7 Nisan 2021 Çarşamba

Bu Onursuzluk Hepimizin

  Bu Onursuzluk Hepimizin!

LEVENT GÜLTEKİN 24 aralıkta yazmış:

İnsanlıktan nasibini almamış Zabıta Daire Başkanı sokak ortasında genç bir zabıta personelini tokatlıyor.”

“Yediği dayağın utancından olacak ki, zabıta personeli sonunda düşüp bayılıyor. “

“Bunun üzerine o Zabıta Daire başkanı görevden alındı.“

http://www.diken.com.tr/bu-onursuzluk-hepimizin/

Yazısının son cümleleri şöyle:

·        Bunu da onurlu davranış sanıyorlar.

·        Bir onursuzluk varsa o hepimizin onursuzluğu.

·        Bir korkaklık varsa o hepimizin korkaklığı.

·        Ülkede utanç duyulacak bir durum varsa o utanç hepimizin utancı.

____________________________________________________

Bu olaya benzer durumlar beni hep üzmüştür.

Bu durumu kısaca yazmak istedim.

Buna benzer dengesiz ve sağlıksız ve de tehlikeli durumları başka yerlerde ve mesleklerde de görmek mümkün.

Örneğin ruhsal sorunları olan dengesiz ve sorunlu bir öğretmeni ele alınız.

Yaptığı işe ve de insanlara çok yönlü zararlar vermekte olsa bile gerek meslektaşları, gerekse de veliler, yöneticiler işi ciddiye almaksızın “O kişiyi” koruyucu bir tavırda bulunabilirler.

Çocuklar ise yıllar sonra durumun bilincine varsalar da artık yapacak bir şeyleri kalmamıştır, gördükleri zararı ve öfkeyi yaşarlar.

Bir de acı olan şudur ki, bu kişiliksiz ve utanılası insanlar halkımızın gösterdiği terbiye ve saygı ile bir "öğretmen" olmanın koruyucu zırhına bürünürler.

Gerek çocuklar, gerekse de veliler bu kişilere de "öğretmenimiz" diyerek sayıp, sevmek isterler, verdiği zararı ve haksız uygulamaları, mesleğini kötüye kullanmasını, tacizlerini dışa vurup, anlatmazlar, HAK aramazlar.

Bir de yıllar sonra bile "hoş görü" sahibi olur gibi görünürler.

Kendilerine bir “emanet” olan bir öğrenciye, kendini “savunamayacak” bir çocuğa yapılan her türlü kötülük, aşağılama, alay, taciz, şiddet vb. davranışlar kabul görmemeli ve de hemen o kişi hakkında hukuki işlemler yapılmalıdır.

"İnsan onuru" zedelenemez ve dokunulmazdır.

Buna “dikkat etmek” ve de “korumak” devletin her türlü gücü içindedir.

Bu söz Alman anayasasında bir temel hak olarak kabul edilmiştir.

Die Würde des Menschen ist unantastbar. Sie zu achten und zu schützen ist Verpflichtung aller staatlichen Gewalt. [Art. 1 Abastz 1 GG

“Türkiye Cumhuriyeti’nin bir sosyal hukuk devleti” olması gerektiğini düşünmemiz gerekmektedir.

Ayni zamanda da insanlarımızın daha “çağdaş ve aydın” düşüncelere erişebilecek bir düzeye gelmelerini istemeliyiz.

Sadece "devlet" mi sorumlu?

     Devlet okulunda felsefe öğretmeni olan bir zat açıkca neler yazmış.

     Akıl sağlığı yerinde birisinin bunları yazıyor olması ya da bir anayasal güvenceleri uygulamak durumunda olan bir “devlet”in görevlisinin bu düşünceleri taşıması ülke insanlarını birden bire şaşırttı ve kızdırdı.

     Nerelerde, ne kadar daha böylesine zararlı "görevliler' var?

     Bunların bu "görevlerde" bulunmasının ve bunlara göz yumulmasının sorumluları başlarında bulunan yöneticiler olduğu kadar halkımız da sorumludur.

     Öğrenci anne ve babalar da sorumludur.

     İş işten geçtikten sonra konuşmak neye yarar?

     Zarar gören, tacize uğrayan, onuru zedelenmiş öğrencilerin gördüğü zararları KİM telafi edecek?

     Bunun sorumlusu devlet olduğu kadar, o çocukların anne ve babası ve de o görevlilerin meslektaşlarıdır.

    Öğretmen Gönen Çıbıkcı,

.      24.12.2017 Mff.

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum yapanın adı ve soyadı: