Cemaat
ve Tarikatlar
· Bu
konuda benim görüşüm şöyledir:
· "BU" günden
bakarak, bugüne özel bir İNCELEME ve değerlendirme yapmak pek sağlıklı olmaz. · Esas olan "tarih" içerisinde ve de batı/hristiyan dünyası ile karşılaştırmalı olarak bir MEZHEP-TARİKAT-CEMAAT değerlendirmesi yapılabilir.
· BATI dünyasındaki mezhep-tarikat-cemaat örgütlenmesi artık çoktan tarihsel yerini bulmuştur.
· Açıktırlar, etkileri ve yayılma alanları, güçleri, kimlikleri bellidir, ortadadır.
· Kurumlaşmasını tamamlamıştır ve de seküler, çağdaş ve demokratik hukuk devleti içinde belirlenmiş sınırlarıyla yerini almıştır.
· Vermek istedikleri uğraş daha çok insanlara ve topluma GERÇEK bir hizmet verme alanındadır.
· En azından görülebildiği kadarı ile şemaları açıktır.
· Çevirdikleri gizli işler ve ilişkiler tabii ki vardır desek de bunları ancak alanında uzman olanlar saptayabilirler.
· Bizim ise, özellikle de DİN ve inanç çıkışlı olması gerekli olan konunun toplumsal ve ekonomik bağlarını, etki ve çıkarlar ilişkilerini, politik durumlarını birlikte görebilmemiz gerekir.
· İSLAM içerisinde de yaygın olarak bilinen örgütlenmeler vardır. İSLAM dünyasında bu alanda yapılmış ve yayınlanmış birçok inceleme ve yayın zaten vardır.
· Bizim için ise şu an "tarafsız ve de bilimsel bir inceleme" ile günümüze bakabilmemiz çok zor olsa gerek.
· Burada özellikle son yıllara bakabilmek çok zor gibi geliyor bana.
· Çünkü siyasi baskı-güç ve çekim odaklarının ağırlığı halen daha bu alanın üzerinde etkisini göstermektedir.
· İleriki dönemlerde/yıllarda daha özgün ve bağımsız bakılabileceğine inanıyorum.
· Sanırım MEZHEP-TARİKAT-CEMAAT bağlamında olan tüm ilişkilerin önümüzdeki dönemler içerisinde, öncelikle TÜRKİYE CUMHURİYETİ modelinde daha modern ve ilerici denilebilecek bir geçişe dönüşebileceğine inanıyorum.
· Yani esas olan uzlaşma ve kendini kabullendirme durumu yine bir batı/hıristiyan devletlerinde olduğu gibi bir yolu tutacaktır.
· Çağdaş ve demokratik hukuk devleti içerisinde anayasal olarak tanınacak ve çerçevesi daha açık ve somut belirlenecek bir inanç ve inanca dayalı örgütlenme özgürlükleri bunun bir modeli olacaktır.
· Anayasal yurttaşlık çerçevesinde sosyal, ekonomik, siyasal, ticari.. örgütlenme modellerine eş durumda bir "inanç örgütlenmesi" gelişecektir.
· Ve tabii ki bu durum "tüm" "inanç gruplarını" kapsayacaktır.
· Benim bu gelişmenin olacağından hiç bir kuşkum yoktur.
· Çok uzun yıllar sürecek de olsa böyle bir aşamaya ulaşılacaktır.
· Bu durumda en büyük karşı çıkış ve engel ise genel varsayımdaki gibi "seküler" cenahtan değil tam tersine başka köşelerden gelecektir.
· Şu an itibari ile kendilerini güçlü ve etkili sanan ve de öyle olan gruplar hiç bir zaman bulundukları pozisyondan vaz geçmeyecekler ve hiç bir grupla ellerindeki otoriteyi ve gücü yitirmek istemeyeceklerdir.
· İşte tam da bu durumda "çağdaş ve demokratik hukuk devleti" vatanıyla, milletiyle, seküler yapıyı güçlendirerek, yurttaşlık bilinci ve hakları ile anayasal bağları oluşturduğunda -ancak- benim ön gördüğüm dönem gelebilecektir.
· Tabii ki bu arada hiç unutmamamız gereken de yine global güçlerin üzerimizdeki sosyo-ekonomik-siyasi etkileri olmalıdır.
· Ya da "bizim" bu güçlere karşı ne kadar, ne denli sağlam durabileceğimiz sorgulanmalıdır.
Saygılarımla ....
ÖĞRETMEN Gönen ÇIBIKCI,
08.11.2017, M.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yapanın adı ve soyadı: