27 Haziran 2019 Perşembe

Cemaat ve Tarikatlar

Cemaat ve Tarikatlar

·       Bu konuda benim görüşüm şöyledir:
·       "BU" günden bakarak, bugüne özel bir İNCELEME ve değerlendirme yapmak pek sağlıklı olmaz.
·       Esas olan "tarih" içerisinde ve de batı/hristiyan dünyası ile karşılaştırmalı olarak bir MEZHEP-TARİKAT-CEMAAT değerlendirmesi yapılabilir.
·       BATI dünyasındaki mezhep-tarikat-cemaat örgütlenmesi artık çoktan tarihsel yerini bulmuştur.
·       Açıktırlar, etkileri ve yayılma alanları, güçleri, kimlikleri bellidir, ortadadır.
·       Kurumlaşmasını tamamlamıştır ve de seküler, çağdaş ve demokratik hukuk devleti içinde belirlenmiş sınırlarıyla yerini almıştır.
·       Vermek istedikleri uğraş daha çok insanlara ve topluma GERÇEK bir hizmet verme alanındadır.
·       En azından görülebildiği kadarı ile şemaları açıktır.
·       Çevirdikleri gizli işler ve ilişkiler tabii ki vardır desek de bunları ancak alanında uzman olanlar saptayabilirler.
·       Bizim ise, özellikle de DİN ve inanç çıkışlı olması gerekli olan konunun toplumsal ve ekonomik bağlarını, etki ve çıkarlar ilişkilerini, politik durumlarını birlikte görebilmemiz gerekir.
·       İSLAM içerisinde de yaygın olarak bilinen örgütlenmeler vardır. İSLAM dünyasında bu alanda yapılmış ve yayınlanmış birçok inceleme ve yayın zaten vardır.
·       Bizim için ise şu an "tarafsız ve de bilimsel bir inceleme" ile günümüze bakabilmemiz çok zor olsa gerek.
·       Burada özellikle son yıllara bakabilmek çok zor gibi geliyor bana.
·       Çünkü siyasi baskı-güç ve çekim odaklarının ağırlığı halen daha bu alanın üzerinde etkisini göstermektedir.
·       İleriki dönemlerde/yıllarda daha özgün ve bağımsız bakılabileceğine inanıyorum.
·       Sanırım MEZHEP-TARİKAT-CEMAAT bağlamında olan tüm ilişkilerin önümüzdeki dönemler içerisinde, öncelikle TÜRKİYE CUMHURİYETİ modelinde daha modern ve ilerici denilebilecek bir geçişe dönüşebileceğine inanıyorum.
·       Yani esas olan uzlaşma ve kendini kabullendirme durumu yine bir batı/hıristiyan devletlerinde olduğu gibi bir yolu tutacaktır.
·       Çağdaş ve demokratik hukuk devleti içerisinde anayasal olarak tanınacak ve çerçevesi daha açık ve somut belirlenecek bir inanç ve inanca dayalı örgütlenme özgürlükleri bunun bir modeli olacaktır.
·       Anayasal yurttaşlık çerçevesinde sosyal, ekonomik, siyasal, ticari.. örgütlenme modellerine eş durumda bir "inanç örgütlenmesi" gelişecektir.
·       Ve tabii ki bu durum "tüm" "inanç gruplarını" kapsayacaktır.
·       Benim bu gelişmenin olacağından hiç bir kuşkum yoktur.
·       Çok uzun yıllar sürecek de olsa böyle bir aşamaya ulaşılacaktır.
·       Bu durumda en büyük karşı çıkış ve engel ise genel varsayımdaki gibi "seküler" cenahtan değil tam tersine başka köşelerden gelecektir.
·       Şu an itibari ile kendilerini güçlü ve etkili sanan ve de öyle olan gruplar hiç bir zaman bulundukları pozisyondan vaz geçmeyecekler ve hiç bir grupla ellerindeki otoriteyi ve gücü yitirmek istemeyeceklerdir.
·       İşte tam da bu durumda "çağdaş ve demokratik hukuk devleti" vatanıyla, milletiyle, seküler yapıyı güçlendirerek, yurttaşlık bilinci ve hakları ile anayasal bağları oluşturduğunda -ancak- benim ön gördüğüm dönem gelebilecektir.
·       Tabii ki bu arada hiç unutmamamız gereken de yine global güçlerin üzerimizdeki sosyo-ekonomik-siyasi etkileri olmalıdır.
·       Ya da "bizim" bu güçlere karşı ne kadar, ne denli sağlam durabileceğimiz sorgulanmalıdır.
     Saygılarımla ....
     ÖĞRETMEN Gönen ÇIBIKCI, 
      08.11.2017, M.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum yapanın adı ve soyadı: