İnsan Onuru Dokunulmazdır!
Öğrencinin Onuru da Dokunulmazdır!
· ''İnsan
onuru'' insanın sırf insan olması sebebiyle değerli ve saygıya layık bir varlık
olması şeklinde tanımlanabilir.
· İnsan
onuru terimi, hukuk devleti ilkesinin temel gereklerinden biridir ve bir
devletteki anayasacılığın gerçek olup olmadığının, yani devletin anayasal
devlet olup olmadığının da bir göstergesidir.
· Türkiye
Cumhuriyeti Anayasası 2. maddesinde Cumhuriyetin niteliklerini sayarken “insan
haklarına saygılı devlet” ifadesini kullanmıştır.
Bu ifade Türkiye
Cumhuriyeti devletinin ve anayasasının kendisine temel olarak insanı aldığını
göstermektedir.
· O halde insan haklarını korumak ve uygulanmalarını sağlamak devletin temel görevlerinden biridir.
İnsan, hem hukukun hem de devletin temelidir.
İnsan, başka hiçbir
özelliğine bakılmadan değerli bir varlıktır.
İşte insanın sırf insan olması sebebiyle değerli ve saygıya layık
olmasına insan onuru denir. (1)
Öğretmen bir pedagogdur, eğitmendir, eğiticidir, yol göstericidir.
İnsana ahlakı ve güzel bilgileri verecek olandır; gelecek kuşakları
biçimlendirecektir.
Kendisinin her şeyden önce vicdanlı olması ve yüksek karakter
özelliklerini taşıması gerekir.
Sıradan bir memur gibi değildir bir öğretmen.
Öğrencilerinin ruhlarına, kişilik gelişimlerine ve ahlaki
özelliklerine iyi davranışı vermesi gerekendir.
Öğrencisi ona teslim edilmiş bir emanettir.
·
Ailesi ve devlet o öğrenciyi o öğretmene teslim etmiştir.
·
Eğer bir öğretmen bir öğrencisini hor gördü, ona haksız davrandı ise ve hatta ruhsal ve bedensel baskı ya da şiddet uyguladı ise o kişinin artık diğer öğretici performanslarının hiç bir anlamı kalmamıştır.
İsterse çok
bilgili ve yüksek diplomaları olan bir öğretmen olsun, hiç bir değer taşımaz!
·
Asıl görevini kötüye kullanmış demektir.
Bizler hoş görmek istesek de bu durum işin doğasına aykırıdır.
Çağdaş eğitim bilim ve insan hakları buna göz yumamaz. Önce
vicdan ve adalet gelir. Bilgi ise çok daha ileriki sıralarda yerini alır.
· Hele ki
hiç bir savunma gücü olmayan çocukların teslim edileceği öğretmenlerin
eğitildiği bir öğretmen okulunda bu tür davranışlar asla kabul edilemez.
· Size teslim
edilmiş bir ''emanete'', bir ''güçsüze'' onun onurunu kıracak, bedenini ve
ruhunu yaralayacak bir davranışda bulunmanın haklı bir gerekçesi asla olamaz.
Hiç kimsenin böyle bir hakkı yoktur.
· Eğer bir
öğrenci dersi engelliyorsa, hakaret ediyorsa, şiddete başvuruyorsa, saygısızlık
ediyorsa, bir disiplin suçu işliyorsa bunun cezası yönetmeliklerde bellidir.
· Hele bu olay
bir eğitim alanı içerisinde ise, yıllar sonra bile sorgulanır.
Hesap sorulur.
Suç olarak kabul edilen davranışlar da günü gelir cezalandırılır.
· ''İnsanlık
onuru'' ve ''güzel ahlak ilkeleri'' bunu gerektirir.
· Anayasalar
bunu şu biçimde belirtir:
''İnsanlık onuru dokunulmazdır''.
Anayasa insanlık onurunu koruma altına almıştır.
Aksi durumlar suçtur.
''Menschen Würde
ist unantasbar''. F. Almanya Anayasa Mahkemesine göre, insan onuru, insanın
kisilik değerini ve bağımsızlıgını kapsamaktadır ( BVerfGE 30, 39 vd.)
· Latince
kökenli sözcük olan Mobbing herkes tarafından bilinmektedir günümüzde.
Bu söz psikolojik şiddet, baskı, kuşatma, taciz, rahatsız etme
veya sıkıntı vermek anlamlarına gelir.
En iyi ifade eden anlamıyla yıldırma veya iş yerinde psikolojik terör anlamlarıdır.
Olumsuz etki yapacak ''laf atma'', ''haksız görevler vermek'' de
buna dahildir.
Son yıllarda birçok kurum bu olaylarla çalkalanmaktadır.
Davalar ve cezalar gündemdedir hep.
Hiyerarşik yapılanmaların olduğu yerlerde denetimler de yoksa,
gücü elinde tutan kişi bir başkasına, kendinden güçsüz olana psikolojik
yollardan baskı uygulamasıdır.
Son dönemde birçok alanda disiplinler arası çalışılan bir konu
haline gelmiştir.
· Bilirsiniz,
Katolik kilisesi bu tür dedikodularla, söylentilerle yüzlerce yıl uğraştı.
Papazların, rahiplerin, keşişlerin taciz, baskı ve kötü muamele yapabildikleri
biliniyordu ve bu konuda koşmak bir tabu idi.
Ama artık bugün, Katolik kilisesi de her türlü istismarı ve
uygulanan şiddeti bir suç olarak kabul ediyor.
Özellikle cinsel tacizler açığa çıkarılıyor.
Davalar açılıyor, suçlular cezalandırılıyor.
· Örneğin
Alman polis örgütünde erkek meslektaşları tarafından baskı ve taciz ile
karşılaşmış ve dayanamayıp intihar etmiş bayan memurlar da olmuştur. Birçok
dava da açılmıştır.
· Bu konuda
benim ilk söylemek istediğim şudur:
- Bizde olur böyle şeyler... ya da
- Öğretmen sever de döver de... türü düşüncelerin bile kabul görür
olması çok yanlıştır, hem ayıp hem de çok üzücüdür.
· Eğitim
almış, öğretmenlik yapmış, yöneticilik yapmış, aile kurmuş kişilerin
konuşmalarında bu tür baskı ve şiddeti hoş görür, normalmiş gibi dillendirir
olmaları çok üzücü bir durumdur.
· Benim bu
durumu yazıyor olmamın bazı kişileri rahatsız ediyor olması ise normaldir. Beni
''ukalalıkla'', ''çok bilmiş''likle suçlayanlar olacaksa da tabii ki o da
olabilir.
· Kendi
onurunuzu ve gururunuzu, ruhunuzu, varlığınızı, yaşamınızı, canınızı ne kadar
çok korumak ve sevmek durumunda iseniz, en az o oranda güçsüzlere ve size
emanet edilenlere de öyle davranmalısınız.
· Bir yandan
çok yurtsever, demokrat, aydın vb olacaksınız, ülkenin siyasetini, dünyanın
gidişatını sorgulayacaksınız, tüm haksızlıklara karşı çıkacaksınız, sivil
toplum örgütlerinde görev alacaksınız ama bir insan onuru ve güçsüzü koruma
konusuna gelince söz, ''ya işte'' diye başlayan cümleler kuracaksınız...
· ''Olur,
olur, sen boş ver bunları'' diyebilenler de olur mu dersiniz?
· İnsan ne için
yaşar dersiniz?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yapanın adı ve soyadı: