Bu Onursuzluk Hepimizin!
LEVENT GÜLTEKİN 24 aralıkta yazmış:
“İnsanlıktan
nasibini almamış Zabıta Daire Başkanı sokak ortasında genç bir
zabıta personelini tokatlıyor.”
“Yediği dayağın utancından olacak ki, zabıta personeli
sonunda düşüp bayılıyor. “
“Bunun üzerine o Zabıta Daire başkanı görevden alındı.“
http://www.diken.com.tr/bu-onursuzluk-hepimizin/
Yazısının
son cümleleri şöyle:
· Bunu
da onurlu davranış sanıyorlar.
· Bir
onursuzluk varsa o hepimizin onursuzluğu.
· Bir
korkaklık varsa o hepimizin korkaklığı.
· Ülkede
utanç duyulacak bir durum varsa o utanç hepimizin utancı.
____________________________________________________
Bu olaya benzer durumlar beni hep üzmüştür.
Bu durumu kısaca yazmak istedim.
Buna benzer dengesiz ve sağlıksız ve de tehlikeli
durumları başka yerlerde ve mesleklerde de görmek mümkün.
Örneğin ruhsal sorunları olan dengesiz ve sorunlu bir
öğretmeni ele alınız.
Yaptığı işe ve de insanlara çok
yönlü zararlar vermekte olsa bile gerek meslektaşları, gerekse de
veliler, yöneticiler işi ciddiye almaksızın “O kişiyi” koruyucu bir tavırda
bulunabilirler.
Çocuklar ise yıllar sonra durumun
bilincine varsalar da artık yapacak bir şeyleri kalmamıştır, gördükleri zararı ve öfkeyi
yaşarlar.
Bir de acı olan şudur ki, bu kişiliksiz ve
utanılası insanlar halkımızın gösterdiği terbiye
ve saygı ile bir "öğretmen" olmanın koruyucu
zırhına bürünürler.
Gerek
çocuklar, gerekse de veliler bu kişilere de "öğretmenimiz"
diyerek sayıp, sevmek isterler, verdiği zararı ve haksız uygulamaları,
mesleğini kötüye kullanmasını, tacizlerini dışa vurup, anlatmazlar,
HAK aramazlar.
Bir
de yıllar sonra bile "hoş görü" sahibi olur gibi görünürler.
Kendilerine
bir “emanet” olan bir öğrenciye, kendini “savunamayacak”
bir çocuğa yapılan her türlü kötülük, aşağılama,
alay, taciz, şiddet vb. davranışlar kabul görmemeli ve de
hemen o kişi hakkında hukuki işlemler yapılmalıdır.
"İnsan
onuru" zedelenemez ve dokunulmazdır.
Buna
“dikkat etmek” ve de “korumak” devletin her türlü gücü içindedir.
Bu
söz Alman anayasasında bir temel hak olarak
kabul edilmiştir.
Die
Würde des Menschen ist unantastbar. Sie zu achten und zu schützen ist
Verpflichtung aller staatlichen Gewalt. [Art. 1 Abastz 1 GG
“Türkiye
Cumhuriyeti’nin bir sosyal hukuk devleti”
olması gerektiğini düşünmemiz gerekmektedir.
Ayni
zamanda da insanlarımızın daha “çağdaş ve aydın”
düşüncelere erişebilecek bir düzeye gelmelerini istemeliyiz.
Sadece
"devlet" mi sorumlu?
Devlet okulunda felsefe öğretmeni olan bir zat açıkca neler yazmış.
Akıl sağlığı yerinde birisinin bunları yazıyor olması ya da bir anayasal
güvenceleri uygulamak durumunda olan bir “devlet”in görevlisinin bu düşünceleri
taşıması ülke insanlarını birden bire şaşırttı ve kızdırdı.
Nerelerde, ne kadar daha böylesine zararlı "görevliler' var?
Bunların bu "görevlerde" bulunmasının ve bunlara göz yumulmasının
sorumluları başlarında bulunan yöneticiler olduğu kadar halkımız da sorumludur.
Öğrenci anne ve babalar da sorumludur.
İş işten geçtikten sonra konuşmak neye yarar?
Zarar gören, tacize uğrayan, onuru zedelenmiş öğrencilerin gördüğü zararları
KİM telafi edecek?
Bunun sorumlusu devlet olduğu kadar, o çocukların anne ve babası ve de o
görevlilerin meslektaşlarıdır.
. 24.12.2017 Mff.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yapanın adı ve soyadı: