Virüs ile
Mücadele Konusunda
Bu haftanın
gelişmeleri ve düşündürdükleri bende şöyle olmuştur:
-Birçok ülkede şu an uygulanmakta
olan koruyucu önlem ve kısıtlamaların yavaş yavaş hafifletilmesi yönünde
yöneticiler tarafından düşünceler geliştirmektedir.
-Bilim insanları ise tek bir görüşte
değildir.
-Halk adını vererek
değerlendirmelerde bulunanlar ise, "artık yeter sıkıldık" türündeki
yaklaşımları sergilemektedir.
-VİRÜS bulaşıcılığı ve hastalık
sayısında bir gerileme gözlenmektedir.
-Avrupa ülkelerinin birçoğu okulları
açma durumuna girmiştir.
-Küçük esnaf ve zenaatkarların
dükkan açmaları için izin verilmektedir.
-ÇİN okullarını açtı.
-AVM denilen büyük merkezler
Avrupa'da kapılarını açıyor.
-Türkiye en kısa zamanda AVM
açılışlarına izin verecek.
-AVM modeli yerlerin ön hazırlıksız
ve kesin kurallar konulmadan kitlelere açılması ise yeniden endişe
yaratacaktır.
-Turizm dalında, otellerin açılması
için henüz bir ön görü yok. Benim tahminim 30 mayısda oteller belirli
kısıtlamalar ile açılacaktır.
-Lokantacılar ve aşcılar ise yine
belli kısıtlamalar ve kurallara uyulması koşulu ile 20 mayıs tarihine yakın
açılma izni alabileceklerdir.
-Okulların açılışı konusunda Türkiye
daha dikkatli davranıyor bu da çok iyi bir düşüncedir.
-Yüksek okullar ve öğrenci yurtları
ne zaman öğrenci kabul edecektir konusuna ise henüz bir yaklaşım
gösterilmemiştir.
-İbadethanelerde toplu ibadetlerin
izni ise yakın bir zamanda sosyal mesafe ve maskeye, dezanfektane uyulmak
koşulları ile gerçekleşecektir.
-Maske ve dezenfektan konusu ise
sadece Türkiye'de değil Avrupa ve ABD ülkelerinde de hep bir sorun ve tartışma
konusu olmuştu ve halen de devam ediyor.
-Türkiye en çok sıkıntı yaratan
kitlesel kısıntı olarak -20 ve +65 yaş grubunda olanların "evde kal"
denilen modeli uygulaması ile dikkatleri çekti.
-"Evde kal" ile zorunluluk
altında tutulanlara ilk olarak hafta sonunda dar bir çerçeve içerisinde
dışarıya çıkma "izni" tanındı.
-Bu izin ruhsal dengeler için o
kitlelere yararlı olacaktır.
-En çok panik endişesi yaratacağı
düşünülen "temel gereksinimlerin karşılanması" konusu ise başarı ile
uygulandı.
-Aç kalma korkusu ve endişesi ise
ilk günlerdeki düzensizliklerin ve beceriksizliklerin ortadan kalması ile
başarılı modellerin geliştirilmesi ile önlendi ve yardım hizmetleri devreye
girdi.
-Çarşı, pazar düzenlemeleri geç de
olsa denetimli bir görünüş kazandı.
-Güvenlik güçleri ve zabıta
memurları bu son koruyucu önlemlerin denetimde gittikce daha uzmansal ve
başarılı bir görünüm sergiledi.
-İş yerlerinin kapanması ve artan
işsizlik sayılarına tam bir çözüm modeli geliştirilemedi.
-Tarımda çalışmalar devam ediyorsa
da oralarda bir denetleme ne durumdadır, pek bilinmiyor.
-Şen şakrak, neşeli, eğlenceli
etkinlikler ve girişimler çok prim yapar gözüküyor.
-Özellikle de bazı yöneticiler bu
tür işlere çok yakın duruyorlar ve önlemlere pek de uyulmuyor.
-TV kanallarındaki izlenebilecek
programlar ve haberler sayısal ve niteliksel olarak çok düşük.
- TV'lerde genelde hep birbirinin
aynısı gibi bir sıradanlık gözleniyor ve de sıkıntı yaratıyor.
-Türkiye büyük kentlerdeki sorunlu
durumu denetim altına aldı denilebilir.
-Virüs mücadelesi ile ilgili günlük
verilerdeki başarılı tablolar sevindirici gidiyor.
-Bir kesim uzman ise bu verilerin
gerçekleri tam yansıtmadığını dile getiriyor.
-Endüstri ne durumdadır ve ne gibi
sorunlar yaşamaktadır, pek açık olarak gösterilmiyor.
-Ekonomik dar boğazlar ve de
borçların gittikce arttığını az da olsa uzman kişilerden duyabilmek olasılığı
var.
-Küresel bir ekonomik krizin adı tam
olarak ortaya konulmuş değil.
-Şu an birçok kuruluş tarafından adım,
adım ölçümler ve hesaplamalar yapılmaktadır.
-Virüs Corona-19 ve etkileri,
nedenleri, niçinleri ile ilgili ortaya birçok düşünce ve teori atılmaktadır.
-Küresel olarak bakıldığında bu
alandaki tartışmalar, teoriler çok çelişkili ve zihin bulandırıcıdır.
-Asıl hedefler henüz dile
getirilmemektedir.
-Türkiye gibi ülkeler başta olmak
üzere dünyanın birçok gelişmiş ülkesinde "aydınlar, entelektüeller,
yazarlar ve sosyal bilimciler, siyaset bilimcileri"... çok hazırlıksız
yakalanmıştır.
-"Nitelikli" olarak
tanımlayabileceğimiz bu kitle kendilerinden beklenmesi gereken performansı
gösterememişlerdir.
-Bu grubun en önemli eksiklikleri
ise "virüs ve salgın" konusuna burunlarının ucu ile bakıp, önemsemez
bir durum takınmalarıdır.
-"Düşünüp, araştırıp, tezler
geliştirmeleri" beklenir iken çok ürkek ve sessiz kalmışlardır.
-Basın ve gazeteciler VİRÜS ve
salgın konusunda daha çok siyasi cepheleşmenin etkilerini taşıyan ve şovmenliğe
yakın bir tutumla durumu idare etmişlerdir.
-Tek tük görülebilen
"araştırmacı ve düşünebilen gazeteci" örnekleri ise ya okunmamaktadır
ya da onları siyasi yelpazenin bir yerinde var sayan yaklaşımlara
itilmektedirler.
-Küresel olarak bakıldığında devletlerin devlet modelleri ile
kendi ana sağlık modelleri tartışmaya çok açık gözükmektedir.
-Türkiye dünya tarihinde SSCB'nin ilk uygulamasından sonra 2.
olarak ülke tabanında yaygın bir sağlık sistemine geçen ülke ile kendisini
"sağlık modelinde" kanıtlamıştır.
-Bu modelin Gazi Mustafa Kemal'in duyarlılığı ve öngörü gücüyle
oluşan bir devlet adamlığından kaynaklandığını ve sağlıkta temel kalkınma
modelimiz olduğunu ise "ne yazık ki" millete, okur yazarlar bile
anlatamamışız.
-Yaygın ve örgün bir sağlık modeli olarak daha güçlü ve donanımlı,
çağdaş sağlık ocakları modeli geliştirilerek uygulanmalıdır.
-Türkiye sağlık kurumları ve sağlık personeli yeterliliği ile
başarılı bir mücadele göstermiştir.
-Özel sağlık kurumlarının "devlet" sağlık sistemine
katılması ile başarılı bir örgün model geliştirilmiştir.
-Salgın hastalıkla mücadele kapsamında devletin sağlık
hizmetlerini "ücretsiz" yapması çok önemli bir karar olmuştur.
-Halkın bu konudaki ön yargıları ve olumsuz düşünceleri kısmen de
olsa gitmiştir.
-Devletlere düşen görevler olarak baktığımızda genel olarak
küresel anlamda sınıfta kalmışlık, bir geç kavramışlık göze çarpmıştır.
-Bir felaket, bir afet gelebilir! denilerek çok önceden devletin
geliştirmesi ve hazırlaması gereken planlamalar, programlar ve tedarikler konusu
sadece birkaç yönetmelikte yer almıştır.
-Hazırlıksız yakalanan devletler, bu salgınla savaş günlerinde geç
de olsa adım adım "yeni" modeller, düşünceler yaratmağa ve önlemler
almağa çabalamışlardır.
-Devletlerin birincil görevleri olması gereken eğitim ve
öğretimdeki model konusunda ise yine bir felaket, bir afet durumu
bilgilendirmesi ve konuları ele hiç alınmamıştır.
-Sadece bazı yüksek okulların ders konusu edilmiştir.
-Aslında temel okullardan başlanılarak yaşamsal ve toplumsal önemi
olan konuların dersleri olmalıydı.
-Hazırlıksız ve düşüncesi, öğretimsiz eğitilmemiş halk kitleleri
bu tür felaket günlerinde tam bir "kaos"un içine çok rahatlıkla
düşebilirdi...
-Bu son haftalarda görüldüğü üzere bu tür korkulan bir durum
ortaya çıkmamıştır.
-Virüsler ve salgı hastalıklar ve mücadele yolları şu an tüm
dünyada nerede ise 180 ülkede denenmiş konu edilmiş ve yaşattırılmıştır.
-Ne olacak, nasıl olacak, neler gelecek, neler değişecek, biz ne
olacağız, kimler neler yapacaklar... gibi sorular bundan sonra gelecek gündemin
ana soruları olacaktır.
-Toplumları oluşturan halk kitleleri de tüm bu değişiklikler ve
yaşanmışlıklar içerisinde yine de akıl ve ruh sağlığını koruyarak bedensel
gelişimlerine önem vermiştir.
-Türkiye de diğer birçok ülkede olduğu gibi şu an kendi
"normal" düzenine döneceğine olan güvenini yitirmemiştir.
-Türk halkı da diğer Avrupa ülke halklarında olduğu gibi başarılı
bir sınavdan geçmektedir.
-Mutlu olmamız ve öz güvenimizi hiç yitirmemiz gereken bir eşikte
duruyoruz.
-Öz denetimimizi yitirmeden sağlam ve sağ duyulu durarak güzel
günler geleceğine olan umudumuzu yaşatmalıyız.
En güzel dileklerimi sunuyorum...
Saygılarımla...
Öğretmen Gönen ÇIBIKCI,
2020.05.05, MŞ.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yapanın adı ve soyadı: