27 Nisan 2025 Pazar

İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR

.    İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) hakkında son zamanlarda ortaya atılan yolsuzluk iddiaları ve buna bağlı olarak başlatılan soruşturmalar gündemde önemli bir yer tutuyor.

Ortaya atılan yolsuzluk iddiaları gerçek olabilir mi?

Bu iddiaların ne kadarının gerçek olduğu şu an için kesin olarak "belirlenmiş değil".

Soruşturmalar devam ederken, farklı kaynaklardan çeşitli iddialar ve gelişmeler kamuoyuna yansımaktadır.

Halk ve tür iddialara inanmamaktadır. Çünkü nedenleri bellidir.

İstanbul'u ele geçirmek ve kendi yönetimleri altına almak istemektedirler.

Bunun için de çeşitli operasyonlar düzenlemişlerdir.

Seçilmiş belediye başkanı şu an tutuklu durumuna sokulmuştur, Silivri'dedir.

ORTAYA ATILAN BAZI İDDİALAR:

İnşaat ruhsatları karşılığında milyonlarca dolarlık rüşvet istendiği yönünde tanık ifadeleri bulunmaktadır. Hatta bir iş insanının ruhsat alabilmek için 1 milyon dolar rüşvet vermek zorunda kaldığı iddia edilmiştir.

Başka bir olayda ise bir projeyle ilgili görüşmede belediyenin paraya ihtiyacı olduğu gerekçesiyle 3 milyon dolar istendiği öne sürülmüştür. (Rüşvet İddiaları)

İBB'ye yönelik yolsuzluk operasyonlarında "usulsüz ihale ve komisyonculuk" iddiaları da yer almaktadır.

Bir raporda, alt kiracı ve fiili işletmeci özel şirketlere "haksız menfaat" sağlandığı ve bu durumun milyarlarca liralık "kamu zararına" yol açtığı iddia edilmiştir.

Cenaze aracıyla yurt dışına para kaçırıldığı, Boğaz'da bir yapı için 10 milyon dolar rüşvet istendiği gibi çeşitli iddialar da basında yer almıştır.

SORUŞTURMA SÜRECİ:

İBB'ye yönelik yolsuzluk iddiaları üzerine başlatılan soruşturmalar kapsamında çok sayıda kişi gözaltına alınmıştır. Son operasyonlarda gözaltı sayısının 50'yi aştığı belirtilmektedir. 

Gözaltına alınanlar arasında İSKİ Genel Müdürü, belediye başkan yardımcısı, eski milletvekili ve İBB Genel Sekreter Yardımcısı gibi önemli isimler de bulunmaktadır. Şüphelilerin ev ve iş yerlerinde aramalar yapılmış ve yüklü miktarda para, döviz, mermi ve şirket kaşeleri ele geçirilmiştir. Gözaltına alınan şüphelilerin emniyetteki işlemleri ve ifadelerinin alınması devam etmektedir.

İBB'NİN VE İLGİLİ KİŞİLERİN SAVUNMALARI:

İBB yetkilileri ve adı geçen bazı kişiler, ortaya atılan iddiaların asılsız olduğunu ve yalan haberlerle algı operasyonu yapıldığını belirtmişlerdir. Örneğin, sinyal kesici cihazı teminiyle ilgili iddialara, bunun başkanın ve halkın güvenliğini sağlamak amacıyla yapıldığı yönünde açıklama getirilmiştir.

Yurt dışına cenaze aracıyla para kaçırıldığı iddiasının ise teknik ve hukuki olarak gerçek dışı olduğu ifade edilmiştir. Ayrıca, bazı iddiaların çelişkili tanık ifadelerine dayandığı ve siyasi baskı altında yürütüldüğü şüphesi dile getirilmiştir.

İBB NEDEN HEDEFTE OLABİLİR?

Kanal İstanbul projesi, etrafında pek çok tartışma ve iddia barındıran büyük bir proje. Ortaya atılan yolsuzluk iddialarının doğrudan gerekçesi olup olmadığı şu an için kesin olarak söylenemez.

Ancak, projenin büyüklüğü, potansiyel rant alanları ve projeden kazançlı çıkacağı öne sürülen kesimlerin varlığı, bu tür iddiaların ortaya atılmasına zemin hazırlayabilir.

İBB'nin ve Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun neden hedefte olduğuna dair çeşitli görüşler bulunmaktadır:

İstanbul gibi büyük ve önemli bir metropolün yönetiminin muhalefette olması, iktidar ve muhalefet arasındaki siyasi rekabetin bir parçası olarak değerlendirilebilir.

Yaklaşan yerel seçimler öncesinde İBB ve yönetimini "yıpratmaya" yönelik bir strateji olabileceği düşünülmektedir.

İBB'nin bazı başarılı projeleri ve Ekrem İmamoğlu'nun halk arasındaki popülaritesi, sevilmesi bazı kesimlerde rahatsızlık yaratmış olabilir.

İBB'nin merkezi yönetimle zaman zaman yaşadığı uyum sorunları da hedefte olmasına katkıda bulunabilir.

KANAL İSTANBUL VE YOLSUZLUK İDDİALARI ARASINDAKİ OLASI BAĞLANTILAR:

Kanal güzergahı ve çevresindeki arazilerin projenin duyurulmasıyla birlikte değerlenmesi, bu bölgelerde önceden arazi sahibi olan veya bilgi sızdırarak arazi edinen kişi ve şirketlerin büyük kazanç elde edeceği yönünde spekülasyonlara yol açmıştır.

Bu durum, "yandaşlara rant sağlama" eleştirilerini ve yolsuzluk iddialarını beraberinde getirebilir.

Böylesine büyük bir projenin ihale süreçlerinin şeffaflığı ve adilliği her zaman tartışma konusu olabilir. İhalelerin belirli kişi veya şirketlere verilmesi, rekabetin sağlanmaması veya kamu yararının gözetilmemesi gibi durumlar yolsuzluk şüphelerini artırabilir.

Projenin çevresel etkileri konusundaki tartışmalar ve ÇED raporuna yönelik eleştiriler, bu süreçte usulsüzlükler yapıldığı veya kamuoyunun yanıltıldığı yönünde iddialara neden olabilir.

Projenin finansmanının nasıl sağlanacağı konusundaki belirsizlikler ve kamu kaynaklarının kullanım şekli de yolsuzluk iddialarına kapı aralayabilir.

"KAZANÇLI ÇIKACAĞI SÖYLENEN KESİMİN" BASKISI İDDİASI:

Kanal İstanbul projesinden kazançlı çıkacağı öne sürülen çeşitli kesimler bulunmaktadır.

Bunlar arasında inşaat şirketleri, arazi spekülatörleri, bazı yatırımcı grupları ve projeyi destekleyen siyasi çevreler sayılabilir.

Bu kesimlerin projeyi hayata geçirmek için baskı yapabileceği yönünde iddialar da bulunmaktadır.

Bu baskı, karar alma süreçlerini etkileme, kamuoyunu yönlendirme veya yasal düzenlemeleri kendi çıkarlarına göre şekillendirme şeklinde olabilir.

ÖZET:

İBB'nin neden hedefte olduğuna dair farklı yorumlar bulunsa bile halk siyasi atmosferin ve rekabetin bir yansıması olarak değerlendirmektedir.

"Kanal İstanbul" adı verilen projeyi isteyen ve bundan kazançlı çıkacakları söylenilen kesim baskı yapmaktadır, diye düşünülmektedir.

Kanal İstanbul projesi ile İBB'ye yönelik yolsuzluk iddiaları arasında doğrudan bir bağlantı olup olmadığı "kesin olarak kanıtlanmış olmasa" da, projenin büyüklüğü, potansiyel rantı ve kazançlı çıkacak kesimlerin varlığı, bu tür iddiaların "ortaya atılması için" bir zemin oluşturmaktadır.

Projenin şeffaflığı, ihale süreçlerinin adilliği, çevresel etkilerinin doğru değerlendirilmesi ve finansmanının şeffaf bir şekilde sağlanması, bu tür "iddiaların" önüne geçmek açısından büyük önem taşımaktadır.

İBB hakkındaki yolsuzluk iddialarının gerçek olup olmadığı "yargı" sürecinin sonunda netleşecektir.

Bu süreçte, iddiaların "ciddiyeti", soruşturmanın "kapsamı" ve tarafların "savunmaları" kamuoyunda geniş yankı uyandırmaktadır.

Soruşturmaların sonuçları ve yargı sürecinin işleyişi, iddiaların ne kadarının gerçek olduğunu ortaya koyacaktır.

İstanbul 16 milyonu aşan nüfusu ile çok önemli bir kent, bir yönetim-etki alanıdır. Seçmenler Ekrem İmamoğlu'na seçimlerde görev vermiştir ve ona güvenmektedir.

Buna rağmen ona yapılan hukuka uygun olmayan davranışlar ve tutuklama, iddialar yanlıştır.

Bu arada muhalefet ve CHP daha güçlü olmaktadır ve protesto gösterilerinde bulunmaktadır; halk ve gençlik, üniversite öğrencileri desteklemektedir.

Tüm bu durumlara bakıldığında sonuç olarak en büyük zararın devlete olan güven olduğu görülmektedir.

Uzmanlar ekonomiye, finans alanına her gün büyük zararlar geldiğini söylemektedir.

Türkiye'nin gerçek bir hukuk devleti olmak için, adil bir yönetim modeline kavuşması için geniş kapsamlı ve ciddi, barışçı mücadeleler verilmelidir.

Halkın, siyasetçilerin akıllı, uyanık ve bilinçli olabilmeleri ve gerçek yurtseverler olarak davranabilmeleri beklenilmelidir; önemli olan "devletin, ülkenin ve halkın" çıkarlarını korumaktır.

Belki bir seçim gerekli olacaktır.

.    Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 2025.04.27, MŞ.

.       (Araştırma ve değerlendirme yazım)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum yapanın adı ve soyadı: