. - Gençlere ve GENÇ kalabİlenlere
Gençlere ve de "GENÇ
kalabilenlere" seslenmek istedim bir an:
Dünyayı, ülkeleri, insanları, farklı toplulukları, çeşitli kültürleri
çok küçük yaşlarda tanımak, araştırmak,
görmek, okumak gerekir.
Benim çocukluğumda Faik
Sabri Duran’ın kitapları vardı: "İnsanlar
alemi, Kaşifler alemi, Hayvanlar alemi... "
Bir de "Jules Verne" kitapları,
bilim-kurgu romanları…
İlk edindiğim kitapların içinde idiler:
İlkokul 3. sınıfta başladım kitap satın almaya ve onları okumaya, kitaplık edinmeye…
İnsanlar okumalılar ve de “kesinlikle”
yazmalılar, isterim…
Çağdaş ve uygar olmak isteyen insanlar en az bir “yabancı dil” öğrenmek için çalışmalılar.
Her gün elindeki zamanını “dil”,
okuma, araştırma için harcamaya hazır
olmalılar.
Gençlerin kesinlikle çok iyi İngilizce konuşabilir olmaları gerekir.
Bunun için de ilk önce kendi anadilinde çok güçlü
olabilmeliler.
Almanya'da yaşayanlar için de Almanca'yı kendi dili
gibi bilmeleri ve bu dilde çok güçlü olmaları da beklenilmelidir.
Yaşamının yaşlılık
ve emeklilik dönemine girenler de bir yabancı dil için “uğraş” vermeliler.
Her bir DİL beyni ve
beynin çalışma sistemine etki yapacaktır.
Kültürel
anlamda da bir çeşitlilik ve de zenginlik olacaktır.
Farklı anlama ve kavrama olanaklarını yaşayacaklardır.
Bir de “teknik”
ile ilgileniyorlarsa "yazılım dilini"
de öğrenmeliler.
Bizim insanımız, gencimiz bilimde
daha çok bir “batılı” gibi yetişmeliler.
Ama kalpleri ve hisleri
daha çok bir "doğulu" gibi olmalı.
Yaşamı her an da
"öğrenmek" ile ilgili olmalı, öğrenme
ve araştırma merakı taşıyabilmeli…
Gözlemleri ve
deneyimleri çok geniş olabilmeli.
Çocuklar, gençler mümkün olduğu kadar kentleri, sokakları, özellikle de eski tür çarşıları,
esnafları, el zenaatlarını gözlemlesinler, dolaşsınlar.
"Beyin,
hafıza" bu gördüklerini algılayacak ve çok
geniş bir hazinenin içerisine bunları
depolayacaktır.
Hiç ummadığınız
yerde ve konuda bu gözlemler çok işe yarayacaklardır.
Hele bir de bol, bol kitap
okuyup, kitap toplayabiliyorsa çocuklar,
gençler...
Kesinlikle ileride öz
güveni yüksek, mutlu ve huzurlu
insanlar olacaklar.
Lise üstünde ise ilk başta Avrupa ülkelerini, Amerikayı gezip görüp ve de orada biraz da çalışmayı araştırmalılar.
Gençler için birçok ülkede çok avantajlı olanaklar var.
Hiç bir yerlere gidemeyenler için ise, YOUTUBE'den gezi
programlarını, belgeselleri önereceğim.
Örneğin her bir TV
kanalının bu konuda var olan programlarını araştırsınlar...
Çok yönlü, çok renkli,
çok hareketli, çok çeşitli bir GÜN yaşamak gerekir.
Biraz resim, boyama,
çizgi desen... biraz dans... biraz
okumak.... aklına gelen konuyu araştırmak...
ille de topladığı verileri "arşivlemek"...
Bilgisayar kullanmak ve bilgisayarda iyi bir
arşivleme çalışmaları yapabilmek hem çok yararlı, hem de sağlıklı bir çalışma
olacaktır.
BOŞ laflara,
dedikodulara, onun bunun dediklerine BAKMAYIN
siz.
Asıl kendi emeklerinize, elinizdekilere, depolarınıza, arşivlerinize, yeteneklerinize, hislerinize ve de gözlemlerinize
BAKIN!
Tüm bu saydıklarımı, önerdiklerimi "iyi bir
insan olabilmek", "iyi bir bilinçli yurttaş olabilmek", "kandırılmamak"
için düşündüğüm birer adım ve bakış açısı olarak kabul edin.
Sanki, kendimizi bu alt yapılarla, donanımlarla
hazırlayıp, geliştirdiğimizi düşünün…
Ama SAKIN yaşama
şevkini, heyecanlarınızı, hareketliliğinizi,
atlayıp-zıplamalarınızı yitirmeyin, onlara
“yasak” getirmeyin.
Hep kendinizi yetiştirin
ve de kendinize güvenin.
Hepsi bu kadar değil
tabii ki...
Daha neler, neler ekleyebiliriz
kim bilir...
Yaşadığımız toplumu, ülkemizi de sevmemiz gerekir.
Ülkenin, toplumun, insanların sorunlarını görmek,
tanımak, araştırmak, nedenleri üzerine düşünmek ve fikir geliştirmek de
gerekir.
Son dönemlerde ortaya çıkan büyük kargaşalıklar,
sıkıntı yaratan ekonomik çöküş, , geçim derdi, siyasal dalgalanmalar ve
güvensizlikler, hukuk tanımazlıklar, çeteleşmeler… artık herkesin görüp,
tanıdığı ve bildiği durum…
Bunları görür olmamız ile umutsuzluğa kapılıp,
içimizi karartmamız ise hiç gerekmemeli.
Tam tersine "bu böyle gitmez", "bu
durum kesinlikle değişmelidir" diyebilmeliyiz.
"Aklımızı" çok iyi kullanıp, sağ duyulu
olarak ortalığı çok iyi analiz edip, eleştirip, gerçekleri algılamaya
çalışmalıyız.
Bir de birilerinin bizleri "kandırmasına",
yaptıkları "algı propagandalarına" kapılmamalıyız.
Her türlü medya, basın, yayın, reklamlar,
"görünür-görünmez algı yönetimleri" ile çok hızlı çalışan bir
sistemin olduğunu ve bunların bizim "özgür irademizi" hedef aldığını
ise asla unutmamalıyız.
Ne kendimizi salmalıyız, ne de miskin ve umutsuz,
çaresiz, yenilmiş… olup dünyaya sırtımızı çevirmeliyiz.
Bu günlerin hemen en yakınında çok daha hızlı
gelişecek olan seçim propagandaları, tanıtım ve seçmen kazanma programları,
siyasi parti çalışmaları ile karşılaşacağız.
"Yerel" seçimler yaklaşıyor ve de
gerçekten Türkiye için, devlet ve cumhuriyet için, millet için çok büyük önem
taşıyacak bu seçimlerde "bilinçli", "aklı başında" ve
gerçekten "yurt sever" olabilecek insanlara çok ama çok gereksinim
duyacağız.
Çağdaş hukuk sistemine, anayasal, demokratik,
parlamenter bir devlete, sosyal devlete, adalete ve ileriye dönük bir refah
toplumuna erişmek için bu yerel seçimlerde yurttaşların "ülke çıkarları"
için çalışması ve bu yönde oyunu vermesi istenmelidir.
Evet, hepimizi ilgilendiren bu durum için çok
sağlıklı, dinç, genç ve bilinçli olup, yaşama sarılıp, mutlu da olacağız.
Ve de hem çalışıp, çabalayıp, gözümüzü, kulağımızı
da açacağız.
Aydınlık yarınlara doğru en iyi dileklerimle…
.
Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 14 Ocak 2024, MŞ.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yapanın adı ve soyadı: