. REJİM TARTIŞMASI .
. CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in son
zamanlarda Türkiye'deki siyasi rejim için "cunta rejimi" ifadesini
kullandığına dair haberler ve açıklamalar bulunmaktadır.
.
Özgür Özel'in bu ifadeyi neden ve hangi
bağlamda kullandığı, CHP'nin bu konudaki detaylı gerekçeleri ve bu ifadenin
siyasi tartışmalara nasıl yansıdığı önem taşımaktadır.
. CHP'nin Türkiye'deki mevcut siyasi rejim için
"cunta rejimi" ifadesini kullanması ciddi bir iddiadır ve siyasi
tartışmalara yol açmıştır.
. CHP, mevcut yönetim anlayışını demokratik
normlardan uzaklaşma, yürütmenin aşırı güçlenmesi ve muhalefete baskı gibi
gerekçelerle eleştirmektedir.
. Ancak "cunta" kelimesinin
geleneksel anlamı ve Türkiye'deki mevcut siyasi sistemin işleyişi göz önüne
alındığında, bu ifadenin ağır ve tartışmalı olduğu söylenebilir.
. Önemli olan, iddiaların somut delillerle
desteklenmesi ve siyasi tartışmaların hukuki ve demokratik çerçeve içinde
yürütülmesidir.
I) CHP'NİN İDDİASININ MUHTEMEL GEREKÇELERİ:
-Demokratik Normlardan Uzaklaşma İddiaları:
CHP,
son yıllarda Türkiye'de hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı, basın özgürlüğü
ve ifade özgürlüğü gibi demokratik normlarda gerileme yaşandığını savunuyor
olabilir.
-Yürütme Yetkisinin Aşırı Merkezileşmesi:
Cumhurbaşkanlığı
Hükümet Sistemi'nin getirdiği geniş yetkiler ve denge-denetleme
mekanizmalarındaki potansiyel zayıflamalar, CHP tarafından yürütmenin aşırı
güçlenmesi ve tek adam yönetimi eleştirisiyle ilişkilendiriliyor olabilir.
-Seçilmişlerin
Yetkilerinin Gasp Edildiği İddiaları:
Bazı
durumlarda, yerel seçimlerde halkın seçtiği belediye başkanlarının görevden
alınması veya kayyum atanması gibi uygulamalar, CHP tarafından halk iradesinin
yok sayılması ve "cunta" benzeri bir müdahale olarak algılanmış
olabilir.
-Muhalefete Yönelik Baskılar:
CHP,
parti yöneticilerine, milletvekillerine ve destekçilerine yönelik baskılar,
soruşturmalar ve davaların siyasi amaçlı olduğunu ve demokratik muhalefeti
sindirmeye yönelik "cunta"vari uygulamalar olduğunu düşünebilir.
-Belirli Karar
Alma Süreçlerindeki Şeffaflık Eksikliği:
Bazı
önemli politika kararlarının dar bir çevrede alınması ve kamuoyunun yeterince
bilgilendirilmemesi, CHP tarafından demokratik katılımın ve şeffaflığın
zedelendiği şeklinde yorumlanabilir.
II) "CUNTA REJİMİ" İFADESİNİN AĞIRLIĞI
VE ELEŞTİRİSİ:
-"Cunta"
Kelimesinin Anlamı:
"Cunta"
kelimesi, demokratik yollarla iktidara gelmemiş, genellikle askeri darbeyle
yönetime el koymuş ve temel hak ve özgürlükleri askıya almış bir yönetim
biçimini ifade eder. Bu tanım, Türkiye'deki mevcut durumu tam olarak
karşılamamaktadır. Türkiye'de seçimler yapılmakta ve sivil bir hükümet
bulunmaktadır.
-Siyasi Polemik:
CHP'nin
bu ifadeyi kullanması, mevcut siyasi atmosferdeki kutuplaşmanın bir yansıması
olarak görülebilir. Sert bir eleştiri ve muhalefet stratejisi olarak
değerlendirilebilir.
-İfade Özgürlüğü Sınırları:
Siyasi
tartışmalarda sert ifadeler kullanılabilse de, "cunta rejimi" gibi
ağır bir ithamın, mevcut demokratik kurumların işleyişini ve halkın iradesini
tamamen yok saydığı anlamına geldiği unutulmamalıdır.
-Karşı Tepkiler:
CHP'nin
bu iddiası, iktidar partisi ve destekçileri tarafından sert tepkilerle
karşılanmıştır. Bu tepkilerde genellikle CHP'nin geçmişteki askeri müdahalelere
karşı tutumu ve "darbe imaları" üzerinden eleştiriler yapılmaktadır.
III) CUNTA REJİMİ
NEDİR, ÖZELLİKLERİ NELERDİR?
. Cunta, kelime anlamı olarak
"komite" veya "toplantı" anlamına gelir.
. Siyasi literatürde ise genellikle silahlı
kuvvetler içinden bir grup subayın demokratik yolları ihlal ederek
yönetime zorla el koyduğu rejimi ifade eder.
. Cuntalar genellikle askeri darbeler sonucu iktidara
gelirler ve halk iradesini yok sayarak kendi yönetim biçimlerini
uygularlar.
. Cunta rejimleri, demokratik değerlere aykırı
yönetim biçimleri olup, genellikle insan hakları ihlalleri, siyasi baskı ve
toplumsal huzursuzluklara yol açarlar.
. Çoğu zaman uluslararası toplum tarafından
kınanırlar ve uzun vadede sürdürülebilir olmaları zordur.
A) CUNTA REJİMLERİNİN
ÖZELLİKLERİ:
Zorla
İktidara Gelme: Cuntalar, mevcut hükümeti yasadışı yollarla, genellikle askeri
darbeyle devirerek iktidarı ele geçirirler.
Askeri
Kontrol: Yönetim genellikle askeri personel veya asker kökenli kişiler
tarafından yürütülür. Ordunun siyasi hayattaki etkisi ve gücü belirgindir.
Anayasal
Düzenin Askıya Alınması: Cuntalar genellikle mevcut anayasayı askıya alır veya
tamamen yürürlükten kaldırır, yerine kendi belirledikleri kuralları veya geçici
düzenlemeleri koyarlar.
Demokratik
Kurumların İptali veya İşlevsizleştirilmesi: Seçimler, siyasi partiler,
parlamento gibi demokratik kurumlar ya tamamen kapatılır ya da işlevleri büyük
ölçüde kısıtlanır.
Temel
Hak ve Özgürlüklerin Kısıtlanması: İfade özgürlüğü, basın özgürlüğü, örgütlenme
özgürlüğü gibi temel hak ve özgürlükler ciddi şekilde sınırlandırılır veya
tamamen ortadan kaldırılır.
Hukukun
Üstünlüğünün Zayıflaması: Yargı bağımsızlığı zedelenir ve hukuk, cunta
yönetiminin çıkarlarına göre şekillendirilebilir.
Siyasi
Muhalefetin Bastırılması: Cunta yönetimi, kendisine karşı olan her türlü
muhalefeti baskı, gözaltı, işkence ve hatta infaz gibi yöntemlerle sindirmeye
çalışır.
Merkeziyetçi
Yönetim: Karar alma süreçleri genellikle dar bir askeri veya sivil elit
grubunun elinde toplanır.
Olağanüstü
Hal Uygulamaları: Cuntalar genellikle olağanüstü hal veya sıkıyönetim ilan ederek
yetkilerini genişletir ve sivil özgürlükleri daha da kısıtlarlar.
Propaganda
ve Kontrollü Medya: Cunta yönetimi, kendi ideolojisini ve eylemlerini
meşrulaştırmak için medyayı kontrol altında tutar ve propaganda araçlarını
yoğun olarak kullanır.
B) CUNTA REJİMİ ÖRNEKLERİ:
. Tarihte birçok ülkede farklı dönemlerde cunta
rejimleri görülmüştür.
. Bunlardan bazılarına örnek vermek gerekirse:
Türkiye:
1960-61 (Milli Birlik Komitesi), 1980-1983 (Milli Güvenlik Konseyi) dönemleri
askeri cunta yönetimleridir. 12 Mart 1971 muhtırası ve 28 Şubat 1997 postmodern
darbesi de cunta etkisinin hissedildiği dönemlerdir.
Yunanistan:
1967-1974 yılları arasındaki "Albaylar Cuntası" olarak bilinen askeri
rejim.
Şili:
1973-1990 yılları arasında Augusto Pinochet liderliğindeki askeri cunta.
Arjantin:
1976-1983 yılları arasındaki askeri cunta.
Myanmar:
1962-2011 ve 2021'den günümüze kadar süren askeri cuntalar.
IV) TÜRKİYEDE ŞU AN CUNTA REJİMİ VAR MIDIR?
Hayır,
şu anda Türkiye'de bir cunta rejimi bulunmamaktadır.
Türkiye,
demokratik bir cumhuriyet olup, halkın seçtiği temsilciler aracılığıyla
yönetilmektedir.
Ülkede
düzenli olarak seçimler yapılmakta, siyasi partiler faaliyet göstermekte ve
anayasal kurumlar işlemektedir.
Daha
önceki dönemlerde Türkiye'de askeri darbeler ve müdahaleler yaşanmış olsa da,
günümüzde demokratik süreçler işlemektedir.
V) TÜRKİYENİN BUGÜNKÜ DEVLET REJİMİ NASILDIR?
. Türkiye'nin bugünkü devlet rejimi, "cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine" dayalı
demokratik anayasal cumhuriyettir.
. Bu şu anlama gelir:
-Cumhuriyet:
Devletin
başkanı, halk tarafından belirli bir süre için seçilen cumhurbaşkanıdır.
Monarşi gibi kalıtsal bir yönetim biçimi yoktur.
-Üniter Devlet:
Ülke
tek bir merkezi yönetim altında yönetilir. Federal sistemdeki gibi özerk
bölgeler veya eyaletler bulunmaz; bulunması da istenilmemekltedir.
-Anayasal Cumhuriyet:
Devletin
yetkileri ve vatandaşların hakları, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile
belirlenmiştir. Tüm kurumlar ve kişiler anayasaya uymak zorundadır.
-Demokratik Devlet:
Egemenlik
kayıtsız şartsız milletindir. Halk, seçme ve seçilme yoluyla yönetime katılma
hakkına sahiptir. Siyasi partiler serbestçe kurulabilir ve faaliyet
gösterebilir. İfade özgürlüğü, basın özgürlüğü ve örgütlenme özgürlüğü gibi
temel hak ve özgürlükler anayasa tarafından güvence altına alınmıştır.
-Cumhurbaşkanlığı Sistemi:
Yürütme
yetkisi, "doğrudan halk tarafından seçilen" cumhurbaşkanı ve onun "atadığı
kabine" tarafından kullanılır.
Başbakanlık
makamı kaldırılmıştır. Yasama ve yürütme organları birbirinden ayrıdır.
-Türkiye'nin devlet rejiminin temel özellikleri
Anayasa'nın ilk maddelerinde belirtilmiştir:
. Madde 1: "Türkiye Devleti bir
Cumhuriyettir."
. Madde 2: "Türkiye Cumhuriyeti, toplumun
huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı,
Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan,
demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir."
VI) CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİNİN
ÖZELLİKLERİ NELERDİR
. Türkiye'deki "Cumhurbaşkanlığı Hükümet
Sistemi" 2017 yılında yapılan anayasa değişikliği ile yürürlüğe giren yeni
bir yönetim modelidir.
. Bu sistem, daha önce uygulanan parlamenter
sistemden önemli ölçüde farklılaşan özelliklere sahiptir.
a- Yürütme Erki:
Tek
Başlılık: Yürütme yetkisi, doğrudan halk tarafından seçilen Cumhurbaşkanı'na
aittir.
Başbakanlık
makamı kaldırılmıştır.
Devlet
ve Hükümet Başkanı: Cumhurbaşkanı hem devletin başı hem de hükümetin başıdır.
Kabine:
Cumhurbaşkanı, hükümeti oluşturmak üzere Meclis dışından bakanlar atar ve
görevden alır.
Bakanlar,
Cumhurbaşkanı'na karşı sorumludur.
Cumhurbaşkanlığı
Kararnameleri: Cumhurbaşkanı, belirli konularda kanun gücünde kararnameler
çıkarabilir. Ancak bu kararnameler, temel haklar, kişi hakları, siyasi haklar
ve ödevler gibi konularda düzenleme yapamaz ve TBMM tarafından kanunla
düzenlenmiş konulara aykırı olamaz. TBMM aynı konuda kanun çıkarırsa,
Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi hükümsüz kalır.
Güçlü
Yürütme: Sistem, yürütme organına daha fazla yetki ve istikrar sağlamayı
amaçlar. Hükümetin kurulması ve görevde kalması Meclis'in güvenine bağlı
değildir.
b- Yasama Erki:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi (TBMM): Yasama yetkisi münhasıran TBMM'ye aittir.
Kanun
Yapma Tekeli: Kanun teklif etme yetkisi milletvekillerine aittir. Cumhurbaşkanı
ve bakanların kanun teklif etme yetkisi yoktur.
Denetleme
Yetkisi: TBMM, soru, Meclis araştırması, genel görüşme ve soruşturma yoluyla
yürütmeyi denetleme yetkisine sahiptir.
Karşılıklı
Fesih Yetkisi: TBMM, üye tamsayısının beşte üç çoğunluğuyla seçimlerin
yenilenmesine karar verebilir. Aynı şekilde, Cumhurbaşkanı da seçimlerin
yenilenmesine karar verme yetkisine sahiptir. Bu durum, yasama ve yürütme
arasında bir denge ve uzlaşma mekanizması olarak görülür.
c- Yargı Erki:
Bağımsız
ve Tarafsız Yargı: Anayasa'ya göre yargı bağımsız ve tarafsızdır.
Anayasa
Mahkemesi: Kanunların ve Cumhurbaşkanlığı Kararnamelerinin Anayasa'ya
uygunluğunu denetler.
ç- Güçler Ayrılığı:
Cumhurbaşkanlığı
Hükümet Sistemi, sert bir güçler ayrılığı prensibine dayanır.
Yasama
ve yürütme organları birbirinden ayrı seçimlerle oluşur ve birbirlerinin
varlığına son veremezler (karşılıklı fesih yetkisi istisnasıyla).
Yürütmenin
yasama üzerinde doğrudan bir vesayeti veya hükümet kurma yetkisi yoktur.
d- Diğer Önemli
Özellikler:
. Partili Cumhurbaşkanlığı: Cumhurbaşkanı, bir
siyasi partinin üyesi veya genel başkanı olabilir.
. Cumhurbaşkanı Yardımcıları: Cumhurbaşkanı,
yardımcılar atayabilir.
. Seçimler: Cumhurbaşkanı ve TBMM üyelerinin
seçimleri aynı anda yapılır (5 yılda bir).
. Türkiye'deki Cumhurbaşkanlığı Hükümet
Sistemi, yürütme yetkisini doğrudan halk tarafından seçilen ve güçlü yetkilere
sahip bir Cumhurbaşkanı'na veren, yasama ve yürütme organlarının ayrı
seçimlerle oluştuğu ve birbirlerini belirli şartlarda feshedebileceği, sert
kuvvetler ayrılığına dayanan bir yönetim modelidir.
. Bu sistem, parlamenter sistemdeki daha hızlı
karar alma mekanizması oluşturmayı amaçlamaktadır.
. Partili Cumhurbaşkanlığı: Cumhurbaşkanı, bir
siyasi partinin üyesi veya genel başkanı olabilir.
.
Cumhurbaşkanı ve TBMM üyelerinin
seçimleri aynı anda yapılır (5 yılda bir).
. Türkiye'deki Cumhurbaşkanlığı Hükümet
Sistemi, yürütme yetkisini "doğrudan" halk tarafından seçilen ve "güçlü
yetkilere" sahip bir Cumhurbaşkanı'na veren, yasama ve yürütme
organlarının ayrı seçimlerle oluştuğu ve birbirlerini belirli şartlarda "feshedebileceği",
sert güçler ayrılığına dayanan bir yönetim modelidir.
. Bu sistem, parlamenter sistemdeki "daha
hızlı karar alma" mekanizması oluşturmayı amaçlamaktadır.
VII) TEK ADAM REJİMİNİN SAKINCALARI NELERDİR?
. "Tek adam rejimi" ifadesi,
genellikle yürütme yetkisinin tek bir kişide toplandığı, diğer devlet
organlarının (yasama, yargı) yetkilerinin zayıflatıldığı veya bu tek kişinin
kontrolü altına girdiği yönetim biçimlerini eleştirel bir şekilde tanımlamak
için kullanılır.
. Türkiye'deki Cumhurbaşkanlığı Hükümet
Sistemi'nin bazı eleştirmenleri, sistemin bu yönde bir evrime açık olduğunu
veya bazı özelliklerinin "tek adam rejimi"
olarak nitelendirilebileceğini savunmaktadırlar.
. Bu bağlamda Türkiye'de bugün var olan sistemin
potansiyel sakıncalarını soruyorsanız, bunlar şu şekilde özetlenebilir:
a- Yürütme Yetkisinin Tek Elde Toplanmasının Sakıncaları:
-Keyfilik Riski:
Yürütme
yetkisinin tek bir kişide yoğunlaşması, kararların daha keyfi alınma riskini
artırabilir. Farklı görüşlerin dikkate alınmaması, hatalı veya eksik kararlara
yol açabilir.
-Denetim Mekanizmalarının Zayıflaması:
Güçler
ayrılığının zayıflaması durumunda, yürütmenin yasama ve yargı tarafından etkin bir
şekilde denetlenmesi zorlaşabilir. Bu durum, hesap verebilirlik sorunlarına yol
açabilir.
-Hızlı Karar Alma Ancak Kapsamlı Değerlendirme Eksikliği:
Kararlar
hızlı alınabilir ancak farklı perspektiflerin ve uzman görüşlerinin yeterince
değerlendirilmemesi, uzun vadede olumsuz sonuçlar doğurabilir.
-Kişiye Bağımlılık:
Sistem,
büyük ölçüde liderin kişisel özelliklerine, kararlarına ve hatta sağlık durumuna
bağımlı hale gelebilir. Kurumsal süreklilik ve öngörülebilirlik azalabilir.
-Otoriterleşme Eğilimi:
Yürütme
gücünün aşırı yoğunlaşması, zamanla otoriterleşme eğilimlerini tetikleyebilir.
Muhalefetin sesinin kısılması, temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanması gibi
riskler artabilir.
b- Yasama ve Yargının
Rolünün Zayıflamasının Sakıncaları:
-Temsil Eksikliği:
Güçlü
bir yürütme karşısında yasamanın etkisizleşmesi, farklı toplumsal kesimlerin ve
siyasi görüşlerin yeterince temsil edilmemesi anlamına gelebilir.
-Hukukun Üstünlüğünün Zedelenmesi:
Yargı
bağımsızlığının zayıflaması veya yürütmenin yargı üzerinde baskı kurması,
hukukun üstünlüğünü zedeleyebilir. Bu durum, adalet sistemine olan güveni
azaltır ve keyfi uygulamalara yol açabilir.
-Denge ve Kontrol
Mekanizmasının Kaybı:
Yasama
ve yargının yürütmeyi dengeleme ve kontrol etme işlevini yeterince yerine
getirememesi, gücün kötüye kullanılma riskini artırır.
c- Toplumsal ve Siyasi Hayata Etkileri:
-Kutuplaşma ve
Gerilim:
Tek
bir lider etrafında kutuplaşma artabilir. Farklı görüşlere saygı azalabilir ve
toplumsal gerilimler yükselebilir.
-Muhalefetin Alanının Daralması:
Eleştirel
seslerin ve muhalefetin baskı altında olması, demokratik tartışma ortamını
zedeleyebilir.
-Uluslararası İlişkilerde Sorunlar:
Demokratik
standartlardan uzaklaşma algısı, uluslararası alanda ülkenin itibarını
zedeleyebilir ve ilişkilerini olumsuz etkileyebilir.
-Ekonomik
İstikrarsızlık:
Hukukun
üstünlüğünün zayıflaması ve öngörülebilirliğin azalması, yatırım ortamını
olumsuz etkileyebilir ve ekonomik istikrarsızlığa yol açabilir.
ç- Özetle:
.
Bu sakıncalar, "tek adam rejimi" olarak nitelendirilen yönetim
biçimlerinin genel potansiyel riskleridir.
.
Türkiye'deki mevcut "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi"nin bu riskleri
ne ölçüde taşıdığı veya taşıyıp taşımadığı, farklı siyasi görüşler ve akademik
değerlendirmeler arasında tartışma
konusudur.
.
Sistemin savunucuları, hızlı karar alma, istikrar ve etkin yönetim gibi
avantajlarını vurgularken, eleştirmenler yukarıda
bahsedilen sakıncalara dikkat çekmektedirler.
. Bu araştırma ve derleme ile kısa ve öz bir
biçimde konu hakkında bilgilendirmede bulunmak istedim.
. Umarım okuyucular bu özetlemey, derlemeyi
kendileri için yararlı bulacaklardır.
. Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 2025.04.11, MŞ.
.
(Araştırma ve değerlendirme yazım)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yapanın adı ve soyadı: