"AÇIK GİYİM" ÖZENTİSİ
. Aydınlıkçı, çağdaş, uygar ve ulusal
düşüncede, Atatürkçü, bilinçli bir yurttaş olduğumu düşünüyorum.
İnsan
olarak, yurttaş olarak "kendimizi" korumamız ve temel değerlerimizi, öz
kaynaklarımızı korumak zorunda olduğumuza inanıyorum.
Çıplaklık
aldı başını gitti. teşhirciliğe yönelim başladı, gibi özellikle genç kızların
erken yaşlarda yarı çıplak giyinmeye özenmesi bir algı zihin operasyonu değil
midir
Bunun
çok yönlü bir konu olduğunu ve farklı bakış açılarının bulunduğunu belirtmek
gerekir.
Genç
kızların giyim tarzlarındaki değişim, tek bir nedene bağlı olmaktan ziyade,
birçok sosyal, kültürel ve psikolojik faktörün birleşimi olarak ele alınabilir.
Bu
bireylerin davranışları, derinlemesine içselleştirilmiş değerlerden, “kişisel
kimlikten” ve ani değişen toplumsal ölçülerden kaynaklanabilir.
Geniş
etkisi olan “sürü psikolojisi” ile de çok hızla yayılır.
Birçok
kentli kadın buna uymaya başlar, belini omuzlarını, sırtını, bacaklarını
oldukça açan giysiler giymeye çalışır.
“Dışarıdan
bir müdahale” olan bu yayılmacılığı kendisi için kendi özgürlüklerinin parçası
gibi düşünen de olabilir; modaya çok iyi uyduğunu ve çok yakışan güzel bir
giyim taşıdığını sananlar da olabilir.
Artık
hızla yayılan sosyal medya, film, TV ve diziler ile çok geniş kesimler
görmektedirler ki “artık” “şimdi” “işte böyle giyinmeniz gerekir” algısına
düşerler.
Ve
hemen bunu uygulamak ister ve açık giyinmeye özenirler.
Görüldüğü
gibi bu tür “yayınlar, dergi ve gazeteler, internet” artık “geniş kitleleri
etkileyen”, yönlendiren güçler olmuştur.
Bireyin
“kendine özgü olan iradesi” ve seçme-karar verme mekanizması bununla birlikte
“dışarıdan yönetilebilen” bir duruma girmiştir.
Kendilerine
göre her türlü amaç ve hedeflerini artık bu “iradesi elinden alınmış” kitleler
üzerinde uygulayabilen egemen güçler başarılarını gözlemleyebilir.
A)
Oldukça açık, bedenini gösteren türden giysi taşımak isteyenleri etkileyen etkenlerden
şunlardır:
1-Sosyal
Medya ve Ünlülerin Etkisi
Sosyal
medya platformları ve ünlülerin giyim tarzları, gençlerin modayı takip etme ve
kendilerini ifade etme biçimlerini büyük ölçüde etkiler.
“Teşhirci
olarak algılanabilecek” giyim tarzları, popüler kültürde normalleştirilip hatta
“yüceltilebiliyor”.
Bu
durum, özellikle genç kızlar arasında bir "trend" haline gelerek, bu
tür kıyafetlerin giyilmesini teşvik edebilir.
2-Bireysellik
ve Özgürlük İfadesi
Giysiler,
bireylerin kendi kimliklerini ve özgürlüklerini ifade etmelerinin bir yolu
olarak görülür.
Bazı
gençler için daha açık giyinmek, kalıplaşmış normlara karşı duruşun ve kişisel
özgürlüğün bir simgesi olabilir.
Bu,
bireysel bir “tercih ve kendini ifade” etme biçimi olarak değerlendirilerek
haklı gibi gösterilmek istenilebilir.
3-Pazarlama
ve Tüketim Kültürü
Giyim
endüstrisi, sürekli olarak yeni trendler yaratır ve bu trendleri agresif
pazarlama stratejileriyle destekler. Yarı çıplak kıyafetler de bu trendlerin
bir parçası olabilir: Moda…
Bu
durum, özellikle “gençleri” hedefleyen bir “pazarlama operasyonu” olarak
yorumlanabilir ve tüketimi artırmayı amaçlar.
3-Psikolojik
ve Gelişimsel Faktörler
Ergenlik,
kimlik arayışının yoğun yaşandığı bir dönemdir.
Gençler,
akranları tarafından kabul görmek ve beğenilmek isterler.
Daha
açık giyim tarzları, bu beğenilme arzusunu karşılamanın bir yolu olarak
kullanılabilir.
Bu,
dış görünüşe verilen önemin bir göstergesi olabilir.
“Herkes
böyle yapıyor, ben de yapmalıyım” diye düşünür.
Çok
daha “güzel ve dikkat çekici, etkileyici” olduğunu sanmak ister.
Sahnede,
sinemada, dizilerde… çalışan sanatçı-artist denilen kesimlere özenip, onlar
gibi olmak isteyebilirler.
Zaten bu tür şarkıcılar, dizi ve sinema oyuncular da beğenilmek için “açık” giyinip, bedenlerini gösterir duruma düşebilirler.
B)
Açık giyinmeyi modern olmak diye düşünenler, kadınların özgürlük haklarına
bağlamak isteyenler aslında birilerinin tuzağına düştüklerini neden anlamazlar?
Açık
giyinmeyi modernlikle veya kadın haklarıyla ilişkilendirenlerin, bir tuzağa
düştüğünü fark etmemesinin birkaç nedeni olabilir.
Bu
durumu anlamak için olaya yalnızca "tuzak" bakış açısından olmasa
bile bireysel özgürlük, algı ve sosyal normlar çerçevesinden bakmak da olasıdır
-İçselleştirilmiş
Algı ve Kimlik
Açık
giyinmek, birçok kişi için bir kimlik ifadesi haline gelmiştir.
Bu
durum, "modern" veya "özgür" olarak algılanmakla
ilişkilidir.
Bu
düşünce, yalnızca moda endüstrisinin veya medyanın etkisiyle değil, aynı
zamanda kişinin kendi benimsediği değerlerle de oluşur.
Bu
yüzden, bu giyim tarzını savunanlar için, buna karşı çıkmak kendi kimliklerine
ve özgürlüklerine saldırı olarak algılanabilir.
-Seçme
Özgürlüğü ve Otonomi
Açık
giyinme, kadınların kendi bedenleri hakkında karar verme hakkı olarak
savunulur.
Bu,
baskıdan veya toplumsal normlardan bağımsız olarak kendi tercihlerini yapabilme
anlamına gelir. Bu bakış açısına göre, bir kadının ne giyeceğine “başkalarının
karar vermesi”, onun temel haklarına bir müdahaledir.
Bu
nedenle, dışarıdan gelen eleştiriler, bir "tuzak" uyarısından ziyade,
kadınların otonomisini kısıtlama girişimi olarak yorumlanabilir.
-Sosyal
Normların ve Değerlerin Değişimi
Toplumlar
zaman içinde değişir ve bu değişim, giyim tarzlarına olan bakışı da etkiler.
Eskiden
kabul edilemez görünen giyim tarzları, bugün norm haline gelebilir.
Açık
giyinmeyi savunanlar, bu durumu toplumsal ilerlemenin ve çağdaşlaşmanın bir
parçası olarak görebilirler. Bu ise bence tamamen yanlış bir çağdaşlaşma
anlayışıdır.
Onlara
göre, bu bir "tuzak" değil, değişen bir dünyaya ayak uydurma ve hatta
bu değişime öncülük etme eylemidir. Daha geniş bilgilenme ve bilinçlenmeye
sahip olabilse idiler, böyle düşünmezlerdi…
C)
Toplumu, bireyleri zihinsel olarak ele geçirip yönetmek demek olan “algı
yönetimi” kimlerin çıkarı içindir?
Algı
yönetimi, geniş bir yelpazedeki aktörler tarafından kendi çıkarları
doğrultusunda kullanılabilir.
Bu
aktörler arasında siyasi liderler, şirketler, medya kuruluşları, çıkar grupları
ve hatta yabancı devletler bulunur.
Bu
durum, algı yönetiminin güç, para veya etki elde etme amacıyla
kullanılabileceğini gösterir.
Algı
Yönetimini Kullananlar ve Amaçları
-Siyasi
Liderler: Seçimleri kazanmak, kamuoyunun desteğini almak veya politikalarını
meşrulaştırmak için algı yönetimine başvurabilirler.
Bu,
rakipleri hakkında olumsuz algılar oluşturmayı veya kendi başarılarını
abartmayı içerebilir.
-Şirketler:
Markalarının itibarını korumak, ürünlerini pazarlamak ve tüketicilerin satın
alma kararlarını etkilemek için algı yönetimi kullanırlar.
Örneğin,
bir ürünün "doğal" veya "sağlıklı" olduğuna dair algı
yaratmak için “reklam” kampanyaları düzenleyebilirler.
-Medya
Kuruluşları: Kendi yayın politikalarını desteklemek ve belirli bir gündemi öne
çıkarmak için haberleri ve bilgileri belirli bir şekilde sunabilirler.
Bu,
izleyicinin veya okuyucunun olaylara belirli bir açıdan bakmasını sağlamayı
amaçlar.
-Çıkar
Grupları: Toplumda belirli bir konuya (örneğin, çevre koruma veya hayvan
hakları) dikkat çekmek ve bu konuda kamuoyunu harekete geçirmek için algı
yönetimi stratejileri uygulayabilirler.
-Yabancı
Devletler: Jeopolitik çıkarlarını ilerletmek, bir başka ülkenin “iç işlerine
karışmak” veya kendi rejimlerine karşı olumlu bir imaj oluşturmak için “algı
yönetimi operasyonları” yürütebilirler.
Ç)
Sonuç olarak,
Bu
konuyu yalnızca "algı operasyonu" veya "tuzak" olarak
değerlendirmeyi basitleştiriyorsun, diye düşünenler çıkacaktır.
Bu
etkenlerin hepsi, gençlerin giyim tercihlerini etkiler ve "zihin
operasyonu" olarak nitelendirilebilecek bir durumdan daha karmaşık bir
tablo çizer.
Bu
durum, “bireysel tercihler, sosyal normlar, pazarlama stratejileri ve kültürel
değişimlerin” bir araya gelmesiyle ortaya çıkan bir olgudur.
Algı
yönetimi, en basit ifadeyle, insanların ne düşündüğünü, neye inandığını ve
nasıl davrandığını şekillendirme gücünü” ele geçirmek isteyenlerin
çıkarınadır.
Bu
süreç, genellikle bilgiyi seçerek sunma, tekrarlama ve duygusal bağlar kurma
gibi teknikler kullanılarak gerçekleştirilir.
Bu,
“algı yönetimi”nin genellikle “şeffaf olmayan ve manipülatif” bir doğaya sahip
olduğu anlamına gelir.
Ben
bir toplumun kendi “öz değerlerinin, kültürel mirasının” da ciddiye alınması
gerektiğine de inanıyorum.
Ayrıca
“sanat, müzik ve sahne” emekçilerinin kendi öz dallarında ve yeteneklerinde öne
çıkmalarını ve anılmalarını istememiz gerektiğine inanıyorum.
Toplumda
insanların davranışlarının, giyimlerinin bulundukları o yerin durumuna,
konumuna ve kazanılmış değerlerine uygun olması gerektiğine inanıyorum.
Kentlerde,
cadde ve sokaklarda insanların çok daha düzgün ve bilinçli giyinmesine, var
olan kurallara uyulmasının yararlı olacağına inanıyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yapanın adı ve soyadı: