. Sahtekarlık hakkında “Kuran” neler söyler?
Kuran-ı Kerim,
sahtekarlık, hile ve aldatma gibi davranışları kesin bir dille reddeder ve
müminleri dürüst, adil ve güvenilir olmaya teşvik eder.
Bu konuda
birçok ayet ve hadis bulunur.
İşte Kuran'ın
bu konudaki temel yaklaşımları:
Ölçü ve
Tartıda Hile Yapanlar
Kuran,
özellikle ticari hayattaki sahtekarlığa karşı çok sert uyarılarda bulunur.
Mutaffifîn
Suresi bu konunun en net örneklerinden biridir.
Bu surede, ölçü
ve tartıda hile yapanların, yani kendileri bir şey alırken tam ölçüp tartıp,
başkalarına verirken eksik yapanların büyük bir azaba uğrayacakları belirtilir:
"Ölçüde
ve tartıda hile yapanların vay haline!
Onlar,
insanlardan ölçerek bir şey aldıklarında tam ölçerler.
Kendileri
onlara ölçüp tarttıklarında ise eksik verirler." (Mutaffifîn Suresi,
83:1-3)
Bu ayetler,
yalnızca ticarette değil, aynı zamanda her türlü ilişkide “adil ve dürüst”
olmanın önemini vurgular.
Hile ve
sahtekarlık, kul hakkına girdiği için İslam'da “büyük günahlardan” biri olarak
kabul edilir.
Aldatan
Bizden Değildir
Peygamber
Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) de ticari hayattaki sahtekarlığa karşı net bir
tutum sergilemiştir.
Bir hadisinde,
pazarda satılan bir buğdayın ıslak kısmını fark ettiğinde satıcıya
-"Bizi
aldatan bizden değildir!" buyurarak, aldatmanın bir mümin ahlakıyla
bağdaşmadığını açıkça ifade etmiştir.
Bu hadis, İslam
ahlakında “dürüstlüğün” ne kadar merkezi bir konumda olduğunu gösterir.
Dürüstlük ve
Güvenilirlik
Kuran,
insanları dürüstlüğe, “emanete sahip çıkmaya” ve sözlerinde durmaya çağırır.
Müslümanlar,
yalan söylemekten, hile yapmaktan, başkasının “malına haksız yere” el
uzatmaktan kaçınmalıdır.
Bu, sadece bir
ahlak kuralı değil, aynı zamanda “sağlam bir toplum” inşa etmenin de temelidir.
Özetle, Kuran
ve İslam, sahtekarlığı ve hileyi kesinlikle yasaklar.
Ticari hayattan
günlük ilişkilere kadar yaşamın her alanında “dürüstlüğü ve adaleti” emreder.
Çünkü bir
toplumda “güven duygusu” sarsıldığında, “sosyal bağlar zayıflar” ve toplumsal
düzen bozulur, çöküş başlar.
“dinci” geçinenler neden
sahtekarlık yapar?
İnsanların dini
inançlarını kendi çıkarları için kullanması veya dinin değerleriyle çelişen
davranışlar sergilemesi karmaşık bir konudur ve tek bir nedene bağlanamaz.
Bu tür
davranışların arkasında genellikle hem bireysel hem de toplumsal birçok faktör
bulunur.
1. Güç ve Maddi
Çıkar
Din, geniş
kitleleri etkileme potansiyeline sahip bir güç aracıdır.
Bu gücü elde
etmek isteyen bazı kişiler, dini söylemleri kullanarak kendilerine bir takipçi
kitlesi oluşturur.
Bu takipçi
kitlesi, genellikle maddi çıkar (bağışlar, yardımlar, ticari ilişkiler) veya
sosyal statü (itibar, nüfuz) gibi hedeflere ulaşmak için bir araç olarak
görülür.
Bu kişiler,
dini bir maskenin arkasına sığınarak yasal olmayan yollarla zenginleşebilir
veya nüfuz kazanabilir.
2. İdeolojik ve
Siyasi Manipülasyon
Din, aynı
zamanda “siyasi ve ideolojik” hedeflere ulaşmak için de kullanılabilir.
Bazı gruplar,
kendi siyasi gündemlerini meşrulaştırmak ve geniş kitleleri etkilemek amacıyla
dini söylemleri kullanır.
Bu durum,
seçmenleri “manipüle” etmekten, toplumsal gruplar arasında “ayrımcılık”
yaratmaya kadar çeşitli şekillerde kendini gösterebilir.
Bu tür bir
yaklaşım, dinin özündeki “barış, adalet ve dürüstlük” gibi değerlerle çelişir.
3. Psikolojik
ve Bireysel Faktörler
Bazı insanlar,
kendi kişisel zaaflarını veya kötü niyetlerini gizlemek için dini bir kimliğin
arkasına sığınabilir.
Bu, bir tür
savunma mekanizması veya kendini “haklı çıkarma” çabası olabilir.
Bu kişiler,
dini kuralları kendi “işlerine geldiği” gibi yorumlayabilir, kendi “hatalarını
örtbas” etmek için dini söylemleri kullanabilirler.
Bu durum,
psikolojik olarak karmaşık bir sorunu işaret eder ve dini inancın “samimiyetinden
uzaklaşmış” bir davranış biçimidir.
4. Bilgi ve
Eğitim Eksikliği
Toplumun bazı
kesimlerinde, dini bilgiye ve eleştirel düşünceye erişim sınırlı olabilir.
Bu durum,
sahtekarların “dini kavramları yanlış” yorumlamasını ve takipçilerini kolayca “manipüle”
etmesini sağlar.
Kitleler,
sorgulamadan ve araştırmadan, “dini otorite” olarak gördükleri kişilerin
söylediklerini kabul edebilirler.
Bu durum, “istismara”
açık bir zemin oluşturur.
Sonuç olarak
Dinci geçinen
kişilerin sahtekarlık yapmasının nedeni dinin kendisi değil, dinin kişisel
çıkar, güç, siyasi manipülasyon ve diğer dünyevi hedefler için bir araç olarak
kullanılmasıdır.
Gerçek “dini
inanç ve ahlak”, dürüstlüğü, adaleti ve başkalarına saygıyı emreder.
Bu nedenle, bir
kişinin dini inançlarını “kendi çıkarları” için kullanması, aslında o inancın “temel
ilkelerine” aykırıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yapanın adı ve soyadı: