15 Nisan 2023 Cumartesi

DEMOKRASİDEN SÖZ EDİLMELİDİR.

 .   DEMOKRASİDEN SÖZ EDİLMELİDİR.

Neden her türlü “günlük sorunlardan” söz edilir oluyor ama temel eksiklik olan ÇAĞDAŞ DEMOKRASİ üzerine konuşmaktan kaçınılıyor?

Ülkenin halkına bakıldığında göreceğiz; evet çok farklı kitleler göreceğiz.

Eğitim düzeyi, yurttaşlık bilinci, ekonomik durum, yaşam kalitesi, mesleksel kariyer, yoksulluk, varsıllık, işsizlik, okur-yazarlık, kentli, köylü, memur, işçi, emekli, siyasetçi, fabrikatör, öğrenci, banker... daha neler neler, kimler, kimler...

Halen resmen kayıt edilmiş onlarca siyasi parti, 119 tanesi kayıtlı gözüküyor...

Son 21 yıldır bu başta bulunan iktidar ve onun getirdiği sorunlar ile büyümüş gençlik...

Daha ileri yaşlarda olup ülkenin daha önceki dönemlerini yaşamış, görmüş kuşaklar...

Çok büyük diplomalılar, diplomasızlar...

Çağdaş uygarlık yolunda ilerlememiz gerektiğine inananlar...

Din konusunu ve kendince ona uygun olduğunu düşündüğü yolda bir yerlerde eğitilmiş olanlar....

Tarikat, cemaat ve tekkelerin başında olup daha yükseklerde daha iyi işler yapmayı hedefleyenler...

Analar, bacılar, teyzeler, yengeler, kızlar, oğlanlar, amcalar, dayılar, enişteler, damatlar, kuzenlar ve daha nice hısım, akraba...

Gazete okuyanlar, okumayanlar, televizyonlarda o kanala, bu kanala bakanlar, kahvede, evlerde siyaseti, haberleri, pazardaki fiyatları konuşanlar...

Elindeki parayı, dövizi en iyi nerede ve nasıl değerlendireceğini düşünenler, yatırımcılar...

Kredi kartlarının borçlarını nasıl ödeyeceğini kara kara düşünenler...

Kız, oğlan evlendirecekler, yuva kuracaklar, çeyiz düzecekler, nişan, düğün yapacaklar; bu planları üzerinde kafa yoranlar...

Emekli aylığının gün geçtikçe değer yitirmesinden, çarşıya, pazara bile yetmeyecek bir duruma düşmesinden sinir krizi geçirenler...

Her nereye başvursa da bir türlü bir işe giremeyen işsizler...

Okuma yaşındaki çocuklarının okuma masraflarına gücü yetmeyen anneler, babalar..

Memur aylıklarıyla aile geçindirmeye çalışanlar...

Hangi “tekneyi, yatı” alsak daha bir gösterişli olur diye incelemelerde bulunanlar...

Sosyal medya denilen yerlerde kendince bir şeyler anlatmaya, göstermeye... çalışanlar...

Sokakta yırtık giysilerle, kirli ve bakımsız görünüşlerle, açık göbekle, dövmelerle, ellerinde sigaralarla, hiç bir şeye “umursamaz” gibi durmak isteyenler...

Limanların işletmesine sahip olan şirketler ve başındakiler...

Sendikacılar, dernekçiler, vakıfçılar...

Özel okulları, dershaneleri olanlar...

Küçük esnaf, iş yerini kapatanlar, pazarcılar, çiftçiler, besiciler...

AVM ve zincir marketleri olanlar...

Çöp toplayan çocuklar, gençler, aileler...

Gecekondularda, kenar mahallelerde yaşayanlar...

Hiç bir sosyal güvencesi olmayanlar...

Evsiz barksızlar, sokaklarda yaşayanlar...

Zincirlerinden başka kaybedecek hiçbir şeyleri olmayanlar...

Gezmek, eğlenmek için tüm dünyayı dolaşıp, tatil yapabilenler...

Sadece dünyanın en tanınmış markalarından giyinenler...

Mücevheratı, saatleri en üstününden, tanınmış markalardan olanlar....

Kocaman bahçeleri, parkları olan villalarda, şatolarda yaşayanlar..

Ülkeyi kendi düşünce ve hırslarına, içlerinden gelenlere, kendi inancına göre yönetip, istediği gibi konuşabilenler, bağırıp, çığıranlar...

“Bir yerlere girebilsem de bir tanıdıklarım olsa da oğlana, kıza bir iş bulabilsem” diye çırpınanlar...

Üniversiteyi çoktan bitirdiği halde bir uygun iş bulamayıp, “yurt dışına nasıl çıkabilirim” diye gece-gündüz araştırma yapanlar..

Vatanın savunması adına görev alıp, hain kurşunlarda can verenlerin aileleri...

Ne bir Türk Kurtuluş Savaşını ne de o yokluklar içinde yoktan ver edilmiş Türkiye Cumhuriyeti’ni anlayabilmiş, onun dünya tarihindeki yerini kavrayabilmiş olanlar...

Söz geldiğinde cumhuriyetçi, Atatürkçü olup ama onun temel ilkelerinden ve hedeflerinden kendi yaşamında, düşüncelerinde izler taşımayanlar...

Ulusal sınırlar ve ulus devlet nedir, neden çok önemlidir, neden asla bunlardan vaz geçilemezi anlayamayıp, karşı çıkmayı ilericilik sananlar...

Emperyalizm ve global güç oyunları, entrikalar, istihbarat örgütleri, dünyayı saran ve yöneten gizli örgütler hakkında en ufak bir bilgisi, araştırması olmayanlar....

Çok... çok konuşup, günlük sahte gündemler üzerinde fikir yürütenler, ulu orta her yerde konuşan “çok bilmişler”...

Bir ülkenin en değerli kesimi olabilmesi gereken “aydınlar, entelektüeller, bilim insanları”...

Her hangi bir özgürlük, hak, adalet üzerinde açıkça ve rahatça konuşamayan, bir yasal eylemde bulunamayan, korkular içindeki kocaman bir kitle...

Birilerinin adamı olarak bir yerlerden bir pay, bir avanta, bir çıkar alacağını umanlar...

Her türlü kayıt dışı işleri yapabilen ve kazançlara sahip olan ve çok rahat yaşayabilenler...

Yasa dışı işlerle kendilerine göre bir düzen ve çıkar ekibi oluşturup, her bir yere kolunu uzatabilenler...

Tüm yaşamı boyunca bir “temel yurttaşlık bilgisi”, “hukuk anlayışı”, “güzel ahlaklı olabilme”... üzerine pek doğru dürüst bilgi ve bilinç kazanamamış olanlar....

................    ........................   ....

Toplumsal, ekonomik, siyasal, stratejik. finansal, eğitimsel, kurumsal, ticari, endüstriyel... her türlü sorun konusunda sadece günlük örneklerle, yüzeysel görünümlerle; bunları konuşmaklarla... nereye varabiliriz?

Ülkemizin tarihsel geçmişi, demokratik kazanımları, yatırımları, anayasal kazanımlar ve bunlara bağlı olarak ortaya konmuş olan tüm yasalar ile “bugün nasıl düşünmeliyiz”, neyi, “nasıl irdelemeliyiz”?

Şu seçim öncesi dönemde siyasetçileri, partileri, devlet görevlilerini konuşmalarına, gösterdiklerine, ortaya koydukları eleştirilere ya da örneklere... baktığımızda “nasıl bir tablo” çıkarabiliriz?

Genel anlamda “çöküşe” doğru gidilen yolda DUR diyebilmek, sorunlara “çözüm yollarını” aramak için her şeyden önce ÇAĞDAŞ BİR HUKUK DEVLETİNİ istemek gerekir.

Diğer yönden tüm “çağdaş evrensel haklar ve özgürlükler” için de yine demokrasiyi istemek, “demokratik bir düzenin tüm kurumlarının ve temel ilkelerinin” istenmesi gerekir.

Bunların içinden yalnızca bazı bölümlerini dile getirmek, istemek değil “tümüyle demokratik, çağdaş anayasal bir parlamenter sistemi” dile getirmemiz, anlatmamız ve bıkmadan, korkmadan açıklamamız gerekir.

Kendinden emin olan ve ülkenin “çağdaş uygarlık yolunda” ilerlemesini demokratik bir yapıya kavuşmasını isteyen her kişi, her siyasetçi ve de her siyasi parti her şeyden önce bunları “halka, seçmenlere” anlatmalıdır ve sonra da buna uygun davranacağının sözünü verip, oy istemelidir.

Küçük söz oyunlarıyla, polemiklere girerek, hoş görünmeye yeltenerek, halkı kandırarak... yapılan her türlü propaganda ülkeye bir şey “kazandırmaz”.

Çağdaş bir dünyada barış içerisinde nasıl yaşanılabilir, nasıl kalkınabiliriz, gelir düzeyini nasıl artırabiliriz, insanın insanı sömürmediği bir düzen olabilir mi, işsizliğe, eğitimdeki çarpıklıklara, eşitsizliklere nasıl DUR denilebilir?

Var olan eksiklikler, yanlışlar, yasa dışılıklar, antidemokratik uygulamalar zaten herkes tarafından az çok bilinmekte, görülmektedir.

Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK'ten utanmayanlar ve yalnızca kişisel çıkarları için bir yerlerde olup, yer kapmak isteyenler demokrasi ve çağdaş bir hukuk devletini dile getirmemektedir.

Bunları devamlı dile getirip, gündem yapmak yerine EN İYİ nasıl olmalıdır, olmasını istediğimiz DEMOKRATİK bir düzen ne gibi yararlar getirecektir, bunların “anlatılması ve açıklanması” gerekir.

Devletimizin kurucusu ve kalkınmamızın öncüsü, büyük önder Mustafa Kemal Atatürk'e ve devrimlerine inanıp, güvenip, onun koyduğu hedeflere bağlı kalarak çağdaş ve uygar bir dünyada yer almak istemeliyiz ve de bunu dile getirip, siyasilerden beklemeliyiz.

Bunu yalnızca siyasilerden değil “hepimizden beklemeliyiz”.

Gündeme bunları almalıyız ve DEMOKRASİ konusunda bilgisizlikleri, bilinç eksikliklerini gidermeye ve seçmenleri bu yönde aydınlatmaya çalışmalıyız.

Seçimin kendisi, seçim kuralları, yapılabilecek hileler, seçim güvenliği... kendi başına bambaşka bir inceleme ve araştırma konusudur.

“2023 yılının seçimi” ile hem ülke için, hem de halk için, kendimiz için “gelecek yılların” nasıl olması konusunda oy kullanacağız.

Sağlıklı düşünerek ÜLKENİN GELECEĞİNDEN YANA olabilmemiz önerisi ile aydınlık günler dilemek istiyorum.

.   Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 16.04.2023, Mff.

 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum yapanın adı ve soyadı: