25 Eylül 2021 Cumartesi

İnsan Onuru Dokunulmazdır

 İnsan Onuru Dokunulmazdır!

Öğrencinin Onuru da Dokunulmazdır! 

·         ''İnsan onuru'' insanın sırf insan olması sebebiyle değerli ve saygıya layık bir varlık olması şeklinde tanımlanabilir.

·         İnsan onuru terimi, hukuk devleti ilkesinin temel gereklerinden biridir ve bir devletteki anayasacılığın gerçek olup olmadığının, yani devletin anayasal devlet olup olmadığının da bir göstergesidir.

·         Türkiye Cumhuriyeti Anayasası 2. maddesinde Cumhuriyetin niteliklerini sayarken “insan haklarına saygılı devlet” ifadesini kullanmıştır.

          Bu ifade Türkiye Cumhuriyeti devletinin ve anayasasının kendisine temel olarak insanı aldığını göstermektedir.

·         O halde insan haklarını korumak ve uygulanmalarını sağlamak devletin temel görevlerinden biridir. 

İnsan, hem hukukun hem de devletin temelidir. 

İnsan, başka hiçbir özelliğine bakılmadan değerli bir varlıktır.

İşte insanın sırf insan olması sebebiyle değerli ve saygıya layık olmasına insan onuru denir. (1)

Öğretmen bir pedagogdur, eğitmendir, eğiticidir, yol göstericidir. 

İnsana ahlakı ve güzel bilgileri verecek olandır; gelecek kuşakları biçimlendirecektir.

Kendisinin her şeyden önce vicdanlı olması ve yüksek karakter özelliklerini taşıması gerekir.

Sıradan bir memur gibi değildir bir öğretmen.

Öğrencilerinin ruhlarına, kişilik gelişimlerine ve ahlaki özelliklerine iyi davranışı vermesi gerekendir.

Öğrencisi ona teslim edilmiş bir emanettir.

·         

Ailesi ve devlet o öğrenciyi o öğretmene teslim etmiştir.

·         

Eğer bir öğretmen bir öğrencisini hor gördü, ona haksız davrandı ise ve hatta ruhsal ve bedensel baskı ya da şiddet uyguladı ise o kişinin artık diğer öğretici performanslarının hiç bir anlamı kalmamıştır. 

İsterse çok bilgili ve yüksek diplomaları olan bir öğretmen olsun, hiç bir değer taşımaz!

·         

Asıl görevini kötüye kullanmış demektir.

Bizler hoş görmek istesek de bu durum işin doğasına aykırıdır.

Çağdaş eğitim bilim ve insan hakları buna göz yumamaz. Önce vicdan ve adalet gelir. Bilgi ise çok daha ileriki sıralarda yerini alır.

·         Hele ki hiç bir savunma gücü olmayan çocukların teslim edileceği öğretmenlerin eğitildiği bir öğretmen okulunda bu tür davranışlar asla kabul edilemez.

·         Size teslim edilmiş bir ''emanete'', bir ''güçsüze'' onun onurunu kıracak, bedenini ve ruhunu yaralayacak bir davranışda bulunmanın haklı bir gerekçesi asla olamaz. Hiç kimsenin böyle bir hakkı yoktur.

·         Eğer bir öğrenci dersi engelliyorsa, hakaret ediyorsa, şiddete başvuruyorsa, saygısızlık ediyorsa, bir disiplin suçu işliyorsa bunun cezası yönetmeliklerde bellidir.

·         Hele bu olay bir eğitim alanı içerisinde ise, yıllar sonra bile sorgulanır.

Hesap sorulur.

Suç olarak kabul edilen davranışlar da günü gelir cezalandırılır.

·         ''İnsanlık onuru'' ve ''güzel ahlak ilkeleri'' bunu gerektirir.

·         Anayasalar bunu şu biçimde belirtir:

    ''İnsanlık onuru dokunulmazdır''. 

Anayasa insanlık onurunu koruma altına almıştır. 

Aksi durumlar suçtur. 

''Menschen Würde ist unantasbar''. F. Almanya Anayasa Mahkemesine göre, insan onuru, insanın kisilik değerini ve bağımsızlıgını kapsamaktadır ( BVerfGE 30, 39 vd.)

·         Latince kökenli sözcük olan Mobbing herkes tarafından bilinmektedir günümüzde.

Bu söz psikolojik şiddet, baskı, kuşatma, taciz, rahatsız etme veya sıkıntı vermek anlamlarına gelir.

En iyi ifade eden anlamıyla yıldırma veya iş yerinde psikolojik terör anlamlarıdır.

Olumsuz etki yapacak ''laf atma'', ''haksız görevler vermek'' de buna dahildir.

Son yıllarda birçok kurum bu olaylarla çalkalanmaktadır.

Davalar ve cezalar gündemdedir hep.

Hiyerarşik yapılanmaların olduğu yerlerde denetimler de yoksa, gücü elinde tutan kişi bir başkasına, kendinden güçsüz olana psikolojik yollardan baskı uygulamasıdır.

Son dönemde birçok alanda disiplinler arası çalışılan bir konu haline gelmiştir.

·         Bilirsiniz, Katolik kilisesi bu tür dedikodularla, söylentilerle yüzlerce yıl uğraştı. Papazların, rahiplerin, keşişlerin taciz, baskı ve kötü muamele yapabildikleri biliniyordu ve bu konuda koşmak bir tabu idi.

Ama artık bugün, Katolik kilisesi de her türlü istismarı ve uygulanan şiddeti bir suç olarak kabul ediyor.

Özellikle cinsel tacizler açığa çıkarılıyor.

Davalar açılıyor, suçlular cezalandırılıyor.

·         Örneğin Alman polis örgütünde erkek meslektaşları tarafından baskı ve taciz ile karşılaşmış ve dayanamayıp intihar etmiş bayan memurlar da olmuştur. Birçok dava da açılmıştır.

·         Bu konuda benim ilk söylemek istediğim şudur:

- Bizde olur böyle şeyler... ya da

- Öğretmen sever de döver de... türü düşüncelerin bile kabul görür olması çok yanlıştır, hem ayıp hem de çok üzücüdür.

·         Eğitim almış, öğretmenlik yapmış, yöneticilik yapmış, aile kurmuş kişilerin konuşmalarında bu tür baskı ve şiddeti hoş görür, normalmiş gibi dillendirir olmaları çok üzücü bir durumdur.

·         Benim bu durumu yazıyor olmamın bazı kişileri rahatsız ediyor olması ise normaldir. Beni ''ukalalıkla'', ''çok bilmiş''likle suçlayanlar olacaksa da tabii ki o da olabilir.

·         Kendi onurunuzu ve gururunuzu, ruhunuzu, varlığınızı, yaşamınızı, canınızı ne kadar çok korumak ve sevmek durumunda iseniz, en az o oranda güçsüzlere ve size emanet edilenlere de öyle davranmalısınız.

·         Bir yandan çok yurtsever, demokrat, aydın vb olacaksınız, ülkenin siyasetini, dünyanın gidişatını sorgulayacaksınız, tüm haksızlıklara karşı çıkacaksınız, sivil toplum örgütlerinde görev alacaksınız ama bir insan onuru ve güçsüzü koruma konusuna gelince söz, ''ya işte'' diye başlayan cümleler kuracaksınız...

·         ''Olur, olur, sen boş ver bunları'' diyebilenler de olur mu dersiniz?

·         İnsan ne için yaşar dersiniz?

    Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 21 ağustos 2016, 01:45, KUŞADASI.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum yapanın adı ve soyadı: