6 Ekim 2025 Pazartesi

BAHRİYE ÜÇOK

.  Bahrİye Üçok nasıl bİrİsİ İdİ?

.  Doç. Dr. Bahriye Üçok, Türkiye'nin yetiştirdiği en önemli laiklik savunucusu, tarihçi, siyaset bilimci ve yazarlardan biridir.

Güçlü, mücadeleci ve aydın bir kadın olarak tanınır.

1919'da doğan Üçok, akademik kariyerine 1953 yılında Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nin ilk kadın öğretim üyesi olarak başladı.

1964'te doçent unvanını aldı.

Ayrıca Devlet Konservatuvarı Opera Bölümü mezunu ve sanatçı bir kişiliğe sahipti.

Akademik çalışmalarının yanı sıra aktif siyasete atıldı; Cumhuriyet Senatörlüğü ve Ordu Milletvekilliği görevlerinde bulundu.

Öldürüldüğü sırada Sosyaldemokrat Halkçı Parti (SHP) Parti Meclisi üyesiydi ve parti için bir laiklik raporu hazırlıyordu.

Laiklik, kadın hakları ve irtica tehlikesi konularında yaptığı cesur ve net açıklamalarla tanınıyordu.

Kendisi aynı zamanda Atatürkçü Düşünce Derneği'nin de kurucu üyelerindendi.

I-Neden Öldürüldü?

Bahriye Üçok, radikal dinci grupların hedefi haline gelmesi nedeniyle 6 Ekim 1990 tarihinde Ankara'daki evine gönderilen bombalı bir paketle suikast sonucu hayatını kaybetti.

Öldürülmesinin temel nedenleri, savunduğu fikirler ve duruşuydu:

Laiklik ve Atatürk İlkeleri Savunuculuğu: En temel nedeni, ülkenin laik bir yapıda kalması için verdiği mücadele ve Atatürk ilkelerini tavizsiz bir şekilde savunmasıydı.

Türban Tartışmasındaki Duruşu: Özellikle 1988'de katıldığı bir TRT panelinde, üniversitelerde kız öğrencilerin başörtüsü takmasının İslam dini ile bir ilgisi bulunmadığını, bunun birtakım tarikatların bayrağı gibi kullanıldığını kanıtlaması büyük tepki toplamış ve ölüm tehditleri almasına yol açmıştı.

Siyasal İslam'a Karşı Mücadelesi: Yaşamını siyasal İslamcılara karşı mücadeleye adamış olması ve irtica tehlikesi üzerindeki ısrarlı vurguları, radikal grupların hedefi olmasına neden oldu.

Suikastın ardından, soruşturma ve yargılama süreçleri sonucunda Yargıtay, Üçok'un Tevhid Selam ve Kudüs Ordusu örgütü tarafından öldürüldüğünü ve bu örgütün İran bağlantılı olduğunu açıklamıştır.

Suikastı gerçekleştirenler, Üçok'u "tesettür konusundaki düşünceleri yüzünden" cezalandırdıklarını ve "İslam'a sınır koyanları öldürmeyi borç bildiklerini" belirterek eylemi üstlenmişlerdi.

Gazeteci Uğur Mumcu da olayın ardından "Bahriye Üçok, Atatürk ilkelerini savunduğu için öldürüldü!" yorumunu yapmıştı.

II-Bahriye Üçok Suikastından Çıkarılması Gereken Temel Dersler

Bahriye Üçok'a yapılan suikast, Türkiye'nin yakın tarihinde derin izler bırakan bir aydın cinayetleri dalgasının parçasıdır ve maalesef tekil bir şiddet olayı olarak kalmamıştır.

Bu acı olaydan çıkarılması gereken dersler, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde, bir ülkenin geleceği için hayati önem taşır.

1. Laikliğin ve Aydın Düşüncenin Önemi

Bahriye Üçok, bir ilahiyatçı olarak, laikliğin dine düşmanlık değil, inanç özgürlüğünün ve toplumsal barışın teminatı olduğunu savundu.

Ders: Aydınlara, yani sorgulayan, eleştiren ve toplumu bilgilendiren bireylere yönelik şiddet, aslında toplumsal ilerlemeyi ve bilimi hedef alır. Ülke olarak, sadece laikliği bir yönetim ilkesi olarak değil, aynı zamanda farklı düşüncelerin ve bilginin özgürce ifade edilebildiği bir yaşam biçimi olarak korumanın hayati olduğunu unutmamalıyız.

Sonuç: Bir toplum, aydınlarını susturmaya kalkanlara karşı birleşmeli ve onların fikirlerini savunmalıdır.

2. Siyasi Şiddet ve Fikir Terörü Tehlikesi

Üçok'un öldürülmesi, sadece fiziksel bir saldırı değil, aynı zamanda bir fikir terörü eylemiydi. Amaç, sadece onu susturmak değil, benzer fikirleri savunan herkesi korkutmaktı.

Ders: Siyasal ve radikal şiddetin tehdit ve eylemleri, hafife alınmamalıdır. Sözlü tehdit, fiziksel şiddetin öncüsüdür. Bu tür eylemlere karşı toplumun tüm kesimleri, ideolojisi ne olursa olsun, net bir duruş sergilemelidir. Demokrasi, fikirlerin çatışma alanıdır, insanların değil.

Sonuç: Bireylerin inançları, yaşam tarzları veya siyasi görüşleri nedeniyle hedef gösterilmesi veya tehdit edilmesi asla normalleştirilmemelidir.

3. Hukuk Devleti İlkesine Bağlılık ve Cezasızlıkla Mücadele

Aydın cinayetlerinin büyük bir kısmı, uzun yıllar "faili meçhul" kalmış, toplumsal vicdanı yaralamış ve adalete güveni sarsmıştır.

Ders: Bir hukuk devletinde, kim olursa olsun hiçbir cinayet veya suç cezasız kalmamalıdır. Suikastların arkasındaki örgütlenmelerin ve bağlantıların tam olarak açığa çıkarılması, sadece o suçu çözmekle kalmaz, aynı zamanda gelecekteki benzer eylemleri de caydırır.

Sonuç: Toplum olarak, adaletin sağlanması ve siyasi cinayetlerin üzerindeki sis perdesinin tamamen kaldırılması için sürekli takipçi olmalıyız.

4. Kadınların Kamusal Alandaki Cesareti

Bahriye Üçok, hem akademide hem siyasette öncü bir kadındı. Kadınların hakları ve kamusal alanda eşit varlığı için mücadele etti.

Ders: Kadınların eğitimde, siyasette ve fikir üretiminde aktif rol almasının önündeki her türlü engelin ve tehdidin karşısında durmalıyız. Üçok’un mücadelesi, kadınların toplumsal yaşamdan dışlanma çabalarına karşı bir direniş mirasıdır.

Sonuç: Kadınların cesaretle fikirlerini ifade edebildiği bir toplum, daha ileri ve daha adil bir toplumdur.

.    Öğretmen GÖNEN ÇIBIKCI, 2025.10.06, İS.
.        YAZININ TÜMÜNÜ OKUYUNUZ:

.    (YZ destekli araştırma ve incelemeye dayanan yazım.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum yapanın adı ve soyadı: