. DEMOKRASİ NEDİR?
Demokrasi,
halkın kendi kendini yönettiği bir yönetim biçimidir.
Sözcük olarak
Yunanca "demos" (halk) ve "kratos" (yönetim) sözcüklerinden
gelir, yani "halkın yönetimi" anlamına gelir.
Demokraside, yurttaşlar
ülkenin kararlarını doğrudan veya seçtikleri temsilciler aracılığıyla alabilir.
Bu sistemin
temel amacı, yönetme yetkisinin tek bir kişide veya küçük bir grupta değil, “tüm
halkta” olmasıdır.
Demokrasinin
Temel Özellikleri
Demokrasinin
sağlıklı bir şekilde işlemesi için bazı temel özellikler ve ilkeler gereklidir.
1-Halkın
Egemenliği
Demokraside en
önemli ilke, tüm siyasi gücün kaynağının halk olmasıdır. İktidar, halkın isteği
ve rızasıyla elde edilir.
Bu durum,
seçimler yoluyla kendini gösterir.
2-Serbest
ve Adil Seçimler
Vatandaşlar,
belirli aralıklarla, adil ve gizli oy kullanma imkanı sunan seçimlere katılarak
yöneticilerini seçer. Bu seçimlerin serbest olması, herhangi bir baskı veya
müdahale olmadan gerçekleşmesi anlamına gelir.
3-Çoğunluk
Yönetimi ve Azınlık Haklarının Korunması
Seçimlerde en
çok oyu alan taraf yönetme hakkını kazanır.
Ancak,
demokrasinin sadece çoğunluğun yönetimiyle sınırlı kalmaması gerekir.
Azınlıkta kalan
grupların hakları ve özgürlükleri de yasal olarak güvence altına alınır.
4-Temel
İnsan Hak ve Özgürlükleri
Demokratik bir
sistemde, bireylerin düşünce, ifade, basın, toplanma ve örgütlenme gibi temel
hak ve özgürlükleri anayasa veya yasalarla korunur.
Bu haklar, “keyfi
yönetimlere karşı” bir kalkandır.
5-Hukukun
Üstünlüğü
Herkesin,
yöneticiler de dahil olmak üzere, yasalar önünde eşit olmasıdır.
Hiç kimse
hukukun üzerinde değildir.
Bu, keyfi
kararları engeller ve hukuki güvenlik sağlar.
6-Güçler
Ayrılığı
Yasama (kanun
yapma), yürütme (kanunları uygulama) ve yargı (adalet sağlama) olmak üzere
devletin üç temel gücünün ayrı kurumlarca yürütülmesidir.
Bu ayrılık,
yetkilerin tek bir elde toplanmasını engelleyerek denge ve denetim mekanizması
oluşturur.
. Demokrasi Türleri
Demokrasi
farklı şekillerde uygulanabilir:
1-Doğrudan
Demokrasi: Halkın önemli kararları doğrudan oyladığı sistemdir.
Antik
Yunanistan’daki şehir devletlerinde görülmüştür. Modern dünyada ise
referandumlar bu türün bir örneğidir.
2-Temsili
Demokrasi: Halkın, kendilerini yönetecek temsilcileri seçtiği sistemdir.
Günümüzdeki
çoğu ülke bu modeli kullanır.
Temsilciler,
halk adına yasalar yapar ve kararlar alır.
Demokrasi,
ideal bir sistem olmaktan çok, sürekli gelişen ve iyileştirilmesi gereken
dinamik bir süreçtir.
Halkın aktif
katılımı ve kurumların şeffaflığı, demokrasinin canlı kalması için hayati önem
taşır.
Demokrasi bu
özellikleri ile ne zamandan beri vardır?
. Demokrasinin Tarihi Kökenleri
Demokrasi,
günümüzde anladığımız şekliyle bir gecede ortaya çıkmış bir yönetim biçimi
değildir.
Tarih boyunca
farklı coğrafyalarda ve zamanlarda gelişmiş, değişmiş ve olgunlaşmıştır.
1-
Antik Çağ: Başlangıç Noktası
Demokrasinin
ilk tohumları, MÖ 5. yüzyılda Antik Yunanistan'ın “Atina şehir devleti”nde
atılmıştır.
Atinalı
filozoflar, yöneticilerin tanrısal bir yetkiye değil, halkın rızasına dayalı
olması gerektiğini savunmuşlardır.
Ancak bu
"doğrudan demokrasi" modelinde, oy kullanma hakkı sadece sınırlı bir
erkek vatandaş grubuna aitti.
Köleler,
yabancılar ve kadınlar siyasi sürece dahil edilmiyordu.
Bu yüzden
modern demokrasi anlayışından oldukça farklıydı.
2-
Roma Cumhuriyeti ve Orta Çağ
Atina'dan
sonra, Roma Cumhuriyeti (MÖ 509 - MÖ 27) halkın seçtiği temsilcilerin yönetime
katıldığı bir "temsili demokrasi" modeli denemiştir.
Senato,
meclisler ve magistralıklar gibi kurumlar, halkın sesini yansıtmaya
çalışıyordu.
Ancak Roma'nın
çöküşüyle birlikte Avrupa'da feodal sistemler ve krallıklar hakim oldu ve
demokrasi uzun süre geride kaldı.
3-
Aydınlanma Çağı: Yeniden Doğuş
Demokrasinin
modern anlamda yeniden filizlenmesi, 17. ve 18. yüzyıl Avrupa'sındaki
Aydınlanma Çağı ile gerçekleşmiştir.
John Locke,
Montesquieu ve Jean-Jacques Rousseau gibi düşünürler, bireysel haklar, hukukun
üstünlüğü ve güçler ayrılığı gibi bugünkü demokrasilerin temelini oluşturan
fikirleri ortaya attılar.
Bu fikirler,
Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi (1776) ve Fransız Devrimi (1789) gibi tarihi
olaylara ilham verdi.
Bu devrimler,
monarşilerin yerini temsili cumhuriyetlere bıraktığı, halkın egemenliğini
savunan yeni anayasaların yazıldığı bir dönemi başlattı.
5-
“19. ve 20. Yüzyıl”: Yaygınlaşma ve Gelişim
19. yüzyılda oy kullanma hakkı, varlıklı
erkeklerden tüm erkek vatandaşlara doğru genişlemeye
başladı.
20. yüzyılda ise, kadınların oy hakkı
kazanması ve farklı azınlık gruplarının siyasi sisteme katılımının sağlanmasıyla
demokrasi daha kapsayıcı hale geldi.
. Günümüzde, “demokrasi” denildiğinde
aklımıza gelen temel özellikler (serbest seçimler, hukukun üstünlüğü, insan
hakları) bu uzun tarihi gelişim sürecinin bir sonucudur.
. Her ne kadar bu özelliklere tam anlamıyla
sahip bir demokrasi modeli hala tartışılsa da, bu ilkeler 18. Yüzyıldan itibaren giderek daha fazla ülkenin yönetim
biçimini şekillendirmiştir.
. Günümüzde Türkiye’de
demokrasi var mıdır?
. Türkiye'de demokrasinin varlığı, uzun
yıllardır hem ülke içinde hem de uluslararası alanda tartışılan karmaşık bir
konudur.
. Bu konuyu değerlendirirken, Türkiye'nin
demokratik sisteminin hem olumlu hem de eleştirel yönlerini birlikte incelemek
gerekir.
Demokrasinin
Olduğunu Gösteren Temel Unsurlar
Türkiye, kağıt
üzerinde ve kurumsal olarak birçok demokratik unsura sahiptir:
-Çok
Partili Sistem: Türkiye'de farklı ideolojilere sahip siyasi partiler faaliyet
gösterir ve seçimlere katılabilir. Bu, halka birden fazla seçenek sunar.
-Düzenli
Seçimler: Vatandaşlar, yerel ve genel seçimlerde oy kullanarak kendi
temsilcilerini seçme hakkına sahiptir. Seçimler düzenli aralıklarla yapılır ve
oy kullanma işlemi gizlidir.
-Anayasal
Düzen: Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, hukukun üstünlüğünü, temel hak ve
özgürlükleri güvence altına alır. Kanunlar ve yasama organları, bu anayasa
çerçevesinde çalışır.
Eleştirel
Yaklaşımlar ve Demokrasi Tartışmaları
Ancak, bu
unsurlara rağmen, Türkiye'deki demokrasi işleyişi hakkında ciddi eleştiriler de
bulunmaktadır:
-Güçler
Ayrılığı İlkesi:
Eleştirmenler, son yıllarda yürütme organının yasama ve yargı üzerinde artan
bir etkiye sahip olduğunu ve bu durumun güçler ayrılığı ilkesini zayıflattığını
savunur. Yargının bağımsızlığı ve kararların siyasallaşması endişesi sıkça dile
getirilir.
-İfade
ve Basın Özgürlüğü:
Türkiye, uluslararası raporlarda ifade ve basın özgürlüğü konusunda sıkça
eleştirilir.
Gazetecilerin
ve muhalif seslerin baskı altına alındığı, bazı medya kuruluşlarının siyasi
baskılar altında çalıştığı iddia edilir.
-Toplanma
ve Örgütlenme Özgürlüğü:
Bazı protestoların ve gösterilerin güvenlik güçleri tarafından sert
müdahalelerle engellenmesi, toplanma özgürlüğü konusunda endişeler yaratır.
Sivil
toplum kuruluşlarının ve derneklerin faaliyetleri de zaman zaman
kısıtlanabilir.
-Seçim
Adaleti: Her ne kadar
seçimler düzenli yapılsa da, seçim ortamının adaleti ve eşitliği tartışma
konusudur.
Muhalefet
partileri, devlet kaynaklarının iktidar partisi lehine kullanıldığını ve medya
üzerinde haksız bir rekabet ortamı olduğunu iddia eder.
Sonuç:
. Türkiye'de demokrasi, tamamen yok olmuş bir
sistemden ziyade, bazı temel ilkelerin ve kurumların zayıfladığı bir "eksik
demokrasi" ya da "seçimli otokrasi" olarak nitelendirilebilir.
. Halkın düzenli olarak sandığa gitmesi ve bir
temsil sistemi olması, demokrasinin varlığını işaret ederken, “temel özgürlükler, hukukun üstünlüğü ve güçler ayrılığı”
gibi unsurlardaki “sorunlar” ise sistemin “işlemediğini” gösterir.
. Bu durum, demokrasiyi sürekli olarak
iyileştirilmesi ve savunulması gereken dinamik bir süreç olarak ele almanın ne denli
önemli olduğunu bir kez daha ortaya koyar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yapanın adı ve soyadı: