2 Kasım 2025 Pazar

ANNELERİN YÜKÜ

.   Annelerİn üzerİndeki yük
.   “Anne olmak, annelik yapmak” neden birçok anneyi hasta ediyor?
.   Her üç kadından biri, özellikle anneler, ruhsal bozukluklardan çok rahatsız…
.   Annelikle ilgili beklentiler çoğu zaman imkânsız derecede yüksek oluyor ve sağlık ve zaman kaybına yol açıyor. 
.   Annelerin üzerindeki “yüksek zihinsel yük” ve çoğu zaman karşı karşıya kaldıkları imkânsız “beklentiler“ birçok anneyi etkiliyor.
.  Tükenmişliğe veya diğer ruh sağlığı bozukluklarına yol açabilen bu “psikolojik yük”, anneler arasında yaygın.
.  Bu aşırı yüklenmenin nedenleri çok yönlüdür ve çoğunlukla iç ve dış etkenlerin bir bileşkesinden kaynaklanır :
A) Ebeveynlik neden sıklıkla anneleri hasta ediyor?
1-"Zihinsel yük" ve eşitsiz dağılım:
Günlük aile hayatındaki görünmez organizasyonel ve zihinsel işlerin (zihinsel yük) ana sorumluluğu genellikle annelere aittir . Bu, randevuları, doğum günlerini, alışverişleri vb. planlama, koordine etme ve öngörmeyi içerir.
Bu zihinsel yük çoğu zaman göz ardı ediliyor ve anneler (yarı zamanlı) çalışıyor olsalar bile eşler arasında eşit olarak paylaşılmıyor.
2-Yüksek mükemmellik standartları ve toplumsal beklentiler:
"Mükemmel anne" ideali ulaşılamaz bir şeydir. Anneler, her rolde (anne, eş, çalışan, ev hanımı, arkadaş) en iyi performansı gösterme baskısı altındadır .
Yeterince iyi olmama korkusu vardır ve bu da sürekli bir suçluluk duygusuna yol açabilir.
3-İş ve ailenin çifte yükü:
Birçok anne çalışmakta ve hem iş hem de çocuk bakımı arasında mekik dokumaktadır . Her iki alanda da sürekli "çalışmak" zorunda kalmak, kronik strese ve bitkinliğe (tükenmişlik sendromu riski) yol açar .
4-Yardım eksikliği ve izin süresinin yetersizliği:
Kişinin kendi istekleri ve ihtiyaçları arka planda kalır . Boş zaman, kendine zaman ayırma ("ben-zamanı") ve partneriyle birlikte geçirilen zaman azalır, bu da yorgunluğu teşvik eder .
5-Özel stresler:
Bekar anneler, tek başlarına sorumlu olmaları ve çoğunlukla maddi kaygılar taşımaları nedeniyle özellikle savunmasızdırlar .
Ruhsal hastalıklar doğumla doğrudan bağlantılı olarak da ortaya çıkabilir (örneğin doğum sonrası depresyon veya anksiyete bozuklukları).
B) Annelere bu konuda ne yardımcı olur?
.   Kendinizi sınırda hissediyorsanız veya kendiniz ya da eşiniz için destek arıyorsanız, zihinsel yük veya anne tükenmişliği konusunda danışmanlık merkezleri veya çevrimiçi kaynaklara ulaşmaktan ve yardım almak yararlı olur.
.    Yardım ve Önlemler:
Zihinsel stresi azaltmak ve önlemek için kişisel, ortaklık ve toplumsal düzeyde adımlar atılması gerekiyor.
1. İletişim ve Adil Dağıtım (Zihinsel Yükün Azaltılması):
-Görünmeyeni görünür kılın: Günlük aile hayatında ortaya çıkan tüm görevleri (planlama, organizasyon, tamamlama) listeleyin (örneğin, paylaşılan bir liste veya aile takvimi ile).
-Tanımlanmış sorumluluklar: Belirli alanlara ilişkin sorumluluğu iki taraf arasında kesin bir şekilde bölün ve daha sonra sorumluluğu fiilen devredin ( "bırakın" ).
-Şunu dile getirin: Eşinize şunu açıkça söyleyin: "Artık bu yükü tek başıma taşımak istemiyorum." Birlikte çözümler arayın.
2. Kişisel bakım ve önceliklerin belirlenmesi:
-Mükemmeliyetçilikten vazgeçin: "Mükemmel" yerine "Yeterince iyi" sloganını benimseyin. Yardım istemenin ve her şeyi yapamamanın “sorun olmadığını” öğrenin.
-Kişisel bakım rutininizi planlayın: Günlük hayatınıza “bilinçli” olarak molalar ve dinlenmeler ekleyin.
Bu, spor, hobiler, rahatlatıcı bir banyo ya da “hiçbir şey” yapmamak olabilir.
-Netlik kazanın: Kendi “duygularınızı” ve “sınırlarınızı” kabul edin ve ciddiye alın.
Bazen “hayır” demeyi öğrenin.
3. Profesyonel destek ve rahatlama:
-Yardımı kabul edin: Ailenizden, arkadaşlarınızdan veya dışarıdan gelen yardımlardan (örneğin, bebek bakıcıları) destek alın.
Zayıflık göstermek pek de iyi değildir.
-Aile hekimi/Psikoterapi: Sürekli yorgunluk, anksiyete veya depresyon durumunda (8-12 haftadan uzun süren semptomlar), aile hekimi daha sonraki adımları görüşmek üzere ilk temas noktası olmalıdır.
-Anne-çocuk rehabilitasyonu: Annelerin iyileşmesine destek olabilecek kurumlar var mı, diye araştırın.
“Psikosomatik tükenmişliğin” önlenmesi ve tedavisi için “danışmanlık ve rehabilitasyon” programları sunana yerleri gidip, danışmalarda bulunun.
C) Anneler neden hep kendileri üstlenmek ister? Çocuklarına karşı hep koruyucu davranır?
.   Annelerin çok fazla “sorumluluk” alma ve “aşırı şefkatli” olma eğiliminin karmaşık psikolojik, sosyal ve biyolojik kökenleri vardır.
.   Anneler her şeyi tek başlarına yapmak istemezler; ancak köklü “rol modellerin” etkileşimi , “mükemmel olma” yönündeki “yoğun baskı” ve “kontrolü kaybetme” ya da “çocuğu tehlikeye atma” korkusu, tüm “yükü annelerin omuzlarına” yüklemelerine neden olur.
.  Annelerin çoğu zaman her şeyi “kendi ellerine” almalarının ve çocuklarını aşırı korumalarının başlıca nedenleri şunlar olabilir:
1. Sosyal roller ve "zihinsel yük"
a-Kontrolü kaybetme korkusu: Anneler görevleri devretmeye çalıştıklarında, genellikle güçlü bir kontrol kaybı hissi yaşarlar veya "Bunu kendim daha hızlı/daha iyi yapabilirim" diye düşünürler.
b-Sosyalleşme ve rol modeller: İlerlemeye rağmen, kadınlar genellikle çocukluktan itibaren "bakıcı" rolüne alıştırılır.
Toplumdaki ideal anne imajı, “özveri ve sürekli ulaşılabilirlikle” güçlü bir şekilde bağlantılıdır.
c-Bir tuzak olarak "zihinsel yük": Anneler genellikle tüm aile yönetiminin (planlama, organize etme, öngörme) “zihinsel sorumluluğunu” üstlenirler.
Bu sürekli zihinsel çalışma kendi gözetimleri olmadan bir şeylerin “ters gideceği” korkusuyla, “kontrolü elde tutma” ihtiyacı hissi yaratır.
2. Psikolojik mekanizmalar ve korkular
a-Mükemmeliyetçilik ve öz saygı: Birçok anne, "ideal" ebeveyn olmak için kendilerini aşırı derecede baskı altına sokar.
Sorumluluk almak ve her şeyin “mükemmel” bir şekilde yürümesini sağlamak, anne olarak “öz saygılarıyla” bağlantılı hale gelir .
b-Çocuğun refahı konusunda korku (aşırı korumacılık):
-Artan kaygı: Çocukları “koruma arzusu” doğal bir içgüdüdür.
Ancak, hayali veya gerçek tehditler karşısında artan kaygı, aşırı korumacılığa yol açabilir. (genellikle "helikopter ebeveynlik" olarak adlandırılır)
-Başarısızlık korkusu: Ebeveynler genellikle çocuklarının hata yapmasını veya başarısızlığı deneyimlemesini “engellemek” isterler.
Çocuğun “hayal kırıklığı” veya “üzüntü yaşamaması” için zemin hazırlarlar.
Paradoksal olarak, bu durum çocuğu “öz yeterlilik” ve “hayal kırıklığı toleransı” geliştirme fırsatından mahrum bırakır.
c-Telafi: Bazen anneler “kendi çözülmemiş sorunlarını” veya “eksikliklerini” ebeveyn rolüne aşırı katılımla telafi ederler. (örneğin, kendi çocukluklarında sevgi veya ilgi eksikliği, kariyer başarısızlıkları)
3. Biyolojik ve bağlanmaya özgü etkenler
a-Biyolojik yakınlık: Hamilelik ve emzirme döneminde anneler, genellikle çocuklarıyla en başından itibaren daha “yoğun” bir fiziksel ve duygusal bağ kurarlar.
Bu, çocuklarının ihtiyaçlarını daha “sezgisel” olarak algılamalarına ve onlara karşı daha fazla “sorumluluk” hissetmelerine yol açabilir.
-Oksitosin (bağlanma hormonu): Doğum ve emzirme sırasında salgılanan oksitosin hormonu, bağlanma ve anne bakımında önemli rol oynar.
Ç) Rahatlama yolu
.  Annelerin kendileri ve çocukları için daha sağlıklı olmak adına “sorumluluk devretmek” ve "helikopter" davranışlarını azaltmak için atabilecekleri belirli adımlar hakkında daha fazla bilgi edinmek aslında çok yararlı olacaktır.
.  Önemli olan, bırakmayı ve sorumluluktan vazgeçmeyi “etken” olarak uygulamaktır:
1-Çocuklarınıza yaşlarına uygun sorumluluklar verin:
Çocuklarınıza yaşlarına uygun görevler verin, böylece öz yeterliliklerini geliştirebilirler.
Sorumluluk alan bir çocuk daha sağlıklı bir öz güven duygusu geliştirir.
2-Görevleri önceliklendirmek:
Her şeyin “mükemmel” olması gerekmez.
İş yükünüzdeki boşlukları değerlendirmek ve gereksiz görevleri ortadan kaldırmak büyük bir rahatlama sağlar.
3-Yetki devretmenin güven yarattığını kabul etmek:
Anneler, “sorumluluktan vazgeçmeyi” bir kontrol kaybı olarak değil, eşlerine ve çocuklarına duydukları “güvenin bir göstergesi" olarak görmeyi öğrenmelidir.
D) Sağlıklı aile ve toplum yaratmak:
.  Toplumun, çevrenin ve de ailenin üzerine düşen aslında sağlıklı ve huzurlu bir toplum yaratabilmektir.
.  Bu konuda hem devlete hem de bize, bireylere çok görev ve anlayış düşmektedir.
.  Annelerin bu anlamda daha güvenli, huzurlu ve mutlu olmasını istemeli ve onlara yardımcı olmalıyız.
.     Öğretmen GÖNEN ÇIBIKCI, 2025.11.02, İS.
.      YAZININ TÜMÜNÜ OKUYUNUZ:  ….
.    (YZ destekli araştırma ve incelemeye dayanan yazım.)

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum yapanın adı ve soyadı: