10 Eylül 2021 Cuma

Paralel Toplum

 Paralel Toplum

Paralel toplumun getirdiği saflaşmalar, karşılıklı ön yargılar ve de düşmanlıklar...

- Siz ne kadar da ''biz çağdaş bir devlet kurduk, demokratik bir yapılanmayı sağladık, çeşitli devrimler , reformlar, atılımlar yaptık'' demiş olsanız da onlar her zaman bir yerlerde kendi kültürlerini, kendi eğitimlerini devam ettirdiler ve yavaş yavaş, gizli gizli, her bir zayıf olduğunuz anda ve yerde hemen oraları kaptılar ve kendi düzenlerini içten içe sağladılar.
- Ve şimdi ise iyice açık açık belirginleşti güçleri ve nerelere kadar yayılabildikleri...
- İşte cumhuriyetçi, Atatürkçü bir düzen ve devlet biçimi, eğitimi, seküler bir inanış, aydınlanmacı bakış ve bu kavramlar altında açılmış olan okullar, kurumlar, yani TÜRKİYE CUMHURİYETİ'nin görünen yüzü...
- Tüm bu var olan olanaklardan yararlandıkları gibi ayni zamanda da bir yerlerde, birilerinin kurup, yaydığı düzen içerisinde yer aldılar ve yetiştirildiler.
- İşte bu durum farklı kültürleri ve bakış açısını, moral değerleri ve eğitim anlayışlarını oluşturdu.
- Çift kimlikli, çift kişilikli ve çift kültürleri taşıyan bu yapılanmalar o denli yaygınlaştı ki sanki ''O'' görünenin ardındaki toplum ve onun kültürü, gücü yavaş, yavaş gün yüzüne çıkar oldu.
- Bugün Türkiye bu farklı yapılanmaların, kültürlerin ve güçlerin sıkıntısını, çatışmasını yaşıyor.
- Bir yandan ulus devlet, çağdaş eğitim, hukuk devleti ve emperyalizme karşı durabilecek bir ekonomi, ulusal burjuvazi, milli ekonomi isteklerini ve önemini dile getirir iken ve bunun mücadelesini vermemiz gerekirken, en büyük sıkıntıyı bu paralel toplumdan-kültürden gördük.
- Sadece, bugün bir kişi adıyla ünlenen o hareketi, paralel yapılanmayı söylemek istemiyorum.
- Çok uzun yıllardır perde arkasında gelişen ve yaygınlaşan her türlü tekke, tarikat ve cemaat yapılanmaları ve onların sosyal-ekonomik örgütlenmeleri, yine çok farklı kaynakları olan etnisite-azınlık-kimlik kültürleri....
- İçten içe kızıştırılan, beslenen, kışkırtılan düşmanlıklar ve SEN-BEN-O-BİZ-SİZ-ÖTEKİ... tarzındaki düşünceler ve ifade biçimleri beraberinde de tabii ki bir ülke genelinde bölünmüşlük, parçalanmışlık yaratıyor.
- Tüm bu duruma gelmiş olmak da tabii ki ülkenin ve halkının yararına olmamaktadır.
- Bölünmüş, safları ayrıştırılmış bir millet olarak ne ülkemizin geleceğine ne de devletimizin çağdaş bir hukuk devleti olmasına yararımız olamaz.
- Kin ve nefret içerikli, daha çok da duygusal ve şişirilmiş parçalanmışlıklar bu milleti ancak çağ dışılığa, geri kalmışlığa ve totaliterizme götürür.
- Ana fikri ''kim güçlü ise kazanır'' olan bu inanış ve şiddeti bile mübah görüp her türlü yolu deneyerek her yerde ne pahasına olusa olsun diyerek egemen olmak isteyen zihniyet ve onun pençesindeki kitleler ne yazıktır ki bir İSTİKLAL SAVAŞI vererek kazanılmış ve yep yeni umutlarla kurulmuş bu devleti çok zor koşullar altına itmektedir.
- Bu zor yapı içerisindeki bir TÜRKİYE CUMHURİYETİ elindekileri en iyi bir biçimde korumak ve kullanmak ve de barış ve huzur içinde yaşamak zorunda iken, komşularımızda olan çatışmaların ve uluslararası kargaşanın, çıkar kavgalarının içine çekiliyor.
- Yıllardır yönetimde olan hükümetlerin verdikleri tavizler ve kendilerince elde ettikleri kazanımlar bu durumu yaratmıştır.
- TÜRKİYE CUMHURİYETİ adına kazanılmış olan değerler ve kurumlar ise bugün ona karşı olan güçlerin (kültürlerin-toplulukların) hakimiyetine geçmiştir.
- Şekli bir cumhuriyet ve seçim-sandık modeli ise ne yazık ki çağdaş uygarlık düzeyimiz açıcından son derece üzüntü vericidir.
- Tam da bugün ve bu durumda yeniden ve tam bir inanç ve sağlam duruşla Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK örnek alınmalıdır, onun gösterdiği fikirlerle onun yoluna dönülmelidir.

Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, -M-

2017.04.06-


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum yapanın adı ve soyadı: