AĞIZ TADI
·
Bugün
de sağlık, huzur ve mutluluk içinde kendime çok yakınım.
·
Şükürler
olsun.
·
İşte
bu da bir bayram...
·
AĞIZ
TADI ne kadar güzel bir deyim.
·
Yeter
ki ağız tadımız bozulmasın.
·
Ne
yediğimizin hiç bir önemi yok!
·
Çok,
çok kalabalıklar da pek gerekli değil!
·
Sağlığın
ve huzurlu olsun, bir de bir lokma ekmeğin, içecek suyun...
·
Yanına
bir de domates, peynir bulduysan, belki de bir yumurta sahanda...
·
"Ohh
be dünya" demek gelir içinden, kendi kendine bağırarak mutlulukla..
·
Evinde
isen sen, "sessiz ve sakince" oturabiliyor isen masana, gerisi boş ve
de gereksiz gelir sana.
·
Aklına
da hiç gelmesin durduk yerde lokantalar falan filan...
·
Zaten
nefsine söz geçirdi isen ve gözün yoksa orda burda, daha ne istersin ki...
·
Bir
sen, bir de sevdiceğin olsun yeter bu dünyada...
·
Bayram
da bu değil mi zaten!
·
Bazıları
vardı eskiden hep de "soğanın cücüğünü" çok sever ve beğenirlerdi.
Yumruklayarak çıkarırlardı kuru soğanın göbeğini ve de ne yerlerdi, ne yerlerdi
büyük bir mutlulukla ve de iştahla...
·
Nerde
şimdi eski domatesler, çekirdeği bol salatalıklar...
·
Yumruk
gibi domatesi az biraz da "tuzla" ne bıçak, ne çatal gerek diyerek,
şapur şupur yiyenler de vardı, sularını akıta akıta...
Hem de ne iştahla...
Hem de ne iştahla...
·
Çocukluğumun
mahallelerinde evlerde yaparlardı kendi ekmeklerini, kalın kalın kabukları
olurdu...
Bir de ne kadar güzel kokarlardı...
Bir de ne kadar güzel kokarlardı...
·
Evlerin
bahçelerinde olurdu yer fırınları.
Haftalık yaparlardı ev ekmeklerini; biraz da susamlı mı olurdu..
Haftalık yaparlardı ev ekmeklerini; biraz da susamlı mı olurdu..
·
Pazar
ekmeği pek de beğenilmezdi eskiden.
Buğdayın kabuğu alınmış undan yapılan beyaz ekmeğin tadını pek beğenmezlerdi.
Buğdayın kabuğu alınmış undan yapılan beyaz ekmeğin tadını pek beğenmezlerdi.
·
Yoğurdu
da kendileri yaparlardı, komşunun ineğinden aldıkları sütden...
·
domatesler
tarihe karıştı değil mi?
·
Hele
bir de o güzelim domateslerden yaptığımız ev salçalarının tadı... Biraz da çok
tuzlu mu olurdu?
Aklımda öyle kalmış...
Aklımda öyle kalmış...
·
Kışlık
salçanızı, makarnanızı, tarhananızı hazırladı iseniz, bir de patlıcan ve biber
de kuruttu iseniz, artık bir ohh çekip, kışı bekleyebilirdiniz.
·
Bazı
aileler birleşerek bir de "yufka" açarlardı ve de odun ateşinde bir
dolu yufkayı saçda pişirirlerdi...
·
Bir
koca kış azıcık, azıcık ucunda alıp, börek yapılırdı.
Yufka böreği...
Yufka böreği...
·
Unutanlar
olmuş mudur bilemiyorum ama, çocuklarınız bu tadlarla hiç karşılaşmadıkları
için hiç bilemezler.
·
Şimdilerde
ise ne o tohumları bıraktılar, ne de o toprakları...
·
Ne
de o güzelim ev ekonomisi kaldı geriye annelerimizden...
·
Çarşıdan,
rafdan alıp bir şeyleri çocuğuna yedirmek için uğraşan ve de "ben
görmedim, çocuğum görsün" diyen anneleri, genç anneleri gördüğümde ne
denli üzüldüğümü sizlere anlatamam.
·
Özellikle
dar gelirli aileler, doğu kökenli genç anneler bugünlerin süper market
raflarına ulaşılabilir olmayı bir kentleşme, bir modernite, bir sınıf atlamak
olarak görmüyorlar mı...
·
Daha
üç yaşındaki çocuğunun erişebildiği raflardan kendi seçip aldığını sepetlerine
attığında o annelerin nasıl bir "gurur" duyar gibi olduklarını
gördüğümde içimin ne denli acıdığını sizlere bir türlü anlatamam!
·
Ne kadar zor, hem de çok zor o "çirkin
kapitalizm"i anlatabilmek!
·
Yozlaşma
nedir, kültürel değerlerin yitirilmesi nedir...
·
Bunları
koca, koca okullara gitmiş olanlara bile anlatabilmek ne kadar zordur kim
bilir?
·
Ama
ne olursa olsun, ille de "ağız tadımız" yerinde olsun.
Saygılarımla...
Öğretmen Gönen ÇIBIKCI,
05.06.2019, K.
05.06.2019, K.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yapanın adı ve soyadı: