DEĞERLERİN YOK EDİLMESİ
·
Günümüzün en önemli "temel"
sorunlarından birisi de DEĞERLERİN
YOK EDİLMESİ’dir.
·
-İnsan kendi “super ego”sunu tatmin etmek, kendini
öne çıkarmak, öğülmek, beğenilmek istemektedir, şimdiye kadar hiç olmadığı
ölçüde... Bu da günümüzde durup, dururken olmamaktadır. Sanki birileri “böyle
olsun” mu istemektedir...
·
İnsanların çok büyük bir bölümü "NEFS"inin
tutsağı olmuş gibidir.
·
Sadece "kendine doğru" ve “kendi
cephesindekileri” düşünmektedir.
·
Musevilik, Hristiyanlık ve İslam gibi TEK TANRILI
DİN ise asıl yola çıktığı zamanların birleştirici, koruyucu, eşitlik arayan,
adalet devletini öneren kalıplarından çıkarılarak, tamamen partileştirilerek
siyasete alet edilmiştir.
·
Mezhepler ve de özellikle tarikleri “dünya
nimetlerini” ve “siyasi gücü” kapma yarışı ve kavgası içine girmişlerdir.
·
Bu yeni tablo, özellikle de ABD toplumunu yöneten
çok küçük bir kesimin bir “güç” ve “dünyayı ele geçirme” kavgasının bir
yansımasıdır.
·
Oralarda yönetilen kurgular ve müdahaleler ile de kendi
kendine yetebilen stabil toplumları-ülkeleri hedef almaktadırlar. Türkiye de
bundan nasibini almaktadır, Avrupa ülkeleri de... Savaş ve kaos çıkarmak
ellerindedir.
·
Son zamanlarda en çok kullanılan sözcüklerden
birinin de Evanjelizm olduğunu ve insanların bu kavram hakkında pek az bilgiye
sahip olduklarını unutmamak gerekir. İsteyenlerin
ulaşabileceği birçok kaynak vardır.
·
Bu durumu daha iyi nasıl
anlayabiliriz
ve “karşı” duruşumuzu güçlendirebiliriz?
·
İşte bu konuda bizlere, normal, sağlıklı bireylere
en çok gerekli olan, anlaması, özümsemesi ve de yaşantısında, davranışlarında
uygulaması gereken temel sistem “DEĞERLERE” sahip çıkarak kendisini güçlendirmesidir.
İnsanlar ancak bu yol sayesinde kendini ve içindeki toplumu kurtarabilir.
·
Bunu uygulaması ve de düşünen bir insan olarak
gözlemlemesi bile önemli bir adım olacaktır.
·
İnsanların çok büyük bir bölümü ne “büyük ve tek
tanrılı” dinlerin asıl istediğini, gösterilen yolları düşünmektedir ne de
okuyup, araştırmaktadır.
·
Her hangi bir dinsel inancı önemsemek istemeyen ya
da günlük yaşamında dinsel öğretilere çok önem vermeyen bir bölüm insan da ayni
durumdadır.
·
DEĞERLER
önemsenmemekte ve YOK sayılmaktadır, kendi davranışları söz konusu olduğunda...
Ya da yep yeni “şey”ler bir yükselen değer olmaktadır.
·
Ama başkalarına karşı olan BEKLENTİLERİ ise çok
yüksek düzeydedir.
·
Tüm dünyanın modernize edilmiş toplumlarında,
özellikle kentsel yaşamda görülen bu yozlaşma, bu olumsuz gidişat asla bir “kendi
çizgisinde” oluşan DOĞAL bir gelişim değildir.
·
Kitleler, toplumlar, topluluklar çok kolay ve
rahatca manüpule edilmektedir.
·
İstenilen aslında şudur: -Kaos yaratarak bireyleri
ve toplumu “dayanıklı ve tutarlı” bir yapıdan çıkarmaktır. Bir anlamda da
“ulus” devleti sonlandırarak, kendi düşlerindeki bir dünyanın kurulmasına yarayacak
bir ortama doğru yönlendirebilmektir.
·
Her alanda ve her yerde her türlü aracı
kullanabilmektedirler. Bir bakarsınız çok ilerici, solcu, devrimci olarak
kendilerini tanımlamak isteyen kesimlerde planlı çalışma gerçekleştirmişlerdir.
Bir bakarsınız kendilerini dindar, dinci olarak kabul etmek, göstermek isteyen
kesimde çok başarılı ve planlı çalışmalar yapmışlardır.
·
Bu iki ortalama KİTLE ile de o toplumun, o ülkenin
gruplaşması ve karşılıklı kabul edememe durumunun yaratılması istenmektedir. Ve
bunda da çok başarılı olurlar. Her zaman başarılıdırlar. Çünkü uzun yıllardır
kendi labrotuarlarında araştırmış ve deneyimlerle de geliştirmişlerdir
planlamalarını.
·
İnsanlarımız ise bunu anlayıp kendilerini koruma
altına alabilecekleri bir sistem geliştireceklerine “tam” da o görülmeyen
güçlerin “istediği” biçimde hızla ve de daha keskince kendilerine biçilmiş olan
o kesimin formatı altına girerler.
·
Bir bakarsınız adları “sağcı-solcu” olur. Bir
bakarsınız “laik-anti laik” olur. Bir bakarsınız “ilerici-gerici” olur. Bir
bakarsınız “dindar-dinsiz” olur. Bir bakarsınız “müslüman-hristiyan” olur. Bir
bakarsınız “katolik-protestan” olur. Bir bakarsınız “ari ırk” olurlar ve diğer
ırkları yok etmek isterler.
·
Bir tek ölçü uygulanır “hep daha çok”, “hep daha
keskin”, “hep daha güçlü”... olabilmek. İktidarı ele geçirmek ana hedefleri
olur.
·
Karşısındaki kitleyi, kitleleri birer düşman gibi
görebilirler. Yaşadıkları toplumdaki bütünleştirici ve dayanışmacı her türlü
insani temel değerleri artık “yok” sayarak, sadece kendi
“kitlesinin-partisinin” kullandığı normları ve sloganları kullanırlar.
·
Tarih içinde “din savaşları” çok yerde görülmüştür.
Çok büyük sayıda insan bu savaşlarda yok edilmiştir. Kardeşi “kardeş”e kırdıran
bu “din savaşları” olmuştur. Ülkelerin parçalanmasına neden olmuştur. Günümüzde
de dünyanın bazı yerlerinde dinsel motif bahaneli çatışmalar
ve savaşlar vardır.
·
Bunların artık yeniden gündeme gelmemesi gerekir.
Irka, millete ve dinsel bir gruba dahil edilerek insanların parçalanması ve
birbirlerine düşmanca karşı durmaları her zaman çok tehlikeli olmuştur.
·
Bu gelişmeler çok zararlı ve tehlikelidir.
Toplumlar, uluslar, kitleler birbirlerinin düşmanı edilmemelidir. Ortak yaşama
alanında hoş görü ile ve de “temel değerlere” sarılarak birlikte yaşamayı,
dayanmayı seçmelidirler.
·
Kitle psikolojisinden kendimizi kurtararak gerçek
bir insandan beklenmesi gereken düşünerek,
araştırıp,
inceleyerek sağlıklı
bir akli gelişimi kazanmamız
gerekir.
Kitlenin bir parçası olarak kendini çok güçlü hisseden “birey” bu
duygunun verdiği sarhoşluk ile diğer asıl gerçeklerden “uzaklaşmaktadır”.
·
İnsanlığın on binlerce yıldır oluştura geldiği
DEĞERLER yitirilmemelidir, tam tersine çok daha “önem” kazandırılarak günlük
ilişkilerde davranışlarımızda uygulanmalıdır.
·
Bu seçenek bir “boş laf” ya da bir “fantazi”
değildir. Bizim gibi toplumların ayakta kalabilmesine, kırdırılmamasına giden
bir kurtuluş yoludur.
·
Bu noktada yine başa dönerek DEĞERLER’in neler
olduğunu, bir insanın hangi öz değerlerle yaşaması ve davranması gerektiğini
bir kez daha düşünmeliyiz.
·
Barışı istemek, şiddete karşı çıkmak yetmez. Bunu
kendi içimizde birey olarak ve de davranışlarımızda ve düşüncelerimizde “insan
ilişkilerinde” uygulamalıyız.
·
Umarak, sanarak, inşallahla bir “güzel gelecek”
gelir diyebiliriz. Çok da inanması kolay olmasa da...
·
İçinizde temelde var olan “insani” temel duyguları
ve “değerleri” hep yaşatabilip, kullanabilmeniz dileklerimle...
Öğretmen Gönen Çıbıkcı,
02.01.2019, M.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yapanın adı ve soyadı: