Anadilimizi Unutmayalım!
Çok Değerli Anneler ve Babalar
· Hepimizin
bildiği gibi bir dil ve en önemlisi anadili ancak ve ancak okullarda çağdaş yöntemlerle
sözlü ve yazılı olarak öğretildiğinde kalıcı olur.
· Bir
insanın kendi anadilini öğrenmesi onun hem en doğal hakkı, hem de görevidir.
İnsan
kendi anadilinde ne kadar güçlü ise diğer dilleri öğrenmede de o denli güçlü
olur.
· Türkçe'si
iyi olanın Almanca'sı da iyi olur.
· Bizler
çocuklarımızın derslerde başarılı olmasını istiyoruz.
· Kendi
anadillerinde çok güçlü olabilmelerini sağlamalıyız.
· Kişiliklerinin
gelişmesini ve bu sağlam zemin üzerinde onların tüm derslerde başarıya ulaşabilmelerine
giden yolu açabilmeliyiz. Böylelikle çocukların okullardaki başarıları artar.
· Bugün
bilimsel olarak kabul edilen ve kanıtlanan bir gerçek de şudur:
- Bir çocuk kendi anadilinde ne kadar güçlü olabilirse bir diğer dili de
o ölçüde iyi ve sağlam olarak öğrenebilir.
· Bizim
çocuklarımızın Almanca'larının çok iyi olabilmesinin ve de Alman
okulundaki tüm derslerinde başarılı olabilmesinin tek ve en önemli etkeni
onun anadilinde Türkçe'de çok iyi okur ve yazar, anlar ve anlatabilir olmasına
bağlıdır.
· Bu
gerçeği de göz ardı etmek çocukların başarısının düşmesine yol açar.
· Bu
nedenle de Almanca öğrenmeye Türkçe bir engel değil tam tersine bir
"olmazsa olmaz" önkoşuldur.
· Bu
gerçeğe karşı çıkmanın ise hiç bir bilimsel değeri yoktur.
Türkçe dersi bir yük değil çocuğun bir donanımı, bir
zenginliğidir.
Okuldaki genel başarısını arttıracak en önemli etkendir.
· Kendi
anne ve babalarıyla, kardeşleriyle Türkçe anlaşabilen çocuklarla o aile daha
mutlu olur ve sorunlar çok daha kolay çözülür.
Evlerde,
yalnızca konuşmaya dayanan, arada bir kullanılan Türkçe ise çok yetersiz
kalacaktır.
· Türkçe'nin
okulda çağdaş yöntemlerle öğretilmesi gerekmektedir.
· Çocuğun
kendi kültürüne ve ailesine bağlılığı Türkçe öğrenmekle daha da artar.
· Bu
toplumda bir başına köksüz kalmışlıktan kurtulur.
· Çok
kültürlü bir yaşamın gerekli olan tabanını kazanır.
Türkçe
çocuğunuzun görüş ufkunu genişletir, dünyaya daha geniş bir açıdan
bakabilmesini sağlar.
· Türkçe
öğrenmekle de Türkçe’nin o çok geniş ve zengin dünyasını, yazılı edebiyatını ve
sanatını, tarihini tanıma olanağı bulur.
· Böylelikle
de hem kendine güvenir, hem de çok güçlü bir dilin bir üyesi olmanın huzurunu
ve gücünü kendisinde duyar.
· Bu
zenginliğini de Almanya toplumuna yansıtabilir ve çok kültürlülüğe katkıda
bulunur.
· Son
yıllarda doktor, avukat, eczacı... gibi işverenler özellikle Türk gençlerini de
işe alıyorlar ve onlardan Türklerle Türkçe konuşup kendi işlerini daha kolay
yürütebilmelerini bekliyorlar.
· Bu
da ancak Türkçe’si iyi olan, onu sözlü ve yazılı çok iyi kullanabilen
gençler için daha bir öncelik olmaktadır.
· Türklerin
açtığı işletmelerde artış gözlenmektedir. Buralarda çalışacak hem
Türkçe'si, hem de Almanca’sı çok güçlü gençler aranmaktadır.
· Buna
bir de Avrupa Topluluğu çerçevesinde Almanya ve Türkiye arasında
yapılacak olan ticaret, turizm, taşımacılık... dallarında gelişecek işleri
eklemeliyiz.
· Bu
işleri de neden bizim çocuklarımız yapmasın?
· Bunun
için de tabii Türkçe ve Almanca belki de iyi bir İngilizce... gerekli olacak.
· Çocuklarımız
ileride Türkiye’ ye döndüklerinde ya da Türkiye’ de iş yapmak
istediklerinde ise Türkçe yine en önemli konu olacaktır.
Tatillerde bir yabancı gezgin havasında Almanca ya da kırık-dökük
Türkçe yerine düzgün Türkçe‘si olan kuşaklar ancak bugünkü anne ve babaların
bilinçli davranışlarıyla olacaktır.
· Bizim
çocuklarımız için Bavyera okullarında Türkçe anadili
dersleri verilmektedir.
· Çocuklarımızın
katılacağı Türkçe dersi, kural olarak, çocuğun kendi devam ettiği okuldadır.
· Son
yıllarda Türkçe derslerine katılımda ne yazık ki büyük bir azalma
gözlenmektedir.
Bunun
nedenleri araştırıldığında anne ve babaların bu konu üzerinde pek düşünmediği
ve Türkçe dersine gereken önemi veremediği ortaya çıkmaktadır.
· Bu
da çok şaşırtıcı ve üzücü bir durum yaratmaktadır.
· Son
yılların istatistikleri çok karamsar bir tablo sergilemektedir.
Çocuklarımızın genel başarısının diğer halkların çocuklarına göre çok daha düşük
olduğu görülmektedir.
· Türkçe
dersleri konusunu çok daha ciddi biçimde düşünmeli ve bu dersi
gelecek kuşaklar için de istemeliyiz.
· Çocuklarımızın
gelişmelerinde ve Alman okulundaki başarılarına anadilin oynadığı rolü
ve önemini göz ardı edebilmek ise olanaksızdır.
· Şu
anki durum içler acısı bir tablo sergileme yolundadır.
Bu
böyle giderse önümüzdeki yıllarda okullarımızda Türkçe dersleri hemen hemen
kalmayacaktır.
· Çocuğumuza
anadilimizi öğretebilmek ancak bir hayal olacaktır! Bu ise hiç de iyi bir
gelişme değildir.
Sonuçta
asimilasyona doğru bir gidiş gözlenmektedir.
· Bavyera
eyaleti Türk çocuklarına kendi anadillerini öğrenmeleri konusunda bir hak tanımıştır
ve bu da yasalarla garanti altına alınmıştır.
· Neden
bu haktan yararlanmayalım?
Bunu
yitirdiğimizde yeniden kazanmak ise hemen hemen olanaksız olacaktır.
· Türkçe‘nin
geleceğine yön verecek olanlar yalnızca biz anne ve babalarız.
Alman’ların bu durumda yapabildikleri ise yalnızca bizlerin başvurularına göre
Türkçe dersini sağlamaktır.
· Esas
görev bizlere, Türklere düşmektedir.
Bu
görevimizi de hem kendi adımıza, hem de çocuklarımızın gelecekleri adına yerine
getirmeliyiz.
· Çocuğunuzun
Türkçe dersine katılmasını sağlayınız.
Başvurularınızı geciktirmeyiniz.
Okul
müdürlüklerine gerekli başvuruları yaptığınızda çocuğunuzun Türkçe dersine
katılması sağlanacaktır.
· Bu
konuda gereken duyarlılığı gösteriniz.
· Tüm
okul müdürleri ve sınıf öğretmenleri ve diğer öğretmenler tüm anlayışı ve
kolaylığı göstermek zorundadırlar.
· Almanya
gibi gelişmiş bir ülkede çocuklarımızın anadilleri Türkçe’ yi en iyi
biçimde öğrenmeleri ancak bizlerin isteği ile gerçekleşecek çok büyük bir şanstır.
· Bu şansı çok
iyi kullanmalıyız.
· Çocuklarımızın
Türkçe dersine katılmalarını sağlayalım, ortaya çıkacak sorunlarla
birlikte mücadele edelim .
· Saygılarımla.....
Öğretmen Gönen ÇIBIKCI,
2000.02.25-
Cuma,
GOLDBACH
38.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yapanın adı ve soyadı: