12 Eylül 2022 Pazartesi

EĞİTİMDE VE ÖĞRETİMDE BİRLİK

.     EĞİTİMDE VE ÖĞRETİMDE BİRLİK

Sevgili anneler, sevgili babalar ve sevgili öğrenciler, çok değerli öğretmenler:

İlk ve orta öğretim okulları bugün yeni ders yılına başlıyor.

Sevinin çocuklar, övünün büyükler!

Bu eğitim öğretim yılının hepimiz için yararlı ve en iyi biçimde geçmesini, halkımıza ve ülkemize büyük katkılar sağlamasını dilerim.

19 milyon öğrenci ve 1,2 milyon öğretmen, 2022-2023 eğitim öğretim yılına başlıyor.

Okullarda 60 bin temizlik personeli görevlendirildi. Eğitim yılı hazırlığı kapsamında okullara 3,1 milyar liralık bütçe gönderildi.

Bu yıl ayrıca 1450 yeni anaokulu ve 10 bin 200 ana sınıfı açıldı. Bakanlık, bu yıl sonuna kadar 3 bin anaokulu hedefinin üzerine çıkmayı planlıyor.

2022-2023 eğitim öğretim yılı ilk ara tatili 14-18 Kasım 2022'de yapılacak. Öğrenciler için 23 Ocak-3 Şubat 2023'te yarıyıl tatili, 17-20 Nisan 2023'te ise ikinci ara tatil dönemi olacak. Eğitim öğretim dönemi, 16 Haziran 2023'te sona erecek.

Okullar ve okul çeşitliliği ile Türkiye şu an çok büyük bir kargaşa yaşıyor.

Herkes görüyor, izliyor, şahit oluyor bu durumu…

Görebildiğim kadarı ile de herkes kendi bulunduğu yerden bakarak çok da memnun…

Paralı okullara çocuğunu gönderebilecek olanakları olanlar özellikle çok sevinçli.

Öte yandan gelir düzeyi yeterli olmayanlar ise çocuklarını devlet okullarına göndermek zorundalar…

Ayrıca yine çocuğuna kendince bir din eğitimi öğretimi aldırmak isteyenler de seçtikleri bir kursa, yurda ek olarak çocuğunu gönderebiliyor.

İlk bakışta ne denli özgürlükçü ve çok seçenekli bir eğitim-öğretim modeli olarak görülüyor, değil mi?

Yurttaşlar kendi dünya görüşüne, içinde bulundukları sınıfa, ekonomik duruma göre eğitim ve öğretimden pay alabiliyor, yer alabiliyor.

Paralı okulların ülke çapında yaygınlığının ve gittikçe de artmasının nedenlerini ve bu durumu irdeleyen, açıklayan bir çalışma belki vardır, onu okuyan üzerinde düşünen var mıdır, bilemiyorum.

Devrim yasaları içerisinde önemli bir yeri olan Tevhid-i Tedrisat Kanunu halen geçerlidir ve anayasa ile korunmaktadır: Tevhid-i Tedrisat Kanunu, 1961 anayasasının “Devrim Kanunlarının Korunması” başlıklı 153. Maddesi kapsamında hükümleri anayasaya aykırı olduğu şeklinde anlaşılamaz ve yorumlanamaz olduğu bildirilen 8 kanundan birisi olmuştur.

1982 Anayasasında ise "İnkılap Kanunlarının Korunması" başlıklı 174. Madde ile anayasaya aykırı olduğu şeklinde anlaşılamaz ve yorumlanamaz olarak ifade edilen 8 kanundan birisidir.

Türkiye Cumhuriyeti'nin en temel sorunlarından birisi bir demokratik hukuk devletini tüm ilke ve kurumlarıyla birlikte oluşturamamış olması ise diğer temel sorun da eğitim ve öğretimdeki temel hedeflerin ve amaçların belirsizliği ve uygulamada, örgün eğitimde çok farklılıklar taşıyan karma bir modelin olmasıdır.

Türkiye devleti kendi yurttaşları için en iyisini ve en yararlısını seçmek ve istemek durumundadır.

Anayasal hak ve özgürlükler içerisinde bulunan bir demokratik yapıda "eşitlik" ilkesine de uyulması gerekir.

Çok farklı okul türlerinde, çok farklı program ve uygulamalarla yetiştirilen çocukların gelecekte nasıl birer yetişkin olarak ne tür bir dünya görüşüne ve de olanaklara erişeceğini daha ilk baştan düşünmek gerekmez mi?

Bir ülkenin kendine özgü, üzerinde çok iyi çalışılmış ve hazırlanılmış, bilimsel bakış açısını ve ulus devlet olarak tutumunu belirleyen, gelecek kuşakların nasıl birer yurttaş olması gerektiğini ön gören "milli eğitim amaç ve hedefleri, temel ilkeleri" olması gerekir.

Bu her ülke için de geçerlidir ve o ülkenin içinde bulunduğu siyasi, sosyo-kültürel, ekonomik durumunun da bir yansımasıdır.

Çocuklarına bir ulusal bilinç, güçlü bir yurttaşlık duygusu ve güvencesi veremeyen ülkeler nasıl olacak ki ulusal bağımsızlıklarını ve özgür seçme ve uygulama haklarını kullanabilsin…

Kendi anadiline tam egemen olamayan ve okullarında anadilinin temel öğretim dili olmayan çocuklar nasıl olacak da bilimde ve teknolojide bilgi üretebilecekler…

Ülkenin temel çıkarlarını korumada ve savunmada, ortak değerlere sahip çıkmak konusunda nasıl olacak da gelecek kuşaklar bir birlik ve dayanışma içerisinde bulunabilecek….

Ekonomik yapısı, gelir düzeyi yüksek bir ülke, hukuk devleti ile yönetilen olmak, bir refah toplumu olabilmek, kalkınmış bir ülke olmak, hak ve özgürlüklerin herkes için olacağı bir toplum istemek… için bunları anlayacak, kavrayabilecek, içselleştirecek, bilinçli birer yurttaş olabilecek genç kuşaklarımızın olması gerekir.

Yoksa, olmuyorsa o çocuklar okullara gider, gelirler, yabancı dille öğretim de görürler, beli yüksek tahsil de yaparlar…ama sonunda kendi ülkelerine sahip çıkmanın yollarını bilmedikleri için dış ülkelere gitmeyi ve oraların insanı olmayı isterler o yolu seçerler….

Peki ne olacak yıllarca yaptığınız harcamalar, gösterdiğiniz emekler, kurduğunuz hayaller…

Bilinçli ve gerçekten dürüst ve yurdunu seven, çağdaş bir insan olarak bu durum üzerine düşünmek, görmek, anlamak, incelemek bize düşen bir görevdir.

21. yüzyılda ileri teknoloji çağındaki ilerlemelerin ve küresel güçlerin tüm dünyadaki "egemen olma" çalışmalarının varlığına gözü kapalı ve anlamaz bir duruşla bakamayız.

Biliyorum, bu konu çok "geniş araştırmalar" ve bakış açıları gerektiren bir "temel" konudur ve günlük işler arasında buna yer ayırmak oldukça zordur.

Ama yine de bunun üzerine eğilmek zorunluluğunu taşımalıyız.

Bugün "EĞİTİMDE VE ÖĞRETİMDE BİRLİK" konusunu araştırıp, inceleyip, okuyup, düşünmeliyiz.

.   Öğretmen Gönen Çıbıkcı, 12.09.2022, MŞ.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum yapanın adı ve soyadı: