ÇOCUKLUK ANILARIM - I
- TİRE ve
TİRELİ OLMAK -
Ben bir TİRE’liyim ve çok gurur duyuyorum yaşadıklarımla,
tanıdıklarımla...
Aradan çok uzun yıllar geçmesine rağmen içimde yer eden kişileriyle gurur duyuyorum.
Bana sevgi ve güven veriyor, büyük bir aidiyet veriyor.
Yıllar geçse de, çook uzaklarda yaşıyor olsam da yine de çocukluğumu ve
çocukluğumun Tire’sini, onun insanlarını hep aklımda ve yüreğimde tutuyorum.
Seviniyorum....
Bir Tireli çok zengindir bilir misiniz?
Çünkü onun yanı başında, arkasında koca bir şehir vardır,
esnafıyla, komşusuyla, hatıralarıyla, çocukluğuyla, sokaklarıyla, anılarıyla,
ahlakıyla....
Çok zenginim bir TİRELİ olarak, çok sevgi ve hoşgörü dolu isem bu
da bir TİRELİ olmamdan, insanlarımı sevmemden ve onları tanımamdandır, diye
düşünüyorum.
Zaman, zaman hüzünlenip çocukluğumu ve Tire’yi getirsem aklıma hep gözlerim dolar,
duygulanırım.... Ya sevdiğimden ya da o günleri özlediğimden olsa gerek...
Ben de çocukluk anılarımı, çocukluğumun TİRE’sini ve İNSANLARINI anlatmak
istedim ve yazmağa başladım.
Yazdıkça aklıma daha birçokları geldi.
Yazılarımı yeniden düzenledim, genişlettim.
Bu çalışmamı severek yapıyorum.
Hele TİRELİ hemşehrilerim okuyup da yorumlarda bulunduklarında yeni bir ışık almış oluyorum anılarımdan...
Sadece akrabalar değildi yaşamın içinde var olan.
Belki de onlardan çok daha önemlisi komşularımızdı, komşu
teyzeler, amcalar, komşu çocukları... Alış veriş yaptığımız esnaf, bakkalımız,
fırıncımız, peynircimiz... vardı yaşamımızın içinde.
İnsanlar birbirlerine güvenirlerdi, sevgi ve saygı karışımı bir
ilişki vardı.
Ve onlarla kurulan güven dolu bir ilişkiler ağı, yaşam boyu devam
ederdi...
Yurt dışında, gurbette yaşanılınca tabii ki her şey bir başka, yeni ve yabancı
oluyor.
İnsanı sadece oraya geliş anından itibaren tanımağa başlıyorlar,
geçmiş yok, kökler yok...
Zaten çok farklı kültürler bir toplumda olunca da o gurbetteki kişi kendine en yakın
kültür grubuna, köylüsüne, aşiretine, cemaatine yaklaşıyor.
Bende ise bunların hiç biri olmadı.
Kendimi ve yaşamımı bağımsız ve özgürce kurdum, biraz da tek başıma…
Olsun bu da bana huzurlu bir yaşam sağladı.
Çocukluğumdan bu yana olan çok büyük bir ‘’anı boşluğu’’ şimdi
daha çok kendini hissettiriyor.
O zamanlar yaşamımı etkilemiş olan kişiler, olaylar, anılar
öylesine duruyor, ya da çağırıldığında hemen ortaya çıkıyor.
Ama gerisini de bilmek istiyor bazen insan demek ki..
Ne oldu, nasıl oldu, neler yaşadı, neler yaptı, şimdi neredeler,
ne durumdalar....
O kimdi, kimin nesi idi?
Bu duyarlılık ve bakış açısının getirdiği bilinç ile belki de
birleşince duygusallık eki, beni böyle arada bir TİRE bağlamına itiyor.
Ne yazık ki uzakta kalmak birçok insanın kaderi olmuş durumda,
isteseler bile doğdukları kente pek gidemiyorlar.
Benim ana konularımın başında dil, anadili, eğitim ve Almanya ile
birlikte ’’göç’’ ve göçe bağlı sorunlar, ‘’yabancılık’’ , ‘’kimlik ve kişilik
oluşumları’’ gelir.
Ve bugün çok daha açıkça görüyorum ki insanın toplumsal ve
kültürel kökenleri ve bunların verdiği miras en az genetik miras kadar
önemli....
Türkiye’ye geldiğimde çok uzun yıllardır Kuşadası’ndayım.
Almanya’ya da zaten 1974 de gittim.
2013 de emekli oldum.
Şimdi bazen Türkiye’de bazen, de Almanya’dayız.
TİRE’ye son yıllarda pek ender gidiyoruz.
Ama hep gidip kalmak ve sokakları dolaşmak istiyorum.
Bugün binlerce kilometre uzakta bile olsam çocukluğumun TİRE’si
hep benimle sanki...
Ruhumu besleyen bir zenginlik...
O yıllarda edindiğim deneyim ve gözlemler bana çok sağlam
bir öz güven kazanmamda temel taşları oluşturmuş.
Yardımsever, saygılı ve güler yüzlü insanlar ruhumun bir
köşelerini oluşturmuşlar.
Şimdi, nereye gidersem, gideyim yine de ayni çocukluğumdaki güven ve
rahatlıkla dolaşabiliyorum ve insanlarla sanki kendi insanım gibi iletişim
kurabiliyorum.
Bu güzel özelliği bana çocukluğumun Tire’si, onun çarşısı ve insanları, komşuları kazandırdı diye düşünüyorum.
·
Öğretmen Gönen Çıbıkcı,
·
07.06.2017, Çarşamba,
= DEVAMI VAR =
·
(XIl. Düzenleme)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yapanın adı ve soyadı: