TÜRKİYE İÇİN NELER GEREKLİDİR? .
. Türkiye'nin
içinde bulunduğu siyasal, ekonomik ve toplumsal çöküşten kendisini kurtarması
için neler gereklidir?
. Türkiye'nin
içinde bulunduğu zorlu süreçten çıkması için siyasi, ekonomik ve toplumsal
alanlarda köklü ve kapsamlı adımlar atılması gerektiği sıkça dile getirilir.
. Bu
alanlardaki sorunlar birbirini besleyen bir yapıda olduğu için, kalıcı çözümler
için bütünsel bir yaklaşım önemlidir.
Siyasal
Alanda Atılması Gereken Adımlar
-Hukuk Devleti
İlkesini Güçlendirmek: Hukukun üstünlüğünün yeniden tesis edilmesi, yargı
bağımsızlığının güvence altına alınması ve mülkiyet haklarının korunması, hem
yerli hem de yabancı yatırımcılar için güven ortamı oluşturur.
“Hukukun
üstünlüğü” aynı zamanda adil bir toplum yapısının da temelidir.
Bağımsız
yargının ve mahkemelerin yeniden işlerlik kazanması ve her türlü yolsuzluğa
karşı desteklenmesi gerekir.
-Suç
örgütleriyle güçlü mücadele: Ülke içinde yayılmış olan her türlü çeteleşme,
mafyalaşma ve kartelleşme yapılanmalarına ve onların uzantılarına karşı çok
güçlü mücadele verilmelidir.
-Her türlü
şiddet ve terör yapılanmalarına karşı devlet ve toplum olarak açık ve kesin
mücadele verilmelidir.
-Demokratik
Kurumları Yeniden İşler Kılmak: “Güçler ayrılığı” ilkesinin güçlendirilmesi,
yasama ve yürütme organlarının yetkilerinin net bir şekilde belirlenmesi ve
şeffaf bir yönetim anlayışının benimsenmesi, siyasi istikrar için hayati öneme
sahiptir.
TBMM ve
sorumlu, yetkili başbakanlı bir hükümet sistem yeniden işler duruma
getirilmelidir.
Cumhurbaşkanlığı
devleti “temsil” eder duruma getirilmeli ve yetkileri sınırlandırılmalıdır
-Seçim
Sisteminde Reform: “Temsilde adaleti” ve “yönetimde istikrar”ı sağlayacak bir
seçim sisteminin oluşturulması, siyasi kutuplaşmayı azaltabilir ve farklı
görüşlerin parlamentoda daha etkili temsil edilmesini sağlayabilir.
Ekonomik
Alanda Atılması Gereken Adımlar
-Merkez Bankası
Bağımsızlığı: Para politikalarının siyasi baskılardan arındırılması ve
enflasyonla mücadele odaklı bağımsız bir Merkez Bankası yönetimi, ekonomik
güvenilirliği artırır ve fiyat istikrarını sağlar.
-Dış borçlardan
kaçınan bir yönetim biçimine yönelmek gerekir.
-Akılcı Maliye
Politikaları: Kamu harcamalarının disiplin altına alınması, bütçe açıklarının
azaltılması ve vergi sisteminin adil bir yapıya kavuşturulması, sürdürülebilir
bir ekonomik büyümenin önünü açar.
Kara para ile
ve vergi kaçakçılığı ile güçlü mücadele gerekir.
-Üretim Odaklı
Ekonomi: Yüksek katma değerli üretim ve ihracata yönelen, teknoloji ve Ar-Ge
yatırımlarının desteklendiği bir sanayi politikası izlenmesi, ithalata olan
bağımlılığı azaltır ve istihdamı artırır.
Tarım ve
hayvancılık yeniden desteklenmeli ve üretimin artışına doğru bir güçlü girişime
geçilmelidir.
-Yabancı
Sermayeyi Teşvik: Hukuki ve siyasi belirsizliklerin giderilmesi, yatırımcıların
güvenini kazanarak doğrudan yabancı yatırımların ülkeye gelmesini sağlar.
-Milli iktisat
ve ekonomiyi öne çıkarmak ve devleti daha güçlü kılmak gerekir.
-Üretimi
hızlandırmak ve güçlendirmek gerekir:
Toplumsal
Alanda Atılması Gereken Adımlar
-Eğitimde
Fırsat Eşitliği: Nitelikli ve bilim odaklı bir “milli eğitim” sisteminin tüm yurttaşlara
sunulması, geleceğe umutla bakan, sorgulayan ve üreten bireylerin yetişmesini
sağlar.
Eğitim ve
öğretimde “özel okullar” yerine çağdaş ve güçlü devlet okulları yer almalıdır.
Öğretmen
yetiştirme yeniden gözden geçirilmesi ve çağdaş yöntemler ve donanımlar
kazandırılmalıdır.
-Kutuplaşmayı
Azaltmak: Farklı kimliklere, inançlara ve yaşam tarzlarına saygı duyulan,
diyalog ve uzlaşmanın öne çıktığı bir toplumsal iklimin oluşturulması,
toplumsal “barışın” sağlanması için kritik öneme sahiptir.
-Kadınların ve
Gençlerin Güçlendirilmesi: İş yaşamında ve siyasette kadınların daha etken rol
almasının teşvik edilmesi, genç işsizliğiyle mücadele edilmesi ve gençlerin
karar alma süreçlerine katılımının artırılması, dinamik ve kapsayıcı bir
toplumun inşasına katkı sağlar.
Dar gelirli
ailelere devlet desteği sağlanmalıdır.
Atatürkçü
bir anlayışın yeniden anlaşılması ve kavranması gerekir.
Türkiye'nin
içinde bulunduğu zorlu süreçten çıkış yolu arayışında, Atatürkçü düşüncenin ve
kuruluş ilkelerinin yeniden anlaşılması ve kavranması gerektiği yönündeki
görüşler önemli bir yer tutar.
Bu yaklaşım,
ülkenin temel “değerlerini ve hedeflerini” hatırlatarak, sorunlara köklü
çözümler bulmayı hedefler.
Atatürkçü
Düşüncenin Temel Unsurları
-Atatürkçü
düşünce, Türkiye Cumhuriyeti'nin “varoluş felsefesini” oluşturan bir sistemdir.
Bu sistemin
yeniden anlaşılması ve kavranması, genellikle şu temel ilkeler üzerinden
değerlendirilir:
-Cumhuriyetçilik:
Devlet yönetiminde ulusal egemenliğin temel alınması ve bireyin temel hak ve
hürriyetlerinin güvence altına alınmasıdır.
Bu ilkenin
yeniden kavranması, demokratik kurumların güçlendirilmesini ve hukukun
üstünlüğünün tam anlamıyla tesis edilmesini içerir.
-Laiklik:
Devletin tüm inançlara “eşit mesafede” durması, “din ve devlet” işlerinin
birbirinden ayrılmasıdır.
Laikliğin doğru
anlaşılması, dinin birleştirici bir unsur olarak kalmasına olanak tanırken,
toplumsal kutuplaşmayı önler ve bireylerin vicdan hürriyetini korur.
Ülkenin her
yerini sarmış bulunan mezhepçilik, “tarikatçılık yapılanmaları”nın demokratik
hukuk devleti ilkelerine uygun olabilecek bicimde denetlenmesi gerekir.
-Devletçilik:
Özellikle ekonomik anlamda, bireysel girişimlerin yetersiz kaldığı durumlarda
devletin ekonomide öncü rol oynamasını ifade eder.
Bu ilkenin
günümüz koşullarına uyarlanması, “stratejik sektörlere” yatırım yapılmasını,
ekonomik kalkınmanın planlı bir şekilde yürütülmesini ve kaynakların etkin
kullanılmasını kapsayabilir.
Milli ekonomiye
güç verilmeli ve yaygınlaştırılmalıdır.
-Halkçılık:
Toplumda hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa ayrıcalık tanınmamasını, tüm
vatandaşların kanun önünde eşit olmasını ifade eder.
Bu ilkenin
benimsenmesi, sosyal adaletin sağlanmasına ve toplumun farklı kesimlerinin
kaynaşmasına yardımcı olur.
-Milliyetçilik:
Ulusal birliği ve bütünlüğü, ortak bir vatan ve gelecek bilincini esas alır.
Bu, ayrıştırıcı
değil, “kapsayıcı bir milliyetçilik” anlayışıdır.
Farklılıkları
reddetmeden, “ortak” bir kimlik olan “yurttaşlık etrafında” birleşmeyi
hedefler.
-Devrimcilik (İnkılapçılık):
Çağın gereklerine uyum sağlamak için sürekli değişim ve yenilikçiliğe açık
olmayı ifade eder.
Bu ilke, statik
bir yapı yerine “dinamik” bir gelişmeyi savunur; gününü koşullarına göre
ilerici ve devrimci çözüm yollarını bulmak gerekir.
Bilim ve
teknoloji alanında ilerlemenin ve çağdaş normların benimsenmesinin önemini
vurgular.
Güncel
Sorunlara Atatürkçü Yaklaşım
Atatürkçü
düşüncenin yeniden anlaşılması, mevcut sorunlara somut çözümler üretebilecek
bir çerçeve sunar.
Örneğin,
ekonomik krizle mücadelede devletçilik ilkesi, stratejik yatırımların teşvik
edilmesi ve üretim odaklı politikaların benimsenmesi için bir yol haritası
sunabilir.
Siyasi
gerilimlerin azaltılmasında laiklik ve halkçılık ilkeleri, toplumsal barışın
tesis edilmesi ve farklı görüşlere saygı duyulması için temel bir zemin
oluşturur.
Eğitim
sistemindeki sorunlara yönelik olarak ise inkılapçılık ilkesi, bilimi ve çağdaş
değerleri merkeze alan bir yaklaşımı zorunlu kılar.
Bu ilkelerin
günümüz dünyasının ve Türkiye'nin kendine özgü koşullarına uyarlanması,
Türkiye'yi içinde bulunduğu sıkıntılı durumdan çıkarabilecek güçlü bir vizyon
sunar.
Bu
sorunların çözümü için
Hem devletin,
hem de toplumun tüm kesimlerinin “ortak bir amaç” etrafında birleşmesi,
eleştirel düşünceye açık, şeffaf ve hesap verebilir bir yönetim anlayışının
benimsenmesi gerekir.
Yurtsever bir
düşünce ve bilinç oluşturulması için temel çalışmalar yapılmalıdır.
Bu ilkelerin
yeniden yorumlanması ve uygulanması, Türkiye'nin geleceği için nasıl bir etki
yaratabilir?
Türkiye'nin bu
yönde atacağı ilk adım ne olmalı?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yapanın adı ve soyadı: