. Bahrİye Üçok nasıl bİrİsİ İdİ?
. Doç. Dr. Bahriye Üçok,
Türkiye'nin yetiştirdiği en önemli laiklik savunucusu, tarihçi, siyaset bilimci
ve yazarlardan biridir.
Güçlü, mücadeleci ve aydın bir kadın olarak tanınır.
1919'da doğan Üçok, akademik kariyerine 1953 yılında Ankara
Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nin ilk kadın öğretim üyesi olarak başladı.
1964'te doçent unvanını aldı.
Ayrıca Devlet Konservatuvarı Opera Bölümü mezunu ve sanatçı bir
kişiliğe sahipti.
Akademik çalışmalarının yanı sıra aktif siyasete atıldı;
Cumhuriyet Senatörlüğü ve Ordu Milletvekilliği görevlerinde bulundu.
Öldürüldüğü sırada Sosyaldemokrat Halkçı Parti (SHP) Parti Meclisi
üyesiydi ve parti için bir laiklik raporu hazırlıyordu.
Laiklik, kadın hakları ve irtica tehlikesi konularında yaptığı
cesur ve net açıklamalarla tanınıyordu.
Kendisi aynı zamanda Atatürkçü Düşünce Derneği'nin de kurucu
üyelerindendi.
I-Neden Öldürüldü?
Bahriye Üçok, radikal dinci grupların hedefi haline gelmesi
nedeniyle 6 Ekim 1990 tarihinde Ankara'daki evine gönderilen bombalı bir
paketle suikast sonucu hayatını kaybetti.
Öldürülmesinin temel nedenleri, savunduğu fikirler ve duruşuydu:
Laiklik ve Atatürk İlkeleri
Savunuculuğu: En temel nedeni, ülkenin laik bir yapıda kalması için verdiği
mücadele ve Atatürk ilkelerini tavizsiz bir şekilde savunmasıydı.
Türban Tartışmasındaki Duruşu: Özellikle
1988'de katıldığı bir TRT panelinde, üniversitelerde kız öğrencilerin başörtüsü
takmasının İslam dini ile bir ilgisi bulunmadığını, bunun birtakım tarikatların
bayrağı gibi kullanıldığını kanıtlaması büyük tepki toplamış ve ölüm tehditleri
almasına yol açmıştı.
Siyasal İslam'a Karşı Mücadelesi:
Yaşamını siyasal İslamcılara karşı mücadeleye adamış olması ve irtica tehlikesi
üzerindeki ısrarlı vurguları, radikal grupların hedefi olmasına neden oldu.
Suikastın ardından, soruşturma ve yargılama süreçleri sonucunda
Yargıtay, Üçok'un Tevhid Selam ve Kudüs Ordusu örgütü tarafından öldürüldüğünü
ve bu örgütün İran bağlantılı olduğunu açıklamıştır.
Suikastı gerçekleştirenler, Üçok'u "tesettür konusundaki
düşünceleri yüzünden" cezalandırdıklarını ve "İslam'a sınır koyanları
öldürmeyi borç bildiklerini" belirterek eylemi üstlenmişlerdi.
Gazeteci Uğur Mumcu da olayın ardından "Bahriye Üçok, Atatürk
ilkelerini savunduğu için öldürüldü!" yorumunu yapmıştı.
II-Bahriye Üçok Suikastından Çıkarılması Gereken
Temel Dersler
Bahriye Üçok'a yapılan suikast, Türkiye'nin yakın tarihinde derin
izler bırakan bir aydın cinayetleri dalgasının parçasıdır ve maalesef tekil bir
şiddet olayı olarak kalmamıştır.
Bu acı olaydan çıkarılması gereken dersler, hem bireysel hem de
toplumsal düzeyde, bir ülkenin geleceği için hayati önem taşır.
1. Laikliğin ve Aydın Düşüncenin Önemi
Bahriye Üçok, bir ilahiyatçı olarak, laikliğin dine düşmanlık
değil, inanç özgürlüğünün ve toplumsal barışın teminatı olduğunu savundu.
Ders: Aydınlara, yani sorgulayan,
eleştiren ve toplumu bilgilendiren bireylere yönelik şiddet, aslında toplumsal
ilerlemeyi ve bilimi hedef alır. Ülke olarak, sadece laikliği bir yönetim
ilkesi olarak değil, aynı zamanda farklı düşüncelerin ve bilginin özgürce ifade
edilebildiği bir yaşam biçimi olarak korumanın hayati olduğunu unutmamalıyız.
Sonuç: Bir toplum, aydınlarını
susturmaya kalkanlara karşı birleşmeli ve onların fikirlerini savunmalıdır.
2. Siyasi Şiddet ve Fikir Terörü Tehlikesi
Üçok'un öldürülmesi, sadece fiziksel bir saldırı değil, aynı
zamanda bir fikir terörü eylemiydi. Amaç, sadece onu susturmak değil, benzer
fikirleri savunan herkesi korkutmaktı.
Ders: Siyasal ve radikal şiddetin
tehdit ve eylemleri, hafife alınmamalıdır. Sözlü tehdit, fiziksel şiddetin
öncüsüdür. Bu tür eylemlere karşı toplumun tüm kesimleri, ideolojisi ne olursa
olsun, net bir duruş sergilemelidir. Demokrasi, fikirlerin çatışma alanıdır,
insanların değil.
Sonuç: Bireylerin inançları, yaşam
tarzları veya siyasi görüşleri nedeniyle hedef gösterilmesi veya tehdit
edilmesi asla normalleştirilmemelidir.
3. Hukuk Devleti İlkesine Bağlılık ve Cezasızlıkla Mücadele
Aydın cinayetlerinin büyük bir kısmı, uzun yıllar "faili
meçhul" kalmış, toplumsal vicdanı yaralamış ve adalete güveni sarsmıştır.
Ders: Bir hukuk devletinde, kim
olursa olsun hiçbir cinayet veya suç cezasız kalmamalıdır. Suikastların
arkasındaki örgütlenmelerin ve bağlantıların tam olarak açığa çıkarılması,
sadece o suçu çözmekle kalmaz, aynı zamanda gelecekteki benzer eylemleri de
caydırır.
Sonuç: Toplum olarak, adaletin
sağlanması ve siyasi cinayetlerin üzerindeki sis perdesinin tamamen
kaldırılması için sürekli takipçi olmalıyız.
4. Kadınların Kamusal Alandaki Cesareti
Bahriye Üçok, hem akademide hem siyasette öncü bir kadındı.
Kadınların hakları ve kamusal alanda eşit varlığı için mücadele etti.
Ders: Kadınların eğitimde,
siyasette ve fikir üretiminde aktif rol almasının önündeki her türlü engelin ve
tehdidin karşısında durmalıyız. Üçok’un mücadelesi, kadınların toplumsal
yaşamdan dışlanma çabalarına karşı bir direniş mirasıdır.
Sonuç: Kadınların cesaretle
fikirlerini ifade edebildiği bir toplum, daha ileri ve daha adil bir toplumdur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yapanın adı ve soyadı: