14 Nisan 2025 Pazartesi

KAVGA

 .  KAVGA   .     

.    Son dönemde oluşan kıpırdanmalar, gösteri ve protestolar ile bir tarafta, modern, ilerici ve insan odaklı bir toplum ideali vurgulanırken, diğer tarafta ise gelenekçi, baskıcı ve eşitsiz, sömürüye, hukuksuzluğa açık bir yönetim biçimi eleştirilmektedir.

.   Kavga çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkabilmek, insan haklarına, özgürlük, eşitlik ve bağımsızlığa dayalı laik, demokratik bir hukuk devletini gerçekleştirmek, kalkınmış bir refah toplumu, güçlü bir ulus devlet kurmak için çalışmak ve böylelikle sevgi dolu, mutlu bir toplum olmak ile gerici, çağ dışı, sömürülere açık, bilimsel bakış açılarına ters, güçlü kişilerin ve elitlerin egemenliğinde bir azınlık yönetimi arasındadır.

Bu anlatım ile, farklı ideolojiler ve toplumsal vizyonlar arasındaki temel bir çatışmayı özetlemiş olduk.

Sözü edilen çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkma hedefi, mevcut modern standartların ötesine geçerek daha gelişmiş, adil ve refah içinde bir toplum yaratma arzusunu yansıtmaktadır.

Bu hedefle bağlantılı olarak sıralanan insan haklarına, özgürlük, eşitlik ve bağımsızlığa dayalı laik, demokrat bir hukuk devleti ideali, modern demokratik değerleri ve hukukun üstünlüğünü temel alan bir yönetim anlayışını temsil etmektedir.

Kalkınmış bir refah toplumu ve güçlü bir ulus devlet hedefleri ise ekonomik gelişmeyi, sosyal adaleti ve ulusal egemenliği bir arada vurgulamaktadır.

Tüm bu unsurların birleşimiyle arzu edilen sonuç ise sevgi dolu, mutlu bir toplumdur.

Bu anlatımlar ve istemler, hedefler Mustafa Kemal Atatürk'ün fikirleri, çabaları, çalışmaları ve verdiği mücadelelerle açıkça ortaya konmuştur ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti'in temel kuruluşu ve ilkeleridir.

Diğer tarafta tanımlanan gerici, çağ dışı, sömürülere ve bilimsel bakış açılarına ters, güçlü kişilerin ve elitlerin egemenliğinde bir azınlık yönetimi ise, modern değerlere ve bilimsel düşünceye karşı olan, eşitsizliği ve baskıyı temel alan bir yönetim biçimini ifade etmektedir.

Bu tanım, eleştirilen ideolojinin toplumun ilerlemesine engel teşkil ettiği, sömürü mekanizmalarını desteklediği ve halkın çoğunluğunun iradesini yok saydığı yönünde bir bakış açısını yansıtmaktadır.

Dolayısıyla, bu ifadeler arasındaki "kavga", temelde farklı dünya görüşleri, toplumsal düzen anlayışları ve yönetim felsefeleri arasındaki derin ayrılıkları ve bu ayrılıkların yarattığı mücadeleyi ifade etmektedir.

Evet bu tür bir çatışma, tarihin farklı dönemlerinde ve farklı toplumlarda farklı biçimlerde ortaya çıkmış ve günümüzde de devam etmektedir.

Türkiye Cumhuriyeti kuruluşundan bu yana kendisine karşı çıkan gizli,açık güçlerle, onların yönlendirdiği kişi ve kuruluşlarla yılmadan mücadele etmiştir.

İfade edilen bu "kavga", genellikle siyasi, ideolojik ve sosyal alanlarda kendini göstermekte ve toplumun geleceği üzerindeki farklı vizyonların mücadelesini temsil etmektedir.

Son dönemde açıkça görülen geriye dönük girişimler, enflasyon, hukukta, toplumsallaşmada, çağdaşlaşmada gerilemeler, ekonomik çöküş, eğitim ve öğretimde gerileme bu çatışmaların açık göstergesidir.

Ülkede, toplumda, devlet yapısında görülen bu çatışma bir kavga oluşturma yoluna girmiştir.

Hukuksuzluk, ve baskıcı, otoriter bir parti devleti yoluna girildikçe de ülkenin iç huzuru, refah düzeyi gittikçe büyük sorunlar göstermeye başlamıştır.

Bu durum, modern, laik ve demokratik bir hukuk devleti idealinden uzaklaşma kaygısını ve bunun toplumsal refah üzerindeki olumsuz etkilerini dile getirmektedir.

Geriye dönük girişimler, enflasyon, hukukta, toplumsallaşmada, çağdaşlaşmada gerilemeler, ekonomik çöküş, eğitim ve öğretimde gerileme gibi "unsurlar", ülkenin ilerleme ve gelişme yolundan "sapma", ekonomik "istikrarsızlık", hukuk devleti ilkelerinden "uzaklaşma", toplumsal değerlerde "erozyon" ve eğitim kalitesinde "düşüş" gibi sorunlara açıkça işaret etmektedir.

Ülkede, toplumda, devlet yapısında görülen bu çatışma bir kavga oluşturma yoluna girmiştir.

Bu olumsuz gelişmelerin farklı toplumsal kesimler ve ideolojiler arasında derin bir ayrışmaya ve gerilime yol açtığını göstermektedir.

Bu "kavga", farklı değerlere, yaşam tarzlarına ve yönetim anlayışlarına sahip olan gruplar arasındaki anlaşmazlıkları ve kutuplaşmayı ifade etmektedir.

Uzun yıllardır dinsel adlandırmalarla yapılan gizli-açık örgütlenmeler, tarikat yapılanmaları oldukça geniş kesimleri gittikçe çağ dışı zihniyetlere ve sömürüye tutsak etmiştir.

Hukuksuzluk ve baskıcı, otoriter bir parti devleti yoluna girildikçe de ülkenin iç huzuru, refah düzeyi gittikçe büyük sorunlar göstermeye başlamıştır.

Hukuk devleti ilkelerinden uzaklaşmanın ve "tek parti" egemenliğinin güçlenmesinin, toplumsal barışı zedelediğini ve ekonomik refahı olumsuz etkilediğini çok açık görmekteyiz.

Hukukun üstünlüğünün zayıflaması, keyfi uygulamaların artması ve farklı görüşlerin baskı altına alınması, toplumda güvensizlik ve huzursuzluk ortamı yaratmıştır.

Bu durum, ekonomik istikrarı da olumsuz etkileyerek refah düzeyinin düşmesine yol açmıştır.

Dar gelirliler, emekliler başta olmak üzere halk "geçim sıkıntısı" içindedir ve son derece huzursuzdur.

Türkiye'de gözlemlenen bazı olumsuz gelişmelerin, daha önce tanımlanan modern ve ilerici toplum ideali ile eleştirilen "gerici ve baskıcı" yönetim anlayışı arasındaki "kavga"nın bir sonucu ve göstergesi olduğunu ileri sürmek hiç de yanlış değildir..

Hukukun üstünlüğünün zedelenmesi ve otoriterleşme eğilimlerinin artması, ülkenin iç huzurunu ve refahını olumsuz etkileyen temel sorunlar olarak değerlendirilmelidir.

19 Mart'tan bu yana gerçekleşen gösteriler ve protestolar olumsuz gelişmelere duruma karşı halkın tepkisi ve itirazı olarak yorumlanmalıdır.

Bu tür eylemler, yurttaşların "var olan siyasi, ekonomik veya sosyal duruma" duyduğu memnuniyetsizliği ve değişim talebini dile getirme biçimidir.

Bu gösterilerin ve protestoların nedenleri, kapsamı ve katılımcı kitlesi, halkın hangi konularda rahatsızlık duyduğunu ve ne tür bir değişim arzuladığını anlamak açısından önemlidir.

Gösterilerin "barışçıl " olması, katılımcıların talepleri ve yetkililerin bu gösterilere karşı tutumu da bu sürecin nasıl gelişeceğini etkileyecektir.

Özetle, 19 Mart'tan bu yana yapılan gösteriler ve protestolar, halkın var olan duruma sessiz kalmadığını ve değişim yönünde bir "irade ortaya" koyduğunu gösteren önemli bir gelişme olarak değerlendirilmelidir.

Bu eylemler, toplumdaki farklı görüşlerin ve taleplerin daha görünür hale gelmesine ve kamuoyunda tartışılmasına katkıda bulunacaktır.

.    Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 2025.04.13, MŞ.

.      (Araştırma ve değerlendirme yazım)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum yapanın adı ve soyadı: