- ÖĞRENME MERAKI VE GETİRDİKLERİ
Ne
diplomalı okulları bitirmiş olanlar, ne de cebinde çok parası olanlar başkaları
ile pek ilgilenmiyorlar, onları önemsemiyorlar…
Kendileri
ancak "zorunlu" olan işlere zaman harcayıp, kalan o geniş zamanı da
beğenilmeye, gülüp, eğlenmeye ayırıyorlar.
Başkalarının
yapacakları başarılı işleri ise hem hiç önemsemiyorlar, hem de görmemezlikten
geliyorlar.
Gittikçe
artan bir "egoizm" ile, "kendini beğenme" ile ve de boş
işlerle, kolay uğraşılarla zaman geçiriyorlar.
Çünkü
artık onlar her şeyi biliyorlar ve yeni bir şeyler öğrenmek için uğraşmalarına,
zamanlarını harcamalarına hiç gerek yok.
"Öğrenme
merakları, kendisini yetiştirme ve geliştirme disiplinleri" ise zaten çocukluklarından
bu yana hiç olmamış.
Bir
şeyler okumuşlar ise o da zorunluluktan, okuldaki ödevlerden ya da işte ben de
okudum demek için olmuştur.
Eleştirel
düşünceyi, araştırma ve incelemeyi, bilimsel bakış açısını geliştirmeyi,
entelektüel düzeyini yükseltmeyi ise zaten hiç anlamamışlar ya da kavramamışlar
ve de belki bunları hiç de duymamış olabilirler.
Hiç
kimse onlardan daha başarılı, akıllı, çalışkan, okuryazar, fikir üretebilen..
olmamalı…. Böyle birileri var ise onu hiç tanımıyor, görmüyor ve bilmiyor olmak
isterler.
En
yakın arkadaşlıklar, mahalle arkadaşlıkları, yatılı okul arkadaşlıkları, hısım
ve akrabalıklar… içerisindeki ilişkiler ve örnekler hep bu türler ile dolu…
Temel
duygu acaba bir "yetersizlik duygusu" mudur?
Ya da
içlerindeki yoğun bir "kıskançlık duygusu" mudur?
Belki
de son yılların getirdiği "her şeye ulaşabilmek, elde edebilmek, her bir
yere girip çıkabilmek gibi edebilirliklerin, çok insan tanıyor olmanın
getirdiği ucuzluklar ve bunların tümünü oluşturan algı-zihin yönetimleri
olabilir mi?
Bilmiyorum..
Kişiliğin
gelişimi, biçimlenip, yönlendirilmesi ve bunlar için de insanın ulaşmak
istediği hedefleri idealleri çok erken dönemlerinde benliğinde yer edebilmiş
olması gerekirdi..
Yaşam
yolundaki elde edebildiği "insan modeli" kişiliğinin ana özellikleri,
eğilimleri ve oturuşmuşluğu, kendini ne denli ve gerçek tanıyor olması… her
biri önemli etkenlerdir, diye düşünüyorum.
Evet,
insan nerede yaşamış ise, nereye ait olmuş ise, hangi kültür çemberinde
bulunmuş ise, ana yönleriyle oraların özelliklerinden etkilenmiş ve onlardan
birçoğunu üstlenmiştir.
Ancak
erken dönemde kendisini çok iyi tanıyıp, kendi gelişimi üzerinde zaman ve emek
harcamış kişiler ise sürü etkisinden kurtulup daha çok kendi çizdiği yolda
ilerlemiştir.
Böylece
fikri özgür, iradesi özgür bir insan olarak kendi önüne çıkan konular üzerinde
meraklar geliştirmiş ve bu öğrenme merakı ile araştırmalara, incelemelere ve
hedefe yönelik okumalara girişmiştir.
Kendince
kendini yetiştirme işine "autodidaktik" denildiğine ve bunun da bir "disiplin gerektirdiğini de
söyleyebiliriz.
Yani,
bu iş için ille de bir "kurumsal okul, akademi, öğretmen-öğrenci
ilişkisi" olmadığını belirtmeliyim.
Tüm
bu dile getirdiklerimin bütünselliğinde bir de şunu görmemiz gerekir; kendi
içinde olgunlaşmış, erginleşmiş, kendi emekleri ile donanımlar yaratmış insan
tüm bunlarla birlikte hem doğal ve akışkan bir mutluluk elde etmiştir hem de
özgür bir öz güven edinmiştir.
Onun
birilerinden çekinmesine, korkmasına ürkmesine hiç de gerek kalmamıştır.
Önüne
bir konu geldiğinde de hiç yüksünmeden, üşenmeden oturur araştırı, inceler ve
öğrenir.
Bu
kendince oluşan yaşam biçiminde ve akışında hem doygundur, hem de başkalarına
pek bir gereksinimi olmamaktadır.
Birilerine
bir şeyler anlatmak, açıklamak gibi bir zorunluluk da duymamaktadır.
Ama
birileri kendisini bulur, sormak, konuşmak, yazışmak isterse hiç burnu büyüklük
yapmadan, rahatça ve saygıyla karşılar…
Dünyanın
gelişiminde, toplumların tarih içerisinde bilimde ve teknolojide, felsefede ilerlemesinde
her zaman böylesine çok da azınlıkta olan insanlar olmuştur ve bu insanların
yaşamlarındaki çalışmaları, buluşları ve ürettikleri ile insanlık gelişmiş ve varsıllaşmıştır.
Bugün
de yine yüksek teknolojinin ileri döneminde böylesine araştırmacı insanlar
vardır ve bizler için toplum için onlar bizim varsıllıklarımızdır.
Bugünün
toplumunda genel bir ortalama ile sanıyorum araştırmacı, aydın ve entelektüel,
okuryazar .. nitelikli insanların sayısı % 4ü zor bulur.
Çağdaş
batı tipi gelişmiş toplumlarda eğitimin çok daha yüksek bir düzeyde olmasına
rağmen yine onların kendi toplumsal yapısı içerisinde bu oran pek değişmez;
beli biraz daha artabilir…
Ne
diyelim "sağlıklı, kendinden hoşnut, üretken ve araştırmacı, okuryazar ve
mutlu" insanlarımız çok olsun onlar hem kendilerine, hem de topluma
yararlı olabilsinler.
. Öğretmen Gönen Çıbıkcı,
16.05.2023, MŞ.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yapanın adı ve soyadı: