5 Mayıs 2020 Salı

Virüs ile Mücadele Konusunda

Virüs ile Mücadele Konusunda
Bu haftanın gelişmeleri ve düşündürdükleri bende şöyle olmuştur:
-Birçok ülkede şu an uygulanmakta olan koruyucu önlem ve kısıtlamaların yavaş yavaş hafifletilmesi yönünde yöneticiler tarafından düşünceler geliştirmektedir.
-Bilim insanları ise tek bir görüşte değildir.
-Halk adını vererek değerlendirmelerde bulunanlar ise, "artık yeter sıkıldık" türündeki yaklaşımları sergilemektedir.
-VİRÜS bulaşıcılığı ve hastalık sayısında bir gerileme gözlenmektedir.
-Avrupa ülkelerinin birçoğu okulları açma durumuna girmiştir.
-Küçük esnaf ve zenaatkarların dükkan açmaları için izin verilmektedir.
-ÇİN okullarını açtı.
-AVM denilen büyük merkezler Avrupa'da kapılarını açıyor.
-Türkiye en kısa zamanda AVM açılışlarına izin verecek.
-AVM modeli yerlerin ön hazırlıksız ve kesin kurallar konulmadan kitlelere açılması ise yeniden endişe yaratacaktır.
-Turizm dalında, otellerin açılması için henüz bir ön görü yok. Benim tahminim 30 mayısda oteller belirli kısıtlamalar ile açılacaktır.
-Lokantacılar ve aşcılar ise yine belli kısıtlamalar ve kurallara uyulması koşulu ile 20 mayıs tarihine yakın açılma izni alabileceklerdir.
-Okulların açılışı konusunda Türkiye daha dikkatli davranıyor bu da çok iyi bir düşüncedir.
-Yüksek okullar ve öğrenci yurtları ne zaman öğrenci kabul edecektir konusuna ise henüz bir yaklaşım gösterilmemiştir.
-İbadethanelerde toplu ibadetlerin izni ise yakın bir zamanda sosyal mesafe ve maskeye, dezanfektane uyulmak koşulları ile gerçekleşecektir.
-Maske ve dezenfektan konusu ise sadece Türkiye'de değil Avrupa ve ABD ülkelerinde de hep bir sorun ve tartışma konusu olmuştu ve halen de devam ediyor.
-Türkiye en çok sıkıntı yaratan kitlesel kısıntı olarak -20 ve +65 yaş grubunda olanların "evde kal" denilen modeli uygulaması ile dikkatleri çekti.
-"Evde kal" ile zorunluluk altında tutulanlara ilk olarak hafta sonunda dar bir çerçeve içerisinde dışarıya çıkma "izni" tanındı.
-Bu izin ruhsal dengeler için o kitlelere yararlı olacaktır.
-En çok panik endişesi yaratacağı düşünülen "temel gereksinimlerin karşılanması" konusu ise başarı ile uygulandı.
-Aç kalma korkusu ve endişesi ise ilk günlerdeki düzensizliklerin ve beceriksizliklerin ortadan kalması ile başarılı modellerin geliştirilmesi ile önlendi ve yardım hizmetleri devreye girdi.
-Çarşı, pazar düzenlemeleri geç de olsa denetimli bir görünüş kazandı.
-Güvenlik güçleri ve zabıta memurları bu son koruyucu önlemlerin denetimde gittikce daha uzmansal ve başarılı bir görünüm sergiledi.
-İş yerlerinin kapanması ve artan işsizlik sayılarına tam bir çözüm modeli geliştirilemedi.
-Tarımda çalışmalar devam ediyorsa da oralarda bir denetleme ne durumdadır, pek bilinmiyor.
-Şen şakrak, neşeli, eğlenceli etkinlikler ve girişimler çok prim yapar gözüküyor.
-Özellikle de bazı yöneticiler bu tür işlere çok yakın duruyorlar ve önlemlere pek de uyulmuyor.
-TV kanallarındaki izlenebilecek programlar ve haberler sayısal ve niteliksel olarak çok düşük.
- TV'lerde genelde hep birbirinin aynısı gibi bir sıradanlık gözleniyor ve de sıkıntı yaratıyor.
-Türkiye büyük kentlerdeki sorunlu durumu denetim altına aldı denilebilir.
-Virüs mücadelesi ile ilgili günlük verilerdeki başarılı tablolar sevindirici gidiyor.
-Bir kesim uzman ise bu verilerin gerçekleri tam yansıtmadığını dile getiriyor.
-Endüstri ne durumdadır ve ne gibi sorunlar yaşamaktadır, pek açık olarak gösterilmiyor.
-Ekonomik dar boğazlar ve de borçların gittikce arttığını az da olsa uzman kişilerden duyabilmek olasılığı var.
-Küresel bir ekonomik krizin adı tam olarak ortaya konulmuş değil.
-Şu an birçok kuruluş tarafından adım, adım ölçümler ve hesaplamalar yapılmaktadır.
-Virüs Corona-19 ve etkileri, nedenleri, niçinleri ile ilgili ortaya birçok düşünce ve teori atılmaktadır.
-Küresel olarak bakıldığında bu alandaki tartışmalar, teoriler çok çelişkili ve zihin bulandırıcıdır. 
-Asıl hedefler henüz dile getirilmemektedir.
-Türkiye gibi ülkeler başta olmak üzere dünyanın birçok gelişmiş ülkesinde "aydınlar, entelektüeller, yazarlar ve sosyal bilimciler, siyaset bilimcileri"... çok hazırlıksız yakalanmıştır.
-"Nitelikli" olarak tanımlayabileceğimiz bu kitle kendilerinden beklenmesi gereken performansı gösterememişlerdir.
-Bu grubun en önemli eksiklikleri ise "virüs ve salgın" konusuna burunlarının ucu ile bakıp, önemsemez bir durum takınmalarıdır.
-"Düşünüp, araştırıp, tezler geliştirmeleri" beklenir iken çok ürkek ve sessiz kalmışlardır.
-Basın ve gazeteciler VİRÜS ve salgın konusunda daha çok siyasi cepheleşmenin etkilerini taşıyan ve şovmenliğe yakın bir tutumla durumu idare etmişlerdir.
-Tek tük görülebilen "araştırmacı ve düşünebilen gazeteci" örnekleri ise ya okunmamaktadır ya da onları siyasi yelpazenin bir yerinde var sayan yaklaşımlara itilmektedirler.
-Küresel olarak bakıldığında devletlerin devlet modelleri ile kendi ana sağlık modelleri tartışmaya çok açık gözükmektedir.
-Türkiye dünya tarihinde SSCB'nin ilk uygulamasından sonra 2. olarak ülke tabanında yaygın bir sağlık sistemine geçen ülke ile kendisini "sağlık modelinde" kanıtlamıştır.
-Bu modelin Gazi Mustafa Kemal'in duyarlılığı ve öngörü gücüyle oluşan bir devlet adamlığından kaynaklandığını ve sağlıkta temel kalkınma modelimiz olduğunu ise "ne yazık ki" millete, okur yazarlar bile anlatamamışız.
-Yaygın ve örgün bir sağlık modeli olarak daha güçlü ve donanımlı, çağdaş sağlık ocakları modeli geliştirilerek uygulanmalıdır.
-Türkiye sağlık kurumları ve sağlık personeli yeterliliği ile başarılı bir mücadele göstermiştir.
-Özel sağlık kurumlarının "devlet" sağlık sistemine katılması ile başarılı bir örgün model geliştirilmiştir.
-Salgın hastalıkla mücadele kapsamında devletin sağlık hizmetlerini "ücretsiz" yapması çok önemli bir karar olmuştur.
-Halkın bu konudaki ön yargıları ve olumsuz düşünceleri kısmen de olsa gitmiştir.
-Devletlere düşen görevler olarak baktığımızda genel olarak küresel anlamda sınıfta kalmışlık, bir geç kavramışlık göze çarpmıştır.
-Bir felaket, bir afet gelebilir! denilerek çok önceden devletin geliştirmesi ve hazırlaması gereken planlamalar, programlar ve tedarikler konusu sadece birkaç yönetmelikte yer almıştır.
-Hazırlıksız yakalanan devletler, bu salgınla savaş günlerinde geç de olsa adım adım "yeni" modeller, düşünceler yaratmağa ve önlemler almağa çabalamışlardır.
-Devletlerin birincil görevleri olması gereken eğitim ve öğretimdeki model konusunda ise yine bir felaket, bir afet durumu bilgilendirmesi ve konuları ele hiç alınmamıştır.
-Sadece bazı yüksek okulların ders konusu edilmiştir.
-Aslında temel okullardan başlanılarak yaşamsal ve toplumsal önemi olan konuların dersleri olmalıydı.
-Hazırlıksız ve düşüncesi, öğretimsiz eğitilmemiş halk kitleleri bu tür felaket günlerinde tam bir "kaos"un içine çok rahatlıkla düşebilirdi...
-Bu son haftalarda görüldüğü üzere bu tür korkulan bir durum ortaya çıkmamıştır.
-Virüsler ve salgı hastalıklar ve mücadele yolları şu an tüm dünyada nerede ise 180 ülkede denenmiş konu edilmiş ve yaşattırılmıştır.
-Ne olacak, nasıl olacak, neler gelecek, neler değişecek, biz ne olacağız, kimler neler yapacaklar... gibi sorular bundan sonra gelecek gündemin ana soruları olacaktır.
-Toplumları oluşturan halk kitleleri de tüm bu değişiklikler ve yaşanmışlıklar içerisinde yine de akıl ve ruh sağlığını koruyarak bedensel gelişimlerine önem vermiştir.
-Türkiye de diğer birçok ülkede olduğu gibi şu an kendi "normal" düzenine döneceğine olan güvenini yitirmemiştir.
-Türk halkı da diğer Avrupa ülke halklarında olduğu gibi başarılı bir sınavdan geçmektedir.
-Mutlu olmamız ve öz güvenimizi hiç yitirmemiz gereken bir eşikte duruyoruz.
-Öz denetimimizi yitirmeden sağlam ve sağ duyulu durarak güzel günler geleceğine olan umudumuzu yaşatmalıyız.
     En güzel dileklerimi sunuyorum...
     Saygılarımla...

     Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 
     2020.05.05, MŞ.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum yapanın adı ve soyadı: