·
İsteyenler yurttaşlar kendi ülkesindeki beğendiği
bir siyasi partiye üye olabilir.
·
Bir siyasal partiyi, bir düşünce biçimini, bir
dünya görüşünü benimsemek, onun için çabalar göstermek iyi ve de sağlıklı bir
durum sayılabilir.
·
Bu da demokrasinin gereği olan bir hakdır.
·
Sadece o partiyi ve ilkelerini, amaçlarını
benimsemiş, o partiye üyelik bağı ile kaydolmuş yurttaşlar hem bir sorumluluk
hem de bir yurttaşlık görevi üstlenmiş olurlar.
·
Doğal olarak da herkesin bir partiye üye olması da
beklenemez...
·
Bir de "partizanlık" diye bir durum
vardır.
·
Aslında sözcük olarak anlamına baktığımızda bir
"parti"ye sıkı sıkı sarılan ve o parti için çalışan, mücadele vermek
isteyen anlamına gelir.
·
Partizanlık yoğun bir taraftarlık ve irrasyonal
düşünce tavrını da beraberinde getirir.
·
Yani "ne olursa olsun" diye davranabilir
ve de genel kurallara ve tutumlara tam da uymayabilir. Ana amacı ise bağlı
olduğu PARTİ'nin çıkarlarıdır, o partinin gücünün artmasıdır. Bir partizan için
bu "ruh durumu içine girmiş" insandır da diyebiliriz.
·
"Partizan" sözcüğü siyaset konu olduğunda
çok kullanılan ve de tarihsel kökleri de olan bir kimlik ve tanımlamadır.
·
İkinci Dünya Savaşında müttefik oluşturulan ve
gerilla savaşı veren silahlı halk güçlerinin genel adı idi. ("partizan
savaşı" da denir)
·
Yabancı bir güç ya da bir işgal ordusunun kontrolü
altındaki bir bölgeyi kurtarmak için mücadele veren her türlü gayri nizami
silahlı birlik için de bu adlandırma kullanılmıştır.
·
"Partizan" terimi ilk kez John von Ewald
tarafından "Partizan Savaşı Üzerine İnceleme" (1789) kitabında
kullanıldı.
·
Von Ewald Amerikan
Devrimci Savaşı'nda yer alan Hesse Birliklerinde savaşmış ve 19
ve 20. yüzyılın "gayri nizami" savaşı denilebilecek olayla bizzat
karşılaşmış bir askerdi.
·
Başlangıçta partizan savaşı düşmanı cepheden
çekilmeye zorlayacak gayri nizami birlikler olarak görülüyordu.
·
Bu düşünce daha sonraki Amerikan İç
Savaşı'nda görülen "partizan devriyeleri"ne temel
teşkil etti.
·
Temel olarak 19 yüzyıl partizanları günümüzün
Komando ya da Devriye güçlerine benzemekteydi. Partizan terimi -işgalci
ordulara saldıran gayri-nizami birlikler biçimindeki- günümüzde hakim olan
anlamını ancak İkinci Dünya Savaşındaki Nazi işgaline karşı yaygın direnişle
birlikte kazanmıştır. (https://www.turkcebilgi.com/partizan)
·
Bir siyasi partinin üyesi olan her kişi tabii ki
bir "partizan" değildir.
·
"Partizanlık ruhunu" taşıyan birey için
ise o partinin taraftarlığı artık bir yaşam biçimi ve yaşamının bir amacı gibi
olmuştur.
·
Her türlü yol ve yöntemi kendisi için bir hak ve
gerekli görebilir.
·
Tam da bu durum bir "normal üstü"lük
taşıyan ruh halidir ve de gittikce de ölçüsünün artması ile daha da büyük
"tehlikeler doğurabilecek" olaylara neden olabilir.
·
Bir partiyi desteklemek ve onun için çabalarda
bulunmak ile partizanlık arasındaki ana belirgin ölçü ise bu iki durumdaki
"aşırıya kaçmanın ölçüsü" ve "normal dışı ölçülere" kaymasıdır.
·
Günümüzde ise partizanlık kavramı ve portesi bir
aşırılık, bir normlar üstülük gösterir ve çekinilmesi gereken bir durumdur.
Böylesine bir yapılanmanın içine düşen birey "günlük kuralları"nı,
sevgi ve saygıyı, "ölçüleri" artık pek göz önüne almaz.
·
Çok iğneleyici, kırıcı ve de kural tanımaz
olabilir. Hiç bir kimse onun için kendi istemlerinden ve hedeflerinden üstün
olamaz.
·
Kendi yaşamını tam bir "partizanlık"
olarak şekillendiren bireyin "suça itilmesi" ve suç işleme
"olasılığı" çok artmıştır. Beyninin programlanması sadece bu
yöndedir.
·
İnsanlığın genel değerleri onun için hiç bir şey
ifade etmeyebilir. Davranışlarıyla, eylemleriyle "insanlık suçuna"
bile karışabilir.
·
Bazen günlük yaşamdaki hırslar, istemler, yarışlar,
beğenilme duyguları, öfkeler vb. insanı öylesine bir sarar ki "öz
denetim"lerini yitirebilirler. Bu durum ilerledikce de salgıladığı
adranalinden dolayı da belki de daha "doyumlu" ve "zevk
alır" hale gelirler.
·
Zapt edilemez bir duruma gelindiğinde ise çok
sağlıksız bir yapılanma oluşmağa başlamıştır.
·
Tüm bu değerlendirmeler ışığında düşündüğümüzde
sağlıklı bir toplum ve sağlıklı bireyler isteğimiz çok daha önem kazanmalıdır.
·
Toplumun genel kabul ettiği değerlere sahip,
ilkeli, çağdaş ve uygar yurttaşlar olsun diye çok özen göstermeliyiz. Bunu
istemeliyiz.
·
Çevremizdeki tanıdıklarımızın, arkadaşlarımızın bu
çerçevenin dışına çıktığında ise onları uyarmalı ve onları barışcıl ve insancıl
çizigiye çekebilmeliyiz.
·
Bu bizim için hem bir insanlık hem de bir
yurttaşlık görevi gibidir.
·
Sağlıklı ve huzurlu bir toplum isteğimizi hiç
yitirmemek dileğim ile....
·
Saygılarımı sunarım.
Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 17.03.2019, K.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yapanın adı ve soyadı: