da beraberinde getirdi..
Dijitalleşmeyle birlikte elektronik
çağ yerini “dijital çağa” bırakmaktadır.
Dijital kavramı bu çağı tam olarak
kapsayamamaktadır.
Elektronik ve dijital ortamlar
bütünleşme özelliğiyle birlikte bütünleşik bir yapı kazanmaktadır.
İçinde bulunduğumuz dönem “bilişim
çağı” olarak adlandırılabilir.
Yeni tür medya ile dengeler yerinden
oynamaktadır.
Okuma, yazma kuralları etkilenmekte,
değişmekte ve yeni tür iletişim dilleri ortaya çıkmaktadır.
Bu medyayı kullanan insanların
psikolojisi, davranışları çok etkilenmektedir.
“Yeni medya” dediğimizde aslında
teknolojik yeniliklerden çok “sosyal ortam”ın yeni olduğunu anlamamız gerekir.
Bu yeni ortam çok fazla farkına varılmasa
bile kişilik yapıları, düşünce biçimleri çok etkilenmektedir.
Son 10 yılda medya sektöründe yaşanan
değişim toplumu ve bireyleri de değiştirmektedir.
Birçok olanağı aynı anda sunması,
coğrafi ve fiziki mekanları, zamanı ortadan kaldırması nedeniyle her kesimde
büyük ilgi odağı olan sosyal medya kullanıcısını olan insanları hem üretici,
hem tüketici olarak konumlamaktadır.
Duyuları biçimlendiren ve zihinsel
algılarında köklü değişiklikleri sağlayan yeni medya, bireylerin yaşam
biçimlerini, iletişimdeki süreçlerini ve daha birçok etkenleri değiştirmeye
devam etmektedir.
Bu konumlanma ise beraberinde “etik”
sorunları getirmiştir.
İnsanların yaşamlarında alışkanlıklar
çok önemlidir.
Yaşamın merkezi durumuna gelen bu tür
yeni medya “insan davranışlarını”, “kişiliği” de çok etkilemektedir.
İnsanların tanıdıkları, tanımadıkları
pek çok kişiyle iletişime geçebilmesi, eş zamanda binlerce insanla, binlerce
mesaj paylaşımında bulunabilmesini sağlamış olmaktadır.
Bu kadar geniş boyutlu ve özellikleri
barındıran bu ortamda birey nasıl davranacağını tam olarak kestirememektedir.
Sanki bir gizli köşede durup,
saklanır gibi olup, ortaya hiç çıkmayanlar da var, her yere girip, çıkan ve her
yerde görülmek istenilen de var…
Birbirlerini iyi tanıyan, yüz yüze
tanıyan, gerçek yaşamdan tanıyanlar da var.
İnsan ilişkileri nasıl olmalıdır?
Hangi tür davranışlar “doğru”dur?
Bir tanıdığınız kişi bir şeyler
yazdığında, mesaj gönderdiğinde onu “hiç görmemiş” gibi davranıp geçiştirmek
nedenli ahlaksaldır?
Yolda karşılaştığınız bir
tanıdığınıza selam verdiğinizde o size hiçbir karşılık vermeden geçip gitse, ne
düşünürsünüz, neler his edersiniz?
Sanmıyorum hiç kimse bu tür birçok
yanlışı hoş karşılamaz.
Örneğin FACEBOOK sayfasında kendine
arkadaş olmuş olanların kendi yazdıklarını, paylaşımlarını izlemesini,
okumasını ve bir “reaksiyonda” bulunmasını bekler.
Özellikle de çok iyi tanıdığı,
yaşamın bir bölümünü birlikte paylaştığı sayfa arkadaşlarının bir karşılık
vermesini bekler.
Bu tür beklentiler çok doğaldır ve de
sağlıklıdır.
Bunun tersi ise yanlıştır ve hiç de
hoş değildir.
Bu tür davranışta bulunan sayfa
arkadaşını “liste”sinden çıkarsa nasıl olur?
Öte yandan bu tür sosyal medya herkes
tarafından izlenip, incelenip, okunabildiği için kullanılan dilin türü ve
içeriği de çok temiz ve uygun olmalıdır.
Çok “özel” paylaşımlar yarardan çok
zarar verir ve doğru da değildir.
İDEOLOJİK sunumlar ve baskılamalar da
hoş olmaz.
Birisinin sayfasında arkadaş olmak
istedi iseniz, özgür iradeniz ile kabul ettiğinize göre o arkadaşın
paylaşımlarına, yazdıklarına görmemezlikten gelmeniz, o kişiyi takip etmemeniz
pek de etiksel değildir.
İstemiyor iseniz orada yer “almamak”
daha iyi değil midir?
Hem o listede olup, hem de yok gibi
bir tutum içerisinde bulunmak doğru bir tutum mudur?
Çok basit bir kural olan şu söze
uymak gerekir:
-“Sana”
yapılmasını istemediğini sen de başkalarına “yapma”!
Öğretmen
Gönen ÇIBIKCI,
2021.01.01-
MŞ.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yapanın adı ve soyadı: