§ 2008 yılı sonunda dünya çapında 42 milyon kişi zorla yerlerinden edilmiştir.
§ Bu sayı; 15.2 milyon mülteci, 827.000 sığınmacı ve 26 milyon yerinden edilmiş kişiyi içermektedir.
§ Uluslararası göçün bir sorun alanı olup olmadığı önemli bir tartışma alanıdır ve sorun olarak tanımlamak kendi içerisinde bir takım alt tartışmalara karşılık gelmektedir.
§ Türkiye, coğrafi konumunu ve çevre ülkelere göre gelişmişliği nedeniyle uluslar arası göç ve yasa dışı göç olaylarında hem hedef ülke hem de transit ülke olarak ön plana çıkmaktadır.
§ Suriye’deki savaş nedeniyle hala ülkemize sığınmaya devam eden kişiler sığınmacı olarak kabul edilmiştir.
§ Türkiye’ye göç eden kişiler sığınmacı ya da mülteci kimliği altında yerleşim yerlerinde veya kamplarda yaşamaktadırlar.
§ Bölgemizde süre gelmekte olan çatışmalar ve savaşlar izlerini uzun yıllardır sürdürmektedir. Yaşamlarını yitirenler ve yaşama koşullarının zoruyla bulundukları bölgelerden kaçanların sayısı ürkütücüdür.
§ Birbiriyle ortak paydası olan göçmen, mülteci ve sığınmacı kavramları, aralarında keskin bir ayrım olmadığından sıklıkla birbirlerinin yerine kullanılan kavramlardır.
§ Bu kavramlar arasında daha çok sosyolojik açıdan bir benzeşme bulunmakta, hukuksal açıdan birbirinden farklı tanımlarla ifade edilmektedir.
§ İltica, kendisine mültecilik statüsü verilmesi istemiyle bir ülkeye başvuru yapan kişinin başvurusunun kabul edilmesini sağlayan bir haktır.
§ Mültecilik durumu iltica hakkının tanınmasıyla oluşan hukuki bir statü olduğu için mültecilik ve iltica hakkı iç içe geçmektedir. İngilizcedeki karşılığı “asylum”dur.
§ İngilizce "asylum" kelimesinin sözlük anlamı “özellikle politik sebeplerden ötürü ülkesini terk eden kişiye bir devlet tarafından verilen koruma” şeklinde belirtilmektedir.
§ Mültecilerin Hukuki Statüsüne Dair Birleşmiş Milletler Sözleşmesi 1’inci maddesinin (A) bendinde mülteci, “Irkı, dini, tabiiyeti, belli bir gruba mensubiyeti veya siyasi düşünceleri yüzünden, zulme uğrayacağından haklı sebeplerle korktuğu için vatandaşı olduğu ülkenin dışında bulunan ve bu ülkenin korumasından yararlanamayan, ya da söz konusu korku nedeniyle, yararlanmak istemeyen; yahut tabiiyeti yoksa ve bu tür olaylar sonucu önceden yaşadığı ikamet ülkesinin dışında bulunan, oraya dönemeyen veya söz konusu korku nedeniyle dönmek istemeyen şahıs(lar)”olarak tanımlanmıştır.
§ Bu tanım çerçevesinde sığınmacı, henüz mülteci statüsü almaya yönelik başvurusu karara bağlanmamış kişiler için kullanılan bir terim olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu bağlamda, aynı zamanda henüz başvuru yapmamış veya başvurusu hakkında cevap bekleyen kişiler de, sığınmacı olarak tanımlanmaktadırlar.
§ Mülteci kavramı, genel olarak yaşadığı yeri terk etmeye zorlanan insanları tanımlamak için kullanılmaktadır. İngilizcede “refugee” kelimesiyle kullanılan mülteci, özellikle politik nedenlerden dolayı ülkesini terk eden kişiye bir devlet tarafından verilen koruma” anlamındadır
§ Sığınmacı ve mülteci arasındaki ayrım sığınmacılık durumunun “geçici” statü olmasıyla ilişkilidir.
§ Somut olarak ifade etmek gerekirse, ülkesi dışında başka bir ülke yetkililerine ya da Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’ne iltica başvurusunda bulunan bir kişinin sığınmacılık durumu ve statüsü başvurusu sonuçlanana kadar yani mülteci kriterlerini taşıyıp taşımadığına kadar verilene dek sürmektedir.
§ Statü belirleme birimlerince yapılan incelemeler sonucunda o ilticacı mülteciliğine gerekçe oluşturacak kriterlere sahip ise sığınmacı statüsünden mültecilik statüsüne geçmektedir.
§ AB (Avrupa Birliği) kurumu Frontex kadar sıkı sınır tedbirlerine henüz sahip olmaması sonucu özellikle düzensiz göç ile ilgili veri kaydında ve verilere ulaşmada sıkıntılar yaşanmaktadır.
§ Avrupa Birliğine uyum sürecinde, sorumluluklarını uluslararası metinlerden alan Türkiye, yabancılara yönelik politikalarını uluslararası gelişmelere göre yeniden düzenlemek durumunda kalmış, 2013 yılında "yabancılar ve uluslararası koruma kanunu" çıkartarak hukuki altyapısı güçlendirmiştir.
§ Ülkelerinden can güvenliği nedeni ile kaçıp gelen insanlara yardım etmek doğru bir davranışdır.
§ Bu yörelerden gelen gelip Türkiye'ye sığınanların sayısı da gittikce artmaktadır.
§ Sığınmacı sayısının ve sığınma süresinin ön görüleri fazlasıyla aşması ve sürecin büyük bir belirsizlik içine girmesi sorunun eğitim boyutuna daha fazla önem vermeyi zorunlu kılmaktadır.
§ Sığınmacıların sayılarındaki aşırı artışın ve büyük kısmının kampların dışına dağılmasının, diğer konularda olduğu gibi eğitim konusunda da çözülmesi güç problemlere neden olduğu anlaşılmaktadır.
§ Türkiye Devleti ise her türlü yardımı yaparak kucak açmaktadır.
§ Sığınmacıların çoğu ruh sağlıklarını olumsuz olarak etkileyen göç öncesi, göç sırası ve göç sonrası çoklu travmalara maruz kalmaktadır.
§ Sığınmacıların birçoğunda ruhsal bozukluklar olarak bunaltı, depresyon, psikosomatik belirtiler, uyku düzensizliği, dikkat eksikliği, intihar, agorafobi ve travma sonrası stres bozukluğu görüldüğü belirtilmiştir.
§ Yaşanılan ruh sağlığı problemleri, risk etmenleri ve problemlerle baş etme açısından kadınlar, erkekler, çocuklar ve ergenler arasındaki farklılıklar dikkat çekmektedir.
§ Türkiye’de sığınmacı ve mülteci olma, yaşanılan ruhsal bozukluklar, kadın sığınmacılar, erkek sığınmacılar, çocuk ve ergen sığınmacılar ayrı ayrı sorunlar oluşturmaktadır ve bunların çözüm yolları araştırılmaktadır. Hasta-doktor iletişimi ve kültürlerarası anlayış gereklidir.
§ Travma mağdurları kliniklere gönderilmeli ve fiziksel sağlığı dahil bütüncül bir tedavi yapılmalıdır.
§ Sosyal desteğin önemi atlanmamalı ve sosyal destek çeşitli kaynaklarla sağlanmalıdır.
§ Kesin ve sonuçlandırılmış bir yasal soruşturma geçirmemiş olan ve dünyaca kabul edilen "sığınmacı" koşullarına uymayanların TÜRKİYE'nin yapısına çok zarar vereceği açıkca bellidir.
§ Bu tür "kabullenmelere" razı olmamak ve bir tür de karşı çıkış "ırkcılık" değildir.
§ Yapılmak istenilen üzerinde çok ciddi bir biçimde düşünmek ve büyük endişeler taşımak ise ülkenin yurttaşlarının en doğal hakkı ve görevidir.
§ Geldiği yörede yaşama koşulları düzelsin diye yapılan devletimizin katkıları da takdir görmelidir.
§ Sığınmacıların kendi ülkelerine geri dönebilmeleri için geliştirilen ve uygulanan çabalar ve programlar sığınmacıların ülkelerine döndüklerinde kendi gelenek ve kültürleri ile yaşamalarını sağlayacaktır.
§ Sığınmacıların TÜRKİYE' toplumunun gelenek, görenek ve toplumsal yapısına uyamadıkları gibi kültürel çatışmalarla yaşayacakları sorunlar onların dejenerasyon ile karşılamasını getirecektir.
§ Toplumsal çatışmalar ile baş edemeyen kuşaklar ise bireysel sorunlar ile karşılaşacaklar ve suça itilme olasılıkları artacaktır.
§ Bu konu kendi önemi ve genişliği nedeni ile aslında çeşitli uzmanlıkları, disiplinleri gerektirmektedir.
§ Akademik araştırmalar yapılmakta ve çözüm önerileri de sunulmaktadır. Yurttaşları büyük bir bölümü için bu tür araştırmalar ve incelemeler günlük yaşamlarından çok uzaktadır.
§ Tüm bu uğraş ve çabalara, araştırmalara rağmen Türk toplumu bu sorun ile yaşamada zorluklarla karşılaşmaktadır.
§ Göç kabul eden ülkenin yerleşik bireyleri ise her kesimiyle huzursuzluk göstermektedir.
Saygılarımla...
Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 12.06.2019, K.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yapanın adı ve soyadı: