Toplumun
Ruh Sağlığı Bozuldu
· Türk halkının psikolojisi her geçen gün biraz daha bozuluyor.
· Türk halkının psikolojisi her geçen gün biraz daha bozuluyor.
· Bir toplumun
ruh sağlığını etkileyen ve belirleyen çok fazla etken vardır.
· Bunların başlıcaları
ekonomik, sosyal, kültürel ve eğitimsel... olarak gruplandırılabilir.
· Bir ülke ve onun toplumu,
halkı diyerek baktığımızda coğrafi konumunu ve o ülkenin stratejik yapısını, öz
değerlerini de birlikte düşünmek gerekir.
· Tüm etkenlerin
bileşkesiyle oluşan "toplum" kendi içerisinde de tabii ki birçok
kitleyi, grubu, sınıfı.. barındır.
· Hiç bir zaman göz ardı
edilmemesi gereken ise şu olmalıdır:
-Toplum ve onun
değerleri, kodları, normları çok uzun süreden beri gele gelen tarihsel,
sosyo-ekonomik geçmişi ile birlikte oluşur.
-Dengeler ve karşılıklı
alış-verişler, huzur ve o toplumun sağlıklılığı işte bu geçmişten gelen
yapısallığı ile orantılıdır.
· Toplumların,
kitlelerin, bireyleri "kod"ları ile kısa zamanda ve de olumsuz
oynanıldığında ortaya ne gibi bir durum çıkacaktır?
· Bunu kimse garantileyemez.
· Toplumdaki çaresizlik
duygusu, kabul görememe duygusu, ekonomik çöküş, adil olmayan bir kamu düzeni,
ahlaki çöküntüler, güvensizlik, sahip çıkılmadığına inanmak vb. duygular ile
bir toplum, geniş kitleler çok büyük buhranlara sürüklenirler.
· Bu KAOS
ortamı ise sadece "çıkarcı" ve "sömürücü" güçlere ve
onların siyasi organlarına yarar.
· Bu yapısal değişiklik bir
anlamda o toplumun kendi tarihinden gelen kazanılmış normatik değerlerinin alt
üst edilmesidir.
· Bu da son derece tehlikeli
olup, kendi toplumuna, kendi öz değerlerine açılmış bir savaş gibidir.
· Ve bu durumda olan toplum,
o geniş kitleler her türlü saldırıya ve ele geçirmeğe uygundur.
· Belki de asıl istenilen de
budur....
· Birey ve aile
sağlıksızlaştırılır ve kendi öz iradesinin dışına çıkarılır.
· Hazır hale getirilmiş bir
sağlık sistemi içerisinde uygulanan yöntemler ve mekanizmalarla bir sürü ilaca
bağımlı hale getirilir.
· Depresyonlar için
verilen "anti depresan" ilaçlarının yıllık toplam tutarları
şaşırtacak derecede yüksektir.
· Ekonomik ve sosyal
sorunlar ile temel haklardaki gerilemeler sonucunda bireylerin ruh sağlığı ve
bunun beraberinde toplumun psikolojisini bozulur.
· Birden hiç alışılagelmemiş
ani ve çok radikal çıkışlar, intiharlar, hünkarca cinayetler, kitlelere
saldırılar, aile içinde gittikce artan şiddet, zayıf olana, kadına yönelik
tacizler, saldırılar....
· Sağlık Bakanlığı
verilerine göre psikolojik rahatsızlıklar nedeniyle sağlık kuruluşlarına 2012
yılında 9 milyon 504 bin 820 olan başvuru sayısı 2016
yılında ise 12 milyon 141 bin 255 olarak gerçekleşti..
· 2012 yılından 2017 Eylül
ayını kapsayan 5 yıllık süre içinde 60 bin 850 kişinin intihar
girişiminde bulunduğu ülkemizde psikolojik şikayet başvuruları yüzde 27
artış gösterdi.
-Verileri değerlendiren psikiyatrist Yrd.
Doç. Dr. Murat Paker, Türkiye’nin psiko-politik bir krizin içinde olduğuna
işaret etti.
· Ülkemiz madde
bağımlılığı konusunda da kırmızı alarm vermektedir.
· Tümüyle bakıldığında
dozunun gittikce artığını gözlemlediğimiz olaylar sıralaması ve bunların sık
aralıklarla üst üste gelmesi toplumda bir panik havasının esmesine neden olur.
-Bireyler daha
da bir çaresiz hissederler kendilerini.
-İçlerinden büyük bir öfke
dalgası yükselir.
-Kendilerini
anlatamama, adaleti bulamama ruh durumu bireyin öz dengesini bozar.
· Çözüm, çare, analiz,
iyileştirme, hak, hukuk, kanun, ben, biz, bugün, yarın.... sarmalında karışan
kafalar daha da bir bunalıma düşer.
· Aranılan huzurlu ve
dengeli toplum için ilk bakış devlete yöneliktir. Devlet ise elindeki anayasa
ve yasalar ile ortaya çıkabilecek olan bu tür durumlara karşı önlem almış da
olabilir.
· Çok iyi yasalar kabul
edilmiş ve örnek maddeler hazırlanmıştır, denilebilir.
· Tüm bunların
uygulanması ise hukuk sisteminin içindeki uygulayıcı bireylere ve onların
bireysel eğilimlerine sosyal, kültürel ve siyasi yandaşlılıklarına da bağlıdır.
· Birçok mahkeme
duruşmasında çok açık ve çok da hünkarca işlenmiş cinayetlerde
"hafifletici" sebeplerle dava görülebilmektedir.
· Bu da zaten sarsıntı
geçirmekte olan bireyin ruh durumunu daha da kötüye götürmektedir.
· Güven yitirme
ve değersizleştirdiğine inanmak ruh sağlığını olumsuz etkiler.
· Adalet algısı yıprandı
· Çekilmez koşullarda
yaşayan, bunca soruna tanık olan ve toplumsal çelişkileri iliklerine kadar
hisseden emekçilerin “biz ne için yaşıyoruz?” diyerek çeşitli yönlerden bir
sorgulama içine girmemesi mümkün mü?
· Türkiye’de
psikolojik sorunların 2009 yılından itibaren sıçramalı bir şekilde artmasının
önemli nedenlerinden biri de işsizliktir.
· 2008’de patlak veren dünya
ekonomik krizi Türkiye’de de işsizliği çığ gibi arttırmıştır.
· Ailenin geçim derdi,
çocukların sağlık sorunları, okul masrafları karşısında çaresizliği ve
çıkışsızlığı insanın beynini kemirip durur, soruların ardı arkası kesilmez.
· Gün içinden
gelen haberler, şehit haberleri, terör saldırıları...
· Terör olaylarının
tekrarlanmasının insanların "güvende olduğu" duygusunu zedelediğini
belirten Türkiye Psikiyatri Derneği Ruhsal Travma ve Afet Psikiyatrisi Çalışma
Birimi üyesi Doç. Dr. Burhanettin Kaya,
- "Bu tür terörist eylemlere izin
vermeyecek bir güvenlik ağının kurulması devletlerin asli sorumluluğudur. Aksi
takdirde bu örselenmiş bir topluma yol açar" dedi.
· Güvende olma
duygusunu sarsacak birçok şey ard art arda oldu ve insanlar artık "Ben
de yaşayabilirim, ben de mağdur olabilirim" demeye başladı.
...... Bu da maruz
kalanlar ve yakınları kadar izleyenlerde de yani tüm toplumda çeşitli
derecelerde örselenmeye yol açtı.
· Toplumda öfke patlamaları
ve tedirginlik yaşanıyor.
· Hasta bir
toplumda sağlıklı kalmak mümkün mü?
· Ruhumuzun “bağışıklık
sistemi” güçlü kaldığı sürece “sakatlanmalardan” korunarak sağlıklı kalabiliriz.
· Kronik
kitlesel işsizlik önlenmeli ve üreten bir topluma dönüşülmelidir. Hukuka olan
güven yeniden kazandırılmalıdır.
· Sakin ve huzur dolu bir
toplum oluşturulması için siyasi söylemlerde kullanılan dil değiştirilmelidir.
· Sadece paraya, şöhrete ve
makama yönelik olarak topluma yapılan üstünlük etkisinden vaz geçilmelidir.
· Üreten bir
toplumun olduğu yerde emek de en iyi değeri bulmalıdır.
· Sosyal güvenceler ve gelir
düzeyini yüksek tutma çabaları verilmeli ve bunlar garanti altına alınmalıdır.
· Eğitim
sisteminin çağdaş, bilimsel ve milli bir duruma acilen getirilmesi
gerekmektedir.
· Zayıflara, yoksullara,
çocuklara ve kadınlara olan bakış açıları olumlu yönde geliştirilmeli ve
uygulamalarda pozitif ayrımcılık yapılmalıdır.
· Çocuğa ve kadına karşı
yapılan taciz ve saldırılar çok ağır cezalarla karşılık bulmalıdır.
· Toplumda
kitleler arasında dayanışma ve karşılıklı hoş görü ortamı sağlanmalıdır.
· Batıl inançlardan, kötü
töre geleneklerinden kurtulmalıdır. Bu alanda yasaların getirdiği uygulamalara
yer verilmelidir.
· Ancak, bilinçli,
uygar ve çağdaş bireyleri hedefleyen kalkınma ve geliştirme modellerine
yönelebildiğimizde toplumun ruh sağlığını kurtarabiliriz.
· Bunun için de
yine ön koşul "üretime dayalı bir milli ekonomi" ve "kalkınma
modelleri"yle refah düzeyini artırmak ve "adil bir dağılım"ı
sağlamaktır.
Saygılarımla...
Öğretmen
Gönen ÇIBIKCI, 24.08.2019, K.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yapanın adı ve soyadı: