19 Ağustos 2025 Salı

TEVFİK FİKRET

     TEVFİK FİKRET “Türk” konusunda neler düşündü?

.   (24 Aralık 1867, İstanbul-19 Ağustos 1915, İstanbul)

.  Şair, 47 yaşında, I. Dünya Savaşı'nın en çalkantılı döneminde, şeker hastalığı ve romatizma sorunları nedeniyle yaşamını yitirmiş.

.  Mezarı, vasiyeti üzerine yaşadığı ve bugün müze olan Aşiyan'daki evinin bahçesinde bulunmaktadır.

.  Tevfik Fikret'in Türklük ve Türk milleti hakkındaki düşünceleri, yaşadığı dönemin siyasi ve toplumsal çalkantılarıyla yakından ilişkilidir ve oldukça eleştirel bir boyuta sahiptir.

O, bir yandan “Türk gençliğine” büyük umutlar bağlarken, diğer yandan dönemin “Türk” toplumunun “geri kalmışlığını ve ahlaki çöküntüsünü” sert bir dille eleştirmiştir.

Tevfik Fikret'in Türkler konusundaki düşüncelerini özetleyen temel noktalar:

1. Batıcılık ve İlerleme Düşüncesi

Tevfik Fikret, Osmanlı İmparatorluğu'nun kurtuluşunun ancak Batı medeniyetinin benimsenmesiyle mümkün olabileceğine inanıyordu.

Batı'yı bilim, teknoloji, sanat ve fikir özgürlüğü gibi konularda bir "kıble" olarak görüyordu.

Ona göre, Türk milletinin modern dünya milletleri arasında ONURLU bir yer edinmesi için geleneksel, “dogmatik düşüncelerden sıyrılması” ve Batı'nın “aydınlanma fikirlerini” benimsemesi gerekir.

Bu düşünce, özellikle Ziya Gökalp gibi Türkçü ideologların savunduğu milliyetçilik akımından “farklıydı”.

2. Gençlik ve Aydınlanma Umudu

Fikret, toplumun geleceğini gençlerde görüyordu.

Oğlu Haluk üzerinden sembolize ettiği "Haluk" kavramıyla, aydın, bilimden yana, eleştirel düşünen ve ülkesini ileriye taşıyacak idealist bir gençlik tipi yaratmıştır.

"Ferda" (Yarın) şiirinde “gençliğe seslenerek”, onları tembellikten ve ataletten kurtulmaya, çalışmaya ve bilimi rehber edinmeye davet etmiştir.

Ona göre, gençlik ülkenin kurtuluşu için en büyük umuttu.

3. Toplumsal Eleştiriler

Fikret'in şiirleri, dönemin Türk toplumuna yönelik sert eleştirilerle doludur.

"Sis" şiirinde, yozlaşmış, ahlaki değerlerini yitirmiş ve yozlaşmış bir İstanbul'u tasvir ederek aslında tüm toplumu eleştirir.

"Han-ı Yağma" şiiriyle ise, dönemin yönetiminin ve yöneticilerinin halkın sırtından geçinmesini, yolsuzlukları ve adaletsizlikleri "Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!" diyerek hicveder. Fikret'in eleştirileri, dönemin “siyasi ve toplumsal” düzenine, hatta o dönemki milletin “genel ahlaki” durumuna yöneliktir.

4. Türk Milliyetçiliğine Karşı Durumu

Tevfik Fikret, katı bir Türkçü veya milliyetçi değildi.

Onun düşünce dünyasında "vatan" kavramı evrensel bir boyut taşıyordu;

"Yeryüzü vatanım, insanlık milletim" diyerek hümanist bir duruş sergiliyordu.

Kendi döneminde gelişen Türkçülük akımına “mesafeli” durmuş, daha çok “Batıcılık ve ilerleme” ideolojisini savunmuştur.

Ona göre asıl olan, bir milletin mensubu olmak değil, “insanlık onuruna yakışır” bir şekilde yaşamak ve “uygarlığın” bir parçası olmaktır.

Tevfik Fikret Türk konusunda genellikle “eleştirel, sorgulayıcı ve aydınlanmacı” bir yaklaşım sergilemiştir.

“Toplumun ve yönetimin” hatalarını cesurca dile getirmiş, tüm umudunu ise “bilim ve akla” önem veren yeni kuşaklara bağlamıştır.

Cumhuriyet aydınlarını, özellikle de Mustafa Kemal Atatürk'ü derinden etkilemiştir.

Bugün Türkiye onun düşüncelerine göre ne durumdadır?

Tevfik Fikret'in düşünceleri, ölümünden yüz yılı aşkın bir süre sonra bile “Türkiye'nin bugününü” anlamak için önemli bir referans noktası olmaya devam ediyor.

Onun eleştirel yaklaşımı, topluma ve yönetime dair endişeleri, “ne yazık ki” modern Türkiye'nin bazı sorunlarıyla şaşırtıcı derecede paralellikler taşıyor.

İşte Tevfik Fikret'in düşünceleri açısından bugünkü Türkiye'nin durumu üzerine birkaç değerlendirme:

Batıcılık ve İlerleme

Fikret, Osmanlı'nın kurtuluşunu Batı medeniyetinin bilim, fen ve akılcılıkla bütüncül bir şekilde benimsenmesinde görüyordu.

O, bu idealleri benimseyen bir gençliğe umutla bakıyordu.

Bugün Türkiye'de Batı'ya yöneliş ve modernleşme tartışmaları hâlâ devam ediyor.

Bilim ve teknoloji alanında önemli ilerlemeler kaydedilse de, Fikret'in savunduğu akılcı, özgür ve eleştirel düşünce gibi temel değerlerin yeterince benimsenemediği yönünde eleştiriler mevcut. Batı'dan sadece teknoloji ve tüketim kültürü alınırken,

Batı'yı Batı yapan temel felsefenin göz ardı edildiği düşüncesi, Fikret'in eleştirilerini günümüze taşıyor.

Gençlik ve Aydınlanma Umudu

Fikret'in "Haluk" sembolüyle geleceğin aydınlık yüzü olarak gördüğü gençlik, bugün de ülkenin en “dinamik ve en sorunlu” kesimlerinden biri.

Fikret'in gençlere seslenerek "durmak zamanı geçti, çalışmak zamanıdır!" demesi, Türkiye'deki gençlerin yurt dışına gitme hayallerini ve nitelikli beyin göçünü düşündüğümüzde daha da anlam kazanıyor.

Bir yandan yaratıcı ve donanımlı bir gençlik yetişirken, diğer yandan düşünsel özgürlükler ve iş bulma kaygısı gibi sorunlarla boğuşan bir gençlik portresi, Fikret'in umutlarının ne kadar gerçekleştiğini sorgulamamıza neden oluyor.

Toplumsal Eleştiriler

Fikret'in "Han-ı Yağma" şiirinde anlattığı, halkın sırtından geçinen ve yozlaşmış bir yönetim eleştirisi, maalesef bugün de yolsuzluk ve rüşvet iddiaları üzerinden gündemde kalmaya devam ediyor.

"Sis" şiirindeki yozlaşmış, ahlaki çöküntü içindeki toplum tasviri, modern Türkiye'deki toplumsal kutuplaşma, hoşgörüsüzlük ve ahlaki erozyon tartışmalarıyla yeniden canlanıyor.

Tevfik Fikret'in dönemindeki adaletsizlik, haksızlık ve liyakatsizlik gibi eleştirileri, günümüzde de benzer sorunların konuşulmasına zemin hazırlıyor.

Tevfik Fikret'in yüz yılı aşkın süre önce dile getirdiği sorunların birçoğu, günümüz Türkiye'sinde farklı biçimlerde olsa da “varlığını sürdürüyor”.

Onun düşünceleri, sadece geçmişi anlamak için değil, Türkiye'nin “bugünkü temel” sorunlarını analiz etmek için de güçlü bir çerçeve sunuyor.

Sizce de Fikret'in eleştirel bakış açısı, bugün bile toplumsal sorunlarımıza ışık tutmaya devam etmiyor mu?

.   Öğretmen GÖNEN ÇIBIKCI, 2025.08.19, G.
.        (Araştırma, inceleme ve değerlendirme yazısı)
.            YAZININ TÜMÜNÜ OKUYUNUZ:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum yapanın adı ve soyadı: