21 Mart 2020 Cumartesi

Ulusal Birlik ve Savunma Zamanı

Ulusal Birlik ve Savunma Zamanı
Bir yerlerde sözü edilir hep "Türkiye'ye oyunlar oynanıyor", diye söylenilen türde "komplo teorileri" vardır doğal olarak.
Bir yerlerde global programlar vardır ve çalışmaktadır.
Ama iş sadece Türkiye olarak görülmemelidir.
Ne plan, ne program varsa da var olsun, ama biz ulusal bir savunma stratejisini geliştirmeliyiz. 
Bunun da önemli bir kanadı demokrat, yurtsever ve vicdanı hür kitleler tarafından oluşturulacaktır.
Şu an kişi ve parti, o, bu, sen, ben ayrımı yapmadan ulusal bir bakış açısına erişmemiz gerekir. 
Herkes elinden gereken yapmalıdır.
Eğer yönetici sınıf, oligarşi, iş veren, tüccar ve sanayiici, vakıflar, dernekler ve de siyasi partiler... vb. gruplar sessiz ve kıyıda durur gibi de olsalar, onlar da en az bu ülkenin ve halkının devamlılığını, ayakta kalmasını ve de savunulmasını istemek zorundadırlar.
İsteyecektirler, ulusal kurtuluşumuzu destekleyeceklerdir.
Küçük insanlar, halk, sıradan olan bizler ise boş lafları, boş meşgaleleri bir yana atıp daha da bir KURTULUŞ MÜCADELESİ zihniyetine erişmemiz gerekir.
Başka bir yolu yoktur.
Bu salgın hastalık 177 ülkede, bölgede kendisini göstermektedir.
Bu bir "kriz" durumudur ve de devam etmektedir.
Ülkeler genelde kendi başlarına bırakılmış gibi gözükseler de uluslararası örgütlerin yardımlarından yararlanılacaktır.
Şu an tüm aklı başında ülkeler kendi savunma ve krizden kurtulma modellerini geliştiriyorlar.
Türkiye 100 yıl öncesinde bir "Kurtuluş Savaşı" vermiştir.
Yok oldu denilen bir imparotorluğun kalıntılarından yeni ve ulusal bir devlet ortaya çıkarılmıştır.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün cesareti, öz güveni, bilgisi ve inancı ile o günleri Türk halkı tüm dünyanın galip ve güçlü devletlerine karşı savaşmıştır.
Bu bir İstiklal Savaşı bir Kutsal Savaş idi.
İkinci dünya savaşına katılmayan Türkiye Cumhuriyeti iyi yapmıştır.
Bugün ise yine bir birleşme, toparlanma ve kendini savunma dönemi ortay çıkmıştır.
Görülmeyen bir düşmana karşı bir çok saldırgan ve yayılmacı mikroskop da bile görülmeyen virüse karşı kendimizi savunmak durumundayız.
Devlet ve belediyeler üzerilerine düşeni yapmalıdır.
Bugün yağmacılık, partizanlık ve hainlik günü değildir.
Bugün tüm ulusal güçlerin ve kuruluşların bir savunma ve seferlik zamanıdır.
Sadece "olağan üstü hal" olarak bakmak bile azdır.
Bir "mobilite", bir derlenip, toplanma, bir "seferberlik" zamanıdır.
Parası ve gücü olanlar, üreticiler, fabrikatörler, bankerler, tüccarlar, büyük çiftciler, finansörler sizler de bu seferberlikte üzerinize düşen destek ve katkıları vermelisiniz.
Ödemeler dengesi bozulan, ekonomisi ve üretimi iflas eden, iş gücü yok olmuş bir "çökmüş Türkiye" istemiyor iseniz, seferberlik ve destek modellerinde hiç de geride kalmadan öne geçiniz.
Türk halkının gereksinimlerini karşılamak için devlet ve kamu kurumları özel sektör bir işbirliğine ve kesin kararlılığa gitmelidir.
Gidecektirler de...
Bugün alınan kararlar doğrudur, tüm hastaneler ayrım yapmaksızın hastalıkla mücadelede görevlendirilmişti.
+65 liler sokağa çıkmayacaklardır.
Evde kalın, önerileri tutmak üzeredir ama yetmemektedir.
Devlet tüm ülkede ya da hastalığın çabuk yayılacağını düşündüğü bölgelerde, kentlerde acil olarak kısıtlanmış bir sokağa çıkma yasağı getirmelidir.

Sokaklarda, parklarda ve ormanlarda gruplar halinde dolaşmak çok tehlikeli ve zararlıdır.
Hiç kimseye göz yumulmamalıdır.
Asker uğurlama, kutlama, eğlence, cenaze vb. hiç bir gerekce ile insanların toplanmasına izin verilmemelidir.
Bulaşıcı hastalık salgını konusu devlete yetki vermektedir.
Bazı özgürlükler halk adına, halk sağlığı için, ülkenin geleceği için kısıtlanmalıdır.
Bugün bir sağlık savunma savaşına girmeliyiz.
Konversiyonel savaş değil çok daha tehlikeli ve yok edici bir "biyolojik savaş"la karşı karşıyayız.
Virüsleri, son dönem virüslerini hafife alamayız.
Ancak devletin ve halkın ortak birliği ve dayanışması ile geliştirilecek savunma modellerine inanmamız ve uymamız gerekir.
Kesinlikle her belediye yurttaşlara acil hizmetler sunmalıdır.
İlk adım insanların sokağa çıkarılmadan evlerinde kalmalarını sağlamak için onlara servisler sunmaktır.
Evlere sıcak yemek dağıtılmalıdır.
Lastik eldiven, 3M ağız maskesi, dezanfeksiyon spray hiç geri durmadan belediyelerce evlere dağıtılmalıdır.
Kamuya açık olan, insanların uğradı her yerde dezanfeksiyon otomatları hizmete sunulmalıdır.
Sağlık hizmetleri hızla yaygınlaşacaktır.
Telekominikasyon çalışır ve güvenilir bir hizmet sağlayacaktır.
Evden siparişleri alacak olan internet satışları ve eve paketlerin getirilmesi çok iyi çalışacaktır.
Sağlık ocakları ilk adımda yardımcı ve tarayıcı görev üstlenmişlerdir.
Tüm hastaneler ayrım yapmadan sağlık hizmeti sunacaktır.
Türk halkı, yurttaşlar, sen, ben partizanlığı ve küçük hesaplı tartışmaları bırakacağız.
Ortak aklın gelişmesine ve ulusal birliğe yönelik dayanışma ve inançları geliştireceğiz.
Onun bunun dini ve ibadetleri kendilerine kalacak ve konuda ortalıkda bir boş laf üretme dönemi sonlanacaktır.
Sağcı, solcu, dinli, dinsiz ayrımları değildir bugün aranılan.
Ne ideolojik kahramanlıklar, ne de partilerin adamı olmak bizleri kurtarmayacaktır.

Din istismarlığı, ticari ve politik çıkarlar sağlamağa kalkışanlar olmayacak mıdır?
Olacaktır, ama Türk halkının yükselen dayanışması ve gücü onları etkisiz hale getirecektir.
Bugün için asıl olan gerçek bir insan olabilmek, gerçek bir vicdan taşımak olacaktır.
Dünya tarihini inceleyelim.
Salgın hastalıkların geçmişte yaptıklarını araştıralım.
Bakalım, görelim, nerede ne olmuş zamanında...
Hangi salgın hastalık dönemleri ne kadar insanı yok etmiş...
Bugün biz daha mı iyi durumdayız, diye düşünelim.
En büyük düşman görülmeyen bir virüs ise de halkın bölük pörçük olmasının getireceği zararı da hiç göz ardı etmeyelim.
Moralimiz yüksek olsun ama görevlilerden yeni hizmet modelleri isteyelim, devletten kesin kararlar ve önlem paketleri talep edelim.
Her türlü ıvır, zıvırı bırakıp sadece bu "yeni dönem savunma" modelleri üzerinde akıllıca kafa yoralım.
Hiç bir akıllı düşünce gelmiyorsa elinizden, iyi örnekleri izleyin, sağlıklı önerilere kulak verin.
Akıl ve ruh sağlığınız şu an en önemli varlığımız olacaktır.
Bizim sağlıklı bireyler olarak ayakta durmamız ve iyi şeyler beklememiz ise ülkemizin ve halkımızın kurtuluşu olacaktır bu biyolojik savaşta.
Sağlıklı, güçlü ve mutlu yarınlarımız olsun, insanlarımız bu savaşta kurban olmasın diyorsanız, önce kendimizi arındırmamız, güçlenmemiz ve ortak akılı çalıştırmamız gerekecektir.
Yok olmamak için, dik durmak üzere, sağlıklı kararlara ve günlere diyerek saygılarımı sunuyorum.


     Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 
       2020.03.21, 21.30, MŞ.
  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum yapanın adı ve soyadı: