. DEVLET YÖNETİM BİÇİMLERİ:
. Devlet yönetim biçimleri, bir devletin nasıl
yönetildiğini ve siyasi gücün nasıl dağıtıldığını belirleyen sistemlerdir.
. Tarih boyunca çeşitli devlet yönetim biçimleri ortaya çıkmıştır.
. Türkiye'nin yönetim biçimi, 1923'te
Cumhuriyet'in ilanından bu yana cumhuriyettir.
. 2017 anayasa değişikliği ile Türkiye,
parlamenter sistemden cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçmiştir.
En yaygın devlet yönetim biçimleri olanları
şunlardır:
-Monarşi:Egemenliğin tek bir
kişide (kral, kraliçe, imparator vb.) olduğu yönetim biçimidir.
Türleri:
Mutlak Monarşi: Hükümdarın sınırsız yetkilere sahip olduğu yönetim biçimidir.
Anayasal
Monarşi: Hükümdarın yetkilerinin anayasa ile sınırlandırıldığı yönetim
biçimidir.
-Cumhuriyet: Egemenliğin halkta olduğu
ve seçilmiş temsilciler aracılığıyla kullanıldığı yönetim biçimidir.
Türleri:
Başkanlık Sistemi: Yürütme yetkisinin halk tarafından seçilen başkana ait
olduğu yönetim biçimidir.
Parlamenter
Sistem: Yürütme yetkisinin parlamentoya karşı sorumlu olan başbakana ait olduğu
yönetim biçimidir.
Yarı
Başkanlık Sistemi: Hem halk tarafindan seçilen bir başkan hemde parlamentoya
karşı sorumlu olan bir başbakanın bulunduğu yönetim biçimidir.
-Oligarşi: Egemenliğin "küçük bir
grubun" elinde olduğu yönetim biçimidir. (aristokratlar, zenginler, din
adamları vb.)
-Teokrasi: Devletin "dini kurallara"
göre yönetildiği yönetim biçimidir.
-Diğer
Yönetim Biçimleri:
.
Federal Devlet: Egemenliğin merkezi
hükümet ve eyaletler arasında paylaşıldığı yönetim biçimidir.
.
Üniter Devlet: Egemenliğin tek bir
merkezi hükümette toplandığı yönetim biçimidir.
Totaliter rejim, diktatörlük ve faşizm nedir?
Totaliter
rejim, diktatörlük ve faşizm, birbirleriyle yakından ilişkili olsalar da farklı
kavramlardır.
Aralarındaki
farklar şunlardır:
A) Totaliter Rejim:
Toplumun
her alanını (siyasi, ekonomik, sosyal, kültürel) tek bir parti veya liderin
kontrolü altına alan rejimdir.
-Özellikler:
Tek parti veya lider egemenliği, resmi bir ideolojiye sıkı bağlılık…
Kitle
iletişim araçlarının ve propagandanın yoğun kullanımı
Gizli
polis ve terör yoluyla muhalefetin bastırılması
Bireysel
özgürlüklerin kısıtlanması
ekonominin
devlet kontrolünde olması
Amaç:
Toplumu tek bir ideoloji etrafında birleştirmek ve tam bir itaat sağlamak.
Örnekler:
Sovyetler Birliği (Stalin dönemi), Nazi Almanyası.
B) Diktatörlük:
Tanım:
Siyasi gücün tek bir kişi veya küçük bir grubun elinde toplandığı rejimdir.
Özellikler:
Tek
lider veya küçük bir grubun sınırsız gücü
Siyasi
muhalefetin bastırılması
Seçimlerin
olmaması veya göstermelik olması
Hukukun
üstünlüğünün zayıf olması
Bireysel
özgürlüklerin kısıtlanması
Amaç:
İktidarı korumak ve sürdürmek.
Örnekler:
Kuzey Kore, Küba (Castro dönemi).
C) Faşizm:
Faşizm
aşırı milliyetçilik, otoriterlik ve tek parti yönetimi üzerine kurulu siyasi
ideoloji ve rejimdir.
Özellikler:
Aşırı milliyetçilik ve ırkçılık… Güçlü bir lider kültü… Şiddet ve terör
kullanımı… Siyasi muhalefetin bastırılması… ekonominin devlet kontrolünde
olması… savaş yanlısı olmak
Faşizmin
amacı ulusal birliği sağlamak, güçlü bir devlet kurmak ve ulusal çıkarları
korumak…
Faşizm
örnekleri: İtalya (Mussolini dönemi), Nazi Almanyası.
Ç) Aralarındaki Farklar:
·
"Totaliter"
rejimler, toplumun her alanını kontrol etmeyi hedeflerken,
"diktatörlükler" daha çok siyasi iktidarın korunmasına odaklanır.
·
Faşizm,
"totaliter" bir rejim türüdür ve aşırı milliyetçilik, ırkçılık ve
şiddet kullanımı gibi belirgin özelliklere sahiptir.
·
Diktatörlükler
daha geniş bir kavramdır ve farklı ideolojilere sahip olabilirken, faşizm
belirli bir "ideolojiye" dayanır.
·
Diktatörlükler,
totaliter veya faşist olabilir, ancak her diktatörlük "totaliter"
veya "faşist" olmak zorunda değildir.
·
Her
faşist rejim "totaliter" bir rejimdir, ancak her "totaliter
rejim" faşist değildir.
·
Bu
kavramlar birbirlerine yakın ve uzak olabilir.
D)
Türkiye'nin siyasi rejimi "karmaşık" bir yapıya sahiptir ve farklı
yorumlara açıktır.
·
Türkiye'nin
siyasi rejimi, "anayasal bir cumhuriyettir".
·
Ancak,
son yıllarda Türkiye'deki siyasi sistem ve demokrasi tartışmaları, ülkenin
rejiminin tam olarak nasıl tanımlanacağı konusunda "farklı
görüşlerin" ortaya çıkmasına neden olmuştur.
·
Türkiye
Cumhuriyeti Anayasası, demokratik ilkeleri ve temel hak ve özgürlükleri güvence
altına almaktadır.
·
Türkiye
Cumhuriyeti Anayasası, ülkenin demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti
olduğunu belirtir.
·
Anayasa,
"kuvvetler ayrılığı ilkesini benimser ve yasama, yürütme ve yargı"
organlarının ayrı olduğunu öngörür.
·
Türkiye'de
düzenli olarak seçimler yapılmaktadır ve farklı siyasi partiler seçimlere
katılabilmektedir.
E)
Türkiye'deki rejim tartışmalarına dair bazı önemli noktalar şunlardır:
2017 yılında yapılan anayasa değişikliği ile
Türkiye, parlamenter sistemden "cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine"
geçmiştir.
Bu sistemde, cumhurbaşkanı hem "devlet
başkanı hem de hükûmet başkanı"dır.
Bu değişiklik, "cumhurbaşkanının
yetkilerini artırmış" ve "yürütme organının gücünü
merkezileştirmiştir".
Bazı uluslararası kuruluşlar ve sivil toplum
örgütleri, Türkiye'deki demokrasi ve hukuk devleti ilkelerinin son yıllarda "gerilediğini"
belirtmektedir.
Basın özgürlüğü, ifade özgürlüğü ve yargı
bağımsızlığı konularında endişeler dile getirilmektedir.
Ekonomist İstihbarat biriminin raporuna göre
Türkiye "hibrit" rejim olarak tanımlanmaktadır.
Türkiye'deki siyasi rejim hakkında farklı
görüşler de bulunmaktadır.
İktidara ve yakın çevresi Türkiye'nin "demokratik
bir Cumhuriyet" olduğunu savunmaktadır.
Bazı uzmanlar ise Türkiye'nin "seçimli
otoriterlik" veya "hibrit rejim" olarak tanımlanabileceğini
savunmaktadır.
Türkiye son dönemde "totaliter" bir
başkanlık sistemine gitmektedir.
"Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi",
yürütme yetkisini "tek bir elde" topladığı için, cumhurbaşkanının
yetkilerini önemli ölçüde artırmıştır.
Cumhurbaşkanının, yasama ve yargı organları
üzerinde de etkili olabileceği yönünde eleştiriler bulunmaktadır.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminde, yürütme
organının denetim mekanizmalarının zayıfladığına dair endişeler dile
getirilmektedir.
Son yıllarda, Türkiye'de basın özgürlüğü ve
ifade özgürlüğü konusunda yaşanan gerilemeler, bazı kesimler tarafından
totaliterleşme eğilimi olarak yorumlanmaktadır.
Yargı organların işleyişi, anayasa ve
yasalara uyumda sorunlar tam olarak bir "hukuk devletinin
gerçekleşemediğini" göstermektedir.
İstanbul Büyük Şehir Belediyesinin seçilmiş
belediye başkanı Ekrem İmamoğlu 19 mart sabah erken saatlerde çok sayıda
polisin gözetimine evinden alınmış ve tutuklanmış ve sonra Silivri ceza evine
götürülmüştür.
Eş zamanlı olarak daha birçok kişi ve
belediye başkanı da tutuklanmıştır.
İmamoğlu'nun avukatını da tutuklamışlar.
Bu olayların yayılması üzerine CHP protesto
çağırılarında bulunmuştur.
Başta gençler ve üniversiteliler olmak üzere,
halk "milyonlarca katılımcı" yurdun çeşitli yerlerinde gösteri ve
yürüyüşler düzenlemiştir.
Cumartesi günü 29 martta da yine milyonların
katılımı ile son hukuksuz tutumlara yönelik protesto düzenlenmiştir.
Protestolar genel olarak belirli siyasi
figürlerin tutuklanması gibi durumlar üzerine yoğunlaşmıştı.
İktidar karşıtı harekete dönüştü ve
demokratik haklar, özgürlükler ve katılımcı demokrasi taleplerini de içermeye
başladı.
İktidar karşıtı protestolarda dile
getirilen "temel talepler" şunlardır:
-Demokratik Haklar ve Özgürlükler: İfade
özgürlüğü, basın özgürlüğü ve toplanma özgürlüğü gibi "temel demokratik
hakların" korunması ve genişletilmesi.
Yargı bağımsızlığının sağlanması ve hukukun
üstünlüğünün tesis edilmesi.
Siyasi tutukluların serbest bırakılması.
-Ekonomik Adalet: Artan "enflasyon",
"işsizlik ve yoksulluk" gibi ekonomik sorunlara çözüm bulunması.
Gelir dağılımındaki
"adaletsizliğin" giderilmesi.
Çalışma koşullarının iyileştirilmesi ve işçi
haklarının korunması.
-Çevre ve Kent Hakları: Çevreye duyarlı
politikaların uygulanması ve doğal kaynakların korunması.
Plansız kentleşme ve kentsel dönüşüm
projelerine karşı çıkılması.
-Sosyal Adalet ve Eşitlik: Kadın haklarının
korunması ve "kadına yönelik şiddetin" önlenmesi.
Azınlık haklarının korunması ve ayrımcılığın
önlenmesi.
Eğitim ve sağlık hizmetlerine "eşit
erişim" sağlanması.
-Siyasi Talepler: Hükümetin istifası veya "erken
seçim" talepleri.
Yeni bir seçime gidilmesi istenilmekte
"cumhurbaşkanı" adayı olarak da Ekrem İmamoğlu gösterilmektedir.
Buna rağmen iktidar onu tutuklatmış ve birçok
konuda dava açılmıştır.
ÖZETLE:
·
Her
toplum tarih içinde farklı yönetimler görmüş olabilir.
·
Evrensel
anlamda çağımızda devlet yönetimin nasıl olması gerektiği, ilkeleri ve
özellikleri artık açıktır, bellidir.
·
Günümüzde
"çağdaş,
demokratik,anayasal, parlamenter, güçler ayrımına dayalı, sınırlı yetkileri olan
devlet başkanlı, yürütmenin başbakan ve bakanlar kurulunda olduğu, hukukun
üstünlüğüne dayanan, hukuk önünde herkesi eşit sayıldığı gerçek bir hukuk
devleti" sağlanmalıdır.
·
Devlet
yönetim modelinde, "rejimde" var olan her türlü aksaklık,
adaletsizlik, belirsizlik, hukuksuzluk, kayırmacılık, partizanlık… hemen
kendisini gösterir, anlaşılır.
·
Bu
tür uygunsuzluklar olmasın derseniz yurttaşların bili ve bilinç düzeylerinin,
öğretimlerinin yüksek olmasını, yurttaşlık anlayışının ve de niteliğinin
yapısının ne durumda olduğuna iyi bakmak gerekir.
·
Çağdaş
bir ülke, refah toplumu, huzur ve barış içerisinde bir yaşam istiyor isek
ülkenin devlet yönetim biçiminin de bu "isteklerimize" uygun olmasını
sağlamamız gerekir.
·
Bu
da kendiliğinden olmaz, bunun için çalışmak, mücadele vermek gerekir;
donanaımlı, ilkeli ve bilinçli yurttaşlık olmamız gerekir.
. Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 2025.03.29, MŞ.
. (Araştırma ve değerlendirme
yazım.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yapanın adı ve soyadı: