Beğenmek,
Yağcılık ve Yalakalık
§
Belki
de her insanın temel doğasında vardır diyebilirsiniz.§ Birilerine, daha çok da işe yarayacağına inanılan birisine gereğinden çok fazla bir ölçüde, ya da hiç gereği yok iken en ufak bir fırsatta öğme ve beğenme sözleri kurmak, başına taç yaparcasına o kişiyi göklere çıkarmak gibi bir davranış biçiminin temel nedeni nedir?
§ Ya da şöyle de sorabiliriz:
- Böyle bir davranışı gördüğünüzde, izlediğinizde, okuduğunuzda neler hissediyorsunuz?
- Bu davranışları “normal” mi karşılıyorsunuz?
- Bu tür davranışları tasvip ediyor musunuz?
§ Ve de:
- Siz kendiniz de böylesine davranışlarda bulunuyor musunuz?
- Peki, neden bu tür davranışlarda bulunmak “ihtiyacını” hissediyorsunuz, sizi etkileyen, tetikleyen temel duygu ne olabilir?
§ Kendi düzeyinde olduğuna, ya da kendinden “alt” düzeyde olduğuna inanılan kişilere ise böyle bir öğme, aşırı beğenme tavırları gösterilmemektedir.
- Methiyeler düzenlenmemektedir.
§ Ancak ortada hedef alınan kişi “tanınmış, kabul görmüş, meşhur olmuş, çevresi çok geniş” kişiler olduğunda özellikle ona yakın olmak, onun ile “birlikte” olmak duygusunu taşıyan kişiler böylesine davranışlara girmektedir.
§ Bu hedef alınan kişiler ise zaten böylesine karşılık bulma, öğülmek, beğenilmek duygusu içindedir.
§ Kendisine geri dönüşüm yapacağını beklediği çevreler ve kişiler her an bir fırsat yaratmak için çabalar.
§ Artık elinde ne varsa, ne bulabilirse çevresindeki “beğeni toplayacağı kitle”ye bunu yayar ve sabırla ve heyecanla bekler.
§ Gelen geri dönüşümlere de hemen karşılık verir, memnuniyetini bildirir.
§ Bu kendi içinde dönen bir çember gibi işler.
§ Her iki kesim de bundan çok hoşnuttur. Herkes bu alış-verişi görür, izler.
§ Birileri de bunu gördüğünde hemen kendisini bu çembere ekler ve tatlı sözlerini iletir.
§ Abartılı ve aşırı beğenili sözler sanki bir dönem sonra artık her iki taraf için de bir bağımlılık haline gelir.
§ Çok büyük bir tatmin olma duygusunu yaratır.
§ Bir süre sonra ise o hedef olan kişi kendisini gittikce de yücelmiş ve yükselmiş bulmağa başlar.
§ Kullandığı sevgi ve kibarlık sözcükleri için hazır kalıplar bile geliştirir.
- Yeni yeni olanaklar, fırsatlar yaratır.
- Her zaman kendine bir gündem yaratmağa çalışır.
§ Artık asıl olan hep “gündemde” kalmaktır.
- Bundan “beslenmeğe” başlar.
- Bu da sağlıklı değildir.
§ Bu işleyiş politikacılar için, sanatcılar için de özellikle geçerlidir.
- Onların çemberleri geliştikce, büyüdükce kendilerine bu işleri yapacak, ayarlayacak, organize edecek şirketler vb. ni bulur görevlendirirler.
§ Çok büyük propaganda programları uygulanır.
- Başarılı olmak, hep beğenilmek ve çok büyük beğenen kitlesine ulaşmak için ise bir zaman sonra artık her yol “mübah” sayılmaya bile başlar.
§ Topluma ve çevreye zarar veriyor olmak, yasalarla ters düşmek pek de önem kazanamıyor olabilir.
- Edepli olmak onlar için bir önem kazanmamağa başlar.
§ Toplum ve o toplumun insanlarının oluşturduğu “algı” artık en çok ele alınması ve incelenmesi gereken konu olmalıdır.
§ Nasıl oluyor da insanlar o toplumda “asıl olması gereken” davranışları, edeple ilişkili ölçüleri bırakabiliyorlar, kendi öz kontrollerini yitirebiliyorlar.
§ Hırs, özenti, iktidara yakın olmak, güç kazanabilmek, menfaat temin edebilmek, beğenilmek, tanınmak.. gibi temel duyguları insanın kendisinin denetleyebilmesi gerekmez mi?
§ Bunun işleyebilmesi için o insanın kendi öz değerlerini ve kişiliğini olumlu yönde geliştirmesi gerekir.
§ İnsanın kendi “iradesine” çok iyi sahip çıkması gerekir değil mi?
§ İnsanın zihin yönetimlerinden, dış etkenlerden, algı programlarının etkilerinden kendini kurtarabilmesi gerekir.
§ Böylelikle daha “özgür” olabilir ve ezberletilmiş davranış ve düşünce modellerinden kendisini kurtarabilir.
§ Menfaat ve güç kazanmak denildiğinde ise öyle çok büyük paralar ve çıkarlar da düşünülmesin.
§ Birçok insan hiç bir maddi çıkarı olmadığı halde birilerini devamlı övmek ve ona hep tatlı sözler söylemek ister.
- Bu da bir tür kitle psikolojisinin etkisinde kalmaktır.
- Demokratik yaşam için de aşırılıktan kaçmamak gerekir.
§ Çünkü çevresindeki arkadaşları bu davranışı yapıyorsa o da “hemen” aynisini yapmak ihtiyacını duyar.
§ Aman, “ben eksik kalmayayım” dürtüsünün etkisiyle o hedef kişiye beğeniler yollar.
§ Bu tür davranışlarda bulunan insanlara “ne ad verilir” diye düşündüğümüzde, halkın bu tipler için “yağcı”, “yalaka” “menfaatci”, “taraftar”, “partizan” vb. sıfatlar taktığını görürüz.
§ Zaten şöyle durup da bir baktığımızda şunu da görürüz:
- Kimsenin de umrunda değildir bu olup bitenler.
§ Herkes kendinden, kendi davranışlarından çok memnundur.
§ Akıllıca, mantıkla, edep ve terbiye ile düşünüp, ölçüp-biçme işine yer verecek, zaman ayıracak insanları bulabilmek de gittikce azalmaktadır.
§ Bir kesim insan, çok büyük sayıda insan zaten toplumda kendisini çok çok gerilere çekmiştir, hiç bir şeye karışmak istememektedir.
- Ortada görünmek istemezler.
§ Suskun insanlar, çekingen ve yorumsuz insanlar her türlü sorgulamaktan, eleştiriden ve toplumsal-bireysel görev almalardan uzaklaşmıştır.
- Bu da o toplumun gelişmesi için düşünüldüğünde bir kayıptır.
§ Peki ne olmalı diye sorduğumuzda ne demeliyiz?
§ Toplumun her kesiminin birbirine saygısı olmalı, toplumsal huzur her yerde sağlanmalı.
§ Hiç kimse başkalarına zarar vermeyi kendisinde bir hak görmemeli.
§ İnsanlar daha bir “öz denetimli” olabilmeli, kim olursa olsun hiç kimseye “aşırı beğeni” ve “abartılmış” sevgilerde bulunmamalı.
§ Özel alanda olması gereken ilişkiler, insancıl duygu paylaşımları açıkca ortalıktda yayılmamalı.
§ Yetişkin insanlar gençlere ve çocuklara “örnek” olacak iyi ve sağlıklı davranışlarda bulunmalıdır.
§ Güzel bir toplum istiyor isek önce çok daha iyi kavramalıyız.
§ İyi bir toplum ancak her bir bireyinin düzgün ve iyi yetiştirilmiş olmasından oluşacaktır.
§ Eğitim ve terbiye iç içe işlenmelidir.
- Sadece okullarda verilen dersler yetmez.
§ Kişi her bir alanda kendisini geliştirebilmelidir.
- Kişiliğine ve ahlaki özelliklerine çok özen göstermelidir.
§ Birey olmak için “iyi ahlaklı insan” olabilmek ölçüsü kabul edilmelidir.
§ Hiç önemsemeden geçiştirdiğimiz bazı ufak tefek yanlışlar gitgide öylesine bir yerleşir ki sanki artık “ana kural” olma yerini alır.
§ Bu nedenle de boş vermişlikten kesinlikle kaçınmalıyız.
“Güzel insan”lar ile karşılaşmak, huzurlu bir toplumda yaşayabilmek dileklerimle saygılarımı sunuyorum.
07.04.2019 M.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yapanın adı ve soyadı: