. CHP NELER YAPMALI?
Atatürkçü Bir CHP'nin Demokrasi ve Hukuk Vurgusuyla Üniter Devlete
Sahip Çıkması Nasıl Sağlanır?
Atatürkçü bir Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP), demokrasiye ve hukuka
çok daha fazla değer vererek üniter devlete sahip çıkması, Türkiye
Cumhuriyeti'nin temel niteliklerini güçlendirmek adına kritik öneme sahiptir.
Bu yaklaşım, hem devletin bütünlüğünü korumayı hem de vatandaşların hak
ve özgürlüklerini güvence altına almayı hedefler.
Bu doğrultuda atılabilecek adımlar ve yapılması gerekenler:
- Demokrasinin Derinleştirilmesi
ve Katılımın Artırılması
Üniter devletin sağlam temeller üzerinde durabilmesi için demokrasinin
tüm kurum ve kurallarıyla işlemesi esastır.
Bu bağlamda CHP:
-Güçlü bir kuvvetler ayrılığı ilkesini savunmalı ve yasama, yürütme,
yargı erklerinin bağımsızlığını güvence altına alacak düzenlemeleri
desteklemelidir.
Bu, keyfi yönetim anlayışının önüne geçerek devletin şeffaf ve hesap
verebilir olmasını sağlar.
-Katılımcı demokrasi mekanizmalarını güçlendirmelidir.
Yerel yönetimlerin yetkilerinin artırılması, sivil toplum
kuruluşlarının karar alma süreçlerine daha fazla dahil edilmesi ve halkın
doğrudan yasama süreçlerine katılımını sağlayacak araçların (halk oylaması,
referandum gibi) etkin kullanımı teşvik edilmelidir.
Bu, vatandaşların devlete aidiyet duygusunu pekiştirir ve üniter yapıya
olan inancı güçlendirir.
-Seçim sistemini daha adil ve temsil gücü yüksek hale
getirecek değişiklikleri gündeme getirmelidir.
Milletvekili dağılımının nüfusa göre daha dengeli olması, barajların
düşürülmesi gibi adımlar, tüm toplumsal kesimlerin parlamentoda temsilini
sağlayarak demokratik meşruiyeti artırır.
-Farklı görüş ve düşüncelerin ifade özgürlüğünü güvence
altına almalıdır.
Demokratik bir ortamda eleştiriye açık olmak, farklı ideolojilere saygı
duymak ve kutuplaşmayı önleyici politikalar geliştirmek, toplumsal barışı ve
üniter yapının sürdürülebilirliğini destekler.
- Hukukun Üstünlüğünün Sağlanması
ve Yargı Bağımsızlığı
Üniter devleti ayakta tutan temel direklerden biri hukukun üstünlüğü ve
bağımsız yargıdır.
CHP bu alanda
-Yargı bağımsızlığını tam anlamıyla sağlayacak anayasal ve yasal
düzenlemeler yapmayı önceliklendirmelidir.
Hukukun üstünlüğünün egemen olduğu bir devlette, herkesin kanun önünde
eşit olduğu ve yargı kararlarının siyasi etkilerden arındırılmış olduğu güvence
altına alınmalıdır.
-Adalete erişimi kolaylaştırıcı ve hızlandırıcı mekanizmalar
geliştirmelidir. Yargılama süreçlerinin şeffaflığı, davaların makul sürede
sonuçlanması ve vatandaşların hak arama özgürlüğünün önündeki engellerin
kaldırılması önemlidir.
-Temel hak ve özgürlükleri güvence altına alan evrensel hukuk
ilkelerine bağlı kalmalıdır. Özellikle ifade özgürlüğü, toplanma ve örgütlenme
özgürlüğü gibi temel hakların korunması, demokratik bir toplumun ve üniter
devletin vazgeçilmezidir.
-Hukuk devleti ilkesini zedeleyen uygulamalara karşı kararlılıkla
durmalı, kanunların tarafsız ve eşit uygulanmasını sağlamalıdır.
“Yolsuzlukla mücadele”, şeffaflığın artırılması ve “hesap verebilirlik”,
“hukukun üstünlüğüne” olan güveni pekiştirir.
-
Üniter Devlet Yapısını Güçlendirirken Farklılıkları Kucaklamak
. Atatürk'ün çizdiği yolda,
üniter devlet, farklılıkları reddeden bir yapı değil, farklılıkları bir arada
yaşatan ve ortak bir kimlik etrafında birleştiren bir yapı olarak
anlaşılmalıdır.
Bu doğrultuda CHP:
-Ortak vatandaşlık bilincini güçlendirmelidir.
Etnik, dini veya kültürel kimliklerin ötesinde, Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşı olmanın getirdiği ortak değerler ve sorumluluklar vurgulanmalıdır.
-Kültürel çeşitliliği zenginlik olarak gören bir anlayışı
benimsemelidir.
Türkiye'nin kültürel mozaiği, üniter devletin birliğini tehdit eden
değil, tam aksine onu zenginleştiren bir unsurdur.
Bu çeşitliliğin korunması ve teşvik edilmesi önemlidir.
-Daha kapsayıcı ve kucaklayıcı bir dil kullanmalıdır.
Toplumsal kutuplaşmayı artıran söylemlerden kaçınarak, farklı kesimler
arasında diyalog köprüleri kurmalı ve ortak paydaları vurgulamalıdır.
-Devletin tüm kurumlarında liyakat ilkesine bağlı kalmalı, ayrımcılığa
kesinlikle geçit vermemelidir.
Kamu hizmetlerinin adil ve eşit bir şekilde sunulması, üniter devletin
her vatandaş tarafından
- CHP hangi partilerle iş
birliği yapmalıdır?
CHP'nin hangi partilerle iş birliği yapması gerektiği, siyasi
konjonktüre, seçim sistemine, parti programlarının örtüşme düzeyine ve ülkenin
öncelikli ihtiyaçlarına göre değişebilir.
Türkiye siyasetinin dinamik yapısı göz önüne alındığında, CHP'nin
potansiyel iş birliği stratejileri çeşitli senaryolar içerebilir.
- Geçmiş İş Birlikleri ve Potansiyel Ortaklar
CHP, yakın geçmişte özellikle Millet İttifakı çatısı altında birçok
partiyle iş birliği yapmıştır.
Bu ittifakın temelini İYİ Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti, DEVA
Partisi ve Gelecek Partisi gibi partiler oluşturmuştur.
Bu iş birliklerinde genellikle parlamenter sisteme geçiş, hukukun
üstünlüğünün tesisi, demokrasi ve insan haklarının güçlendirilmesi gibi ortak
hedefler belirleyici olmuştur.
CHP'nin potansiyel iş birliği yapabileceği partileri değerlendirirken
şunlar göz önünde bulundurulabilir:
-Merkez Sağ Partiler:
İYİ Parti, DEVA Partisi ve Gelecek Partisi gibi merkez sağda konumlanan
partiler, CHP ile belirli konularda ortak zeminde buluşabilirler.
Özellikle demokrasi, hukuk ve ekonomi alanındaki bazı reform
beklentileri bu partileri bir araya getirebilir.
Geçmişteki Millet İttifakı deneyimi, bu tür bir iş birliğinin mümkün
olduğunu göstermiştir.
-Muhafazakar Partiler:
Saadet Partisi gibi muhafazakar çizgide yer alan partilerle de
demokrasi ve adalet gibi evrensel değerler etrafında sınırlı iş birlikleri
yapılabilir.
Bu tür iş birlikleri, siyasi yelpazedeki farklı kesimlerin ortak
sorunlar etrafında buluşmasına olanak tanıyabilir.
Atatürk’ü benimseyen ve önder olarak gören diğer partilerle de ortak
çalışmalar yapmalıdır.
-Sol ve Sosyal Demokrat Partiler:
CHP'nin kendi ideolojik tabanına yakın diğer sol veya sosyal demokrat
partilerle doğal bir iş birliği zemini bulunabilir.
Ortak sosyal politikalar, işçi hakları, çevre politikaları gibi
konularda bir araya gelinebilir.
-HDP/DEM Parti ile İlişkiler:
Kürt seçmenin önemli bir bölümünü temsil eden HDP/DEM Parti ile
doğrudan bir ittifak yerine, yerel seçimlerdeki gibi iş birliği veya dışarıdan
destek şeklinde bir ilişki kurulması siyasi faydalar sağlayabilir, diye
düşünceleri savunanlar bulunabilir.
Bu tür bir iş birliği, Kürt meselesinin demokratik ve barışçıl çözümü,
hak ve özgürlüklerin genişletilmesi gibi konularda ortak adımlar atılmasını
sağlayabilir.
Ancak bu, ulusalcı kesimlerden tepki çekme potansiyeli taşır.
Yarardan çok zarar verir.
İlkesel olarak da yanlıştır, ayrılıkçı ve bölücü idealleri olan
partilerle birlikte olmamalıdır.
-AK Parti ile Olası "Normalleşme":
Son dönemde siyasette gözlemlenen "normalleşme" süreci
bağlamında, bazı siyasi yorumcular AKP ile CHP arasında belirli konularda bir
diyalog ve iş birliği olasılığını da gündeme getirmektedir.
Bu tür bir iş birliği, kutuplaşmanın azalması ve ülkenin temel
sorunlarının çözümüne yönelik daha geniş bir uzlaşı zemini oluşturma
potansiyeli taşısa da, her iki partinin tabanından da ciddi eleştiriler
alabilir.
Ancak ülkenin geldiği bu sıkıntılı durumu gören birçok AKP seçmeni
artık ondan tarafa olmayacaktır. Bu sağ duyulu seçmenler de kazanılmalıdır.
- İş Birliği Kriterleri
CHP'nin iş birliği yapacağı partileri belirlerken göz önünde
bulundurması gereken temel kriterler şunlar olabilir:
-Demokrasi ve Hukukun Üstünlüğü:
İş birliği yapılacak partilerin temel demokrasi ilkelerine, hukukun
üstünlüğüne ve kuvvetler ayrılığına bağlılıkları ortak payda olmalıdır.
Bir üniter devlet, bir ulus devlet olarak Türkiye’nin bölünmez
bütünlüğünden yana olanlarla çalışılabilir.
-Laiklik ve Cumhuriyet Değerleri:
Atatürk'ün kurucu ilkelerine bağlılık ve laik, demokratik Cumhuriyetin
temel niteliklerini koruma iradesi önemlidir.
-Ekonomik ve Sosyal Politikalar:
Halkın refahını artıracak, yoksullukla mücadele edecek ve gelir
adaletsizliğini azaltacak ortak ekonomik ve sosyal politikalar
geliştirilebilmelidir.
Yolsuzluklara, kara para aklamaya, vergi adaletsizliğine karşı
olanlarla çalışılabilir.
Milli ekonomiden ve iktisattan yana bir devlet isteminden yana
olanlarla iş birliğine gidilebilir.
-Toplumsal Uzlaşı ve Kapsayıcılık:
Farklı toplumsal kesimleri kucaklayan, kutuplaşmayı azaltan ve diyalog
kültürünü özendiren bir yaklaşım benimsenmelidir.
-Ortak Program ve Hedefler:
İş birliğinin sadece seçim odaklı değil, uzun vadeli ve somut hedeflere
yönelik bir program üzerinde inşa edilmesi, güvenilirliği artıracaktır.
Çağdaş, parlamenter, demokratik, anayasal bir “laik, sosyal hukuk
devletinin” sağlanması gereklidir.
Cumhurbaşkanı devleti temsilen “sembolik görev ve sorumlulukları” olan
konumuna getirilmelidir.
Yeniden “sorumluluk taşıyan” başbakanlı bir “hükümet sistemine”
geçilmelidir.
Güçler ayrımına önem veren ve uygulamalarda bunu sağlayan bir
yapılanmaya gidilmelidir.
- Zorluklar ve Fırsatlar
CHP'nin iş birlikleri, Türkiye siyasetindeki mevcut kutuplaşma ve
ideolojik farklılıklar nedeniyle çeşitli zorluklar içerebilir.
Ancak bu zorluklar, aynı zamanda yeni siyasi dinamikler yaratma ve
toplumsal uzlaşıyı güçlendirme fırsatları da sunar.
Önemli olan, dar parti çıkarlarının ötesinde, ülkenin genel
menfaatlerini ön planda tutan, şeffaf ve güvene dayalı iş birlikleri kurmaktır.
Sonuç olarak, CHP'nin iş birliği yapacağı partiler, Türkiye'nin
demokratikleşme sürecini hızlandıracak, hukukun üstünlüğünü pekiştirecek ve
toplumsal barışı güçlendirecek partiler olmalıdır.
Bu, hem kısa vadeli seçim başarıları hem de uzun vadeli ülke istikrarı
için kritik öneme sahiptir.
CHP kesinlikle öz ve açıkça ilkelerini ve istemlerini ortaya koymalı ve
bunları halka tanıtmalıdır.
Sonuç olarak,
Atatürkçü bir CHP'nin üniter devlete sahip çıkması, demokrasinin tüm
kurumlarıyla işlediği, hukukun üstünlüğünün tartışmasız olduğu ve tüm
vatandaşların hak ve özgürlüklerinin güvence altında olduğu bir Türkiye inşa
etmekle mümkündür.
Bu yaklaşım, sadece devletin bütünlüğünü korumakla kalmaz, aynı zamanda
Türkiye'yi daha güçlü, daha adil ve daha “müreffeh” bir ülke yapar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yapanın adı ve soyadı: