25 Nisan 2019 Perşembe

Çağdaş Toplum ve Hukuk

          Çağdaş Toplum ve Hukuk

§        İçinde yaşadığınız toplumun gerçek kültürü ve gerçek değerleri ne ise onun ile karşılaşırsınız ancak.

§        İnsanlar da çok çeşitlidir, genetik farklılıkları, bireysel özellikleri çok farklılıklar gösterir. Bu hep böyle olmuştur.

§        Onbinlerce yıldır gelen doğasının getirdiği hayvani yönlerin ise “toplumsal terbiye, eğitim ve ahlak” ile iyiye yönlendirilmesi, ne kendine ne de bir başka varlığa zarar vermeyecek bir duruma getirilmesi gerekir.

§        Toplumun düzenine ve diğer insanlara-varlıklara zarar vermeğe başlayan bir insan için toplumlar-devletler kendilerince kurallar ve sınırlamalar getirmişlerdir.

§        Her çağ ve her yöre, her toplum farklılıklar gösterse bile günümüzün “evrensel değerleri” içerisinde “çağdaş hukuk” devleti en iyi ve en geçerli yöntemleri, yasaları bulmak, kabul etmek ve uygulamak zorundadır.

§        Tek tek de olsa kötü ve zararlı örneklerin de yine ayni çerçevede ele alınıp, değerlendirilip, yargılanması gerekir.

§        “Benim” olan höş görülsün diye bir şey olamaz.

§        Ya da “istisnalar” diyerek ortaya çıkmış olan çirkin tablolar yumuşatmağa çalışılamaz.

§        Suç ve suçlu varsa, bunu belirleyen, tanımlayan, yargılayan ve karara bağlayan mahkemeler her şeyin üzerinde olmalıdır.

§        Hukuk evrensel ve partiler üstüdür.

§        Herkes yasalar önünde eşittir ve eşit muamele görürü, adil yargılanır.

§        Çağdaş bir toplum olmak için her şeyden önce “bu” düşünce ve uygulama biçimi gerekir.

§        Ekmek ve su bulunabilir belki de yaşamak için her zaman.

§        Ama “adil” bir toplum ve vicdanı “hür” bir yargılama sistemi olmadan hiç bir birey “ben çok rahat yaşıyorum, başkasından bana ne” dememelidir.

§        Hiç bir çağdaş devlet biçiminde hiç bir grup, kitle, parti ya da meslek, mezhep bir diğerinden üstün tutulamaz ve farklı bir davranışla kendilerine ayrıcalıklar yapılamaz.

§        Bizim asıl bakmamız gereken pencere “bu” olmalıdır:

§        İnsanlığın bugün ulaştığı “evrensel değerler” ve “demokratik, çoğulcul, güçler ayrımı ilkesine bağlı bir özgürlükcü parlamenter devlet yapısı” olmalıdır.

§        Bu ilkelerin herkes için, her bir birey ve anayasal güvence ile kurulmış dernek, kuruluş ve siyasi partiler için de kabul görülmesi gerekir.

§        Bu da yetmez tabii ki tüm bu özelliklerin yaşatılması ve garanti altına alınması için çaba gösterilmesi gerekir.

§        Yaşamanın, insan olmanın asıl anlamı da bu değil midir?

§        İnsan onuru her şeyin üzerinde tutulmalı ve korunmalıdır.

§        Şu son 5 bin yıllık insanlık tarihi ile görüyoruz ki “tek tanrılı dinler” de temelde hep “insan” denilen varlığın iyiye ve huzura gitmesi için birer “yol gösterici” olmuştur.

§        Bu dinlerin ilk verdikleri “temel mesajlar” ve “öğretiler” zamanla çok yönlü olarak farklı alanlarda ele alınmış ve çok dağınık yapılanmalara bürünmüş olsalar bile, yine de bu örnekle görüyoruz ki insanın diğer insanları “sömürmek” istemesi, “kendilerine ayrıcalıklar tanıyacak rejimler” kurmak istemeleri hiç durmaksızın artmıştır.

§        Son din ve son gönderilmiş kitap Kur’an yine yerinde durmaktadır.

§        İsteyen bundan bu yol göstericilikten doğrudan doğruya yararlanır.

§        Ne yazık ki bugün gelinen noktada dünyanın her yerinde çok ama çok sayıda gruplar yeni, yeni yapılanmalar (mezhepler, tarikatlar) ortalıktadırlar ve birçok alanda egemendirler.

§        Ve de bunlar “kendilerince” geliştirdikleri bir dünya ve toplum sistemini uygulamak, diğer insanlara da uygulatmak istemektedirler. Bu istek şiddete ve teröre kadar artmaktadır.

§        Çok kısaca şunu söyleyebiliriz: Toplumun içinde kendi aralarında ve de bir toplumun çeşitli “kesimlerinde” çok, çok “farklı kültür grupları” oluşmuştur.

§        Kültürlerin kendileri arasında devam eden çekişmeleri ve üretimden, "siyasal erk"den daha çok pay almak istemeleri, iktidarda daha çok söz sahibi olmak istemeleri her zaman görülmüştür.

§        Bu çıkar çekişmeleri ve egemen olma çabaları dünyanın her yöresinde var olmuştur.

§        Bu gerekli ya da gereksiz çatışmaların bazen da savaşların, olmamasının ise aslında tek formülü evrensel-çağdaş yöntem ve kurallara sahip çıkabilmektir, onları uygulamaktır.

§        Güç odakları, global güçler ise yine “kendilerince haklı” gördükleri talepleri doğrultusunda birçok ülkenin çağdaş değerlerle yönetilen devletler olabilmesine izin vermemektedirler. Bu da onların düşüncesi ve yöntemidir.

§        Tüm bunlara rağmen, yine de bizim gibi insanlara, sıradan bireylere düşen tek çözüm yolu “evrensel-çağdaş” bir yolu istemek ve o yolda yürümektir.

§        Yoksa boş ve gereksiz, tabansız tartışmalar ile enerjisini ve sağ duyusunu yitiren toplumların oluşmasına katkıda bulunuruz.

§        Hayır, bizler her zaman tüm bunlara rağmen yine de doğru yolu seçmeliyiz.

§        Umut ve bilgi dolu, emek dolu, akıl ile yönlendirilmiş günlerimiz bize mutlu ve refah dolu bir toplumu ancak sağlayacaktır.

§        Saygılarımla...

§      ..........................  Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 24.04.2019, M.

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum yapanın adı ve soyadı: