Kent ve Kentlilik
§
Bir
kentin kültürel düzeyi, insanların yapısı, kentleşme çizgisi, o kentin
yönetimine kimlerin katılabildiği, tarihsel dokudan, coğrafi mirasdan ne denli
yararlandığı... gibi ölçekler bileşkesi "o kentin" nasıl bir YER
olduğunu, "yaşanılabilir" bir kent olup olmadığını gösterir.§ Bizler hayallerle, arzu ve isteklerle, var sayımlarla o kentin bugünkü "gerçek" durumunu pek değiştiremeyiz.
§ İstesek bile "gerçekci" olmaz.
§ Acil olarak yapılması gereken TEK şey ise yönetici ve görevli kadrolarının "dürüst", güvenilir ve "iyi" ahlaklı insanlardan oluşmasını sağlayabilmektir.
§ Bunun için de ille de bir siyasi partinin üyesi olmak ya da bir siyasi partiyi desteklemek gerekmez.
§ Sağlıklı bir yurttaş bilinci ile kamu çıkarlarından yana olmak gerekir.
§ Bunun ön koşullarının en başında ise "hukuğun" üstünlüğünün işlemesi ve yasaların doğru bir biçimde uygulanması gerekir.
§ Yurttaşlık bilinci ve sorumluluk anlayışı ne denli önemli ise ayni şekilde bir "kentlilik" bilinci ve sorumluluğu da çok önemlidir.
§ Son yılların iç göçlerinden etkilenen ve toplumsal yapısı oldukca karışıklığa uğramış ve nüfus "patlamaları" ile birden karşılaşmış "yeni tip" kentlerde ise bir "kentli" profilini aramak çok zordur.
§ Ayrı ayrı mahalleler, sokaklar paylaşılmış; ayrı, ayrı kültürler "yaşam alanları" olmuşsa ve "göç" ederek gelmiş o insanlarda kimlik olarak her zaman "geldikleri" yöreler geçerli ise, yeni bir "kent kültürü"nden söz edilemez.
§ Bu sosyo ekonomik sorunsal doğal olarak politik yapıyı da etkiler.
§ Kentin politik yapılanmasında, siyasal partilerde yer alma konusunda ise o kentin yaşayan nüfusunun çok az bir kesimi kendisinde bir "çekim alanı görür.
§ Özellikle son yıllarda bu alanda daha çok iş adamı kimliğini öne çıkaranlar yer almaktadır.
§ Bu kişiler ise kendi aralarında birbirlerini çok iyi tanırlar ve çekişirler ise de nüfusun çok büyük bir kesimi bu yapıdan habersiz gibidirler.
§ Ancak seçim zamanında mahallelerine gelenleri ve onların yaptıkları etkinlikleri tanırlar. Seçimleri de kendilerine popülistce yaklaşandan yanadır hep.
§ Tüm bu yapılanmadan dolayı da yeni tip kentlerde bir "kentli" portresi de tam oluşamaz.
§ Kentliliğin gerektirdiği ortak görgü, gelenek, duygu paylaşımı, okur, yazarlık, kent yaşamında yer alabilmek ve de bir "sahip çıkma" ile birlikte "kent sevgisi" pek oluşamaz.
§ Bir de genel bilgi eksikliği ve uygarlık ile ilgili olabilecek bir "vizyon" anlayışı da yok ise, işe yarayabilecek bir kentlilik "aramak" çok zordur.
§ Kentlilik önemli midir?
§ Soru olarak hemen evet "denilemez" gibi gelse de günümüz dünyasında "yaşanılabilir" bir kentimiz olsun diyor iseniz, ayni zamanda da bir kentli "bakış açısı"na ve "bilincine" sahip olmak gerekir.
§ Bunun için de bireylerin kendilerince bir yol çizip, emek de harcamaları çok yararlı olur.
§ Ne yazık ki Türkiye son dönemleri ile çok da olumlu bir tablo çizemiyor:
- Yozlaşmalar, betonlaşmalar, çıkar kavgaları, hukuğun yara alması, tüketim toplumunun kıskacında olmak, doğa ve çevre sorunları, gelir düzeyinin düşüklüğü, umursamazlık, kişisel tükenmişlik... vb. etkenlerle de kentlerin "istenilen" çizgilere erişememesi gözlemlenmektedir.
§ Hiç olmazsa bireylerin daha "duyarlı" olabildiği bir topluma doğru yönelebilsek ne güzel olurdu...
Saygılarımla...
Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 14.06.2019, K.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yapanın adı ve soyadı: