28 Ekim 2025 Salı

CUMHURİYET NE ANLAMA GELİR

 .   Türkİye İçİn cumhurİyet ne anlama gelİr, önemİ nedİr?
.  Türkiye için Cumhuriyet, her şeyden önce egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğu yönetim biçimini ifade eder.
Anlamı ve Önemi:
-Egemenliğin Millete Ait Olması: Cumhuriyet, devleti yönetecek kişilerin seçimle iş başına geldiği ve halkın kendi kendini yönettiği anlamına gelir.
Bu, monarşi gibi yönetimlerdeki tek kişinin veya bir zümrenin egemenliğine son vermiştir.
-Demokrasi ve Yurttaş Hakları: Cumhuriyet, demokrasinin en gelişmiş şekli olarak kabul edilir. Yurttaşlara seçme ve seçilme hakkı tanır, kanun önünde eşitliği sağlar ve temel hak ve özgürlükleri devlet güvencesi altına alır. Halkın yönetime eşit katılımını mümkün kılar.
-Modernleşme ve Çağdaşlaşma: Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu, aynı zamanda ülkenin “çağdaş uygarlık düzeyine” ulaşma hedefinin de başlangıcıdır.
Eğitim, hukuk, sosyal yaşam gibi birçok alanda yapılan devrimlerle (inkılaplarla) Türk toplumunun modernleşmesi ve ilerlemesi sağlanmıştır.
-Millî Birlik ve Bağımsızlık: Cumhuriyet, Kurtuluş Savaşı sonrası kurulan bağımsız Türk devletinin yönetim biçimidir.
Ulus devleti ve onun varlığını, geleceğini yalnızca kendi iradesine bağlama azim ve kararlılığını simgeler.
-Hukukun Üstünlüğü ve Laiklik: Cumhuriyet, bir şahsa değil, ulusun kabul ettiği yasalara dayanan, akla, mantığa ve bilime uygun bir yönetim biçimidir.
“Laiklik” prensibiyle de din ve devlet işlerinin ayrılması ve bireylerin “inanç özgürlüğü”nün güvence altına alınması sağlanmıştır.
Kısaca, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilanı (29 Ekim 1923), Türk milleti için bağımsızlığın, egemenliğin, eşitliğin ve çağdaş bir ulus olmanın hukuki ve siyasi güvencesidir.
CuMhuriyetin kuruluşu sırasında çekilen sıkıntılar, zorluklar nelerdi?
.    Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu, büyük bir zaferin ve köklü bir dönüşümün sonucudur, ancak bu süreçte çok ciddi siyasi, ekonomik ve sosyal zorluklarla mücadele edilmiştir.
.   Cumhuriyetin kuruluş aşamasında (özellikle 1919-1923 arası Millî Mücadele dönemi ve hemen sonrası) karşılaşılan başlıca sıkıntılar ve zorluklar şunlardı:
1. Askeri ve Siyasi Zorluklar
-İşgal Altındaki Bir Ülke: Kuruluş, Birinci Dünya Savaşı'ndan yenik çıkan ve topraklarının büyük bir kısmı İtilaf Devletleri tarafından işgal edilmiş (Mondros Mütarekesi sonrası) bir ülkede gerçekleşti.
Ülkenin bağımsızlığını korumak en öncelikli ve en büyük zorluktu.
-İç İsyanlar ve Otorite Boşluğu: İstanbul Hükûmeti ve işgalci güçler tarafından desteklenen çok sayıda iç isyan (Anzavur, Kuva-yi İnzibatiye, Yozgat Ayaklanması vb.) ortaya çıktı. TBMM, bir yandan düşmanla savaşırken diğer yandan bu iç isyanları bastırmak zorunda kaldı.
-Düzenli Ordu Kurma Zorluğu: Başlangıçta Kuva-yi Milliye (düzensiz milis kuvvetleri) ile mücadele edilirken, düzenli ve disiplinli bir ordu kurmak, bu orduyu donatmak ve savaşmaya hazır hale getirmek büyük bir zorluktu.
-Uluslararası Tanınma: Savaş kazanıldıktan sonra dahi, genç devletin uluslararası alanda bağımsızlığını tam olarak kabul ettirmesi (Lozan Antlaşması süreci) ve kapitülasyonlar gibi kısıtlamaları kaldırması diplomatik bir mücadele gerektirdi.
2. Ekonomik Zorluklar
-Yoksulluk ve Savaş Yorgunluğu: Uzun yıllar süren savaşlar (Balkan Savaşları, I. Dünya Savaşı, Kurtuluş Savaşı) halkı yoksullaştırmış, cephe gerisindeki üretim ve ticaret durma noktasına gelmişti.
Halkın büyük çoğunluğu yoksulluk içindeydi.
-Altyapı Yetersizliği: Osmanlı İmparatorluğu'ndan devralınan ulaşım (yol ve demiryolu), iletişim ve sanayi altyapısı son derece sınırlı ve yetersizdi.
Ülkenin ekonomik kaynakları tükenmişti.
-Finansal Kısıtlamalar: Gelir kaynakları kıttı. Lozan Antlaşması ile gümrük ve dış ticaretteki bazı kısıtlamalar ancak ilerleyen yıllarda (1929'da) kalkabildi.
Genç Cumhuriyet, bir ulusal bankası, kendine özgü parası ve oluşmuş bir mali mevzuatı olmadan “sıfırdan” bir ekonomi kurmak zorundaydı.
3. Sosyal ve Kültürel Zorluklar
-Eğitimsizlik ve Okuryazarlık Oranı: Halkın büyük bir kısmı (özellikle kadınlar) okuma yazma bilmiyordu. Eğitim ve sağlık altyapısı yok denecek kadar azdı.
-Eski Düzene Bağlılık: Saltanatın ve ardından Halifeliğin kaldırılması, geleneksel yapılara ve eski düzene sıkı sıkıya bağlı olan çevrelerin tepkilerine yol açtı.
Yeni, çağdaş ve laik sistemi oturtmak için toplumsal “direnci aşmak” gerekiyordu.
-Ulaşım ve İletişim Sınırlılığı: Anadolu'nun büyük bir kısmı tenhaydı ve ulaşım/iletişim imkanları kısıtlıydı. Yeni kurulan merkeziyetçi yönetimin otoritesini ve fikirlerini ülkenin en ücra köşelerine ulaştırmak ciddi bir lojistik sorundu.
Özetle
.   Türkiye Cumhuriyeti; küllerinden doğan, yorgun, fakir ve altyapısı çökmüş bir ülkenin, bir yandan düşmanla ve iç isyanlarla mücadele ederken, diğer yandan tamamen yeni ve çağdaş bir devlet yapısını, ekonomisini ve sosyal sistemini kurma mücadelesiyle kurulmuştur.
.   Bu zorlukların üstesinden gelinmesinde kurucu kadronun (başta Mustafa Kemal Atatürk) sarsılmaz azmi, kararlılığı ve devrimci vizyonu anahtar rol oynamıştır.
.   Bugün bize bunları sağlayan, önderimiz büyük asker ve devlet adamı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e ve onun tüm silah arkadaşlarına ve kuruluş dönemi halkına minnet ve şükranlarımızı sunuyoruz.
.   Cumhuriyeti ve devrimlerimizi yaşatmak ülkemizi savunmak ve geliştirmek bizim, hepimizin birincil görevidir.
.     Öğretmen GÖNEN ÇIBIKCI, 2025.10.28, İS.
.      YAZININ TÜMÜNÜ OKUYUNUZ:  ….
.    (YZ destekli araştırma ve incelemeye dayanan yazım.)
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum yapanın adı ve soyadı: