FB ARKADAŞLIĞI VE
YAZILARIMIZ
·
Facebook'ta
paylaşım yapmak oldukça basit ve zahmetsiz.
·
HERKES
rahatca kayıt olur ve kullanabilir.
·
Arkadaşlar
edinir, bir başkalarına arkadaş olur...
·
Bazı
insanlar için Facebook’da birçok arkadaşa sahip olmak, bir popülerlik
göstergesidir, çok sevildiğini, sayıldığını ya da tanındığını gösterir.
·
Bir
de sayfasında yüzlerce kişi var ise “arkadaş” olarak kayıtlı... Hangi birisine
baksın!
·
Çoğunu
da tanımaz zaten.
·
Ordan
burdan edinilen isimler ile dolu arkadaş listesi...
·
Bu
iyi mi, kötü mü...
·
Ben
pek bilemedim! Diyeyim.
·
Belki
de sadece çok az, gerçekten sevdiğin, takdir ettiğin, beğendiğin, yazışmak
istediğin kişiler arkadaşın olmalı.
·
Bu
çok daha iyi sanırım.
·
Size
hiç bir dönüşümü olmayan, hiç bir “tık” bile olmayan kişilerin listende
bulunması ne kadar “doğru” dersiniz?
·
Ya
da “epeydir bildiğin” tanıdığın kişler ile hiç bir iletişiminiz olmuyor ise,
onları listenizde tutmanızın ne gibi bir “değeri” olabilir?
·
Sana
pek de değer vermediğini mi göstermek istiyor olabilir?
·
Bazılarımız
Facebook arkadaşlarına bakıp “bu kim ya?” derler, yine de “belki lazım olur”
diye o kişiyi silmez.
·
Kısacası
Facebook’da olmak da bir dert, olmamak da...
·
Bazılarının
ise dediklerine göre hiç Facebook sayfası yokmuş. Tabii ki herkes kendisi bilir
ve karar verir.
·
Tüm
bunlara rağmen Facebook sayfası olanların durumu genelde hep aynidir:
·
İlk
anda hep şu sorular gelir aklımıza...
Kim ne yazmış?
Ne desem ki...
Bir şeyler yazsam mı, boş mu versem?
Aman bu kişiye hemen bir yorum, simge göndereyim.
Herkes bir şeyler koyuyor, ben de ne koysam ki?
Bak şimdi, oturup yine yazmış uzun, uzun!
Sanki, biz bilmiyoruz...
Ne insan yaaa...
Bazen de insanlar, “sinir bozucu” da olabilir.
Dünyada sinir bozucu birçok şey olurken, sizi
sinirlendiren kişisel sorunları neden gözünüzün önünde tutasınız?
·
2014’te,
2.000 kişiyle yapılan araştırma, insanların “arkadaşlar”ını neden sildiklerini
söylüyor.
%68 gereksiz böbürlenme
%56 sivri dilli iletiler
%48 oyun istekleri
%41 ilgi arsızlığı
%38 aşırı derecede selfi
·
Kimi
sileceğinize kendiniz karar verin!
·
Bazen
şundan bundan bir iki sayfa yazı yazmak çok da zor olmaz.
·
Belki
de birçok insanın yazdıklarına “pek de matah bir şey değil” de denilebilir.
·
Onun
bunun yazdıklarını görüp de “burun kıvıranlar”, okumağa bile yanaşmayanlar”,
“yüz vermek” bile istemeyenler, hiç de “önemsemeyenler”... o kadar çok ki...
·
Olamaz
mı?
·
Olur,
tabii ki...
·
Herkes
her yazıyı “okumak”, her önüne gelene de “yüz vermek” zorunda değil!
·
Bir
de uzun, uzun yazıları, ciddi ciddi konuları okumak pek de kolay değil.
Herkesin işi de değil.
·
Çoğunun
zaten zamanı bile yok, oturup da okusun...
·
İnsanların
içleri sıkılıyormuş, öyle ciddi ve uzun yazılara da pek gönülleri olmuyormuş...
·
Çok
doğru!
·
Çok
haklılar!
·
Kısa,
kısa şakalar, espriler, selamlaşmalar, merhabalar, beğeni sunmalar... yeterli
oluyor.
·
Ben
ise günün çok alınıp-verilen konularının dışında kalmak, parti politikalarına
da bulaşmamak istiyorum.
·
Özellikle
de insanların, toplumun gelişiminin, temel eğitiminin çok daha önemli olduğunu
görüyorum.
·
Yazdıklarımı
çok az kişi bile okusa bile, yine de bir yararı olacaktır diye düşünüyorum.
·
Öyle
aman, aman bir okur kitlem de yok.
·
Ya
da okuyup da bir geri dönüşe gerek duymayanların da olabileceğini iyi
biliyorum.
·
Olsun...
·
Kendimce
ben de yazı yazıyorum.
·
Ben
düşüncelerini, gördüklerimi, bildiklerimi yazıya dökerken bir karşılık da
“beklemediğim” için, “kendim için” yazdığımdan dolayı da huzurluyum.
·
Buna
rağmen sizin gibi güzel insanların zahmet edip yazdıklarımı okumanıza da çok
saygı duyuyorum.
·
Sağ
olun.
·
En
iyi dileklerimle...
Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 26.01.2019, M.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yapanın adı ve soyadı: