1 Ekim 2025 Çarşamba

OLUMSUZ DEĞİŞİMLER

Toplumsal tutum ve davranışlardaki olumsuz değişimler
Sokakta açıkça gittikçe artan değişiklikleri görülmektedir; çoğu insan sorumsuz ve olumsuz davranışlar göstermektedir.
Toplumda bireylerin tutum ve davranışlarındaki olumsuz görünümlerin nedenleri ve etkileri nelerdir?
Bu durumun altında yatan nedenler karmaşık ve çok boyutludur; etkileri ise hem bireysel hem de toplumsal düzeyde hissedilir.
Bu olumsuz görünümlerin ortaya çıkmasına yol açan başlıca nedenleri ve topluma olan etkilerini genel bir çerçevede inceleyelim:
A)Olumsuz Tutum ve Davranışların Nedenleri
Olumsuz davranışlar genellikle tek bir sebebe bağlı olmayıp, bireysel, ailevi, sosyal ve ekonomik faktörlerin birleşimiyle ortaya çıkar.
1. Sosyo-Ekonomik Faktörler ve Belirsizlik
    a-Ekonomik Zorluklar ve Güvencesizlik: İşsizlik, gelir eşitsizliği ve hayat pahalılığı gibi ekonomik sıkıntılar, bireylerde yüksek düzeyde stres, hayal kırıklığı ve öfke birikimine neden olabilir. Bu durum, sabırsızlık, tahammülsüzlük ve saldırganlık gibi olumsuz davranışları tetikleyebilir.
    b-Gelecek Kaygısı: Toplumsal ve ekonomik belirsizlik, özellikle gençlerde umutsuzluk, motivasyon eksikliği ve topluma karşı ilgisizlik (apati) yaratabilir.
2. Aile ve Eğitim Çevresi Etkileri
    a-Model Eksikliği ve Çatışmalar: Aile içinde sağlıklı iletişim ve problem çözme becerilerinin yetersiz olması veya şiddetin, sorumsuzluğun rol model alınması, bireyin sosyal kuralları ve empatiyi öğrenmesini zorlaştırır.
    b-Eğitim Sistemindeki Değişimler: Rekabetçi, sadece başarı odaklı ve değerler eğitimine yeterince odaklanmayan bir eğitim sistemi, bireylerin sosyal sorumluluk ve empati gibi becerilerini geliştirmesini engelleyebilir.
3. Teknolojinin ve Kitle İletişiminin Rolü
    a-Sosyal Medya ve Gerçeklik Algısı: Sosyal medyada yaygınlaşan nefret söylemi, linç kültürü ve sürekli bir gösteri/onaylanma ihtiyacı, bireylerin gerçek hayattaki sabır, nezaket ve yüz yüze iletişim becerilerini aşındırabilir.
    b-Hızlı Tüketim Kültürü: Sabırsızlığın ve anlık tatminin ön plana çıktığı medya içerikleri, bireylerin uzun vadeli çaba gerektiren konularda (örneğin kurallara uyma, başkasını bekleme) tahammülünü düşürebilir.
4. Toplumsal Değerlerin ve Kuralların Aşınması
    a-Hukuka ve Kurallara Güvenin Azalması: Kuralların sadece zayıflara işlediği algısı veya adaletin gecikmesi/işlememesi, bireylerin genel olarak kural tanımama ve sorumsuzluk eğilimlerini artırabilir.
    b-Empati ve Saygı Eksikliği: Bencilliğin, bireyciliğin ve kendi çıkarını her şeyin üstünde tutma eğiliminin artması, başkalarının hakkına ve alanına saygı göstermeyi azaltır.
B)Olumsuz Tutum ve Davranışların Etkileri
Bu olumsuz davranışlar sadece bireyleri değil, tüm toplumsal yapıyı derinden etkiler.
Bu döngüyü tersine çevirmek, sadece bireysel çabayla değil, aynı zamanda eğitimde, aile yapısında ve toplumsal adalet mekanizmalarında yapılacak köklü iyileştirmelerle mümkün olabilir.
1. Toplumsal Güven ve Uyumda Azalma
    a-Güven Kaybı: İnsanların birbirine olan güveninin sarsılması, komşuluk, arkadaşlık ve iş ilişkilerinde şüpheciliği ve yalnızlaşmayı artırır.
    b-Sosyal Çözülme: Ortak değerlerde ve hedeflerde birleşememe, toplumdaki dayanışmayı ve birliktelik hissini zayıflatır.
    c-Kutuplaşma: Farklı düşünce ve yaşam tarzlarına tahammülsüzlük, toplumsal gruplar arasındaki gerilimi ve ayrışmayı derinleştirir.
2. Yaşam Kalitesinin Düşmesi
    a-Artan Şiddet ve Suç Oranları: Sorumsuz ve saldırgan davranışların artması, sokaklarda, trafikte ve kamusal alanlarda daha fazla fiziksel ve sözlü şiddete yol açar.
    b-Kamusal Alanların Kötü Kullanımı: Ortak kullanım alanlarına zarar verme, çevre kirliliği ve kurallara uymama, yaşam alanlarının kalitesini genel olarak düşürür.
3. Psikolojik ve Duygusal Yük
    a-Yüksek Stres ve Anksiyete: Sürekli olumsuzluk ve kural ihlalleriyle karşılaşmak, bireylerin güvenlik algısını zayıflatır ve stres seviyesini yükseltir.
    b-Toplumsal Mutsuzluk: Negatif davranışların yaygınlaşması, genel bir mutsuzluk, umutsuzluk ve motivasyon eksikliğine neden olabilir.
C)Kuralsızlık ve Sorumsuzluğun Temel Nedenleri
Uyulması gereken kurallara açıkça “uymamazlık” gösterenler, giyimleri ve dış görünüşleri ile umursamazlık içinde olanlar sıklıkla görülmektedir.
Bireylerin gittikçe artan “olumsuz” görünümlerinin, “sorumsuz” davranışlarının nedenleri ve etkileri nelerdir?
Bu gidiş ise ne yazık ki toplumun genelini çok etkilemektedir.
Kamusal alanda kurallara uymama, umursamaz giyim ve genel bir sorumsuzluk havası ne yazık ki son dönemde artan ve dikkat çeken olumsuz görünümler arasında.
Bu tür davranışlar, bireysel tercihlerden öte, toplumsal düzeni ve güveni olumsuz etkileme potansiyeli taşıyan karmaşık bir sorunun belirtileridir.
Bir önceki yanıtta genel neden ve etkileri ele almıştım; bu kez ise “kurallara uymamazlık” ve “umursamaz dış görünüş” (ki bu genellikle bir ilgisizlik/meydan okuma tutumunu yansıtır) konularına odaklanarak nedenlerini ve toplumsal etkilerini detaylandıralım:
Bu tür davranışların temelinde yatan nedenler, genellikle bireyin çevreye ve otoriteye duyduğu güvenin veya ait olma hissinin aşınmasıyla ilgilidir.
1. Kurallara ve Otoriteye Karşı Güven Kaybı
    a-Adalet Algısındaki Bozulma: Eğer bireyler, kuralların herkese eşit uygulanmadığını, bazı kişilerin ayrıcalıklı olduğunu veya adaletin yavaş/işlevsiz olduğunu düşünürse, kural koyucu sisteme olan saygıları azalır.
Bu, "Başkası uymuyorken neden ben uyayım?" mantığını tetikler.
    b-Otoriteye Meydan Okuma: Özellikle gençler arasında, umursamaz giyim ve kuralsız davranışlar, yerleşik normlara ve yetişkin otoritesine karşı bir protesto veya bireysellik arayışı biçimi olabilir.
Bu, "Beni ne siz, ne de sizin kurallarınız tanımlayabilir" mesajını taşır.
2. Yüksek Stres ve Duygusal Yük
    a-Hayatta Kalma Moduna Geçiş: Ekonomik zorluklar, gelecek kaygısı ve günlük hayatın yüksek stresi altında bunalan bireyler, duygusal kaynaklarını (empati, sabır, nezaket) tüketirler.
Yaşamda kalma mücadelesi veren bir zihin, toplumsal kurallar ve başkalarının rahatlığı gibi "lüks" konuları öncelik listesinin altına atabilir.
    b-Apati (İlgisizlik) ve Umutsuzluk: Toplumdaki genel sorunların çok büyük olduğu ve bireysel çabanın sonuç vermeyeceği düşüncesi, kişilerde pasif bir umursamazlık yaratır.
Bu durum, "Benim sorumluluk almam neyi değiştirecek?" tutumuyla dışa vurulur.
3. Rol Model ve Sosyal Medya Etkisi
    a-Yanlış Rol Modeller: Medyada veya sosyal çevrede, kural tanımaz, kaba ve sorumsuz karakterlerin popülerlik kazanması ya da maddi/sosyal olarak başarılı görülmesi, bu davranışları normalleştirebilir veya cazip hale getirebilir.
    b-Anonimlik ve Etik Filtrenin Kalkması: Kalabalık şehir ortamında ve dijital dünyada anonimliğin artması, bireylerin kendilerini yaptıklarından sorumlu hissetme oranını düşürür.
"Kimse beni tanımıyor" duygusu, sorumsuzluğu kolaylaştırır.
Ç)Bu Gidişatın Topluma Etkileri
Bu bireysel görünümlerin artması, bir kartopu etkisi yaratarak toplumun genelini derinden etkilemektedir:
1. Toplumsal Anomi ve Kaos Hissi
    a-Anomi (Kuralsızlık Hali): Sosyolojideki bu kavram, bireylerin ortak değerleri ve ahlaki normları kaybetmesiyle toplumsal bağların zayıflamasını ifade eder.
Kuralsızlık arttıkça, toplum daha az öngörülebilir ve daha güvensiz bir yer haline gelir.
    b-Yüksek Gerilim ve Çatışma: Özellikle trafik, sıra bekleme, gürültü gibi kurallara uyulmayan alanlarda çatışma potansiyeli sürekli artar.
Herkesin kendi kuralını uygulamaya çalıştığı bir ortam, genel bir gerginlik ve huzursuzluk yaratır.
2. Kamusal Alan Kalitesinin Düşmesi
    a-Ortak Yaşam Alanlarının Kötüleşmesi: Kuralsızlık, ortak kullanılan parklar, toplu taşıma araçları veya sokaklar gibi yerlerin daha kirli, daha gürültülü ve daha yıpranmış olmasına neden olur.
Bu da, kurallara uyan bireylerin motivasyonunu daha da düşürür.
    b-Devlet Kurumlarına Ek Yük: Sorumsuz davranışların (çevreye çöp atma, kamu malına zarar verme) maliyetini toplumun tamamı öder; bu da kaynakların hizmet yerine “tamir ve temizliğe” yönlendirilmesine neden olur.
3. Empati ve Nezaketin Azalması
    a-Sosyal İletişimde Sertleşme: İnsanların birbirine karşı tahammülü azaldıkça, basit nezaket kurallarından (teşekkür etme, kapıyı tutma, özür dileme) kaçınılması yaygınlaşır.
Bu durum, günlük sosyal etkileşimleri daha yıpratıcı ve düşmanca hale getirir.
    b-Ötekileştirme: Farklı giyim tarzları veya davranış kalıpları, yargılamayı ve ötekileştirmeyi hızlandırır. Toplum, farklılıkları kabul etmek yerine, kolayca etiketleyip dışlamaya başlar.
Bu gidişatın tersine çevrilmesi, sadece daha sert kurallar koymaktan değil, aynı zamanda toplumsal güveni yeniden inşa etmekten, adaleti tesis etmekten ve en önemlisi çocukluktan itibaren empati ve sorumluluk duygusunu aşılamaktan geçmektedir.
D)Bu olumsuzluklar ile oluşan “sürü psikolojisi”:
Toplumun çeşitli kesimleri üzerindeki bu tür etkiler ve algılamalar zamanla hukuk, kural tanımazlık, görgü bilmezlik artışı göstererek bir tür “sürü psikolojisi” de oluşturmaktadır.
Gözlemlerimizi daha da derinleştirerek, olumsuz davranışların bireysel düzeyden çıkıp bir “toplumsal salgına” dönüşme tehlikesine işaret edebiliriz:
Özellikle "sürü psikolojisi" (veya yaygınlaşma etkisi) kavramıyla birlikte hukuk, kural ve görgü tanımazlığın artışına odaklanmanız, durumun ciddiyetini ortaya koyuyor.
Bu noktada, olumsuz davranışların nasıl bir "sürü psikolojisi" yarattığını, bunun ardındaki psikososyal mekanizmaları ve topluma olan sonuç etkilerini inceleyelim:
I-Kuralsızlığın "Sürü Psikolojisine" Dönüşmesi
Olumsuz davranışlar ve kural tanımazlık, belirli bir kritik kütleye ulaştığında, bireyleri "Ben de yapabilirim" veya "Herkes yapıyor, sorun yok" demeye iten tehlikeli bir psikososyal döngü yaratır.
“Bunu b en de yapmalıyım”, demeye başlarlar.
1. Sosyal Kanıt ve Normalleşme Etkisi
     a-Sosyal Kanıt Prensibi (Social Proof): İnsanlar, bir davranışın doğru veya kabul edilebilir olup olmadığına karar verirken başkalarının davranışlarını referans alır.
Bir trafik kuralını ihlal eden 1-2 kişiyken durmak kolaydır; ancak 10 kişi kırmızı ışıkta geçiyorsa, birey de bunu "yapılması gereken" veya "normal" bir davranış olarak algılamaya başlar.
     b-Normatif Uyum (Normative Conformity): Birey, çevresindeki çoğunluk tarafından kabul görme veya dışlanmama motivasyonuyla, “aslında yanlış” bulduğu bir davranışa bile “uyum” gösterebilir.
Toplumda yaygınlaşan görgüsüzlük, kaba dil veya saygısızlık, hızla bir “toplumsal norm” haline gelir.
2. Model Olmanın Olumsuz Etkisi
     a-"Kötü Örnek" Etkisi: Kamusal alanda birisi kural ihlali yaptığında ve bunun herhangi bir ceza veya tepki almadığını gördüğünde, bu, diğerleri için bir izin belgesi görevi görür.
Örneğin, bir kişi sıranın önüne geçiyor ve tepki görmüyorsa, diğerleri de denemeye başlar.
“Başarılı” olan kural tanımazlık, güçlü bir “pekiştiriciye” dönüşür.
    b-Anonimleşme ve Sorumluluğun Yayılması: Sürü içinde birey, kendi kişisel sorumluluğunu daha az hisseder (deindividuation).
Kalabalığın bir parçası olarak hareket etmek, bireyin “ahlaki” veya yasal sonuçlardan “kaçabileceği” yanılsamasını yaratır.
II-Kural Tanımazlık Sürüsünün Sonuçtaki Etkileri
Bu "sürü psikolojisi"nin yarattığı kuralsızlık, toplumun temel direklerini zayıflatır:
1. Hukuk ve Düzen Algısının Aşınması
    a-Hukukun Değersizleşmesi: Kural ihlallerinin yaygınlaşması, yasaların caydırıcılığını ve ciddiyetini azaltır.
Yasa, kitleler tarafından sistematik olarak ihlal edildiğinde, sadece bir kağıt parçası olarak algılanır.
    b-Bireysel Hak ve Özgürlüklerin Daralması: Kural tanımazlık, en çok kurallara uyan, görgülü ve saygılı bireyleri cezalandırır.
Sorumsuz davranışlar, “başkalarının” huzur, güvenlik ve mülkiyet haklarını ihlal ederek, tüm toplumun hak alanını daraltır.
2. Toplumsal Görgünün ve Nezaketin Tükenmesi
    a-Empati Çöküşü: Sürü psikolojisi, bireyleri kendi çıkarlarına odaklanmaya iterken, başkasının ihtiyaç ve duygularını görmezden gelmeyi kolaylaştırır.
“Görgü bilmezlik”, aslında bir “empati eksikliği” göstergesidir.
    b-Duygusal Toksisite: Kaba, küfürlü veya saldırgan davranışların yayılması, “kamusal alanı duygusal olarak” zehirler.
İnsanlar, günlük etkileşimlerde sürekli “tetikte olma”, “savunmaya geçme” ve “enerjilerini koruma” ihtiyacı duyarlar.
3. Toplumsal İlerlemenin Engellenmesi
    a-Kaynakların Tüketilmesi: Toplumun enerjisi ve kaynakları, kurallara uymayanlarla mücadele etmeye harcanır. (trafik denetimi, çöp temizliği, kamu malı tamiri)
Bu durum, uzun vadeli kalkınma, eğitim ve kültür gibi daha önemli alanlara yatırım yapma potansiyelini düşürür.
E)SONUÇ:
Sorumsuzluk bir kere yaygınlaştığında artık bireysel bir kusur olmaktan çıkar ve “bir toplumsal karaktere” dönüşür. 
Bu "sürü" etkisinden kurtulmak, sadece cezaların artırılmasıyla değil, aynı zamanda iyi örneklerin özendirilmesi, görgünün ve nezaketin eğitimle yeniden bir değer olarak sunulması ile olasıdır. Kurala uyan bireylerin “umudunu ve motivasyonunu” koruması için neler yapılabilir, diye düşünüp, çözüm yolları aramalıyız. 

.     Öğretmen GÖNEN ÇIBIKCI, 2025.10.01, İS.

.           YAZININ TÜMÜNÜ OKUYUNUZ:
..    (YZ destekli araştırma ve incelemeye dayanan yazım.)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum yapanın adı ve soyadı: