ATATÜRK SONRASI .
Cumhuriyetin
kazanımı olan birçok kurum ülkemizi “çağdaş uygarlık yolundaki hedeflerimize”
götürmek için vardır.
Ne yazık ki bu
kurumların bazıları ve bazı sistemler ne yazık ki son yıllarda ya yok edildi ya
da değiştirildi.
Bu yanlış
uygulamaları kimler ve neden yaptı?
A)
Cumhuriyet kazanımı olanlardan hangileri satıldı veya yok edildi?
Tarihsel
süreçte cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte oluşturulan ve kamu yararı
gözetilerek hizmet veren bazı kurumlar, zaman içinde farklı gerekçelerle
özelleştirildi veya işlevleri değiştirildi.
Bu durum,
farklı siyasi ve ekonomik yaklaşımların sonucu olarak ortaya çıkmıştır.
Aşağıda,
cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren kurulan ve sonradan özelleştirilen veya
işlevleri değiştirilen bazı önemli kurum ve kuruluşlara örnekler verilmiştir:
1-Özelleştirilen veya Yapısı
Değiştirilen Önemli Kurumlar
a-Sümerbank:
Türkiye'nin ilk sanayi kalkınma bankalarından biri olarak tekstil, dokuma ve
deri sanayii alanında önemli rol oynadı. Daha sonra özelleştirme kararıyla
varlıkları satıldı ve bankacılık faaliyetleri durduruldu.
b-Etibank:
Madencilik, enerji ve sanayi sektörlerine finansman sağlamak amacıyla kuruldu.
1990'ların sonlarında özelleştirme sürecine dahil oldu ve bankacılık lisansı
iptal edildi.
c-TÜPRAŞ
(Türkiye Petrol Rafinerileri A.Ş.): Türkiye'nin en büyük sanayi kuruluşlarından
biriydi ve petrol rafinasyonunda tekel konumundaydı. Özelleştirme sonrası
hisselerinin büyük bir kısmı özel bir şirkete devredildi.
ç-TEKEL:
Tütün, tütün mamulleri ve alkollü içeceklerin üretim ve satışını tekelinde
tutan bir kamu kuruluşu olarak faaliyet gösteriyordu. Bölünerek farklı
parçaları özelleştirildi ve sigara üretimi yabancı firmalara satıldı.
d-Türk
Telekom: Türkiye'deki sabit hatlı telekomünikasyon altyapısının sahibi ve
işleticisiydi. Özelleştirilerek hisselerinin büyük bir bölümü yabancı
yatırımcılara devredildi.
e-Kamu
Bankaları: Ziraat Bankası, Halkbank ve Vakıfbank gibi kamu bankalarının bir
kısmı özelleştirme kapsamına alındı ve hisselerinin bir bölümü halka arz
edildi.
2-Bu
kurumların yanı sıra, çeşitli limanlar, elektrik üretim ve dağıtım şirketleri, şeker
fabrikaları ve gübre sanayii tesisleri
gibi birçok kamu kuruluşu da özelleştirme programları kapsamında satılmıştır.
B)
Cumhuriyet kazanımı olan hangi fabrikalar satıldı veya yok edildi?
Türkiye
Cumhuriyeti'nin ilk yıllarında, ekonomik kalkınmayı sağlamak amacıyla devlet
eliyle birçok fabrika kurulmuştur.
Bu fabrikalar,
ülkenin sanayi altyapısını oluşturmada ve farklı sektörlerin gelişiminde önemli
bir rol oynamıştır. Ancak zaman içinde, farklı siyasi ve ekonomik politikalar
kapsamında bu fabrikaların birçoğu özelleştirilmiş veya kapatılmıştır.
1-Özelleştirilen veya Kapatılan
Fabrikalara Örnekler
Aşağıda,
cumhuriyetin ilk yıllarında kurulan ve daha sonra özelleştirilen veya kapatılan
bazı önemli fabrikalar ve kuruluşlar yer almaktadır:
a-Sümerbank:
Dokuma, deri ve tekstil sanayisinin gelişimi için 1933'te kurulan Sümerbank'ın
Nazilli, Kayseri ve Merinos'taki fabrikaları özelleştirildi.
Bu
fabrikalar, bir dönemin en büyük sanayi kuruluşları arasındaydı.
b-SEKA
(Türkiye Selüloz ve Kâğıt Sanayi İşletmeleri): İzmit'te 1934'te kurulan SEKA,
kâğıt ve selüloz üretiminde ülkenin en büyük kuruluşuydu.
Farklı
şehirlerdeki fabrikaları özelleştirildi ve bir kısmı kapatıldı.
c-TEKEL:
Tütün ve alkollü içecekler alanında tekel olan TEKEL'in sigara fabrikaları
özelleştirilerek yabancı firmalara satıldı.
Bu
fabrikalar arasında Cibali, Maltepe ve İzmir'deki büyük sigara fabrikaları da
bulunuyordu.
ç-Sümer
Holding'e Bağlı Fabrikalar: Sümer Holding bünyesindeki çeşitli çimento, cam,
seramik ve demir-çelik fabrikaları da özelleştirme kapsamına alındı.
d-Şeker
Fabrikaları: Türkiye'nin farklı bölgelerinde kurulu olan ve şeker pancarından
şeker üreten fabrikalar da özelleştirme kararlarıyla satılmıştır.
Bu
fabrikalar arasında Eskişehir, Afyon, Uşak ve Alpullu gibi önemli üretim
tesisleri yer alıyordu.
e-Gübre
Fabrikaları: Tarım sektörünün önemli girdisi olan gübre üretimini sağlayan kamu
fabrikaları da özelleştirildi.
f-PETKİM
(Petrokimya Holding A.Ş.): Petrokimya ürünleri üreten PETKİM'in büyük bir kısmı
özelleştirilerek satıldı.
C) Cumhuriyet dönemi iktidarları “fabrikaları” neden
sattı
Cumhuriyet dönemi iktidarlarının fabrikaları satma kararları,
genellikle "özelleştirme" adı altında uygulanan ekonomik
politikaların bir parçasıdır.
Bu kararların arkasında yatan nedenler karmaşık ve çok yönlüdür.
Özelleştirme savunucuları ve eleştirenleri tarafından dile getirilen
farklı görüşler bulunmaktadır.
a-Özelleştirme Gerekçeleri
Özelleştirme politikalarını savunanlar, bu kararların genellikle
aşağıdaki ekonomik ve yönetimsel nedenlere dayandığını belirtir:
1-Ekonomik Verimliliği Artırmak: Kamu iktisadi
teşebbüslerinin (KİT'ler) genellikle hantal yapıda olduğu, verimli çalışmadığı
ve zarar ettiği iddia edilmiştir.
Özelleştirme ile özel sektörün rekabetçi ve kâr
odaklı yönetim anlayışının bu işletmelerin verimliliğini artıracağı
düşünülmüştür.
2-Kamu Üzerindeki Mali Yükü Azaltmak: Devletin,
zarar eden KİT'lerin finansmanını sağlamak için bütçeden büyük paylar ayırması,
kamu kaynaklarını zorlamaktaydı.
Bu işletmelerin özelleştirilmesiyle devletin “mali
yükünün” hafifletilmesi hedeflenmiştir.
Elde edilen gelirlerle kamu borçlarının
ödenmesi veya yeni yatırımların finanse edilmesi planlanmıştır.
3-Serbest Piyasa Ekonomisini Güçlendirmek:
Özelleştirme, devletin ekonomideki rolünü azaltarak serbest piyasa ilkelerini
benimseme ve teşvik etme amacını taşır.
Bu yaklaşım, uluslararası ekonomik normlara
uyum sağlama ve yabancı yatırımcılar için daha cazip bir ortam yaratma
hedefiyle ilişkilidir.
4-Kaynakları Daha Verimli Kullanmak:
Özelleştirme ile elde edilen gelirlerin, eğitim, sağlık ve altyapı gibi kamu
hizmetlerine yönlendirilmesi amaçlanmıştır.
Bu sayede, devletin asli görevlerine
odaklanabileceği düşünülmüştür.
b-Özelleştirme
Eleştirileri
Özelleştirme politikalarını eleştirenler ise genellikle aşağıdaki
konulara vurgu yapar:
1-Stratejik Varlıkların Kaybı: Eleştirel
görüşlere göre, cumhuriyetin ilk yıllarında kurulan fabrikalar ve kurumlar
sadece ekonomik işletmeler değil, aynı zamanda ülkenin stratejik varlıklarıdır.
Bu kurumların özelleştirilmesiyle, tarım,
enerji ve sanayi gibi kritik sektörlerde dışa bağımlılığın arttığı ileri
sürülmüştür.
2-İstihdam Kayıpları: Özelleştirilen
işletmelerin birçoğunda, kârlılığı artırmak amacıyla işçi sayılarının
azaltılması ve toplu işten çıkarmalar yapılması eleştirilmiştir.
Bu durum, sosyal sorunlara ve işsizliğe yol
açmıştır.
3-Tekelci Yapıların Oluşması: Bazı özelleştirme
süreçlerinde, kamu tekeli özel sektöre devredilmiş ve bu durum rekabetin
artması yerine yeni özel tekellerin oluşmasına yol açmıştır.
Bu da tüketici fiyatlarının artmasına ve hizmet
kalitesinin düşmesine neden olabilmiştir.
4-Gelir Kaybı: Özelleştirme sonrasında elde
edilen gelirlerin, satılan varlıkların uzun vadede sağlayacağı potansiyel
kârlılığın çok altında olduğu ve ülkenin geleceğini ipotek altına aldığı iddia
edilmiştir.
Ç) Cumhuriyet iktidarları Atatürk'ten sonra neden hep
olumsuz davrandı?
Böyle bir genelleme özellikle son dönemde hep yapılır oldu.
Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar, Türkiye farklı dönemlerden ve
yönetimlerden geçti.
Her iktidar, kendi döneminin iç ve dış dinamiklerine, ekonomik
koşullarına ve siyasi hedeflerine göre kararlar aldı.
Bu kararların bazıları başarılı bulundu, bazıları ise eleştirildi.
Atatürk sonrası dönemlerde alınan kararların nedenleri ve sonuçları
hakkında birkaç farklı bakış açısı bulunuyor:
1-Demokratikleşme Süreci
Atatürk'ün vefatından sonra Türkiye, tek parti yönetiminden çok partili
hayata geçti. 1950'de yapılan ilk serbest seçimlerle Demokrat Parti iktidara
geldi.
Bu dönem, siyasi liberalleşme ve ekonomik alanda serbestleşme
adımlarının atıldığı bir süreçti.
Ancak bu adımlar, devletin ekonomideki rolünün azalmasına ve bazı
devlet fabrikalarının, kuruluşlarının özelleştirilmesine yönelik ilk
tartışmaları da beraberinde getirdi.
2-Soğuk Savaş Dönemi ve Dış Politika
II. Dünya Savaşı sonrasında, Türkiye Soğuk Savaş'ın bir parçası oldu.
Sovyet tehdidine karşı NATO'ya katılım kararı, ülkenin Batı bloğuyla
ilişkilerini güçlendirdi.
Bu dönemde dış politikada alınan kararlar, iç siyasette de yankı buldu.
Ekonomik politikalar, Batı'dan alınan krediler ve yardımlar
doğrultusunda şekillendi.
3-Ekonomik Yaklaşımlar
Cumhuriyetin ilk yıllarında devletçi bir ekonomik model benimsenmişti.
Bu model, özel sektörün yetersiz olduğu alanlarda devletin yatırım
yapmasını ve sanayileşmeyi öncelikli hedef olarak görmüştü.
Atatürk sonrası dönemlerde, özellikle 1980'lerden itibaren, liberal
ekonomi politikaları ön plana çıktı.
Bu politikaların savunucuları, devletin ekonomik hayattaki rolünün
azaltılması, piyasa ekonomisinin güçlendirilmesi ve özelleştirme yoluyla
verimliliğin artırılması gerektiğini savundu.
Bu yaklaşım, birçok kamu iktisadi teşebbüsünün (KİT) ve fabrikanın
özelleştirilmesine yol açtı.
4-Farklı Görüşler
Bu süreçler, tarihçiler, ekonomistler ve sosyologlar arasında farklı
yorumlanıyor.
Bir görüşe göre, özelleştirme ve liberalleşme adımları, Türkiye
ekonomisini küresel rekabete açarak modernleştirdi.
Diğer bir görüş ise, bu kararların cumhuriyetin temel kazanımlarını,
stratejik sanayi kollarını ve sosyal devlet anlayışını zayıflattığını iddia
ediyor.
Bu tartışmalar hala devam etmektedir.
D) Sonuç olarak,
Fabrikaların özelleştirilmesi kararları, her dönemin ekonomik ve siyasi
koşullarına bağlı olarak farklı gerekçelerle alınmış ve hem destek hem de
eleştiri almıştır.
Bu konu, hâlâ Türkiye'nin ekonomik ve siyasi tarihi açısından
tartışmalı bir konu olmaya devam etmektedir.
Bu özelleştirme
ve kapatılma süreçleri, ekonomik verimliliği artırma, kamu üzerindeki mali yükü
hafifletme ve serbest piyasa ekonomisini güçlendirme gibi gerekçelerle
savunulmuştur.
Ancak, bu durum
aynı zamanda stratejik sanayi kollarının kontrolünün özel sektöre geçmesi ve
istihdam kayıpları gibi eleştirilere de yol açmıştır.
Bu süreçler,
hem ekonomik verimliliği artırma ve kamu üzerindeki yükü azaltma gibi
gerekçelerle savunulurken, hem de “stratejik varlıkların” elden çıkarılması ve “kamusal
hizmetlerin” zayıflaması gibi eleştirilere neden olmuştur.
Her bir
özelleştirme kararı, dönemin siyasi ve ekonomik koşulları çerçevesinde farklı
tartışmalara yol açmıştır.
Kemalizm ve Atatürkçülük karşıtları nasıl oldu
da son dönemlerde çok hızlı yayıldı?
Her iktidar, kendi vizyonu ve dış etkenlerin baskısıyla hareket etti ve
bu durum, farklı sonuçlar doğurdu.
Atatürk sonrası dönemde alınan kararları, değişiklikleri her bir
dönemin kendi koşulları içinde değerlendirilmesi doğrudur; bilim insanlarının,
araştırmacıların bu alanlarda her yönüyle inceleme ve araştırmalar yapıp
belgelemeleri ve yayınlamaları çok önemlidir.
Gerçekleri bilmek ve ülkenin kalkınmasında, demokratikleşmesinde doğru
hedeflere doğru sağlam adımların atılması için “Türk Milleti”nin iyi
bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi gerekir.
Bu da hepimize düşen ulusal bir ödevdir, görevdir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yapanın adı ve soyadı: